Murat Belge
3 Mart 2025 Pazartesi
Türkler ile Kürtler arasındaki sorunun çözümü bence hem kolay, hem de oldukça zor. Öcalan’ın bu açıklamasında hemen hemen hiç koşul aramaması çeşitli Kürt gruplar gözünde sorun çıkarabilir, çıkaracağına inanıyorum. Çünkü bu sorunun siyasi rejimler arasında bize uygununu bulmakla sınırlı bir şey olduğu kanısında değilim. Bu tür formüller değil, duygusal bir tavır alış gerekiyor. Karşılıklı saygı ve öncelikle sevgi zemini kurulmalı. Zor olan bu. Ama bunu geçerli hale getirdiğimizde hiç aksamayacak bir beraberlik yaratmış oluruz. Burada asıl çabanın şimdiye kadar daha güçlü konumda bulunan, en azından öyle görünen Türklere düştüğüne inanıyorum.
Cuma Çiçek
2 Mart 2025 Pazar
Suriye ve Rojava meselesinde de Türkiye’nin pozisyonunda değişim potansiyeli bulunuyor. PKK ve şiddet meselesinin ortadan kalktığı bir denklemde Türkiye’nin Suriye ve Rojava bölgesine yönelik tehdit algısı önemli oranda değişecektir. Zira, Suriye Kürtleri ne demografik ne ekonomik ne askeri ne de siyasi ve diplomatik olarak Türkiye’ye risk oluşturacak bir güce sahip. PKK’nin feshedildiği ve şiddetin geride kaldığı bir denklemde Türkiye’nin Suriye Kürtleriyle daha dostane bir ilişki kurmasının zemini de güçlenecektir. Bu konuda hem Rojava yönetiminin hem de uluslararası aktörlerin manevra sahası da genişleyecektir. Öcalan’ın çağrısı sonrası ABD’den gelen ilk açıklama buna işaret ediyor.
Erdoğan Özmen
26 Şubat 2025 Çarşamba
Her şeyi en baştan başlayarak, ilk ve en çıplak halleriyle düşünme zamanları. İnsanlık tarihinin bu olağanüstü anını nasıl adlandıracağımıza karar vermek için bile belli bir süre beklememiz gerekecek belli ki. Bugüne kadar şu ya da bu düzeyde var olagelen tarihsel sürekliliğin koptuğu, çok katlı ve çok boyutlu bir kırılmanın gerçekleştiği tuhaf zamanlar çünkü. Bambaşka bir yöne sapma ya da makas değişikliği filan gibi tariflerin yetersiz kaldığı temelli bir alt üst oluş bu. Kırılmanın, sektenin bu haliyle mi kalacağı ve yeni güçlerin, biçimlerin ve konumların buna göre mi ortaya çıkacağı bile belirsiz henüz. Eski kavramlardan, açıklama biçimlerinden ve ezberlerden medet ummak beyhude belki de artık.
Ömer Laçiner
24 Şubat 2025 Pazartesi
Eşitlik ise ilk kez Marx’ın açtığı ufuk sayesinde, ahlaki bir değer ve ilke olmanın ötesinde insani-toplumsal varoluşumuzun sadece maddi etkinlikler düzeyinde değil “ruhsal tatmin” düzeyinde de, yani salt insan soyuna has paylaşma, şefkat, merhamet, fedakarlık, empati gibi değer ve duyarlılıkların tüm insanlar arası ilişkilere derinliğine nüfuz etmesi düzeyinde de yücelmesinin ön şartı ve yönlendiricisi olarak kavranılmasını gerektiren bir içeriğe kavuşmuştur. Bu sonuca vardıran analiz mantığı ve muhakeme derinliği Marx’ın eserlerindeki –olgun denilemeyecek– ham haliyle bile o denli güçlü ve cezbedicidir ki, 20. yüzyıl –sözde– komünizmlerinin surat ekşiten mirasının ağırlığına rağmen, 21. yüzyıl, “güçlüler saltanatı”na karşı her devirde insanlık değerleri adına ve eşitlik kapılarını biraz daha genişletme amacıyla başkaldıran tarihsel geleneğin buradan aldığı ilhamla yeni baştan canlanmasına ve bu kez zafer yolunun taşlarını döşemesine pekâlâ sahne olabilir.
Derviş Aydın Akkoç
23 Şubat 2025 Pazar
Duyguları taşımak, ikinci cümleden üçüncüsüne yol almak, öyküyü kurmak yükte hafif ama pahada ağır kelimelerin işidir: sözgelimi boyna dolanmış o havlu mangal isinden, terden kararmıştır, alttan alta bıkkınlığı, başka bir yer ve icraat özlemini duyuruyordur. Nitekim Kebapçı Nuri’ye “Hayırlı işler deyip” sözü “şarkı türkü işleri nasıl gidiyor” alaylı sorusuyla devam ettiren bir müşteri; özneyi bir anlığına zamandan da mekândan da koparır.
Tanıl Bora
19 Şubat 2025 Çarşamba
Bize mahsus değil, dünyada da çok konuşuluyor bu. Trump ve avenesi, oturup kalkmayı bilmemesiyle, ağzına geleni söylemesiyle, ergen erkek fantezilerini siyasî mamûle çevirmesiyle ve tabii esasen bunları ABD Başkanı olarak yapmasıyla, bir zirvedir. Yoksa mesela Duterte daha müthişti, Milei daha müthiştir. Bir "vizyonu" olan, bilge, feraset sahibi devlet adamlarının Avrupa'da da soyunun tükenmesinden yakınılıyor. Churchill, Olof Palme, De Gaulle, Willy Brandt (hatta Thatcher!) kır'atında liderlerin yokluğunu, global krizlerin çözümsüzlüğe gark olmasının sebepleri arasında görenler çok.
