TEKNOFEST’lerin Ruhu: Tekno-Milliyetçilik
22 Ocak 2024 Pazartesi
TEKNOFEST aslında bir nevi sağı birleştirme stratejisinin yeni bir ürünü. Kalkınmacı, modernleşmeci ve güvenlikçi yeni Türkiye anlatısını elle tutulabilir, önünde poz verilebilir hale getirerek sağdaki seküler-muhafazakâr ayrımını, genç nesil özelinde, milli gurur söylemi etrafında yatay şekilde kesiyor.
Hafıza Sahasındaki Hrant Dink
19 Ocak 2024 Cuma
Hrant Dink sözüne gerçekten kulak kabartanlara ilham vermeye devam edecek şüphesiz, ancak memleketin gam ve kasavet yüklü ahvalini güneşli günlere çevirmek için yeni yollar arayacak olanlar bizleriz. Bunu yaparken onu hafıza alanındaki güç kavgasında siyasi duruşumuza göre ehlileştirdiğimiz bir araç haline getirmekten sakınmak, neyi neden söylediğini anlamaya çalışmak ahlâki bir sorumluluk.
"Sanki Her Şey Biraz Felaket": Türkiye’nin Siyasetsizlik ve Geleceksizlikten Sıkılan Gençleri
18 Ocak 2024 Perşembe
Peki nedir filmdeki gençleri sıkan? Yukarıda bahsettiğim durumlar tabii ki evrensel. İşsizlik, göç edememe ve ülkeye sıkışma, orta sınıf bunaltısı ve ilişkisizlik. Bunlar dünyanın her yerinde mevcut. Ancak Subaşı’nın filmi, Türkiye’ye özgü sıkıntıları da bizimle paylaşıyor ki bunların başında “siyasetsizliğin sıkıntısı” var gibi geliyor bana.
Yerel Seçimlerin “Genel”liği ya da “Yer”sizliği
15 Ocak 2024 Pazartesi
2019 seçimlerinde muhalefete başarı getiren, gönlüne göre oy verme motifinin yükselişi olmuştu. Aynı evden farklı oylar çıkma oranının yükselişi bunun en önemli işareti. Yine, muhalefetin duygularla rasyoneli birleştirebilmesi (yani stratejik tercih ile gönül tercihini örtüştürebilmesi) önemli bir etkendi. İktidar destekçilerinde ise stratejik davranma zorunluluğunun yorgunluğu vardı. Öyle ki örgütlerin saha enerjisi bile oldukça düşük seyretti.
"Hayat": Çıkışı Olmayan Bir Öykü mü, Yoksa Her Şey Performansa mı Dönüşüyor?
14 Ocak 2024 Pazar
Hayat, omurgasına bir kadının öyküsünü yerleştirmiş gibi görünse de, kadın sorunsalına dair bir film değil. Hicran sustukça, ki bu suskunluk duyduğu korkudan, gördüğü baskıdan çok onun seçimi gibi duruyor, etrafındaki erkeklere bakmaktan başka bir yolumuz kalmıyor. O erkekler üzerinden Hicran’ı anlamaya, çelişkilerini, tepkisizliğini kavramaya çalışıyoruz. Elbette yaşadıklarına bakıldığında tepkisizliğinin aslında bir tepki olduğunu, hiçbir ifade taşımayan yüzüyle dünyaya karşı durduğunu, bunun psikolojik bir durum olduğunu kavrayabiliriz.
Çin’de Ev Sadece Ev Değildir
14 Ocak 2024 Pazar
Çin’i ziyaret ettiyseniz dikkatinizi çekmiştir, otoyol kenarlarında boş devasa siteler yükselir. Bu siteler krizin en açık habercisiydi aslında. Bazı tahminlere göre kullanılmayan emlak sayısı 80 milyon adedi bulmuştu. Ama öte yandan emlak fiyatlarının astronomik boyutlara ulaşmasından dolayı halkın önemli bir bölümü için emlak alınması zor gelmişti, delikanlılar evde kalmaya başlamıştı.
