“Barbie”: Bloch’tan Jameson’a İyimser Bir Okuma
13 Ağustos 2023 Pazar
Kültürü, kurumları ve hatta klişeleşmiş pratikleriyle tamamen erkek dünyasına dönüşmüş olan Barbie diyarını geri almak için bu ataerkil distopyanın kadınlara verdiği zararın ifşası ve buna bağlı olarak kazanılabilecek bir feminist bilinç farkındalığı gerekir. Yani Barbie diyarının kurtuluş reçetesi, Jameson’ın işaret ettiği ütopyanın çelişkileri açığa çıkaran negatif işlevinden Bloch’un bu çelişkileri daha iyi bir geleceğin kurulması yolunda seferber edilmesindeki militan iyimserliğine uzanan bir hatta karşılık gelir.
Oppenheimer: Hollywood Aracılığıyla Sistemin Tarihi Temize Çekme Çabası
13 Ağustos 2023 Pazar
Yaptıklarının sonuçları ortada olsa da, Oppenheimer’ı, özellikle soruşturma sahneleriyle bir kurbana dönüştürmeye çalışan (McCarthy döneminde yaratılan komünizm paranoyasıyla, çok daha ağır zulümlere uğrayan, Rosenbergler gibi idama gönderilenler olduğunu hatırlamak gerek elbette) Christopher Nolan’ın, Hollywood sinemasının hep yaptığı gibi, tarihi temize çekmeye çalıştığını söylemek yanlış olmaz sanırım.
“Indiana Jones”, “Barbie” ve “Oppenheimer”: Gerçeğe Kim Tahammül Edemez?
12 Ağustos 2023 Cumartesi
Sıradan günlük yaşam için “yeni klişeler” yaratmak en zor görev ve belki de ilerlemenin en güvenilir ölçüsüdür. Barbie ve Ken’in başarısız olduğu yer burasıdır: Sadece ütopik Barbie Ülkesi'nin dışında acımasız bir gerçeklik olduğunu fark etmekle kalmazlar, aynı zamanda ütopik ülkelerinin bu acımasız gerçekliğin bir parçası olduğunu ve onun en kötü özelliklerini meşrulaştırmaya hizmet ettiğini de fark etmek zorunda kalırlar.
"Tarih Mezarda Başlar"
10 Ağustos 2023 Perşembe
Sömürgeci afazide, eylemin sorumluluğunu başka bir tarafa, özellikle ‘’düşman’’ olarak tanımlanan tarafa devretme ‘’alışkanlığı’’ da önemli bir yer tutuyor. Örneğin, Bahribaba Parkı dolaylarındaki inşaatlarda Cumhuriyet rejimi tarafından kullanılan mezar taşlarını tartışmayıp, İzmir Kız Lisesi’nin duvarlarındaki mezar taşlarının ‘’Yunan işgali’’ döneminde yerleştirildiğini söyleyerek tartışmadan çekilen ‘’aydınların’’, birçok konuda olduğu gibi, bilinçli ve taraflı bir tarih okuması yaptıkları görülüyor.
Baudrillard, Salazar Diktası ve Kırsalda Estetik (II)
9 Ağustos 2023 Çarşamba
“Çevre duyarlılığı” ve bu duyarlılığa konu olan sorunlardan söz ederken, şehirlerin karmaşık problemlerini ayrı tutmak gerekir; ben burada şehirlerde de var olan ancak kırsalda göze daha çok batan “olgular” üzerinde duracağım. Göze batması, kırsal alandaki nüfusun seyrekliğinden kaynaklanır: insan müdahalesinin nispeten az olduğu bu alana insan tarafından yapılan her müdahalenin daha fazla dikkat çekmesi tabiidir.
Baudrillard, Salazar Diktası ve Kırsalda Estetik (I)
8 Ağustos 2023 Salı
Baudrillard’ın Portekiz bağlamında kastettiği, diktatörlükle çevre estetiğinin düz orantılı şekilde bağlantılı olduğuydu: Salazar rejimi siyasete giren “büyük konular”ı yasaklarken, estetiğe giren “küçük konular”ın önünü açmış, ya da konuşulacak ve işlenecek tüm konular ister istemez estetiğin mecrasına akmış, orada sıkışıp kalmışlardı. “Tek adam yönetimi” altında diktatörlüğe benzer bir alâmete doğru adım adım yaklaştığımız şu günlerde, Fransız filozofun bu tespiti zihnimi yoklamaya başladı.
