7 Haziran 2015 seçimleri, Türkiye’nin siyasal yaşamını doğrudan etkileyen bir sonuç çıkardı. Önemli sonuçlarından biri, seçim barajının Kürtler açısından işlevsiz hale gelmesi, diğeri de başkanlık sistemi, yani tek adama dayalı rejim tartışmalarının sona erdirmesidir. HDP’nin barajı aşması, 2002’den beri süregelen AKP’nin tek başına iktidarına nokta koydu. Bu sınırlandırmada, Kürtlerin politik tutumu asıl belirleyici etken oldu.
Kürtler, 2002-2015 yılları arasında AKP ve Erdoğan’ı daha fazla destekleyerek, iktidarın anahtarını kendilerine vermişti. Bu tercihte, AKP’nin Kürt sorununun çözümünde önemli rol oynayacağına dair inanç etkili olmuştu. Ancak, çözüm sürecinin çok fazla sürüncemede kalması ve her seçim öncesinde adeta AKP’ye sunulan bir krediye dönüşmesi, bu inancın zayıflamasına ve Kürtleri bir tutum almaya yöneltti. HDP’nin parti olarak seçime girme kararı ve %10’luk seçim barajının, imkan olmasına rağmen, bir türlü kaldırılmaması, HDP’yi tartışmaların merkezine bıraktı.
HDP’nin Türkiye’de toplumsal tabanını genişletmesi sürpriz görülmemelidir. HDP’nin başarısında programsal bakışı ve pratiğin etkisi olmakla birlikte, başkanlık sistemi, çözüm sürecinden sonra Kürt sorununun yok sayılması gibi gelişmeler de etkili değişkenlerdir. HDP’nin başkanlık sistemine karşı duruşunu ilan etmesi, Alevi Kürtler ve liberal, sol, sosyalist ve başkanlık sisteminde istikrarı görmeyenler HDP’yi adres olarak görmelerine neden oldu. Yine HDP’nin barajı aştığı takdirde, AKP iktidarını sınırlanabileceğinin görülmesi de başka bir etkendir.
Ulaşılan başarıda sol, sosyalist, liberal kesimlerin yanında, siyasal istikrar adına HDP’nin barajını aşması gerektiğini düşünenlerin katkısı da oldukça önemli yer tutar. Bu kesim, aynı zamanda HDP’nin demokratik bir Türkiye ideasının yaygınlaşmasına aracılık edecek ve Türkiye’nin demokratik dönüşümünü sağlayabilecek bir toplumsal tabandır. Büyük ölçüde de rolüne ikna oldukları için HDP’yi desteklediler. Bu yönüyle önemsenmesi gereken bir kesimdir. HDP’nin Kürtler dışında farklı bir toplumsal tabana hitap edebilmesi oldukça önemli bir aşamadır.
HDP, Türkiye’de ezilen, yok sayılan, ötekileştirilen halkların ve toplumların partisi olma yolunda önemli bir aşama kaydetti. Esasında seçimde programı ve kapsayıcılığı ile çok daha güçlü desteği hak ediyordu. Öte yandan HDP’nin farklı dini, etnik ve toplumsal gruplara yer vermesi ve mecliste temsillerini sağlaması, demokratik toplumun kurulması yolunda önemli adımdır.
HDP’nin Başarısında Kürtlerin Rolü
Türkiye’deki Kürtlerin toplumsal yapısı, Sünni Kürtler ve Alevi Kürtler şeklinde ikilidir. Siyasal tercihlerinde inançsal aidiyetler belirleyicidir ve gerçekte de aralarında nedensel bir fark yoktur. Alevi Kürtler, çoğunlukla CHP’yi, muhafazakar Kürtler de AKP’yi desteklediler. İki grubun CHP veya AKP’ye yönelmelerinin temel gerekçesi inançsaldır. İnançsal aidiyetlerin tercihte etkili olması, Kürt hareketinin desteklediği partilerin toplumsal tabanının dar kalmasının bir nedenidir.
AKP’nin seçim sathında “Kürt sorunu yoktur” ve HDP’yi doğrudan hedef alıcı ve baraj altında bırakma amacını taşıyan söylemleri ve pratikleri Kürtleri, HDP’ye yönelten sebepler arasındadır. Ancak bu tercihte esas neden, Kürtlerin uluslaşma duygusunun ve birlik olması gerektiği düşüncesinin bir üst aşamaya varmasıdır. Kürt uluslaşma sürecinde partilerin Kürtlere yaklaşımı belirleyici nedendir. % 10 seçim barajı, Kürtlerin HDP etrafında kenetlendiren diğer bir nedenidir.
