Nisan 2013’te, Çin’li muhalif kadın gazeteci Gao Yu, Çin Komünist Partisi’nin (ÇKP) Temmuz 2012’den itibaren parti yöneticisine dağıttığı bir belgeyi yayımladı. Belge 9 olarak bilinen, resmî adı “İdeolojik Çevrenin Durumu Hakkında Bildiri” başlığını taşıyan bu kısa metinde, mücadele edilmesi gereken yedi tehlike, daha doğrusu “tartışılmaması gereken yedi konu” belirtiliyordu. 2012 sonunda ÇKP Genel Sekreteri ve Çin Merkezi Askeri Komisyonu Başkanı olan, ardından 2013 Mart’ında Çin Halk Cumhuriyeti devlet başkanlığı görevini de üstlenen Xi Jinping’in damgasını taşıyan bu belge, yeni ideolojik kampanyanın belkemiğini oluşturuyordu.
Belge 9’un hakkında konuşulmasını yasakladığı yedi tehlikeli konu arasında, “Batı tipi anayasal demokrasi” yani güçler ayrılığı, çok partili sistem ve yargı bağımsızlığı, “evrensel değerler” yani temel insan hakları, “sivil toplumun güçlenmesi”, “Batı türü gazetecilik fikrinin özendirilmesi” yani basın özgürlüğü yer alıyordu (metnin İngilizce çevirisi için bkz. http://www.chinafile.com/document-9-chinafile-translation).
Xi Jinping’in başlattığı “Çin halkının büyük rönesansı” kampanyasının sacayaklarından biri olan bu bildiri, “medyanın Parti tarafından kontrol edilmesi ilkesi siyasal sistemimizden ve medyamızın doğasından kaynaklanır. Doğru siyasal yönü korumalıyız.” uyarısının ardından, belgenin sonunda, “Kültürel cephede bütün propaganda seviyelerinde ve türlerinde yönetimimizi güçlendirmeli, bağlantılı idari sistemler kurmalı ve yanlış görüşlere veya fikirlere kesinlikle fırsat ve alan bırakmamalıyız” emri veriliyor.
Belgeyi kamuoyunun bilgisine sunan Gao Yu Mayıs 2014’te “devlet sırrını ifşa etme” gerekçesiyle tutuklandı ve Nisan 2015’te “devlet sırrını yabancı ülkelere aktarmak” suçlamasıyla yedi yıl hapis cezasına çarptırıldı. İlginç olan, ÇKP’nin yeni güçlü lideri, parti-devlet-ordu başkanlığını kendi elinde toplarken, bir yandan bu totaliter ideolojik çizgiyi parti kongre ve toplantılarında savunup diğer yandan bunun somut içeriğinin bilinmesini, ortalıkta tartışılmasını bir tehdit olarak görüyor, belgeye devlet sırrı statüsü atfettiriyordu.
Bu ideolojik denetim ve yönlendirme kampanyasının ülke içinde sonucu, sosyal medyada ulaşım yasağı ve denetimin dünyadaki en ileri uygulamasının hayata geçirilmesi oldu. Yıllardan beri Çin’de Google, Instagram ve Facebook’a erişim engelli. Her gün devlet yöneticileri basına hangi konulara değinmemeleri gerektiğini bildiriyor. Xi Jinping’in 2016’da resmen ilan ettiği “partinin otoritesini ve birliğini koruma” mecburiyetine uymayan gazeteciler tehdit ediliyor, işten çıkarılıyor ya da tutuklanıyor. Yabancı basın da benzer bir sansüre tâbi tutuluyor. Örneğin Hong Kong’taki hükümet karşıtı büyük gösterilerin haberleri yabancı televizyon kanallarında göründüğünde, birden ekran kararıyor.
Bu sansürün yanında, “doğru haber” kampanyası çerçevesinde parti-devlet medyası, halkın sadece partinin bilinmesini istediği gerçekten haberdar olmasına özen gösteriyor. Örneğin ÇKP’nin resmi yayın organı China Daily, Hong Kong’ta, nüfusun takriben beşte birinin katıldığı ve Çin yanlısı politikası nedeniyle Hong Kong başbakanı Carrie Lam’ın istifasını isteyen yürüyüşü, “Hong Kong’lu akrabalarımız Amerika’nın içişlerine karışmasına karşı yürüdüler” şeklinde verdi. Bu tür yalan haberciliğin yanında, bir de dezenformasyon amaçlı haberciliğin ileri örneklerinin sergilendiği, Çin’in yurtdışı medya faaliyetleri var.