Ruh Sağlığına Erişimdeki Eşitsizlikler: Sınıf Farkları ve Toplumsal Felaketler
12 Ocak 2024 Cuma
Yoksulların ilaçlara ulaşımındaki zorluklar, çalınan reçeteler ve hırsızlık gibi pratik çözümleri beraberinde getiriyor. Bu durum, ekonomik durumun ruh sağlığı hizmetlerine olan erişimi nasıl zorlaştırdığını açıkça göstermektedir. Yoksul kesim, psikolojik yardım ve ilaçlara ulaşım konusundaki zorluklarını aşmak için alternatif yollar aramaktadır, ki bu durum Erenköy Hastanesi'nde yaşanan reçete hırsızlığı olayıyla somutlaşmaktadır. Bu durum, ilaçların maliyetinin ve erişilebilirliğinin sınıfsal bir sorun olduğunu göstermektedir.
Yüz Yıllık Apartheid
10 Ocak 2024 Çarşamba
Üç bölüm ve son sözden oluşan çalışma, resmî tarihin kapsamlı ve ayrıntılı bir eleştirisidir. İçinde yaşadığımız, parçası olduğumuz ve farkında olmadığımız ya da kanıksadığımız ortamın anlaşılabilmesini sağlayan bir kılavuz niteliğindedir. Taner akçam, bilinen ama hiçbir şekilde sorun edilmeyen bu olgunun, ırkçılığın içselleştirilmesi olarak okunması gerektiğini söylerken önemli bir gerçekliğe parmak basmıştır.
Yahudilerin Son Göçü
8 Ocak 2024 Pazartesi
Kuşkusuz, İsrail ekonomik ve askerî üstünlüğüne dayanarak bu statüko üzerinde daha uzun süre oturabilir; bu üstünlüğüyle “etik açığını” da pekâlâ kapatabilir. Sonuçta, tarih bunun mümkün olduğunu gösteren “adaletsiz” örneklerle dolu. Sözgelimi Amerika yerlileri (yeryüzünün diğer köşelerindeki yerliler gibi) dalga dalga üstlerine gelen işgalci Avrupalılar karşısında fazla direnemeden yenik düştüler, ezildiler, bir kenara itildiler.
Sivil Atatürkçülük Mümkün mü?
2 Ocak 2024 Salı
Sivil Atatürkçülük, Erdoğan rejiminin otoriterizmine karşı özgürlük talep ediyor. LGBT hakları, seküler kesim için en azından teorik olarak artık tartışma konusu değil. Meşru görülüyor. Kadın hakları ise zaten Kemalist bir kazanım olarak övünç konusu. Buna karşılık Kürt Meselesi sadece devlet ve Erdoğanizm için değil, sokaktaki Atatürkçü için de aşılmaz bir engel.
“Fenomen”
29 Aralık 2023 Cuma
Kısaca, dijital medyayla birlikte gündeme gelen şey, bir zamanlar “topluma ciddi ve önemli katkılarda bulunmak suretiyle kimi manidar ameliyelerle anılma, ama mümkünse fazla göze çarpıp öne çıkmama” biçiminde somutlaşan tevazunun yerini, “görünür olmayı bizatihi icraatın kendisi, hatta varlık nedeni ve bir tür var olma koşulu” sayan bir vehme bırakmasıydı.
Prototipleşen Samet: Çürüyen Toplumun İzdüşümü
29 Aralık 2023 Cuma
Ahlâkı önemsemeyen Samet, toplumun ahlâksızlığına/sürü ahlâkının ekmeğine yağ sürer. Bu ise tehlikeli bir yere götürür bizi. Toplumun çürümüşlüğüyle, sürü ahlâkının değerleri meşrulaşır. Bunun önüne geçecek bir çatışma koyma gereği duyulmamıştır. Dünya düzeninin kötülüğünü meşrulaştırma gayreti bizi selamlar. Nietzsche’deki rölativizm/görecelik kavramı ile, ahlâki değerler/yorumlar insandan insana farklılık gösterir.
Yüz Yıldır Sindirilememiş Bir Rejim: Cumhuriyet’in Sorunu Ne?
