Fizik kütle çekiminden bahseder ve belli bir düzende sapmadan çalışan makine parçaları olduğumuzu düşünüp rahata erer kimimiz. İslâm her şeyin Allah'ın kelamı olduğunu söyler, kendi varlığımızdan daha büyük bir şeye ait olmanın vecdini yaşar kimimiz ise. Varlıkla olan ilişkilerimizi düzenleyebilme gücü varlığı anlamlandırmamıza yaptığı katkılarından gelir, kimi oruç tutar, kimi kendisine doğrultulmuş tüfeklerin namlusunun içine gül bırakır, kimi bu hareketi yapanı “liberal” olduğu için tekmeler.
Konuşulamayan hakkında susmalı, doğrudur, zira aksi tamamen saçma olacaktır, bu da doğrudur. Ne var ki deli konuşulamayanı konuşandır. Kişisel olarak merak ettiğim ve faydalı bir merak olarak tavsiye edebileceğim şey, öyleyse delinin bir öncü olup olmadığıdır. Zira deli ya bir öncüdür ve dili ve kavram dünyası bilinmeyeni işaret etmektedir, ya da herkesçe maruf ve tabulaştırılmış bir gerçeği farkında olmadan ve ısrarla açık etmeye, tabuyu çiğnemeye çalışmaktadır.
Dünyadaki hayatın çok hızlı değiştiği bir yirmi beş yıl yaşadık, değişimin itici gücü de teknoloji oldu, hem toplumsal evrim hem de teknolojik evrim durulmuş gibi görünüyor, gerçi buradaki dinamikler havaya fırlatılan bir topun en yüksek noktasına ulaşmasına benziyor olabilir, yani top düşüşe geçebilir ve potansiyel enerjisi en yüksek seviyede demektir. Geride kalan değişim esnasında ve sonrasında gerçeklik kabullerimize, gözlük kavramlarımıza ne oldu?