Haftalık
Derviş Aydın Akkoç
1 Aralık 2024 Pazar
Bir vakitler Kürt Siyasi Hareketi’ne aklını efkârını, eylemini ve hapis yıllarını vermiş, uzundur görüşmediğim ama hep ve hâlâ sevdiğim bir arkadaşımın sesi dalgınlığımın saçlarını okşuyor, bankta tanıdığım biri var: “Arabayla gelip seni alayım, fabrikayı gezdireyim sana, kafan dağılır.” Ben hep proleter kökenli bir küçük burjuvaydım, iki tek filtre kahve gibi zevklerimden taviz vermemiştim, hiçbir siyasi harekete hukuken bağlanmadım, sünepe âşıklar gibi çoğun uzaktan sevdim devrimcileri, hal böyleyken telefon kulağımda, çıfıt çarşısına dönmüş zihnime üşüşen kirli-agresif düşüncelerin önünü alamıyorum: Ne oldu bunca yılda bu adama, devrim yapamayınca fabrika mı açtı?
Tanıl Bora
27 Kasım 2024 Çarşamba
“Kürt kartı,” sadece şu günlerin konjonktüründe değil, nicedir dolaşımda olan bir terim. Aslında, yıllanmış bir uluslararası siyaset terimi, jeostrateji aklının terimi. Bir sorunun ve/veya bir aktörün devletlerarası güç mücadelesinde araçsallaştırılmasını anlatıyor. Bir “iç” ihtilâf olabilir bu, bir “zaaf” olabilir, bir aktörün belirli bir siyaseti olabilir; Kürt meselesinin de dahil olduğu birçok örnekte olduğu gibi, bir halkın hak ve tanınma talebinin yarattığı “sorun” olabilir. İşte, “kart” terimi, böyle bir malzemenin, bir devleti sıkıştırmak, zayıflatmak, istikrarsızlaştırmak üzere hasımları veya rakipleri tarafından aleyhine bir koz olarak kullanılmasını, istismar edilmesini ifade ediyor.
Cuma Çiçek
26 Kasım 2024 Salı
Bahçeli liderliği ana muhalefet partisi CHP’nin ve daha geniş anlamda muhalefetin ikna edilmesi ve sürece dahil edilmesini kolaylaştırıyor. Son yıllardaki siyasi kutuplaşma ve muhalefet içerisindeki Erdoğan karşıtlığı dikkate alındığında, Erdoğan liderliğindeki bir sürecin destek görmeyeceği ve sert bir toplumsal muhalefetle karşılaşacağı açık. Bahçeli’nin süreci parlamentonun açılışında başlatması ve sürecin parlamento merkezli ilerleyeceğine ilişkin açıklamaları CHP’yi sürece katmaya dair bir yaklaşımın olduğunu gösteriyor. Zira, 2013-2015 Çözüm Süreci’nde CHP’nin temel eleştirisi sürecin Meclis dışında yürütülmesiydi.
Işıl Kurnaz
25 Kasım 2024 Pazartesi
Giulia’nın ölümünün ardından bu erkek arkadaşın sapık ve takıntılı olduğu, Giulia’nın kendisinden önce mezun olacak olmasına bile tahammül edemediğini, kendisiyle beraber okulu uzatmaya zorladığını, daha önce de şiddet uygulayan psikolojik sorunları olan biri olduğu söylendi. Yani kadına yönelik ölümcül bir şiddet, yine erkek failin psikolojize edilmesiyle toplumsal ve siyasal içeriğinden soyulmaya çalışılıyordu. Kadın hareketinin ve feministlerin, İtalya’daki Non Una Di Meno hareketinin, Torres’in bu manifestosunu tüm kamusal platformlara yayması da böyle başladı. 2016 yılının ortalarından itibaren İtalya’daki feminist gruplar Non una di meno adlı tek bir ağda toplandı. Bu ağın adı Arjantinli Ni una menos hareketinin İtalyanca çevirisi, bir tür “bir kadın daha eksilmeyeceğiz” anlamına geliyor.
