Rusya’nın Bir Türlü Aşamadığı Homofobisi

“[Çeçenistan] Cumhuriyet içinde hiçbir biçimde var olamayan insanları tutuklayamazsınız ya da bu insanlara baskı uygulayamazsınız. […] Eğer ki Çeçenistan’da böyle insanlar olsaydı, emniyet organları onlara bir şey yapma gereği duymazdı çünkü zaten akrabaları onları dönüşü olmayan bir yerlere yollardı.”[[1]]

Batı ile Doğu gibi bir ayrımın ortaya çıkmasının zeminini oluşturan uğraklardan biri de politik toplum ile sivil toplumun kapladıkları alanların birbiri ile ilişkisi ve bu iki alanın karşılıklı varoluş koşullarıdır. Doğu toplumlarında; politik toplumu temsil eden devlet tüm kamusal alanda hüküm sürerken, yurttaşların çeşitli sınıfsal ve kimlik mücadeleleriyle vücuda gelen toplumsal muhalefetin filizleneceği, serpilip büyüyeceği alan olan sivil toplumun devletin demir yumruğu altında yaşam fırsatı bulamamaktadır. Bu arada, devlet de kamusal alanın bütününü tahakküm altında tutarken, hatta zaman zaman özel alana bile müdahale edecek kadar dahi güçlenip, yayılır; sivil toplumdan geriye kalan alana. Hatta, devlet mevcut ülke ile o kadar örtüşür ki devlete karşı geliştirilen en ufak bir eleştiri ya da muhalefet vatan hainliği ile bir tutulur. Politik toplum dışında başka bir alanın ve devlet dışında başka bir mercinin varlığı o kadar imkânsızlaşır ki sivil toplum alanı ve toplumsal muhalefeti yürüten herhangi bir kurum veya merci sürekli olarak ya iç düşman ya da dış düşmanların içerideki ittifak ortakları olarak addedilir. Batı ve Doğu arasında sıkışıp kalmış bir ülke olan Rusya için de tüm bunlar geçerlidir. Yaklaşık üç yüz yıldır “güçlü devlet” nosyonunu politik ajandasının başına yazan bir iktidar anlayışının Rus siyasal kültürünü şekillendiren temel öğe olduğu rahatlıkla söylenebilir. Rus toplumu nezdinde, sivil toplum ve toplumsal muhalefetin varoluş koşullarının ise Batı toplumlarının son iki yüz yıldır katettiği mesafenin çok gerisinde kaldığını açıktır. Belki de Rus İmparatorluğu, Sovyetler Birliği ve Rusya Federasyonu dönemlerinin politik yaşamlarını kesen bir hat olarak oldukça güçlü ve hayli baskıcı bir devlet yapısının yanı sıra ya halktan kopuk ya da var olan sisteme eklemlenmiş bir entelijansiyanın ve güdük bir toplumsal muhalefetin varlığının sürekliliği örnek olarak verilebilir. Ve bir anlamda da bu sürekliliğin mevcudiyetinin kendini gösterdiği en iyi örneklerden biri de, özellikle son bir asırdır, hem Rus devletinin hem de Rus toplumunun sahip olduğu kesif homofobi ve bu durumun görüngüleridir.

Rusya’daki eşcinselliğe dair en eski zor kullanma olarak, 17. yüzyılda I. Aleksey tarafından erkek ve kadın eşcinsellerin ölüm ile cezalandırılması geçmiştir kayıtlara. Ardından, I. Nikolay 1832 yılında çıkardığı “Madde 955” ile eşcinselliğin yasaklamasını yasal zemine taşımıştır. Ekim Devrimi sonrası Vladimir İlyiç Lenin ile yasağın kalkmasına rağmen, Stalin’in yönetime gelmesinin ardından yeniden illegal olarak ilan edilmiştir. Sovyet toplumu için de eşcinselliğin ciddi bir tabu olarak kaldığı ve var olan homofobinin sosyalist sistem dahilinde aşılamadığı, yok olup gitmediği de rahatlıkla söylenebilir. Fakat mevcut homofobinin arttığı ve sağlamlaştığı dönem ise, tabii ki, 2000 yılında yönetime gelen ve on yedi yıldır otoriter bir baba gibi ülkeyi yöneten Vladimir Putin dönemidir. Bu dönemde de, Rus Ortodoks Kilisesi’nin maddi ve manevi gücünü her geçen gün arttırmasıyla birlikte siyasi ve toplumsal alanda dinî referansların etki alanının genişlemesinin yanısıra muhafazakârlık ve Rus miliyetçiliği de ciddi bir ivme kazanmıştır. “Güçlü devlet” (“державное государство”) nosyonunu ilke edinen Putin’in otoriter yönetiminin oturduğu ideolojik sacayağı ise bu üç öğeden temellenmektedir. Putin; bir yandan Slavların şanlı tarihi ile muzaffer Rus İmparatorluğu’na ve geçmişten gelen değerlere vurgu yaparken, Kilise ile oldukça yakın bir ilişki kurarken, diğer yandan da bir zamanlar süper güç oldukları o eski güçlü günlere dönme ve dünyayı dize getirme sözleri vermektedir. Tüm bu resim içinde eşcinselliğin yeri ise “geleneksel-olmayan cinsel ilişkiler” (“non-traditional sexual relationships”) olarak addedilmenin ötesine gidememektedir. “Gay pride” yürüyüşlerini ve kamuya açık tüm eylemleri, organizasyonları, hatta gökkuşağı bayrağının kamusal alanda kullanılmasını dahi içerecek biçimde 16 yaşından küçük çocuklara yönelik eşcinsellik propagandasını yasaklayan, 2013 yılında Duma tarafından çıkarılan kanun dışında bizzat Rus devletinin eşcinsellere yönelik bir karşı tavrı, tutumu olmasa da, yükselişe geçen muhafazakârlık ve milliyetçiliğin itkisi ile saldırganlaşan aşırı ırkçı paramiliter güçlerin hedefi haline gelmişlerdir. Özellikle son on yıldır, sadece eşcinsel olduğu için çeşitli nefret saldırıları ile karşı karşıya gelen, dövülen, yaralanan, öldürülen onlarca insan vardır. 2013 yılında Levada Merkezi’nin yaptığı bir araştırmaya göre, Rus halkının %87’si Rus şehirlerinde bir “gay pride” yürüyüşünün yapılmasını istememekte, %85’i eşcinsel evliliğine karşı durmakta, %23’ü eşcinsellerin yalnız bırakılmaları gerektiğini ve %27’si ise psikolojik yardıma ihtiyaç duyduklarını düşünmekte, %16’sı toplumdan izole edilmelerini ve %4’ü ise “temizlenmeleri” gerektiğini ileri sürmektedir.[[2]]