26 Aralık 2023 Salı
Cumhuriyet, neden yüz yıl sonra bile sindirilememiş bir rejimdir sorusunun cevabını burada bulabiliriz. Gerçekte demokrat bir rejim talep eden dönemin Milli Mücadele kahramanlarının halife, saltanat ve şeriat yanlısı olarak mahkûm edilerek siyasal alanın terörize edilmesi ve henüz kuruluş aşamasında muhalefetin ezilmesi cevaplardan birisidir. Tek parti döneminde olsun darbeyle kurulan ara rejimlerde ve çeyrek asırlık Siyasal İslâm iktidarında olsun Takrir-i Sükûn için otoriter rejimin müesses nizam haline gelmesi bir başka cevaptır.
Yeşaya’nın Kehaneti
25 Aralık 2023 Pazartesi
İsrail’in Gazze bombardımanı ve işgaliyle bu kehanetin gerçekleşmeyeceği açık. Sınırlarınızı ne kadar genişletirseniz genişletin, insanlara eziyet etmeye, onlara büyük acılar çektirmeye devam ettiğiniz sürece sınırlarınızın öbür tarafında düşmanlık gelişir, ilk fırsatta “şiddet” olarak sizin tarafa geçmeye gayret eder. Eski Ahit’te saldırgan bir ideolojiyi benimsemiş olanların kullanabilecekleri bazı ifadeler var, ancak Yeşaya’daki mesajlar barışı adaletle ilişkilendiriyor. Bu nedenle Netanyahu’nun yaptıklarına gerekçe olabilecek özellikte değiller.
Gibi: Türkiye’de Komedinin Dönüşümü
23 Aralık 2023 Cumartesi
Eski dönemlerdeki komediye göre artan gündelik hayatın temsili, sıradan/ortalama insana daha fazla yer verilmesi, küçük detayların ve bunlara dair tespitlerin öne çıkışı, gündelik hayatı politik alanın belirleyişine yönelik artan dikkat ve komedinin izleyici kitleyle arasında azalan mesafe ve izleyicinin yapımlarla artan özdeşliğinin ne anlama geldiği önemli bir sorudur.
2024'e Girerken
22 Aralık 2023 Cuma
Kapitalist sistemin toplumsal yaşamın en mahrem alanlarına kendi değer ve kurallarını giderek hakim kılması, bireyin mutlaklaştırılıp insanın toplumsuzlaştırılması karşısında “özgür, eşitlikçi ve saygın (decent) bir toplum” kurma emelini vaktiyle dile getiren Orwell’in işaret ettiği yönde, tikel ve evrenselin yaratıcı diyalektiğini harekete geçirerek verilecek mücadele, parçalı bölüklü savaşların dünyada yaygınlaştığı ve yerleştiği, bağnazlığın, varoluşsal korkuların ve tahakküm arzularının hakim olduğu günümüzde kendi özgün ve etkili yolunu yeniden bulabilecek mi?
Bir Bilgelik Önerisi: Aradakini Görebilmek
21 Aralık 2023 Perşembe
Görünen o ki, bizler sıkışıp kaldıkça, yoruldukça kendiliğimizi ve birbirimizi anlayıp konumlandırabilmemiz güçleşmekte, kaybolmamak ve her şeye rağmen varlığımızı sürdürebilmek için tanıdık ve güvenli bulduğumuz kimliklerimize tutunup, farklı olana sırtımızı dönerek diyaloğu ve değişimi daha da imkânsız kılıyoruz. Üstelik ilerleme, hak, demokrasi gibi modern çağ kavramları anlamlarını anbean yitirirken, kendimizi farklı formlarda çalışan otoriter rejimlerin kontrolünde buluyoruz.
Gazze Savaşı: Aklın Çözümsüzlüğü ya da Sulhun Yolu Şiddetten mi Geçiyor?
20 Aralık 2023 Çarşamba
Eğer Gazze’de soykırım ya da toptan sürgün içermeyecek bir sulh sağlanacaksa bunun yolu da İsrail’in sınırsız arzusunu törpüleyecek, hadımlaştıracak bir unsurun, bir gücün ortaya çıkmasına bağlı görünüyor. Bu güç ne olabilir? Veya nasıl bir olay bu rolü oynayabilir? Batılı büyük güçlerin tavırlarına baktığımızda İsrail’i durduracak “dediği dedik paşa” rolünü oynamaya -henüz- pek niyetli olmadıklarını görüyoruz. Bu durumda sulh için bir umut var mı? Sulhun yolunu açacak bir güç ortaya çıkabilir mi?
