Tanıl Bora
11 Aralık 2024 Çarşamba
İlk kuruluşunda (BİMER döneminde) ağırlıkla bilgi edinme hakkına hizmet eden CİMER’in, 2015’ten sonra şikâyet-ihbar işlevine ‘adandığını’ söyleyebilir miyiz? Gerçi hâlâ bilgi edinme hakkına hayatiyet kazandırmak için, en azından resmî cevapları ya da cevapsızlığı kayda geçirmek için CİMER kapılarını zorlayan, –“legaliteyi istismar”!– vatandaşlar var. Fakat esas olarak bilgi edinme hakkı, ‘ruhunu’ kaybetmiş, kaybediyor, görünüyor. Keşke, CİMER’in başvuru trafiğini ayrıştırarak inceleyen ayrıntılı bir çalışma yapılsa.
Barış Özkul
10 Aralık 2024 Salı
Esad’ın devrilmesiyle İsrail, ABD ve Türkiye’nin yeni durumdan fayda sağlayacağı, İran ve Filistin’in zarar göreceği konuşuluyor. Jeopolitik dünya görüşünün “gündem maddeleri” bunlar. Suriye’nin sivil halkını, kadınları, çocukları, engellileri; on yıllar boyunca Baas rejiminin hapishanelerinde yatmış olan siyasi mahkumları, İç Savaş’ta aile fertlerini, yakınlarını, çocukluk arkadaşlarını kaybedenleri; ülkelerinden göçüp gurbette çoğu açlık koşullarında yaşayan Suriyelileri konuşan; bu insanların deneyimleri üstüne düşünenlerin sayısı ise çok az. Oysa Suriye’ye bahar bu insanların deneyimlerini merkeze alan, eşitlikçi ve insancıl bir bakışın hakimiyetiyle gelebilir. Ülkenin mevcut felaketi olan jeopolitik aklın, militarizmin, mezhepçiliğin hakimiyeti ise yıkım manzarasının devamını getirecek; Esad’ın baskı rejimi sadece el değiştirmiş olacaktır.
Derviş Aydın Akkoç
1 Aralık 2024 Pazar
Bir vakitler Kürt Siyasi Hareketi’ne aklını efkârını, eylemini ve hapis yıllarını vermiş, uzundur görüşmediğim ama hep ve hâlâ sevdiğim bir arkadaşımın sesi dalgınlığımın saçlarını okşuyor, bankta tanıdığım biri var: “Arabayla gelip seni alayım, fabrikayı gezdireyim sana, kafan dağılır.” Ben hep proleter kökenli bir küçük burjuvaydım, iki tek filtre kahve gibi zevklerimden taviz vermemiştim, hiçbir siyasi harekete hukuken bağlanmadım, sünepe âşıklar gibi çoğun uzaktan sevdim devrimcileri, hal böyleyken telefon kulağımda, çıfıt çarşısına dönmüş zihnime üşüşen kirli-agresif düşüncelerin önünü alamıyorum: Ne oldu bunca yılda bu adama, devrim yapamayınca fabrika mı açtı?
Tanıl Bora
27 Kasım 2024 Çarşamba
“Kürt kartı,” sadece şu günlerin konjonktüründe değil, nicedir dolaşımda olan bir terim. Aslında, yıllanmış bir uluslararası siyaset terimi, jeostrateji aklının terimi. Bir sorunun ve/veya bir aktörün devletlerarası güç mücadelesinde araçsallaştırılmasını anlatıyor. Bir “iç” ihtilâf olabilir bu, bir “zaaf” olabilir, bir aktörün belirli bir siyaseti olabilir; Kürt meselesinin de dahil olduğu birçok örnekte olduğu gibi, bir halkın hak ve tanınma talebinin yarattığı “sorun” olabilir. İşte, “kart” terimi, böyle bir malzemenin, bir devleti sıkıştırmak, zayıflatmak, istikrarsızlaştırmak üzere hasımları veya rakipleri tarafından aleyhine bir koz olarak kullanılmasını, istismar edilmesini ifade ediyor.
Cuma Çiçek
26 Kasım 2024 Salı
Bahçeli liderliği ana muhalefet partisi CHP’nin ve daha geniş anlamda muhalefetin ikna edilmesi ve sürece dahil edilmesini kolaylaştırıyor. Son yıllardaki siyasi kutuplaşma ve muhalefet içerisindeki Erdoğan karşıtlığı dikkate alındığında, Erdoğan liderliğindeki bir sürecin destek görmeyeceği ve sert bir toplumsal muhalefetle karşılaşacağı açık. Bahçeli’nin süreci parlamentonun açılışında başlatması ve sürecin parlamento merkezli ilerleyeceğine ilişkin açıklamaları CHP’yi sürece katmaya dair bir yaklaşımın olduğunu gösteriyor. Zira, 2013-2015 Çözüm Süreci’nde CHP’nin temel eleştirisi sürecin Meclis dışında yürütülmesiydi.