HDP’nin izlediği partiler, son seçime kadar ulusal düzeyde % 7’ye ulaşamamıştı. Bu oran, tüm Kürtlerin Türkiye’nin % 18 civarını oluşturduğu düşünüldüğünde, çok düşük kalır. Kürt hareketini ve politikalarını benimsemeyen Kürtlerin önemli bir kısmı, AKP’yi destekliyordu. AKP, Kürtler arasında en çok destek gören parti konumundaydı. AKP’ye destek veren Kürtlerin oransal oyu ulusal düzeyde % 9’a yakındı, yani Kürt nüfusun yarısından fazlası, AKP’yi destekliyordu.
Ancak 7 Haziran seçimi sonuçları, Kürtlerin politik tutumunda bir değişimi bize gösterdi. Esasında Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde bir Kürt adayın çıkması ve Kürtlerce desteklenmesi bu durumun işaretlerini vermişti. HDP Eş Genel Başkanı Demirtaş, seçimde Kürt nüfusun yoğun olduğu iller dışında batıda da beklentilerin üzerinde oy almıştı.
Son seçimde AKP Kürtlerin kendisine sunduğu desteğin yaklaşık yarısını kaybetti. 7 Haziran seçimi, Kürtlerin AKP’ye olan inancının bitmek üzere olduğunu ve HDP’ye yöneldiklerini bize gösterdi. 7 Haziran’da farklı dünya görüşleri olan Sünni, Alevi, sosyalist ve liberal Kürtlerin ilk defa ve güçlü bir şekilde HDP’de buluşabildiği ortaya çıktı. HDP’nin son seçim sonucu ile daha fazla Kürt partisine dönüştü. Bu dönüşümde Kürtlerin demokratik bir Türkiye yolunda AKP’ye olan inancının zayıflaması ve HDP’nin demokratik siyaset yolunu zorlaması önemli nedenlerdir.
HDP’ye desteğin bu düzeyde artmasının sebeplerinden biri de sosyo-ekonomik sebeplerle batıya göç eden Kürtlerin de desteğini yeniden alınabilmesidir. Bu durumun işaretlerini, 1995-2015 yılları arasında yapılan genel, yerel ve cumhurbaşkanlığı seçimlerinde HADEP, DEHAP, DTP, BDP ve HDP’nin Kürt nüfusun yoğun olduğu Doğu-Güneydoğu bölgeleri ile diğer bölgelerde aldığı sonuçlarda görebiliriz.
HDP’nin izlediği partiler, genel seçimlerde 1995 ve 1999 yıllarında HADEP adıyla, 2002’de DEHAP adlarıyla parti olarak, 2007 ve 2011 seçimlerinde ise bağımsız adaylarla seçime girdiler. Seçimlere bağımsız girme kararı, partilerin etki alanını Kürt nüfusun yoğun olduğu illere sıkıştırdı. Belediye veya vekillik kazanma şansı çok sınırlı olan yerlerde yaşayan Kürtler, kültürel, inançsal ve yaşam özelliklerine göre tercihte bulunarak kendisine yakın partilere yöneldiler. 2007’den 2014’e kadar muhafazakâr Kürtlerin AKP’ye, Alevi ve liberal Kürtlerin de daha çok CHP’ye kaydığı söylenebilir. Seçim sonuçlarında Sünni Kürtlerin yaşadığı yerlerde AKP’nin, Alevi Kürtlerin yaşadığı yerlerde ise CHP’nin güçlü çıkması bunun bir göstergedir.
1995-2015 döneminde yapılan seçimlerde parti olarak ve bağımsız olarak seçimlere girilmesinin seçmen tercihini nasıl etkilediğinin daha iyi görülmesi amacıyla Kürt nüfusun yaşadığı bölge(Doğu-Güneydoğu) ile diğer bölgeler şeklinde bir ayırım yapılarak bölgeler arası sunulan desteğin sayısal verileri çıkarılmıştır. Aşağıdaki tabloda HDP’nin izlediği partilerin desteğini bölgesel olarak nerede aldığını daha görünür kılınmıştır.