Geçmişle Yüzleş(eme)mek: Almanya’da Ne Oluyor? (II)
19 Aralık 2023 Salı
90’lı yıllar boyunca Alman devletinin özellikle uluslararası alanda aldığı birçok pozisyonla ayrışan antideutsch yaklaşımın bugün devlet ile aynı perspektifi paylaştığını görüyoruz. Almanya’da yaşayan İsrailli solculara ve solcu Yahudi yurttaşlara akıl vermekten, hatta onları azarlamaktan çekinmeyen bu tamamıyla Almanya’ya özgü “sosyalist” yaklaşım kötü yönetilmiş bir hafıza kültürünün ürettiği yeni bir milliyetçiliğin habercisi olmasın?
Saint Omer: Bir Evlat Katili
17 Aralık 2023 Pazar
Modern insanın toplumun temeli, yapıtaşı ya da çimentosu olduğunu varsayan hukukun, o insanın kendi özgür iradesiyle davrandığını kabul etmemesi halinde hem halihazırdaki toplum ve düzen kavramı yerle bir olacak hem de ortada suç ve ceza diye bir şey kalmayacaktır. Çünkü bir insan, davranışlarını özgür iradesiyle belirleyemiyor ve o davranışlar kendi iradesi dışındaki etkenler tarafından belirleniyorsa, ortada “suçlu” denilebilecek kimse olmayacaktır.
Arjantin’de Milei’nin Maçist Zaferi ve Feminist Mücadele
15 Aralık 2023 Cuma
Feministlerin bir kelime oyunu ile ürettikleri “Milei no es mi ley” sloganı, Milei’nin oluşturduğu demokrasiye yönelik tehdide işaret etmesi açısından önemli. Milei’nin telaffuzu, “mi ley”i (benim yasam/benim hukukum) çağrıştırıyor. “Milei, benim hukukum değil” sloganı da esas olarak aşırı sağcı/neo-faşist liderin hedefinde olan ilerici yasalara dikkat çekiyor.
Christian Rakovski ve Avrupa Marksizm’inin Kaderi
13 Aralık 2023 Çarşamba
Stalin'in "tek ülkede sosyalizm" fikri, dayatılan tarımsal kolektifleştirme ve sanayileşmenin yanı sıra SSCB'nin ulusal cumhuriyetlerini ezen Büyük Rus bürokratik merkeziyetçiliği Rakovski ve yandaşları tarafından ifşa edildi. "Parti ve işçi demokrasisini" yeniden tesis etme ve yok olan "kitlelerin devrimci inisiyatifini" yeniden canlandırma ihtiyacını yeniden vurguladılar.
“De facto Bir Hukuk Düzeni” Karşısında İnsan Hakları
10 Aralık 2023 Pazar
Geçmişte hukukun üstünlüğü ilkesi gündelik konuşma dilinde de herkes tarafından aynı şekilde karşılık bulurken bugün hukuku talep eden kesim kriminalize ediliyor, tehditlere maruz bırakılıyor, yerli ve milli söylemiyle ötekileştiriliyor. Sözgelimi AİHM’den bahsedilen bir konuşmanın karşısına “biz kendi mahkemelerimize saygı duyulmasını bekliyoruz. Bizim mahkemelerimizi tanımayanı biz de tanımayız” söylemi çıkarılıyor.
Aşkla Sana: Arin İnan Arslan'dan Hüseyin Cevahir Belgeseli
7 Aralık 2023 Perşembe
Bu film bir kapı açtı; neyin nasıl yapılması gerektiğinin güzel bir örneği oldu. Her şeye rağmen daha yapacak çok şey olduğunu da gösterdi. Önümüzdeki beş yıl çok değerli ve kritik bir süredir. Çok verimli değerlendirilmelidir. Henüz, 68, THKP-C ve Hüseyin Cevahir olgusu tüketilememiştir. Bilinmeyeni bilinene katma çabasına katkı vermek, bu sevdayı gönlünde taşıyan ve yaşayan herkesin boynunun borcudur.