Haiti, Karayip Denizi'nde yer alan küçük bir ada ülkesi. 12 Ocak günü bu küçük ülke, büyük bir depremle sarsıldığında, insani felaketlerin en büyük acılarından birine daha tanık olduk. Merkezi, ülke nüfusunun dörtte birinin yaşadığı başkent Portau Prince’den birkaç mil uzakta gerçekleşen deprem, 10 milyonluk ülkede, takriben 200 binden fazla kişinin hayatını kaybetmesine ve 3 milyondan fazla insanın yaralanmasına ve/veya evsiz kalmasına yol açtı.
Dünyanın en yoksul ülkelerinden birisi Haiti’de, nüfusunun yüzde yetmişinin günlük 2 doların altında bir gelirle yaşamını sürdürdüğü düşünülürse, depremin bu boyutlarda bir felaket yaratmasının nedeni de anlaşılmış olur. Zaten başka nasıl olabilir ki: Yaklaşık 15 bin kişinin öldüğü 1999’daki Türkiye depremi, 14 bin kişinin öldüğü 2001’deki Hindistan depremi, 26 bin kişinin öldüğü 2003’teki İran depremi, 200 bin kişinin öldüğü 2004’teki Endonezya depremi, 88 bin kişinin öldüğü 2005’teki Pakistan depremi ve 70 bin kişinin öldüğü 2008’teki Çin depremi… Tüm bu acıların bir ortak paydası var. Depremlerin etkilerini arttıran, ya bu ülkelerin bir bütün olarak geri kalmış ve yoksul olmaları ya da depremin etkilediği bölgelerin ülke içinde çarpık bir kapitalist inşaya tabi tutulmuş yoksul alanlarda bulunması.
Peki, Haiti neden yoksul? Bunun sebebi 200 yıla dayanan emperyalist sömürü ve işgaller dalgası olabilir mi? Haiti bağımsızlığını ilk kazanan kolonilerden biri (1804). Bu yanıyla bölgenin kolonyalizm karşıtı ve ardından emperyalizme karşı örnek direniş odaklarından. Sonuç: Ekonomik ambargolar, emperyalist işgaller, emperyalizm destekli kanlı diktatörlükler…
Son yıllarda ise – nedense büyük medyanın inatla görmek istemediği – rafine bir işgal ve sömürü ile uğraşmakta. Son 20 yılda, depremin öncesinde IMF ile yapılan anlaşmalar sonucu, işsizlik ve yoksulluk devasa oranlarda artmış bulunuyordu. IMF programlarına karşı çıkan bir aday (Aristide) halkoyuyla devlet başkanı seçildiğinde ise (% 75’lik bir oy oranıyla seçilmişti), ABD destekli darbelerle saf dışı edilmişti. Devam eden süreçte Haiti, 2004 yılından bu yana, Brezilya’nın komutası altındaki Birleşmiş Milletler’in işgal güçleri (MINUSTAH) tarafından kontrol ediliyor. Birleşmiş Milletler askeri gücünü Arjantin, Bolivya Ürdün ve diğer birkaç ülkenin askerlerinin katılımıyla oluşturmuş olsa da, bunlar sadece göstermelik bir yakınlık için. Zira Latin Amerika'daki en düşük ücretlerle (asgari ücret 40 dolarla Latin Amerika’nın en düşük ücreti), çokuluslu şirketler için bir ucuz emek cenneti olan Haiti'de, asgari ücretlerin artırılması için verilen mücadele, BM güçleri tarafından ezilmişti, işte bu kadar.
Resmi anlatı ise başka bir dünya resmediyor: Haiti’deki askeri varlığın gerekçesi ve gerekliliği ülkede yaşanan kaotik duruma son vermek. Depremin ardından basına servis edilen “vahşi yağmalamalar” da bu anlatının bir parçası. Söylenmeyense, en çok ihtiyaç duyulan bu dönemde, BM'nin Haiti'deki tonlarca su, gıda ve ilaç stokunu dağıtmadığı, hatta varlığını dahi sakladığı yönünde oluşan kitle kanaati… (15 Ocak tarihli İspanyol gazetesi El Pais’e göre yardımlar Port au Prince sakinlerinin çoğunluğuna henüz ulaşmış değil.) Daha açık olan şeyler de var: Ülkede 5 yıllık işgal için BM’nin yaptığı masraf 3,5 milyar dolar ve BM şimdi Haiti’ye sadece 10 milyon dolar gönderiyor.
Neyse ki BM maskesinin düşmesini çok beklemek gerekmedi: ABD, Haiti'ye binlerce yeni asker ve savaş ekipmanlarının yanı sıra 19 helikopter taşıyan uçak gemisi Carl Vissom’u gönderdi. Higgins destroyeri de bölgede bulunuyor ve 3500 asker taşıyor. Önümüzdeki iki hafta içinde güdümlü mermi taşıyan iki kruvazör bölgeye gönderilecek. Yine amphibi operasyonlar için hazır bulunan 2 gemi bu görev kuvvetine katılacak. Tüm bunlar gerçek niyeti gösteriyor... ABD askeri gücü, askeri operasyonlar için eğitimli özel askerlerden oluşuyor; kurtarma uzmanları, doktorlar ve diğer yardım elemanlarını tam olarak içermiyor. Ülkenin havalimanları (Port au Prince) ABD ordusunun kontrolünde ve ABD ordu birliklerinin yerleşmesine öncelik verdiğinden, yardım malzemelerinin girişini engellediği belirtiliyor. Bu şartlar altında, “insani yardım” çabalarının en çok, işgalin derinleştirilmesine yarar sağladığı açığa çıkıyor.
Bu noktada, emperyalist-kapitalist örgütlerden bağımsız olarak, Haiti halkıyla örülecek bir işçi-halk dayanışmasın önemi açık. Bu noktada Haiti'deki işçi örgütü Batay Ouvrière yardım malzemeleri dağıtımının Haiti halkı tarafından kontrolü için çabalara girişmiş bulunuyor. Bu yardım malzemelerinin doğrudan yerinde ulaşması için de tek garanti yol gibi gözükmekte. Bu sebeple, çeşitli ülkelerden işçi sendikaları, özellikle de Brezilya’dan Mücadele İçin Ulusal Koordinasyon (CONLUTAS), Haitili işçiler ve halk için kampanyalar düzenleyerek yardım topluyor. Tüm bir coğrafyada Batay Ouvrière ile temas halinde dayanışma kampanyalarına başlamış durumda olan işçi-halk örgütleri, bölge halkı için yeni bir umut olabilirler…
Kaynaklar:
Haití necesita ayuda humanitaria y no ocupación - Escribe: Eduardo Almeida, de la Dirección Nacional del PSTU - Publicado en el Jornal do Brasil, de Rio de Janeiro, el 17/1/2010.
Cecílıa Toledo, “Surge el Frente de Solidaridad con el Pueblo Haitiano”, url: http://www.litci.org/MateriaES.aspx?MAT_ID=2041 (Erişim Tarihi 20 Ocak 2010).
“Última edición de Correo Internacional sobre Haití”, url: http://www.litci.org/MateriaES.aspx?MAT_ID=2040 (Erişim Tarihi 20 Ocak 2010).
“Haití: solidaridad obrera y popular, sí; ocupación, no”, url: http://www.litci.org/CorreioES.aspx?COR_ID=229 (Erişim Tarihi 20 Ocak 2010).