Erdoğan Özmen
20 Kasım 2024 Çarşamba
“Cevher” (Substance) filmini belki de şimdiki genel insanlık durumumuzun bir metaforu gibi düşünmeliyiz. Bir metafor olduğu ölçüde, demek ikame ettiği şeyin daha eksiksiz bir temsiline ulaşmak için, kendini alabildiğine keskinleştirmiş, iğrencin sınırlarında dolaşma, orada ikamet etme cesareti gösterebilmiş. “Kendinin en iyi versiyonunu yarat!” ve “Zevk al!” buyrukları etrafında örgütlenen, hepimizin içinde soluk alıp verdiği mevcut ideolojik/kültürel ortama tam cepheden saldırmanın usulleri, araçları üzerine düşünmek istemiş. Yönetmen söz konusu saldırının/eleştirinin hedefine ulaşmasının, izleyenleri etkilemesinin yolunu rahatsızlık vermekte, iğrenme/bulantı hissi yaratmakta (bazı sahnelere katlanmak bayağı zor çünkü) görmüş belli ki.
Orhan Koçak
19 Kasım 2024 Salı
“Posta arabalarından söz et bana” diye yazmıştı Cemal Süreya, benim Calais-Dover geçişimle aynı yıllarda. Posta arabalarının, deri bavulların, geniş kenarlı şapkaların (Rahmi Koç hâlâ orada), uçuşan eteklerin, çapkın bakışların, kederli garların ve geceleyin ıslak ıslak pırıldayan rayların, Yves Montand ile Simone Signoret çiftinin ve sürgün şairlerin özlem şiirlerinin hâlâ geçer akçe sayıldığı bir zaman aralığı mıydı? Belki. (Ama Nedim Gürsel nedense pek uymadı. İlhan Berk de bundan otuz yıl önce gürültülü bir yemekte işaret etmek zorunda kalmıştı.)
Murat Belge
11 Kasım 2024 Pazartesi
Ama AKP-MHP blokuna karşı bir demokratik cephenin ortak çabalarıyla demokrasinin yolunu açması bana önemli görünüyor. Bu cephede özellikle DEM önemli görünüyor, çünkü Türkiye’nin sağlam bir demokrasi kurması birçok (genellikle tarihten gelme) sorunla başarılı bir şekilde uğraşması sonucu mümkün olabilecek; ama bu sorunlar arasında Kürt sorununun ayrı, özel bir yeri var. Kürt sorununu herkesi mutlu eden bir barışa ulaştırmadan Türkiye’de demokrasinin kurulduğunu söyleyemeyiz.
Aybars Yanık
4 Kasım 2024 Pazartesi
Karındeşen Jack’in sapkın ve tuhaf fantezilere sahip bir soylu olması olası bir toplumsal bunalımı büyük ölçüde ortadan kaldırırdı ve yerini en fazla polisiye önlemlerle bastırılabilecek geçici bir endişe atmosferine bırakırdı. Ama aksi durum tam teşekküllü bir politik bunalımın habercisi olurdu: Ya avamdan, çamurlu ve isli sokaklarda her gün rastlayabileceğimiz gibi biriyse?
Polat S. Alpman
23 Ekim 2024 Çarşamba
Bugün FETÖ olarak isimlendirilmesi yarın bir başka isimle, inanç grubuyla ya da çeteleşmelerle, paramiliter örgütlerle karşımıza çıkmayacağı anlamına gelmez. Bu tür siyaset yapma biçiminin ölmesi, ortadan kalkması için Türkiye’de yaşamak konusunda ısrarlı ve istekli olanların demokrasi denen siyasal ve toplumsal düzeni talep etmesi, bununla tanışması, bununla yaşamayı öğrenmesi gerek. Talep etmeyi, talebinde ciddi ve kararlı olmayı küçümsememek gerek. Çünkü Fethullahçılık ve diğer dini örgütlenmeler, yalnızca dini liderlerin etkisi altında şekillenmiş hareketler değil, aynı zamanda Türkiye’deki siyasetin ve ekonomik ilişkilerin içerisinde gelişen ve şekillenen bir siyaset yapma biçimidir.
Güncel
Umut-Sen Örgütlenme Koordinatörü Başaran Aksu ile Söyleşi:  “Holdingçi Güçler”e Karşı: “Hem Tefekkür, Hem Sefer”
7 Aralık 2024 Cumartesi
Yurdun ilçelerine bile dağılmış küresel fabrika nizamıyla entegre üniversiteler, yeni çok sayıda cezaevinin, mülteci işçi kamp ve banliyölerinin, MESEM uygulamasıyla çocuk işçilik tartışmasına aktüel boyut katan meslek liselerinin de yansıttığı vahşi çalışma rejiminin içerisinde holdingçi güçlere karşı mücadele ve örgütlenme sorumluluğu üstlenecek insana duyulan olağanüstü ihtiyacın altını çiziyoruz tekrar bu uğrakta. Tablonun vehameti bu aciliyet dozunu da bizim huzursuzluğumuzu da büyütüyor. Ortadoğu’da Halep, Hama, Tel Rıfat’ta vekil kuvvetlerle Türkiye’nin boynunu uzattığı savaşın tedarik işlikleri de, Gazze’yi, Lübnan’ın soykırımcı savaş çizgisiyle bombalanmasının tedariği de coğrafyamızdan...
