Kamu görevini doğrudan veya dolaylı yerine getirecek kişilerin güvenlik soruşturmasına tabi tutulmasının, istihbaratın konusu haline gelmesinin tarihi oldukça eski.
İstihbari bilgi toplama, fişleme her dönemde varlığını sürdürmüş devlet-i aliyye geleneğidir. Devletin sakıncalısı mısınız, makbul vatandaşı mısınız sorusunun cevabına göre vatandaşlık haklarınız değişiklik gösterebilir.[1]
Sonuçları itibarıyla da temel hak ve hürriyetlere (çalışma hakkı, maddi manevi varlığını geliştirme hakkı vb.) sınır getiren istihbari araştırma ve soruşturmalar, devletin tam ve sorumsuz yetki alanı gibi görülüp yasal düzenleme olmadan yıllarca devam etti.
Kararnameler, yayımlanan ve kimi zaman yayımlanmadan uygulanan yönetmelikler[2] uygulanarak yapılan güvenlik soruşturmalarına dayalı idari işlemler çoğunlukla yargı kararları ile iptal edildi.
Nihayetinde 4045 sayılı 26 Ekim 1994 tarihli "Güvenlik Soruşturması, Bazı Nedenlerle Görevlerine Son Verilen Kamu Personeli ile Kamu Görevlilerine Alınmayanların Haklarının Geri Verilmesine ve 1402 Numaralı Sıkıyönetim Kanununda Değişiklik Yapılmasına ilişkin Kanun" düzenlemesi yapıldı.
Anayasa Mahkemesi 19 Şubat 2020 tarihli kararı ile kişisel veri niteliğindeki bilgilerin kanuni dayanağı olmadan alınması ve işlenmesini hukuka aykırı bularak 4045 sayılı yasanın 1. maddesinin 2. fıkrasını iptal etti. Aynı gün 399 sayılı KHK’nın 7. maddesi ile getirilen güvenlik soruşturmasına ilişkin düzenlemeyi de 19 Şubat 2020 tarih 2018/91E.,2020/10K. sayılı kararı ile iptal etti.[3]
Anayasa Mahkemesi, bireysel başvuru konusu kararlarında da özel hayata saygı hakkının ve masumiyet karinesinin ihlaline dair kararlar verdi.[4] OHAL KHK’ları ile getirilen düzenlemeleri de iptal etti.[5]
Güvenlik ve arşiv soruşturmasını sınırları, kapsamı belirsiz şekilde yasalaştırma çabaları yıllarca Anayasa Mahkemesi’nin denetimine takıldı. Ancak meselenin güvenlik soruşturmalarının yapılmasının temel hak alanlarında yarattığı tahribat üzerinden değil de yasal dayanağının olup olmaması üzerinden tartışılması yapılan kanuni düzenlemeler ile bu tartışmaların da bertaraf edilmesini kolaylaştırdı.
Kamu alanındaki politikalara bağlı olarak, güvenlik soruşturması işlemlerini yargı engeline takılmadan rutine dönüştürme çabası her iktidar döneminde var oldu. Kamu görevine engel haller 657 sayılı yasa ile tanımlanmışken güvenlik soruşturması adı altında insanları makbul olan ve olmayan, sakıncalı olan ve olmayan şeklinde ayıran, kamu çalışma alanından ve kimi zaman kamusal alanın da dışına çıkartan uygulamanın evrensel hukuk ilkeler ile bağdaşır bir yanı yoktur. Bu uygulamaya her fırsatta birçok yol ve yöntem ile meşru zemin bulunmaya çalışıldı.
Bu çabanın son ürünü olan 7315 sayılı Güvenlik Soruşturması ve Arşiv Araştırması Kanunu 17 Nisan 2021 tarihinde Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi. 7 Nisan 2021 tarihinde Meclis Genel Kurulu’nda yenilenen oylama ile kabul edildi.
Kamuya alımda “serbestlik”, “eşitlik” ve “görevin gerektirdiği niteliklerden başka niteliklerin aranmaması” ilkelerini bertaraf eden yasa, yeni rejimin ruhuna suyuna huyuna uygun bir sürecin sonunda yasalaştı.
Yeri geldi mi KHK ile, yeri geldi mi yasa düzenleme ile, her istediğini elde etme alışkanlık ve rahatlığındaki iktidar partisi ve ortağı Güvenlik Soruşturması ve Arşiv Araştırması kanun teklifi oylanırken meclisteki sıralarında yer almayınca teklif, muhalefet oyları ile ret edildi. Meclis İçtüzüğü’nün 76. maddesine[6] tamamıyla aykırı olmasına rağmen teklif yeniden oylandı ve genel kuruldan geçti. “İstenirse yapılır” düzeninde içtüzükteki bir madde iktidar partisi ve ortağını durduramazdı.