Terzi
4 Ağustos 2023 Cuma
Terzi, naif bir dizi değil. Çünkü günümüz eğlence sektöründe neyin iş yaptığını biliyor ve Kırmızı Oda’larla başlayan modanın tuttuğunu fark ederek Peyami’nin çocukluk travmalarını psikanalitik kötü bir okuma ile başımıza boca ediyor. Benzer biçimde kapitalizmin meta çılgınlığının her birimizi ezdiğini, ruhumuzu çoraklaştırıp hepimizi anlamsızlığa gömdüğünü görerek sufiliğin ve dervişliğin yolunu hepimize salık veriyor.
Lâtif Bir Lütuf yahut Talâttuf:  “Hekimlik Sanatları”
1 Ağustos 2023 Salı
Titreştirdiği, fokurdattığı dünyaların otokton öykülerinin takipçisi olarak, göz kırpan kamaşmalar halinde bir boşluğu ışıklandıran Dr. Kesal… “Yaşam oburluğu” dediği (s. 37) iştahıyla, taşra rapsodisinin dirimsel virtüözü. Tıpkı demli ve kekre bir çay gibi bir tür nazik ikram, o meyanda kararlı bir vakar eşliğinde: Lâtif bir lütuf olarak talâttuf işte.
Neoliberalizm ve Türkiye’nin Seçimleri Üzerine Bir Deneme
28 Temmuz 2023 Cuma
Ezcümle, muhalefet seçimleri, apolitik iktisadi reçeteleri içselleştirerek, “merkez bankası bağımsız olacak” gibi toplumda somut hiçbir karşılığı bulunmayan vaatlerle, toplumun politizasyonundan kaçınarak, en nihayetinde neoliberalizmden kopamayarak, göz göre göre kaybetmiştir. Toplumun istenci ve baskılamasıyla seçim döneminde “artık susmayan yorgun demokrat” görüntüsü veren ana akım muhalefet, yenilgiyle beraber hızla seçim öncesi sessizliğine ve parti içi hizip mücadelelerine dönmüş görünüyor.
Türkiye’de Savunma Sanayii ile Otoriter Rejim İlişkisi
26 Temmuz 2023 Çarşamba
Hem TSKGV’nin hem de SSDF’nin bürokratik olarak cumhurbaşkanına bağlı olduğunu göz önünde bulundurduğumuzda sektörün finansal kaynakları üzerindeki yegâne yetkinin Cumhurbaşkanı Erdoğan’a ait olduğu görülüyor. Özetlemek gerekirse, cumhurbaşkanından SSDF’ye, SSDF’den de KOBİ’lere yukarıdan aşağıya yeni bir dağıtım mekanizması yaratılmış durumda. KOBİ’lerin sektöre eklemlenmesinde SSDF’nin önemi düşünüldüğünde Türkiye’nin politik ekonomisinde Erdoğan rejimi ile KOBİ’ler arasında yeni bir bağımlılık ilişkisi oluştuğunu iddia etmek mümkün.
Kadir Cangızbay’ı Tanımlamak: Haecceitas, Sinizm, İroni ve Anarşi Kavramları Üzerine
24 Temmuz 2023 Pazartesi
1990’ların ikinci yarısından bu yana tanıdığım, Özgür Üniversite ve Sosyoloji Derneği’nde sohbetlerine katıldığım; üniversiteyi Ankara’da okumuş, 40 yaşın üzerindeki neredeyse her sosyal bilim öğrencisinin mutlaka en az bir defa bir dersine misafir olduğu ya da hiç değilse derslerinde anlattığı anekdotları, teşbihleri, tenkitleri ve teşhisleri arkadaşlarından dinlediği hocam Kadir Cangızbay’ı bir cümle ile tanımlamam gerekseydi onu “akademinin Can Yücel’i” diye tanımlardım:
Fransız Banliyölerindeki İsyanın Dinamikleri
21 Temmuz 2023 Cuma
Toplumun içerisinde olan yoksul veya göçmenle toplumun dışında tutularak yönetilen yoksul ve göçmen arasındaki farklılık mekânların bağlantılılığıyla veya kopukluğuyla çok yakından ilgili. Toplumsal ilişkilerin zenginliği içerisinde yoksul bireylerin tutunma yerleri daha fazla olur, hatta toplumun diğer kesimleriyle dayanışma dinamikleri oluşturmaları da mümkün olabilir. Siyasal kanallara girme noktaları ve eğitim imkânları da onlara bir perspektif açabilir. Ama kapalı bir alana kısılan yoksulun kapandan kurtuluşu neredeyse imkânsızlaşabilir.