Tablo 1: HDP’nin İzlediği Partilerin Bölgesel Destek Tabanı
Tabloda da görüldüğü gibi, seçime parti olarak girildiğinde doğu ve batı şeklinde tanımlayabileceğimiz bölgelerde alınan oylar birbirine yakın olmuştur. Bu durum, 1995, 1999, 2002 ve son 7 Haziran’daki genel seçimlerde de görülmüştür. 1995 ve 1999 seçimlerinde HADEP’e sunulan destek, doğu ve batı arasında neredeyse yarı yarıyaydı. Aynı durum, 2002 genel seçiminde DEHAP’ın aldığı oylar için de geçerlidir. DEHAP, bu seçimde aldığı oyların % 53’ünü doğudan, % 47’sini de batıdan aldı. Partiyle girilen seçimlerde bölgeler arasında bir denge vardı.
Ancak bu durum, bağımsız adaylarla seçime girme kararı alınmasından sonra değişti. Seçimlere bağımsız girilmesi, doğu ve batıdaki seçmen desteğini oransal olarak farkı arttırdı. 2014 yerel seçiminde HDP/BDP adlığı oyların % 70’ini doğudan % 30’unu da batıdan aldı. DEHAP’ın 2002’de batıda aldığı oy sayısına, seçmen sayısı artmasına rağmen, aradan 10 yıl gibi bir süre sonra ancak 2014 yerel seçiminde ulaşılabildi.
Batıda kazanma ihtimali zayıfladıkça, Kürtlerin eğilimi siyasal görüşlerine göre AKP’ye ve CHP’ye kaydı. Ancak bu akış, Cumhurbaşkanlığı seçiminde ve 2015 genel seçiminde tersine döndü. Cumhurbaşkanlığı seçiminde HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, oylarının % 54,5’ini doğudan, % 45,5’ini de batıdan aldı. Demirtaş, batıda göç eden Kürtlerin yoğun olduğu illerde daha fazla destek aldı. 7 Haziran 2015 seçiminde de doğudan %54,5 oranında, batıdan ise %45,5 düzeyinde oy aldı. Bu sonuçlar da göstermektedir ki, parti olarak girilen seçimde, belediye başkanlığı kazanma veya vekil çıkarma şansı varsa, destek artıyor.
Kürtler Adına Siyasal Temsil Rekabeti
AKP ve Kürt hareketinin desteklediği partiler arasında siyasal rekabet aktiftir. Kürtler adına söz hakkına sahip olma tartışmaları sürekli gündemdedir. AKP, Kürtlerin en çok kendisini desteklediğini ve dolayısıyla Kürtlerle ilgili söz hakkının kendisinde olduğunu, Kürt hareketi de Kürtlerin siyasal temsilcisinin kendisi olduğunu öne sürüyordu. Esasında siyasal ve demokratik haklar tartışması, çoğunluğa dayalı olmamalıdır. Ancak siyasal temsilin toplumsal tabana dayandırıldığı durumlarda, partilerin halkları ikna etmesi bir zorunluluk haline gelebilir. Bu kapsamda coğrafik olarak Doğu ve Güneydoğu illerini kapsayan Kürdistan’da toplumun hangi siyasal görüşü ve hangi siyasal çözümü desteklediği sorusu önem kazanmaktadır. Bu amaçla bölgesel düzeyde AKP ile Kürt hareketinin desteklediği partiler arasında bir karşılaştırmaya gidilmiştir.
Kürt nüfusun yoğun olduğu bölgede yaklaşık 15 yıldan beri ikili bir parti yapısı hakimdir. Bir partinin kazanması için seçim alanında oyların neredeyse % 50’isin aşması gerekmektedir. Bölgede AKP daha çok destek gören bir partiydi. Ancak AKP’ye yönelik bu desteğin düşmeye başladığını ve HDP’ye yöneldiğini son seçim sonuçlarında görülebilir. Doğu-Güneydoğu bölgelerinde AKP’nin oy oranı 2007 genel seçiminde %54, 2009 yerel seçiminde % 39, 2011 genel seçiminde ise % 51 oranındaydı. Bu oranlar AKP’nin Türkiye genelinde aldığı oy oranının üzerindeydi. Ancak bu durum 2014 yerel seçimi ile değişmeye başladı. 2014 yerel seçiminde AKP’nin bölgedeki oy oranı % 46’ya düştü. 7 Haziran genel seçimlerinde AKP’nin bölgedeki oy oranı daha da düşerek % 34’e kadar indi. AKP bölgesel oy oranı, ulusal düzeyde aldığı oranın 7 puan gerisine düştü.