Yeni Çin Haber Ajansı (Xinhua) bu yurtdışı dezenformasyon faaliyetinin amiral gemisi olarak çalışıyor. Xi Jinping’in ideolojik karşı saldırı politikası, Batı toplumlarında basın ve ifade özgürlüğünün verdiği olanakları sonuna kadar kullanıyor. Bu özgürlüğün olmadığı ülkelerde ise, Çin yönetimi ya iktidarla anlaşıp, himaye altındaki yabancı basın kuruluşu konumunu elde ediyor ya da o ülke ile ilgili hiçbir haber vermeyerek, sadece Çin propagandası yapıyor. Gazetelerde yüksek ücretlerle sayfa satın almanın, televizyon programlarında sponsorluk yapmanın yanında, Yeni Çin Haber Ajansı’nın esas stratejisi, on sekiz dilde haber paketi satmak. Yabancı ülkelere yayın yapan CCTV ve Xinhua’nın haber kalitesinin eskisine göre çok daha iyi olduğunu gözlemciler tespit ederken, sahte haber değil ama iktisadi ve siyasi nüfuz elde etme ve bunu güçlendirme amaçlı habercilik esas bu haber paketleri aracılığıyla yürütülüyor. Doğu Türkistan’da bir milyon civarında Müslüman Uygur’un zorunlu “siyasal yeniden eğitim kampları”na sürülmesini, çocuklarının ailelerinden alınıp devletin yetimler adına açtığı kurumlara teslim edilmelerini, ağır bir şiddet ortamında yürütülen asimilasyon politikasını, Tibet’in işgaline karşı çıkanları, işçi grevlerini, yürütülen büyük çevre kıyımını vs. hiç konu etmiyorlar. Nobel Barış Ödülü sahibi ve 2009’dan beri hapiste olan yazar Liu Xiaboo’nun 2017’de hapiste ölmesi Çin’de haber olmadı.
Çin’in yurtdışına yönelik politikası ise çok daha yumuşak ve esas olarak iktisadi gücü ve imkânları kullanmaya dayalı. Xinhua, diğer haber ajanslarına göre çok daha ucuz fiyatlarla haber paketleri sunuyor. Sadece gelişmekte olan ülkelerde değil, Batı Avrupa ve ABD’de de büyük gazetelerin bu haber paketlerini kullandığını, sponsorlu ilaveler bastıklarını, televizyonlarda sponsorlu paket programlarını düzenli olarak yayınladıklarını görüyoruz. China Radio International de son yıllarda birçok ülkede yerel radyo yayınları arasına doğrudan ya da dolaylı olarak dâhil oluyor. Türkiye’de de CRI Türk olarak FM kanalında ve Türksat üzerinden yayın yapıyor. Bu mecralarda esas olarak Çin ekonomisini öven yayınlar, Çin hakkında olumlu görüş oluşmasını amaçlayan haber ve programlar yer alıyor.
ÇKP ideoloji yönetimi, Batı toplumlarında yürürlükte olan ifade ve basın özgürlüğünden Çin’in kendi propagandasını yapmak için yararlanmayı, “okyanusu geçmek için bir gemiye binmek” olarak tarif ediyor. Ama bu yaklaşım Çin’e özgü değil. Örneğin Rusya’nın (Russia Today radyoları ve Sputnik haber ajansı) yürüttüğü dezenformasyon ve taraflı enformasyon politikası, Çin’inkinden daha kaba ve daha saldırgan. Çin yurtiçinde, Rusya’da uygulananı kat be kat aşan, çok ağır bir baskı ve denetim faaliyeti yürütürken, yurtdışında ise, Çin’in büyük bir dünya gücü olmasının kaçınılmazlığının herkes tarafından içselleştirilmesi ama bunun bütünüyle barışçıl bir politikanın sonucu olarak algılanmasının sağlanmasını amaçlıyor.
Büyük ve orta boy devletlerin çoğunun benzer bir etki politikası yürüttüğü, resmi ya da yarı resmi haber ajanslarının, kamu radyo ve televizyonlarının böyle bir amaçla çalıştığı malum. Ne var ki Batı’nın resmi ve yarı resmi haber ajansları, kamu radyo ve televizyonlarının yürüttükleri politika ile Çin veya Rusya’nın pratikleri arasında çok önemli bir fark var. Batı ülkelerinde devlet veya iktidar partisi haber tekeline sahip değil ve resmi veya yarı resmi haber kuruluşları kendi ülkelerindeki olumsuz gelişmeleri de haber yapmaktan geri kalmadıkları gibi, evrensel gazetecilik ilke ve etiğine de olabildiğince saygılı bir yayın faaliyeti yürütüyorlar. Arada bundan sapmalar oluyor ama çoğu zaman bunları o ülkenin muhalif medyası herkesten önce teşhir ediyor.
Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü'nün 2019 basın özgürlüğü sıralamasında Çin 180 ülke arasında sondan dördüncü. Onun gerisinde, Eritre, Kuzey Kore ve Türkmenistan var. Türkiye 157., Rusya 149. sıradalar. Ama hatırlatalım, Türkiye’den on beş misli daha kalabalık olan Çin’de, Belge 9 tamimine uymayanlara yönelik bastırma politikası çerçevesinde halen hapiste olan gazeteci ve sosyal medya kullanıcısı sayısı 100'ün biraz üstündeyken, Türkiye Gazeteciler Sendikası verilerine göre ülkemizde 9 Temmuz 2019 itibarıyla hapisteki gazeteci ve medya çalışanı sayısı 132. Hapisteki sosyal medya kullanıcıları bu sayıya dâhil değiller! Ama Türkiye’de Belge 9 benzeri ideolojik dokümanlar, karmaşık stratejiler falan yok. Keyfi yönetimin emir-komuta zinciri içinde iyi kötü çalışan bir baskı, susturma, pıstırma aygıtı var. Bu nedenle, görünüşte çok güçlü ama aslında pek zayıf bir rejim ve devlete sahip olan Türkiye’de iktidar medyasının faaliyetleri ile, Çin’in kadim mandarin geleneğinden süzülmüş tek partili, tek ideolojili, stratejisini çok uzun erimli tasarlayan ve uygulayan totaliter parti-devletinin propaganda politikası arasında içerik kalitesi, uygulanma biçimi açısından ciddi farklar olsa da, niyet açısından büyük benzerlikler var.