Srebrenitsa Soykırımı Vesilesiyle Hafıza ve Hatırlama Pratikleri
19 Temmuz 2023 Çarşamba
Bunun başında da katliama maruz kalan grubun içinden bir kesimin yaşanılan şiddete dair tüm hatıraları dondurması gelmektedir. Kısacası, her bireyin travma ile mücadele etme şeklinin bambaşka olduğunu göz önünde bulundurarak, şiddet ve şiddetin yaratmış olduğu tahribatın onarılmasındaki deneyimin biricikliğini unutmadan Srebrenitsa kurbanlarını anlamaya çalışmak zorundayız.
“Tahta”da Ne Yazıyor(du)?
17 Temmuz 2023 Pazartesi
Sınıfsal ve bölgesel eğitim eşitsizliğinin nasıl giderileceği, anne-babası alt sosyo-ekononomik sınıfa dahil olan çocukların hayata hükmen yenik başlamaması için nelerin yapılacağı, adına Sağlıkta Dönüşüm denilen ve sağlığı insani bir hizmet olmaktan çıkartıp paraya-puana indirgeyen bir yapının nasıl değiştirileceği, çökmüş kamu sağlık sisteminin nasıl ayağa kaldırılacağı, prim borcu olanların sağlık hizmetine nasıl ulaşacağı ve yüksek enflasyon altında artan cepten sağlık harcamalarının nasıl sonlandırılacağı yer almadı.
Aşkın Varoluşçusu: Büyük romancı Milan Kundera’nın Ölümü Üzerine
13 Temmuz 2023 Perşembe
Varşova Paktı birliklerinin işgali ile Kundera, 1968’de film okulundaki öğretim görevlisi konumunu kaybetti. 1950’lerde inanmış bir komünist olduktan ve 1960’ların başlarına kadar nispeten yerleşik bir hayat yaşadıktan sonra, Prag Baharı ve onun acımasızca bastırılması sırasında entelektüel direnişin bir figürü oldu. Kundera’nın yapıtlarının yayımlanması yasaklanır ve kitapları kitapçılardan kaldırılır.
Sınıf Olmadığında İşçiler: İşçilerin Rasyonelliği-İrrasyonelliği Üzerine Düşünceler
8 Temmuz 2023 Cumartesi
Sınıf oluştukça, işçinin/sınıfın bilinçdışıyla işçinin/sınıfın bilinci arasındaki ilişki de yeniden kurulur. İşçi, reddedilen ve simgeleştirilmemiş sınıf deneyimini ve nesnel güvencesizliğinden doğan öznel güvencesizliğini ötekinde ve kendinde tanıyarak simgeleştirdikçe, bilinçdışı kaygı, özdeşleşme ve savunmaların rasyonel olanı belirleyen basıncının yerini bağımlılığın kabulü, bağımsız düşünebilme, yeniyi tasarlama ve yeni için harekete geçme kapasiteleri alır.
2 Temmuz: Sivas Katliamı’nın 30. Yıldönümü
2 Temmuz 2023 Pazar
Zaman aşımına uğratılmak istenen yalnızca katliamın kendisi değil, en başta katledilenin öznesi olduğu dinî evrendir. Dolayısıyla katilin ve maktulün adı zikredilmez, zikredildiği anda “milletin birliği ve bütünlüğü” zan altında bırakılır. Bu nedenle Sivas Katliamı hakkında konuşulurken dinden söz edilse ya da Alevilerin katliama uğradığı vurgulansa bile katliamın bir Alevi-Sünni sorunundan kaynaklanmadığında âdeta milli bir hassasiyet gereği ısrar edilir.
Holokost ve Nazi Irkçılığının Kökenleri
27 Haziran 2023 Salı
Nazi savaş aygıtının bir parçası olarak en küçük ayrıntısına kadar planlanmış olan bu kamplar, devasa bir organizasyondu ‒ sadece esir kamplarındaki Sovyet savaş esirinin sayısı 3,3 milyon ve Avrupa’nın dört bir yanına yayılmış olan çalışma kamplarında zorla çalıştırılan işçilerin sayısı ise zaman zaman on iki milyondur.  Kamplarda Nazi diktatörlüğünde ari ırka mensup olmayanlarla ari ırka mensup olduğu halde Nasyonal Sosyalizm dışında bir siyasal ideolojiye veya kanaate sahip olan tutsaklar, ölmeyecekleri kadar beslenmelerine izin verilerek zorla çalıştırılıyorlardı.