Aynı şekilde HDP’nin izlediği partiler (DTP, BDP, HDP) ise 2007-2015 tarihleri arasında yapılan seçimlerde oylarını düzenli bir şekilde arttırdığı görülmektedir. 2007’de % 18, 2009 yerel seçiminde % 26, 2011 genel seçiminde bölgesel olarak % 27 olan oy oranı, 2014 yerel seçimlerinde % 30, 2014 Cumhurbaşkanlığında %34 ve 2015 genel seçimlerinde de % 46’e kadar yükseltti. HDP’nin bölgesel düzeyde desteğini arttırdığı aşağıdaki grafikten de görülebilir.
Grafik 1: 2007-2015 Yılları Arasında Bölgesel Oy Oranları (Doğu-Güneydoğu)
Grafik 2: 2015 Genel Seçimleri Partilerin Aldığı Oylar
Grafikte de görüldüğü gibi 7 Haziran seçiminde demografik olarak Kürtlerin çoğunluğunu oluşturduğu bölgede seçmenlerin yarıya yakını HDP’ye destek verdi. Kürt nüfusun çoğunlukta olduğu Diyarbakır, Hakkari, Şırnak, Van, Batman, Mardin, Ağrı, Bitlis, Muş ve Siirt gibi illerde HDP’nin oy ortalaması % 75 düzeyine varmıştır. Oysaki Malatya, Antep, Urfa, Adıyaman, Erzurum, Elazığ gibi Türk, Kürt, Arap ve diğer halkların birlikte yaşadığı illerde ise HDP’nin oy oranı % 20 düzeyinde kaldı. Bu veriler, HDP’nin destek tabanının esasen Kürtlerden oluştuğunu bize gösterir.
Türkiyelileşme, Kürtler ve HDP
HDP’nin Türkiye’nin hemen hemen her ilinde oy alabildiği, toplumsal taban bulduğu söylenebilir. Kürtler haricinde HDP’nin programını ve politikalarını savunan bir toplumsal kesim, çok güçlü olmasa da görünür duruma geldi. Bununla birlikte, batıda HDP oylarının önemli kısmının Kürtlerden geldiği söylememiz gerekir. Kürdistan’da yaşayan Kürtlerin HDP’ye yönelmesi, Türkiye’nin diğer kentlerinde yaşayan Kürtler için de geçerlidir.
HDP, Kürtlerin göç ettiği batı illerinde güçlü bir şekilde destek bulabilmiştir. Bu sonucu alenen bölge kökenli nüfusun göç ettiği illerde HDP’nin oylarına bakarak da görebiliriz. Kürt nüfusun fazla olduğu İstanbul, Ankara, İzmir, Bursa, Kocaeli, Antalya, Adana, Mersin ve Adana’da HDP’nin vekil çıkarabilmesi bir tesadüf değildir. Batıda yaşayan bölge kökenli kesim ile HDP’ye sunulan destek arasında bir paralellik var. Bu paralelliği görünür kılmak için Tuik’in 2014 yılı adrese dayalı nüfus bilgilerinden yararlanarak diğer 5 bölgedeki illere göç eden bölge kökenli nüfus çıkarılmıştır. Göç eden kesimin tümünün Kürt olduğu iddiasında değiliz, ancak Doğu-Güneydoğu’da yaşayan veya bölge dışına göç edenlerin çoğu Kürt kökenlidir.
Tuik’in verilerine göre diğer bölgelerde yaşayan Doğu-Güneydoğu kökenli toplam nüfus, 8.963.883 kişidir. Bu nüfusun yaklaşık 8.200 bini, 13 ilde(İstanbul, İzmir, Mersin, Adana, Ankara, Bursa, Antalya, Kocaeli, Manisa, Aydın, Tekirdağ, Hatay ve Konya) yaşamaktadır. Geriye kalan 45 ilde de yaklaşık 750 bin kişi bulunuyor. Nüfusun çoğunluğu büyükşehirlere göç etmiştir. Bölgesel olarak ayırırsak, Marmara Bölgesinde yaklaşık 5.180 bin kişi(göç eden nüfusun % 57’si), Ege bölgesinde 1.300 kişi(% 14,5), Akdeniz Bölgesinde 1.500 bin kişi(16,7), İç Anadolu bölgesinde Yaklaşık 850 bin(% 9,5) Karadeniz bölgesinde de 120 bin kişi(% 1,35) yaşamaktadır.