Kanunun genel gerekçesinde ve komisyon tartışmalarından anlaşılabildiği kadarıyla amaçlanın; sadakat yükümlüğünü, devlete bağlılık ve tarafsızlık ilkelerini ihlal potansiyeli olanların, terör örgütleri ile iltisaklı ve irtibatlı olduğu varsayılanların kamudan “temizlenmesi” ve kamuya alınmaması, kamu görevlisinin hizmet içi ve dışı resmî sıfatın gerektirdiği itibar ve güvene layık olması, siyasi ve ideolojik amaçlı beyanda bulunma, eyleme katılma yasağını ihlal etmemesi olduğu anlaşılıyor.
Kamu görevlisinin sadakat yükümlülüğü, devlete sadakatten, iktidara sadakate, amirine sadakate, kurumuna sadakate uzanan değişik şekiller aldı. Yaşamınızın her ânı ile, cins, ırk, din, siyasi ve cinsel tercihleriniz ile devletin güvenlik soruşturması kapsamındasınızdır.
Güvenlik şirketleri, stratejik önemi haiz proje ve hizmetlerde çalışanlar da yasa kapsamında. Sadece bildiğimiz anlamda devletin değil, belki de asıl olarak sermaye devletinin güvenliği söz konusu.
Yasanın 3. maddesinde ilk defa veya yeniden atanacak kamu görevlileri tanımı ile görev sırasındaki atamalarda da soruşturmaların yenileneceği ve özellikle akademide, yeni kıyımların bizi beklediği gösteriyor. Bu maddenin ihraç edilip göreve iade kararı çıkanlar açısından da uygulanma potansiyeli var.
Arşiv araştırması, ilk defa veya yeniden atanacak tüm kamu görevlileri hakkında, güvenlik soruşturması ise devlet güvenliğinin söz konusu olduğu bilgi ve belgelerin bulunduğu gizlilik dereceli birimler ile Milli Savunma Bakanlığı, Genelkurmay Başkanlığı, jandarma, emniyet, sahil güvenlik ve istihbarat teşkilatlarında çalıştırılacak kamu personeli ile ceza infaz kurumları ve tutukevlerinde çalışacak personel, kamu kurum ve kuruluşlarında çalışacak öğretmenler, üst kademe kamu yöneticileri, özel kanunları uyarınca güvenlik soruşturması ve arşiv araştırmasına tabi tutulan kişiler ile milli güvenlik açısından stratejik önemi haiz birim, proje, tesis, hizmetlerde statüsü veya çalıştırma şekline bağlı olmaksızın istihdam edilenler hakkında yapılır. Yasada yapılan son dakika değişikliği ile (böylece kamuoyunda daha az tartışılması sağlanmış oldu) öğretmenlik de milli güvenlik açısından stratejik bir görev olarak kabul edilmiş oldu. Yasanın en önemli hedeflerinden birisi eğitim-öğretim alanını dizayn etmek.
Ertelenme kapsamında olsa dahi alınan ceza, güvenlik soruşturması değerlendirmesi konusu yapılarak masumiyet karinesinin ihlaline dair önceki açık yargı kararları da yok sayıldı.
Taslak metinde, güvenlik soruşturmasına birinci derece kan ve sıhri (kayın) hısımların da dahil olacağına dair düzenleme kamuoyundaki tartışmaların etkisi ile şimdilik yasa metninden çıkartıldı.
Güvenlik soruşturması kapsamında kişinin yabancı devlet kurumları ve yabancılarla ilişiğinin tespiti de yer almakta olup, kamu görevlisi veya memuriyete aday kişinin insan hakları alanındaki uluslararası çalışmalarının, görüşmelerinin atama veya yeniden atanmasına engel oluşturacağı açıktır. Hele de, idarenin takdir yetkisini yandaşlık ve tarafgirlik üzerinden kullanacağını gösteren çok fazla örnek var iken.
Araştırma ve soruşturma işlemlerinin yerinde yapılabileceğine dair düzenleme ile de komşunuzun, iş arkadaşınızın hakkınızdaki yorumu, görüşü çalışma hayatınızı ve belki tüm geleceğinizi belirleyebilecektir.
Soruşturmalar, MİT, emniyet ve mahalli mülki idare amirlikleri tarafından yapılacaktır.