“Kitleler Faşizmi Neden Arzular?” Sorusu Üzerine Düşünceler
24 Haziran 2023 Cumartesi
Deleuze ve Guattari’ye göre, ancak ilkel ve despotik toplumlarda belirli biçimlerde kodlanmış ve aşırı kodlanmış arzu akışlarının kodunu çözerek işleyen kapitalist toplumsal örgütlenme modelinde, Ödipus’un arzunun temsilcisi olarak içselleştirilmesi nihayete varır. Kapitalizmde arzu akışlarının kodunu çözen ya da Deleuze ve Guattari’nin ifadesiyle aksiyomatikleştiren, insan yerine para vasıtasıyla işlemek hasebiyle, ittifak ve hısımlık ilişkilerini ikame ederek kodlama gereğini ortadan kaldıran bir mübadele sistemi olan sermayedir.
“SS Subayının Koltuğu” (II): Nihai Çözüm Üzerine
21 Haziran 2023 Çarşamba
Lee kitabının “Yeni Dünya’dan Kalma Fikirler” başlıklı bölümünde, araştırması sonucu Robert Griesinger’in babası Adolf’un 1871 yılında New Orleans’ta doğduğu, ırkçılığın yoğun biçimde yaşandığı Louisana’da büyüdüğü, Adolf’un annesinin köle ticaretiyle uğraşan bir aileden geldiği, büyükbabası ile büyükannesinin “bölgede yaşayan siyahları dövmenin ve hatta öldürmenin kabul edilebilir bulunduğu çevrelerle” ilişkileri olduğu bulgularına ulaşmış.
“SS Subayının Koltuğu” (I): Ebeveynlerin Suçları
18 Haziran 2023 Pazar
İnsanlığa karşı işlenmiş büyük suçlarla ilgili toplumsal yüzleşmelerin gerçekleşebilmesi devlet kurumlarının bu yönde politika yürütmeleriyle, yargılamalarla, maddi ve manevi telafi edici mekanizmaların işletilmesiyle ve geçmişte olan adaletsizliklerin her yurttaşın öğrenmesi gereken bir tarih bilgisi haline getirilmesiyle mümkün oluyor. Bunların yapılmıyor olması sadece bireyleri suskun kalmaya teşvik etmekle kalmıyor, onları bir kamusal suç haline gelen reddetmeme tavrıyla ilişkilendirmiş oluyor.
En Uzak Yıldızda Bir Hüseyin Cevahir ve Şiir
15 Haziran 2023 Perşembe
1971 Haziran’ında yoldaşıyla Maltepe’de kuşatılıp katledildiğinde henüz 26 yaşında olan ve o kısacık ömrüne şiirler dolduran, edebiyat yazıları yazan, Türkiye şiirine oldukça hâkim ve 21 yaşında dönemler itibarıyla şiiri değerlendirecek kadar yetkin bir edebiyat eleştirmeni, bir şair, devletin gözüyle “terörist” olan Hüseyin Cevahir yok edilmeliydi. Şair dememin nedeni tanıyanların anlatımı ve evinde bulunan notlarının arasında olan şiirleridir. Köyün yaşlılarınca bu notları yakılmıştır.
Aciliyet Siyasetini Aşmak: Büyük Reddiye ve Politik Eğitim
13 Haziran 2023 Salı
Toplumun sağcılığa yatkınlığını peşinen kabul etmemek, meseleleri tarihselleştirmek ama tarihe hapsetmemek gerekiyor. Bloch’un başka bir yerde söylediği gibi, nesnel çelişkilerin kendiliğinden iyiye yönelmesinden fayda ummak yerine felaket zamanlarında ortaya çıkan olumsuzluğu ancak ortak ve karşı bir tutumla olası bir başarının hizmetkârı haline getirebiliriz.
14 Haziran 2023 Çarşamba
1994'te yayımlanan makalesiyle fenomenolojik bilinç kuramının kurucusu olarak kabul edilen felsefeci Ned Block da Nagel'e gönderme ile “Fenomenal bilinç deneyimdir; bir durumu fenomenal olarak bilinçli yapan şey, bu durumda olmanın neye 'benzediği'dir,” der. Block, fenomenal bilinç ile erişim bilinci arasındaki temel ayrımları ise şöyle tanımlar: İlkinin içeriği fenomenal, ikincisinin ise temsilidir ve akıl yürütmede rol oynar.