HDP, bölge dışında, yurtdışı oyları hariç, yaklaşık 2.670 bin oy aldı. HDP, bölge dışındaki oyların %49’unu (1.3 milyon oy) Marmara, %17’sini(450 bin) Ege, %21’sini (555 bin) Akdeniz, %11’ini(290 bin) İç Anadolu ve %2’sini (55 bin) de Karadeniz bölgesinden aldı.
Tablo 2: Bölge Kökenli Göç Eden Nüfus Bilgileri, İllere Oranları ve HDP’nin Oy Bilgileri (25 İl)
Tabloda da görüldüğü gibi bölge kökenli nüfusun fazla olduğu illerde HDP’ye çıkan oy da fazla olmuştur. Bu durum hemen hemen tüm iller için geçerlidir.
HDP, seçimde aldığı oyların yaklaşık %7’sini, Doğu-Güneydoğu bölgelerindeki 23 ilde, %6’sını da diğer 68 ilde aldı. Batıda da oyların yaklaşık %5’ini (2.350 bin oy) 8 milyon bölge kökenli nüfusun yaşadığı 13 ilden(İstanbul, İzmir, Mersin, Adana, Ankara, Bursa, Antalya, Kocaeli Manisa, Aydın, Tekirdağ, Hatay ve Konya) aldı. HDP, oylarının yaklaşık % 91,’ini 30 ilde, % 5,5’ini 51 ilde, % 3,5’ini de yurtdışından aldı.
Bu sonuçlara göre HDP’nin bölgelere göre oy oranı, Kürtlerin göç ettiği illerle orantılıdır. Göç eden bölge kökenli kesimin yarısından fazlası Marmara bölgesinde yaşamakta, aynı şekilde HDP, batıdaki oyların yarısını Marmara bölgesinden aldı. HDP’nin seçimde Marmara, Ege, Akdeniz, İç Anadolu ve Karadeniz bölgelerindeki aldığı oylar büyük ölçüde bölge kökenli nüfustan kaynaklıdır. Yine batıda HDP’ye desteğin Adana, Mersin, İstanbul, İzmir, Yalova ve Kocaeli gibi illerde yüksek olmasının esas sebebi, bu illere göç eden bölge kökenli nüfusun varlığıdır.
Bölgesel düzeyde, HDP’nin aldığı oyları ve bölge kökenli oyların karşılaştırılması yapıldığında, göç eden nüfus ile HDP’nin aldığı oylar arasındaki yakın bağ görülecektir. Aşağıdaki grafik, HDP’nin toplumsal dayanağını esasen bölge kökenli nüfusa yani Kürtlere dayandığını açıklar.
Grafik 3: Bölgelere Göre HDP Oyları ve Bölge Kökenli Nüfus
Sonuç olarak HDP, barajı aşarken, Kürtleri bünyesinde konsolide eden bir kimliğe bürünmüştür. HDP, Türkiye’nin demokratikleşmesi, halkların ve inançların haklarına ulaşması konularında gösterdiği politik tutum, seçimde başarılı olmasını ve bir alternatif parti olmasını sağlamıştır. Biz’ler politikası, çok önemlidir ve Türkiye’de ötekileştirilen kesimlerin bir adresi konumundadır.
Kürtlerin HDP’yi desteklemesinin esas nedeni ise siyasal haklara ulaşma sürecinin Kürtler arasında kabul görmesi ve Kürt hareketinin toplumsal tabanda yayılmasıdır. Kürt hareketi, Kürtlerin uluslaşma sürecinde etkisini arttırmaktadır. Özellikle son seçimde HDP’nin bir Kürt partisine dönüşmesi ve Kürt oyları önemli oranda kendisinde konsolide etmesi, sadece uluslaşma sürecinin hızlanmasının bir sonucudur. Bu sonuçta AKP ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Rojava’ya yönelik tutumu, HDP’yi dışlaması gibi Kürt karşıtını yansıtan pratik politikalarının da etkisi vardır. AKP’nin Kürtleri ve örgütsel yapılarını dışlayan politikası, diğer etkili nedenlerdir.