Güvenlik ve arşiv soruşturması sonucunun tek başına dava konusu edilemeyeceğine dair düzenlemede, Danıştay’ın istihbari bilgileri kesin ve yürütülebilir işlem, yani dava edilebilir işlem olarak görmemesine dair önceki kararların etkisi büyüktür. Atama kararına etkisi oranında dava konusu etmek mümkün. Dava hakkınızı kullanabilmek için atama kararınıza etkisini öğrenme hakkınızın takdiri ise yüce iktidar devletinin.
Anayasa Mahkemesi, Danıştay gibi yüksek yargının bir kısım iptal kararlarında, kişisel veri niteliğindeki bilgilerin kanuni dayanağı olmadan kullanılması gerekçesi ile verdiği iptal kararları ve tabii kişisel verilerin korunması mevzuatının dayatması ile hakkınızdaki soruşturma bilgilerine ulaşma ve silinmesini talep etme hakkınız var. Ancak milli savunma, milli güvenlik, kamu güvenliği, kamu düzeni ve ekonomik güvenlik ile ilgili istihbarat faaliyetleri kapsamında elde edilen bilgiler hariç.[7]
Böylece “ekonomik güvenlik” kavramı da yasalarımızdaki yerini aldı. Tıpkı devlet, hükümet politikalarına karşı her söylemin terörle ilişkilendirilmesi gibi, ekonomi politikalarına yönelik her türlü eleştiri ekonomi güvenliğine aykırılık kapsamında güvenlik soruşturması yolu ile cezalandırılma konusu yapılacak mıdır? Hukuki güvenlik ilkesinin olmadığı bir dönemde bu soruya kim hayır diyebilir.
Yasanın 12. maddesi ile hakkında güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması yapılacakları belirleme ve genişletme yetkisi cumhurbaşkanına verildi. [8]
Yaptırılan güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması sonucunda elde edilen verilerin değerlendirilmesi amacıyla kurulacak Değerlendirme Komisyonu’nda Cumhurbaşkanlığı’nda idari işler başkanının görevlendireceği bir üst kademe yöneticisinin, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı’nda genel sekreter yardımcısının, bakanlıklarda bakan yardımcısının, diğer kamu kurum ve kuruluşlarında en üst yöneticinin görevlendireceği bir üst kademe yöneticisinin, üniversitelerde rektör yardımcısının, valiliklerde vali yardımcısının başkanlığında, teftiş/denetim, personel ve hukuk birimleri ile uygun görülecek diğer birimlerden birer üyenin katılımıyla başkan dahil en az beş kişiden oluşacağına dair düzenleme ile birlikte okunduğunda sürecin belirleyenin yine Cumhurbaşkanlığı olacağı anlaşılıyor.
AYM iptal kararlarını ve önceki yargısal kararları bertaraf edecek olan bu yasal düzenleme ile mevcut kamu personel rejiminden, yeni rejimin personel rejimine geçiş süreci hızlanacaktır. Bunda yüksek yargının temel hak alanlarında yürütmenin, idarenin işlemlerini denetlerken işin esasına girmeme, dolanarak sonuca ulaşma, usulden iptaller vermeye çalışma yönündeki tutumunun etkisi büyük. Yargının, demokrasiden, insan haklarından ve hukukun genel ilkelerinden yana kesin bir tavır ve tutum içinde olması, bu anlamda taraflı olması görev ve sorumluluğudur.
Bu yasa düzenlemesi ile masumiyet karinesi, suç ve cezaların kanuniliği, özel hayata saygı hakkı, kamu görevine girme hakkı, çalışma hakkı, eşitlik ilkesi, ayrımcılık yasağı gibi birçok hakkın ihlal edildiği açıktır. Lakin yapılmak istenenler karşısında tartışmayı sadece buradan yürütmek naifçe kalmaktadır.
Bizim istediğimiz başka bir şey ne ağaca benzer ne buluta...