Belirsizlik Ortamında Barışa Tutunmak
4 Aralık 2024 Çarşamba
Bahçeli’nin çağrısının muhalefet cephesindeki etkisine baktığımızda, en büyük tahribatın bu cephede yaşanacağı görülüyor. Bu çağrıya destek verenlerle bunu ciddiye almayanların söylemlerine bakıldığında, “Yetmez ama Evet” deneyimiyle benzerlikler bulmak mümkün. 12 Eylül 2010’da gerçekleştirilen anayasa değişikliği referandumu, “Yetmez ama Evet” sloganıyla hafızalarımıza kazındı. O dönem, yapılmak istenen değişiklikleri bir grup aydın “Yetmez ama Evet” diyerek savunurken, başını ulusalcıların çektiği başka bir grup ise “Ak Partiden demokrasi çıkmaz” diyerek değişiklik tasarısına peşinen karşı çıkmıştı.
“Starbucks”, Küresel Kapitalizm ve Mekân Siyaseti
3 Aralık 2024 Salı
Starbucks, tartışmalı mekân siyasetinin en gözde konusu olmanın yanı sıra, kimlik ve hayat tarzı işletmeciliği anlamında da küresel popüler kültürdeki müstesna yeri nedeniyle, daha uzun süre gerek ekonomi-politik gerekse sosyo-kültürel ve ideolojik söylemin odağında olmayı sürdüreceğe benzemektedir. Burası, uyum baskısıyla biçimlenmiş kendilik imgesinin birincil aynalanma yeri, arzuyu gerçeklikle takas eden narsisizmin sıçramalı tramplenidir. Bunca dikkat çekici bir kitlesel rağbete mazhar olması ise, Adorno’nun deyişiyle, “ben zayıflığının sömürüsü ve teşviki” işini üstlenen kültür endüstrisi içinde varoluşa yönelik zımni algıyı aşırı vurgulu bir anlama dönüştürmesi yüzündendir.
Mert Karbay’la Yeni Dünya Sosyal Medya kitabı üzerine söyleşi:  “Tükendik, sıkıldık.”
1 Aralık 2024 Pazar
Arkadaşlık ve flört uygulamaları, bu soruşturma için elverişli olabilir. Sonuçta kişiler kendi istedikleri türden bir profil açar, seçtikleri kimi özelliklerini öne çıkartır, beklentilerini net olarak yazar. Kartların görece açık oynandığı bu profillerde çeşitli alternatifler arasından, mesafe tanımaksızın ve aracıları askıya alarak karar ve sonuç alabilmenin cazip bir tarafı var şüphesiz. En az çaba ve riske karşılık en yüksek kazanım vaadini hissetmemek güç. Ancak bu tür uygulamalar, hızla, eşleştirmenin ötesine geçip arz ve talebi belirleyen bir piyasa (belki mahzurlu, ama açıklayıcı tabirle “ilişki piyasası”) işlevi görmeye başlıyor. Standartları, normları, trendleri, beklentileri şekillendiriyor. Çevrimiçi olsun çevrimdışı olsun ilişki dinamiklerini yönlendiriyor. Dolayısıyla en başta cezbeden vaatler, külfete dönüşebiliyor. Örneğin etkili bir profil oluşturma için mesai, beğenilmemenin verdiği kaygı, tek tuşla sola atılıp durmanın verdiği güvensizlik ve boş vermişlik, ezcümle profile indirgenmiş olmanın verdiği tekinsizlik...
Yenidoğan Çetesi: İstisna Kural Olursa
29 Kasım 2024 Cuma
Kamuoyunun ilgisini kısmen çekmiş olsa da “Yenidoğan Çetesi” sanıklarının mahkemede yaptıkları savunmalarda Türkiye sağlık ortamını belirleyen yasal ve fiili koşullara dair çok çarpıcı bilgiler yer aldı. Para kazanmak için çocukların sağlığını riske eden ve hatta onların ölümlerine neden oldukları iddia edilen şahıslarla arama sonsuz bir mesafe koyarak; bu kişilerin sağlık sisteminin yasal ve fiili durumundan nasıl yararlandıklarını anlamak ve sistemin açıklarını düzeltmek sağlık alanında yaşanabilecek yeni ölümleri önleyecektir. Bu nedenle sanıkların yazılı medyaya yansıyan kimi açıklamalarını analiz etmek, sağlık alanında yapılması gereken ev ödevlerine de işaret edecektir.