Derviş Aydın Akkoç
16 Şubat 2025 Pazar
Güç bela kalkıyorum, kitap bitti, kızgınım Bıçakçı’ya; şaibelilerle, suçlarla cebelleşen, büyük ve heybetli olayların değil, alelade yaşamlar için kurulan cümlelerin zarafeti sadece damağıma değil, dimağıma da hücum etmiş meğer: açısına denk düşen, güzeli simetriyle duyuran görüntüler geçidi: çok akıllıyım tabii, Oktay Rifat şiirinin romandaki tezahürü gibi şeyler yazmışım sayfa kenarlarına, yalnızca bu mu, bir de bölüm kapanışlarındaki “bunu sizden öğrendim,” tekrarlarını Cemal Süreya’nın “keşke yalnız bunun için sevseydim seni,” dizesine iliştiriyorum…
Erdoğan Özmen
12 Şubat 2025 Çarşamba
Bir devrimci öldürüldüğünde, gözaltındayken işkencede, geride kalanlara ne olur? Yoldaşlarına, diğer insanlara? O ölümü, herhangi bir biçimde, kendi anlam dünyamızda kocaman bir yırtık oluşmadan dile getirmenin bir yolu var mıdır? Sahici, hakiki bir biçimde temsil etmenin bir yolu? Sezai Sarıoğlu da “Yaram Derine Düştü”: Veliköylü Devrimci Öğretmen Cengiz Aksakal kitabında aynı sorunun peşine düşüyor belki de.
Barış Özkul
9 Şubat 2025 Pazar
Gerçekliğin kendisine değil ama “gerçeklik etkisi”ne “talep”, hafifçe dokunup kaybolan ironi, yüzeyde parlayıp sönen “zekâ”, pastiş, üstkurmaca, dikkat aralığı yirmi saniyeye gerilemiş okurun hazmını kolaylaştıran şakacılık, tarihsel anlatıları bozup yeniden yazma… bunlar postmodern edebiyatın sıklıkla rastlanan trükleri. Karman çorman bir sandık odasını andıran bu postmodern edevata mimari ve “simetri” giydiren Orhan Pamuk gibi yazarlar yok değil. Koçak’ın dediği gibi, “her modelin iyi ve kötü örnekleri var.”
Cuma Çiçek
7 Şubat 2025 Cuma
Bu tutunma çağrısı en son 6 Şubat 2023 depremleri sonrası ortaya çıkan büyük dayanışma hareketiyle geldi. Türkiye’nin, dünyanın dört bir yanından dayanışma gösteren insanlar yeni bir gelecek ufku oluşturdular. Bu ufuk hepimizin önünde; dayanışmanın, ortaklaşmanın, müştereklerin ufku… Asıl mesele bu ufka doğru yürümek; kriz anlarında ortaya çıkan, fışkıran ama daha sonra hızla sönümlenen bu dayanışma ağlarını, toplumsal bağları gündelik hayatın belirleyeni haline getirmek, süreklileştirmek, bunun yol ve yordamlarını bulmak. 6 Şubat 2023 depremlerinin ikinci yıl dönümü vesilesiyle bu günlerde büyük afeti, kayıplarımızı ve yaralarımızı yeniden yaşıyoruz. Yapılan ve yapılmayanları yeniden hatırlıyoruz. Geçmiş onca afet ve yıkım deneyime rağmen hâlâ ne yazık ki yapılacak çok şey var.
Tanıl Bora
5 Şubat 2025 Çarşamba
Ayşe Zarakol’un harikulade Batı’dan Önce kitabından ilhamla koydum başlığı. O kitap, Batı’nın dünyanın merkezi haline gelmesinden ve ezel-ebed dünyanın merkezi imiş zannının oluşmasından önceki çağı analiz eder. Güven Gürkan Öztan’ın Merkez’den “Uç”lara (Ayrıntı Yayınları) kitabının adı da bence AKP’den Önce olabilirdi. Zira AKP’nin hükümran hale gelmesinden ve ezel-ebed hüküm sürmekteymiş hissinin oluşmasından (hissedilen hava sıcaklığı misali, hissedilen iktidar diyelim buna) önceki ‘çağın’ sağ siyasetine mercek tutuyor.
Murat Belge
3 Şubat 2025 Pazartesi
Teğmenlerin yerine getirdiği eylem bir “tepki” karakterinde bir eylem. Bu alanda iktidarın uyguladığı ise bir “politika”. Belirli bir planlı davranış çerçevesi içinde, iktidar, adım adım, kendi ideolojik kabul ve değerlerini egemen kılmak üzere yol alıyor. Bu ideoloji Türkiye’de askerlik mesleğini seçmiş insanların inançlarına, değerlerine tamamen karşıt. İlle asker olmak gerekmiyor; onlarla aynı paralelde düşünenlerin toplumda çoğunluk olduğunu sanıyorum. Aslında son yılların seçim sonuçlarına baktığımızda bunun eskiden böyle olmakla birlikte artık böyle olmaktan çıktığını düşünebiliriz.