“Giriş” bölümü böyleyse, bakalım “gelişme” bölümü nasıl olacak? 14 kasım tarihli gazetelerin ittifakla “sınır ötesi operasyonun provası” diye adlandırdığı “Nokta vuruşu”nun birinci sayfalardan takdimine bakılırsa, operasyon gerçekten başladığında gazete sayfaları silah dergilerinin malûm görünümüne bürünecek.
Yazıişleri kadrolarının bugünlere çok iyi hazırlandığı anlaşılıyor. Belli ki her türden savaş uçağı (kâh bomba atarken, kâh değil) ve helikopter fotoğrafı stoklanmış, gazetelerin sürmanşetlerinden arz-ı endam ediyorlar. Çoğu bununla yetinmemiş, haberlerin devam sayfalarında da devam ediyor bu “play station” oyunu. Gelin bir döküm çıkaralım:
Sabah: Sürmanşette yaklaşık beş sütuna bir bombardıman uçağı, hemen altında, Kuzey Irak haritasının üzerinde gezinmekte olan (biri sınırdan giriyor) toplam beş Kobra helikopteri ve uçaklar.
Milliyet: Sürmanşette bir helikopter, ayrıca harita üzerinde iki helikopter. Devam sayfasında iki helikopterli haritanın daha büyük bir versiyonu.
Vatan: Birinci sayfada uçak ve helikopter yok, o açığı tam teçhizatlı bir komandonun fotoğrafı süslüyor. Altındaki yazıdan, onun aynı gün çatışmada hayatını kaybeden onbaşı Özkan Kılıç olduğunu anlıyoruz. Vatan, bombardıman uçağı ve harita üstü helikopter kontenjanını haberin devam sayfasında kullanmayı tercih etmiş.
Yeni Şafak: Sürmanşette, yaklaşık altı sütuna bir savaş uçağı… Devamda dağdan aşağı pike yapan bir F-16.
Star: Sürmanşette yaklaşık dört sütuna bir savaş uçağı, yanda, ayrı bir fotoğrafta iki helikopter. Devamda biri altı, biri beş sütuna helikopter fotoğrafları.
Hürriyet: Sürmanşette, sütun bilgisi veremeyeceğimiz bir savaş uçağı (çünkü Hürriyet’in uçağı öbür gazetelerin uçaklarının tersine yatay değil dik duruyor).
Akşam: Sürmanşette yaklaşık altı sütuna bir jet, onun yanında dürbünüyle uzaklara bakan bir mavi bereli asker.
Zaman: On beşinci sayfada, Hürriyet’inkinin tarzında, sayfadan çıkıp gitmekte olan bir jet…
Radikal, Cumhuriyet, Evrensel ve Birgün “nokta atışı” haberlerini bu türden görsel malzeme kullanmaksızın sunmayı tercih eden gazetelerimiz…
AFGANİSTAN’DA, IRAK’TA DA AYNIYDI
Sanmayın ki ortada “haklı bir milli dava” var diye bizim basın böyle. Hayır, bu gazeteler Amerika’nın Afganistan’a ve Irak’a saldırısında da aynen bu türden sayfalarla çıktı aylar boyunca. 11 Eylül’ün hemen ardından Türk basınının içine girdiği tuhaf hali, o günlerin Medyakronik’inden hatırlayalım (13 Eylül 2001):
“ABD hazır, NATO hazır, hedef ülkeler hazır… Tabii ki Türk medyası da hazır… Haydi davranın! Uygar dünyayı seven bizimle gelsin! Star’ın bugünkü sayısını büyütüp gökdelenlerimize asalım; ‘Balyoz havada’ manşetiyle yayımlanan gazete, Pearl Harbor baskınında 2.500 askerini kaybeden ABD’nin acısını 250 bin Japon’u atom bombasıyla ortadan kaldırmakla ancak dindirebildiğini hatırlatarak, intikamının bu kez kaç şiddetinde olacağını bize hesap ettirmeye çalışıyor. Üşenmeyip hesapladık; ‘50 bin ölü’ (Star’ın rakamı) karşılığı tamı tamına 5 milyon kurban! Star fazla zorlanmayalım diye bölgenin ‘vurulması’ muhtemel (artık ‘muhtemel’i mi kaldı!) başkentlerini nüfuslarıyla birlikte ‘TÜRKSAT 1C uydumuzdan’ alınan bir fotoğraf üzerinde işaretlemiş: ‘Filistin, nüfusu 2.6 milyon’, ‘İran, Tahran’ın nüfusu 6.5 milyon’, “Sudan, Hartum’un nüfusu 1 milyon’, ‘Suriye, Şam’ın nüfusu 1.5 milyon’, ‘Afganistan, Kabil’in nüfusu 2 milyon’… İyi iyi! Bakın ‘5 milyon’u kolaylıkla bulduk bile!”
14 Eylül’de de şöyle yazmışız: “NATO’nun ve tabii bu arada Türkiye’nin savaşa girmek üzere olması Türk basınını heyecanlandırmaya devam ediyor; daha önceki bütün savaş ihtimallerinde olduğu gibi… Akşam, günün en heyecanlı gazetesi görünümünde… Sürmanşetinde ‘Vurdu vuracak’ diyen gazete, heyecanını alt başlıkta şöyle sürdürüyor: ‘Tüm dünya nefesini tuttu, Amerika’nın intikam almasını bekliyor. Gözler, Afganistan’la Irak’a çevrildi. Başkan Bush, misillemenin şiddeti konusunda ipucu verdi: Üçüncü Dünya Savaşı ile karşı karşıyayız. Zafer bizim olacak.’ Sabah, manşetinde, büyük puntolarla ‘Türk ordusu teyakkuzda’ diyor. Sabah’ın manşet haberini bir komando fotoğrafı süslüyor, devam sayfasında da da klasik, pike halinde bir savaş uçağı (pardon iki savaş uçağı) var. İşler daha tam kızışmadı… Bakalım kızışınca neler göreceğiz?”
Sonra işler kızıştı ve neler gördük neler… Gördüğünüz gibi, değişen hiçbir şey yok. Türk basını savaşı “seviyo!” Bütün mesele bu.
NOT. “Meyyal” sözcüğünün başlıkta doğru kullanılmadığının farkındayım. “Polis” filmindeki ünlü repliğe (“Şiddete meyyalim vallahi dertten”) nazire olduğuna göre, oradaki hatayı da korumak gerekir diye düşündüm.
Taraf, 16.11.2007