[1] “Kimi anayasal hakların kullanılmasını sakıncalı olmama koşuluna bağlama,13.maddede belirtilen amaçları sağlamaya elverişli bir araç mıdır? Devletten, daha doğrusu onun yurttaş hayatında somutlaşmış varlığı idari aygıttan beklenen hukuka bağlı, objektif hareket etmesidir. Sınırları aşacak bir biçimde, yurttaş ilişkilerinde, ideolojisizlik varsayımına aykırı olarak kişileri sakıncalı sakıncasız diye ayırmak devletin yansızlığı, objektifliği ilkelerine aykırıdır. Zira sakıncalılık nesnel ölçütleri olan bir kavram değil, devletin ideolojisizlik savıyla çelişen son derece belirsiz bir kavramdır. Sakıncalılık ideolojik bir kategoridir. Güvenlik.soruşturması aracılığıyla sakıncalı sayılan birçok kişi, çoğulculuğa aykırı biçimde sakıncalı sayılmayacak şekilde davranmaya, yaşamaya zorlanmaktadır. Yansızlık, objektiflik, ideolojik tarafsızlık, hukuka bağlılık ve çoğulculuk gibi, demokratik devletin temel varsayımlarıyla çelişen, onları ciddi surette yıpratan bir aracın ‘kamu düzenini milli güvenliği’, ‘kamu yararı’nı koruyabilmesi pek mümkün değildir.” Onur Karahanoğulları, “Güvenlik Soruşturması”, http://dergiler.ankara.edu.tr/dergiler/42/479/5544.pdf
[2] 30.4.1953 tarihli ve 4/658 sayılı “Sabotajlara Karşı Koruma ve Sabotajları Önleme” başlıklı Bakanlar Kurulu kararnamesi, 30.4.1964 tarihli 4/685 sayılı “Güvenlik Soruşturması” başlıklı Bakanlar Kurulu Kararnamesi, 04.03.1986 tarihli Resmî Gazete’de dahi yayımlanmayan bir yönetmelik, 08.3.1990 tarihli Güvenlik Soruşturması Yönetmeliği, 12/4/2000 tarihli “Güvenlik Soruşturması Ve Arşiv Araştırması Yönetmeliği.
[3] https://normkararlarbilgibankasi.anayasa.gov.tr/Dosyalar/Kararlar/KararPDF/2020-13-nrm.pdf; https://normkararlarbilgibankasi.anayasa.gov.tr/Dosyalar/Kararlar/KararPDF/2020-10-nrm.pdf
[4] Fatih Saraman 27.02.2019 tarihli 2014/7256 no’lu başvuru kararı, Turgut Duman 29.05.2019 tarihli 2014/ 15365 no’lu başvuru kararı.
[5] 01.02.2018 tarihli 676 sayılı OHAL KHK 74’üncü maddesi ile 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun devlet memurluğuna giriş şartlarını düzenleyen 48’inci maddesinin birinci fıkrasının (A) bendine güvenlik soruşturması ve/veya arşiv araştırması yapılmış olması şartı hükmü eklenmiş ise de Anayasa Mahkemesi’nin 24/7/2019 tarihli ve E.:2018/73; K.:2019/65 sayılı Kararı ile bu hükmü iptal edilmiştir.
[6] 13 Nisan 1973 tarihli TBMM içtüzüğü Madde 76 – Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından reddedilmiş olan kanun, teklifleri, red tarihinden itibaren bir tam yıl geçmedikçe Türkiye Büyük Millet Meclisinin aynı yasama dönemi içinde yeniden verilemez.
[7] MADDE 8 – (1) Güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması kapsamında kişinin istihbari faaliyetlere konu olmayan kendisiyle ilgili kişisel verileri hakkında bilgilendirilmesi, bu verilere erişmesi, bunların düzeltilmesi ve silinmesi taleplerine ilişkin tedbirler alınır.(2) Güvenlik soruşturması ve arşiv araştırmasına konu kişisel verilerin doğru ve güncel olması esastır. Bu veriler, işlendikleri amaçla bağlantılı, sınırlı ve ölçülü olarak kullanılır.
(3) Güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması kapsamında yürütülen iş ve işlemlerde, 24/3/2016 tarihli ve 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanununun 4 üncü maddesinde belirtilen genel ilkelere aykırı hareket edilemez. Ancak millî savunma, millî güvenlik, kamu güvenliği, kamu düzeni ve ekonomik güvenlik ile ilgili istihbarat faaliyetleri kapsamında elde edilen bilgiler kişiye verilemez.
[8] Madde 12 – (1) Devletin güvenliğini, ulusun varlığını ve bütünlüğünü iç ve dış menfaatlerinin zarar görebileceği veya tehlikeye düşebileceği bilgi ve belgeler ile gizlilik dereceli kamu personeli ile meslek gruplarının tespiti, birim ve kısımların tanımlarının yapılması, güvenlik soruşturmasının ve arşiv araştırmasının usul ve esasları ile bunu yapacak birimler ve değerlendirme komisyonlarının çalışma usul ve esasları ile uygulamaya ilişkin diğer hususlar Cumhurbaşkanınca yürürlüğe konulacak yönetmelik ile düzenlenir.