Işıl Kurnaz
25 Kasım 2024 Pazartesi
Giulia’nın ölümünün ardından bu erkek arkadaşın sapık ve takıntılı olduğu, Giulia’nın kendisinden önce mezun olacak olmasına bile tahammül edemediğini, kendisiyle beraber okulu uzatmaya zorladığını, daha önce de şiddet uygulayan psikolojik sorunları olan biri olduğu söylendi. Yani kadına yönelik ölümcül bir şiddet, yine erkek failin psikolojize edilmesiyle toplumsal ve siyasal içeriğinden soyulmaya çalışılıyordu. Kadın hareketinin ve feministlerin, İtalya’daki Non Una Di Meno hareketinin, Torres’in bu manifestosunu tüm kamusal platformlara yayması da böyle başladı. 2016 yılının ortalarından itibaren İtalya’daki feminist gruplar Non una di meno adlı tek bir ağda toplandı. Bu ağın adı Arjantinli Ni una menos hareketinin İtalyanca çevirisi, bir tür “bir kadın daha eksilmeyeceğiz” anlamına geliyor.
Erdoğan Özmen
20 Kasım 2024 Çarşamba
“Cevher” (Substance) filmini belki de şimdiki genel insanlık durumumuzun bir metaforu gibi düşünmeliyiz. Bir metafor olduğu ölçüde, demek ikame ettiği şeyin daha eksiksiz bir temsiline ulaşmak için, kendini alabildiğine keskinleştirmiş, iğrencin sınırlarında dolaşma, orada ikamet etme cesareti gösterebilmiş. “Kendinin en iyi versiyonunu yarat!” ve “Zevk al!” buyrukları etrafında örgütlenen, hepimizin içinde soluk alıp verdiği mevcut ideolojik/kültürel ortama tam cepheden saldırmanın usulleri, araçları üzerine düşünmek istemiş. Yönetmen söz konusu saldırının/eleştirinin hedefine ulaşmasının, izleyenleri etkilemesinin yolunu rahatsızlık vermekte, iğrenme/bulantı hissi yaratmakta (bazı sahnelere katlanmak bayağı zor çünkü) görmüş belli ki.
Orhan Koçak
19 Kasım 2024 Salı
“Posta arabalarından söz et bana” diye yazmıştı Cemal Süreya, benim Calais-Dover geçişimle aynı yıllarda. Posta arabalarının, deri bavulların, geniş kenarlı şapkaların (Rahmi Koç hâlâ orada), uçuşan eteklerin, çapkın bakışların, kederli garların ve geceleyin ıslak ıslak pırıldayan rayların, Yves Montand ile Simone Signoret çiftinin ve sürgün şairlerin özlem şiirlerinin hâlâ geçer akçe sayıldığı bir zaman aralığı mıydı? Belki. (Ama Nedim Gürsel nedense pek uymadı. İlhan Berk de bundan otuz yıl önce gürültülü bir yemekte işaret etmek zorunda kalmıştı.)
Tanıl Bora
13 Kasım 2024 Çarşamba
Kemal Tahirce söylersek, çok zaman fanilere "Bunlar nasıl bir akıllardır? Bunlar şeytanın bile aklına gelmeyecek akıllardır!" dedirten, afallatan bir akıldır. Herkesçe anlaşılamayacak, 'yüksek' bir akıldır. Nitekim, bu Devlet Aklı söylemi, -artık bir kavramdan değil, bir ideolojik söylemden söz ediyoruz-, bir nevi derin devlet kutsiyetini, hatta derin devlet erotizmini besler. Bir yerlerde, devlet çıkarı adına, sıradan insanların sıradan zihinlerinin ermeyeceği yüksek menfaatleri gözeten devlet bilgelerinin varlığına inanmak, bu söylemi güdenlere kendini iyi hissettirir.
Murat Belge
11 Kasım 2024 Pazartesi
Ama AKP-MHP blokuna karşı bir demokratik cephenin ortak çabalarıyla demokrasinin yolunu açması bana önemli görünüyor. Bu cephede özellikle DEM önemli görünüyor, çünkü Türkiye’nin sağlam bir demokrasi kurması birçok (genellikle tarihten gelme) sorunla başarılı bir şekilde uğraşması sonucu mümkün olabilecek; ama bu sorunlar arasında Kürt sorununun ayrı, özel bir yeri var. Kürt sorununu herkesi mutlu eden bir barışa ulaştırmadan Türkiye’de demokrasinin kurulduğunu söyleyemeyiz.
Cuma Çiçek
11 Kasım 2024 Pazartesi
Ülkeyi yönetmeye aday olan CHP’nin 20 yıllık deneyime rağmen kent genelinde bir memnuniyet üretememesi, ama bununla birlikte yönetimde kalabilmesi sadece CHP için değil DEM Parti dahil tüm muhalefetin üzerinde durması gereken bir mesele. Siyasi partilerden öteye, medyası, sivil toplumu ve akademisiyle siyasetin neden yapıldığı, nasıl yapıldığı ve somut olarak nelerin yapıldığı konusunda hepimizi düşünmeye davet  eden bir bulgu.
Aybars Yanık
4 Kasım 2024 Pazartesi
Karındeşen Jack’in sapkın ve tuhaf fantezilere sahip bir soylu olması olası bir toplumsal bunalımı büyük ölçüde ortadan kaldırırdı ve yerini en fazla polisiye önlemlerle bastırılabilecek geçici bir endişe atmosferine bırakırdı. Ama aksi durum tam teşekküllü bir politik bunalımın habercisi olurdu: Ya avamdan, çamurlu ve isli sokaklarda her gün rastlayabileceğimiz gibi biriyse?