Elizabeth ve Politik Stratejilerimiz: Nasıl Yapmalı?
28 Kasım 2024 Perşembe
Kısa süreli siyasal gündemlere, örneğin seçim gündemlerine hapsolmak, somut ilişkiler peşinde olan ve değişimin daha derinden ve yavaş olacağını idrak eden gündelik hayat politikalarının yerini alamıyor. Oysa örneğin, gündelik hayat politikaları, sermaye için artı-değer üreten emek yerine, sermayenin değersizleştirdiği bakım emeğini merkeze alıyor. Ya da neoliberal öznellikler ve neoliberal etik değerleri sorgulatan zeminleri işaret ediyor.
Hiçbir Şey Yerinde Değil: Devlet Şiddetinin Depolitizasyonu
26 Kasım 2024 Salı
Olacakları peşinen biliyoruz, yine de havadaki ağırlığın bize gerginlik olarak dönmesine engel olamıyoruz. Filmin en başarılı taraflarından biri de bu sanırım. Şenlikli bir evin üzerinde dolaşan kara bulutlar, cinayetler ve idamlarla 70'leri kana bulayan karşı-devrimci karanlığı haber veriyor bize. Fakat film, yarattığı atmosferden güç alarak ortaya koyduğu sezdirme becerisini kendi versiyonunu anlatmaya giriştiği hikâyenin büyüsüne kapılarak yavaş yavaş yitiriyor.
“Yeryüzünün Lanetlileri” Sonunda Mutlaka Kazanır: Cezayir Savaşı (1966) Filmi ve Sömürgecilik
23 Kasım 2024 Cumartesi
Öte yandan tepeden bakma ve horgörü, sömürge insanının sömürgeciye karşı hissettiği duygu yelpazesinin en ucunda bulunur ve İtalyan yönetmen bu deneyimi son derece canlı bir şekilde bize hissettirmiştir. Eminiz ki vaktiyle Irak ve Afganistan’da bulunan Amerikalıların, yerli insanların kendilerine karşı küçümseme dışında hiçbir duygu beslemediklerine dair en ufak bir fikri bile yoktu. George Orwell gibi kısmen duyarlı sömürge memurlarını tenzih etmekle birlikte, “alıngan” sömürgeci güç alay edilip hor görüldüğünü kolay kolay anlayamaz.
İki Keklik Bir Kuyuya 40 Yapar
21 Kasım 2024 Perşembe
Bahçeli’nin açıklamaları ve bir süredir deruhte ettiğimiz skandallar silsilesi aslında, rasyonel bir neden-sonuç ilişkisi olmaktan ziyade, Başkanlık sisteminin çözümsüzlüklerinden ve Meksika açmazlarından beslenen skandala meftun yapısıyla ilgili. Elbette başkanlık sistemi siyaseti ve siyasileri tasfiye edip onları danışman, uzman denilen ve aslında bir kısmı sosyal medya uzmanı (aslında spekülatörü demeli) kişilerle ikame edince; bu yeni danışmanlar güruhu, siyaset sanatını da haber bültenleri ve sosyal medyanın beğeni algoritması ile ikame ettiler. Dolayısıyla, artık memleket başı sonu belli olmayan bir haber bülteni, youtube(r) stüdyosu ve Kurtlar Vadisi setine dönüşmüş durumda, öyle bir hikmet, öyle bir kahramanlık, öyle bir mana derinliği…
Çok Geç Kapitalizmin Şeytan İcadı: Dolayımsızlık
20 Kasım 2024 Çarşamba
Artık internet, apokaliptik felaketlerin eşiğinde verebileceği daha fazla ekran süresinden başka bir şeyi olmayan bireylerin savunmasız gruplara yönelttiği nefret söyleminin bir mekânı. Her ne kadar bu trend yükselişte olan küresel faşist hegemonyayla uyumlu olsa da burada görünenin ötesinde dikkat çeken şey, bu zehirli fikirlerin hem üretilmesi hem dolaşımda kalması hem de kolayca alıcı bulabilmesine olanak veren kültürel ve toplumsal ortamın yeni kodları. Yani Fredrick Jameson’ın geç kapitalizmin kültürel mantığı dediği şeyi bir adım daha öteye taşıyacak olan Anna Kornbluh’un ‘çok geç’ kapitalizme içkin olan bir tarz ya da üslup olarak tanımladığı ‘dolayımsızlık’ durumu.