Karaman’daki mahut seri istismar vakası dolayısıyla ihmal ve daha kötüsü örtbas etmeye çalışmak gibi ithamların hedefi olan Ensar Vakfı’nı temize çıkarmak için, üst düzey yetkililer ve iktidar medyasının nasıl çırpındığını görünce, onlara “yol gösterici” olabileceğini sandığım bir anı geldi aklıma. Sevabına anlatayım.
Ortaokulu yatılı okuduğum İstanbul’dan yaz tatili için Sivas’a gitmiştim. Trenden gün ağarırken inmiş, bir faytonla eve gidiyordum. Faytoncu mahallemi sordu ve ben söyler söylemez “Ooo,” dedi, “iki gün önce sizin aşağı mahallede olan rezillikten haberin var mı?”
Olmadığını söyledim. Anlattı: “Kara Sakallı İmam diye bir Kur’an kursu hocası varmış o mahallede. Kurs vermek için evine gittiği kızın yalnız olduğunu görünce tecavüze kalkışmış, ama kız kendini kurtarıp tek katlı evin penceresinden kaçmak için çırpınırken imdat sesine koşan mahalleli imamı don paça yakalayıp döve döve teslim etmişler karakola.”
İmam, faytoncunun “annesi Dikimevinde çalışan bir dul kadın imiş” dediği 14-15 yaşlarındaki kızı tanıyordum. Eve gelince karşılanma faslından sonra hemen sordum doğru mu bu olay diye.
Gayet samimi bir dindar olan babam, büyük bir öfkeyle “Doğru,” dedi, “o namussuz herif dini de, hocalığın şerefini de kirletti, beş paralık etti. Zindanlarda geberir inşallah” diye de ekledi.
Ama ertesi gün, mahalle camiinin yanında arkadaşlarımla konuşurken, işten sonra akşam namazı için camiye gelen babamın, çıkışta etrafındaki kişilere “O işin aslı başkaymış” diyerek tecavüze teşebbüs vakasını bambaşka biçimde anlatışını işittim. “Çarşıda anlattılar,” diyordu babam: “Kız tuzak kurmuş zavallı imama”. “Bir sevgilisi varmış, imam fark etmiş ve kurs için evlerine gittiğinde namusunu koruması için nasihat etmiş. Foyasının ortaya çıkacağından korkan kurnaz ve kötü niyetli kız imamdan fark ettirmeden bir tarafını söktüğü pantolonunu dikmek için çıkartmasını istemiş. Saf imam pantolonunu çıkarınca da pencereye koşup ‘yetişin komşular’ diye bağırmaya başlamış. Mahalleli de ne bilsin imamı öyle görünce...”
Babam sözlerini bitirir bitirmez etraftaki birkaç kişi “Kim anlatıyor bu yalanları” diye terslediler babamı. Aşağı mahalledenmişler. Yaşlı olan ikisi imamı donu dizlerinin altında yakalayıp sille tokat evden çıkaranlar arasındaymış üstelik. “Elimizde büyüyen, terbiyesini kızlarımıza örnek gösterdiğimiz o yetim kızcağıza bu iftiraları atanlara lanet olsun” diyerek gittiler.
Eve gelince babama “niye sorup soruşturmadan gerçekmiş gibi anlatıyorsun” diye çıkıştık büyük kardeşimle birlikte. O da “Çarşıdaki büyük camide koca koca adamlar böyle anlatıyorlardı. Yalan mı söyleyeceklerdi” diye biraz ısrar etse de, annem mahalle kadınlarından duyduklarını da anlatınca sustu, itiraz etmeyi bıraktı.
Birkaç gün geçti. Akşam işten dönen babam, sofrada, sesine ağır bir hava vererek “işin aslı ortaya çıktı” diye söze başladı: “Bugün Meydan Camii’nin hocası namaz çıkışında bir güzel izah etti hadiseyi. Hepimiz de anladık. Derin hoca vesselam.”
“Nasılmış yani” diye sorduk. Anlattı: Şeytan var işin içinde. Biz cahiller görememişiz tabii. Derin Hoca anlamış hemen. Bize de anlattı. Şeytan var ya Şeytan bakmış ki aşağı mahalle ahalisi pek Müslüman. Dinin yolundan santim sapmayacak insanlar hepsi. Hiç hoşuna gitmemiş bu durum tabii ki. Bunların imanını nasıl örselerim, din ve dindarlıktan şüphelenmelerinin, günaha meyletmelerinin yolunu nasıl açarım diye kafa patlatmış. Ve sonunda demiş ki bunlar Kara Sakallı İmamı dinin, imamın ve dindarlığın tam bir örneği sayıyorlar. Eğer onun gayet rezilce bir iş yaptığını görürlerse “din de iman da buymuş demek diye düşünüp, dine, dindarlığa boş vermeye yönelirler. O nedenle Kara Sakallı Hoca’yı rezil rüsva edecek bir oyun oynamalıyım deyip; Hoca kıza Kur’an öğretirken beynine girip Hoca’nın kılığında kızcağıza saldırmış. Tabii zavallı kız da kendisine tecavüze yeltenenin aslında şeytan olduğunu bilmediğinden ‘yetişin, Hoca bana tecavüze kalkıştı” diye bağırarak pencereye koşmuş.’”
“İşte böyle olmuş hadise” deyip, dört dörtlük bir açıklama yapmış insanların takdir bekleyen bakışıyla bitirdi sözlerini babam. Biz bakakalmış dururken de güvenle geriye yaslanarak “Yarın esnaftan bir grup Kara Sakallı Hoca’yı hapishanede ziyarete gideceğiz. Mazluma destek olmak vazifemiz. İnşallah yakında hapisten kurtarırız da işine kaldığı yerden devam eder” demeyi de unutmadı.
AKP cenahında “temize çıkarma” görevlileri bu tür hikâyeleri ve bunlardan çıkarılacak yöntem derslerini zaten biliyorlardır da bizimkisi sadece bir hatırlatma.