Şampiyon
Tanıl Bora

Beşiktaş, Türkiye süperlig şampiyonu oldu. Sık rastlanan bir şey değildir ve diğer ikisindense onun şampiyonluğu her zaman yeğdir. İyidir. Uğurlu kademli olsun. Yarın da torba sistemiyle oynanan Türkiye Kupası'nda Fenerbahçe’yle Galatasaray’dan biri teselli şampiyonluğu kazanacak. 

***

Şampiyonun cari anlamı, malûm: birinci gelen, kazanan. Latince campus’tan geliyor; saha, meydan (icabında savaş meydanı). Er meydanından galip çıkan, anlamında. Erken Ortaçağ'da Avrupa’nın bazı yerlerinde şampiyonun başka bir anlamı daha var. Devrin hukuk düzeninde, kimi ihtilaflar taraflar arasında yapılan dövüşle çözüme bağlanıyordu. Dövüşecek durumda olmayanlar, mesela kadınlar, çocuklar, yaşlılar, aliller, kendilerini temsil etmek üzere bir dövüşçü tutabiliyorlardı; işte ona da şampiyon deniyordu.  Tabii şampiyonlar “iş” olarak, ücretle yapıyorlardı bunu ama biz romantik yanından bakalım… Bu anlamıyla şampiyon, kuvvetsizi, çaresizi, garibanı hukuk meydanında, er meydanında temsil edendir.

***

İşte ben de şampiyonun bu “kadim” manasıyla bu sezon kendi şampiyonumu Amedspor olarak görüyorum. Berbat futbol düzenimiz karşısında kendini aciz ve mağlup hisseden futbolseverler adına, sahada bizi temsil eden şampiyonumuz, Amedspor’dur. 

***

Amedspor sportif başarıda “en birinci” olmadı, 2. Lig kırmızı grupta 8.’likle yetindi fakat küçümsenmeyecek işler yaptı: Türkiye Kupası'nda bir üst ligden (1. Lig) Elazığ’ı eleyerek gruplara kaldı, Süperlig 4.’sü Başakşehir’le başa başa mücadele ederek, 1. Ligden Urfa’yı geçip üst tura çıktı, orada da Bursaspor’u eleyip çeyrek finale kaldı.

Yeşil-kırmızılı takım, bu başarıları burnundan getiren utanç verici bir ayrımcılığa ve linç saldırılarına maruz kaldı. Bunlar biliniyor (link), kısaca tekrarlayayım… Bursaspor maçını televizyondan nakleden spiker “Amed” adını anmadı, “onlar” diye bahsetti... Nice rezilliği geçiştiren futbol federasyonu, “bu galibiyeti topraklarımızda 50 günden fazladır süren zulümde hayatlarını kaybedenlere ve yaralılarımıza adıyoruz” tweet’inden ötürü (Sur’un, Cizre’nin yerle bir edildiği günlerdi) Amedspor futbolcusu Deniz Naki’ye “ideolojik propagandadan” tam 12 maç ceza verdi. Yine bir maçta taraftarları “ideolojik propaganda” yaptı diye 3 puanları silindi. Irkçı sloganların kol gezdiği futbol ortamımızda, sahaya “Çocuklar öldürülmesin, maça gelsin” sloganlı pankartla çıktıkları için ceza yediler. (Fenerbahçe takımının seremonide bu pankartın arkasında durması, saygıdeğerdi.) Bir ay önce Ankaragücü maçında yöneticileri şeref tribününde linç saldırısına uğradı (link). Deplasmanlarda sistemli hakaretlere uğramaları vukuatı adiyeden sayılıyor ve “Apo’nun piçleri” gibi nezih tezahüratlar tabii asla takibat konusu olmuyor.

***

Bu manzara, Diyarbakırspor’un 90’larda uğradığı muamelenin beter bir tekrarı. Fakat Amedspor’un Diyarbakırspor’dan bir farkı var. Zira Diyarbakırspor bir yandan deplasmanlarda Kürt nefretiyle hakaret ve saldırıyla karşılaşırken, diğer yandan “teröre karşı futbol” projesi çerçevesinde resmen kollanıyordu. Basbayağı koltuklanarak Süperlig'e çıkartıldı. “Halkın takımı” olmakla devlet güdümü arasında bînamazdı (link). 

Amedspor ise “sivildir”. “Teröre karşı ahalinin ilgisini futbola çekelim” diye himaye edilmek bir yana, ezim ezim eziliyor, kendisinin de Diyarbakırspor gibi bir himaye özlemi yok. Ayrıca Kürt takımı kimliği daha belirgin; Diyarbakırspor’da “yerli” oyuncu yok denecek kadar azken, Amedspor'un 26 kişilik geniş kadrosunda Diyarbakır doğumlu 9, Mardinli 2, Batman ve Siirtli birer oyuncu yer alıyor. Aynı zamanda gayet “Türkiyeli”dir; Antepli, Konyalı, İskenderunlu, Ankaralı, Trabzonlu, Düzceli, Bursalı var bu kadroda. 

***

Amedspor, bir “her şeye rağmen” sebatkârlığını temsil ediyor. Harp darp altında, ölüme zulüme rağmen, ne olursa olsun, bir yandan da hayata devam etme azmini yaşatıyor. Bu bir yaşam kuvvetidir. Susuz, elektriksiz, parasız, bombardıman altındaki Saraybosna’da inadına film festivali düzenleyenlerinkiyle aynı soydan bir kuvvet. Tıpkı Melis Birder ve Berke Baş’ın Bağlar belgeselinde (link), Bağlar Belediyesi basketbol takımının hikâyesinde gösterdikleri gibi… 

Amedspor, spor ruhunu ciddiye almasıyla da müstesnadır. Adlarındaki SK’nın açılımı: Sportif Faaliyetler. 13 branşta faaliyet gösteriyor, iki bine yakın sporcuyu barındırıyorlar. Dürüst oyundan, kazanma odaklı değil “insan odaklı futbol” kültürünü geliştirmekten söz ediyorlar (link). Futbol şube sorumlusu Ekrem Yeşil, bunca zorluk ve eziyet altında hâlâ öncelikle sporculara ve taraftarlara bu ruhu benimsetmeyi dert ediyor, “epey yol kat ettik ama tamamıyla başardık diyemeyiz” diyor.

Şampiyonu kutlarız.