Geçen haftalarda, Çeçenistan’daki anti-LGBT şiddete dair haberler ise bu durumun son örneklerinden biri. Rus Novaya Gazeta gazetesi tarafından 1 Nisan 2017 tarihinde “Namus Cinayetleri”[[3]]  başlığıyla yapılan habere göre, Çeçenistan Özerk Cumhuriyeti sınırları içindeki Argun’da, Çeçen emniyet güçleri eşcinsel oldukları nedeniyle yaş aralığı 16-50 olan yüzden fazla erkeği tuzağa düşürülüp bir binaya kapatmışlardır.[[4]] Bu yerden kaçabilen ve Novaya Gazeta gazetesine ulaşıp da haberin yapılmasını sağlayan mağdurlar, bu insanların yoğun bir biçimde kötü muameleye ve işkenceye maruz kaldıklarını da anlatmışlardır. Hatta üç kişinin öldüğü, bir kişinin ise kayıp olduğu belirtilmektedir. Bu durumun ise, mart ayının başlarında Moskova’da faaliyet yürüten Rusya’daki LGBT aktivist ağının -Kafkasya’da ağırlıklı olarak Müslümanların yaşadığı da olmak üzere- çeşitli şehirlerde düzenlemek istedikleri “gay pride” yürüyüşü başvurusuna gösterilen LGBT karşıtı tepkiler üzerinden ortaya çıktığı belirtiliyor.[[5]] Çeçen yetkililer ise, bu yapılanın “profilaltik” (“prophylactics”) bir uygulama olduğunu ileri sürüyorlar.[[6]] Fakat, LGBT aktivistlerinin belirttiği esas tehlike ise, bu kişilerden bir kısmının kapatıldıkları yerden bırakılıp ailelerine teslim edilmiş olmaları durumudur. Çünkü, Çeçenistan İslamizasyonun ve muhafazakârlığın bir hayli yüksek olduğu bir coğrafya ve bu nedenle de sıklıkla “namus cinayetleri” görülebiliyor. Çeçenistan toprakları için, böylesine bir ithafla adı anılan ve böylesine bir muameleye maruz kalan kişilerin hem kendileri hem aileleri hem de akrabaları için oldukça utanç verici bir husus bu. Bu sebeple, bir yandan da, bu kişilerin yaşamlarından endişe ediliyor.

Sonuçta, Çeçenistan, bu olayın haricinde, zaten on yıllardır hem Rus ordusu hem de Ramzan Kadirov’un baskıcı yönetimi tarafından ifa edilen insan hakları ihlalleri ile tanınan bir coğrafyadır aynı zamanda. Ayrıca, genel olarak Rusya Federasyonu’nun da insan hakları konusundaki hassasiyeti oldukça şüphelidir. Mesela, 2016 yılında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine intikal eden 228 dosyadan 222’sinde hak ihlali bulunmuş ve hak ihlalleri sıralamasında Rusya açık ara farkla birinci olmuştur.[[7]] Diğer taraftan da, Rus devletinin toplumsal muhalefete yönelik hasmane tutumu nedeniyle de, Rus toplumunun büyük bir kısmı, sivil toplum alanında yeşerecek olan her türden sınıfsal mücadeleye ya da kimlik mücadelesine sadece katılımını veya desteğini vermemekte değil, aynı zamanda her türden muhalif hareketlere karşı da kuşku ile bakmakta ve -güçlü/hâkim/egemen- devletin geliştirdiği tavrı benimsemektedir. Diğer Doğu toplumlarının çoğunda olduğu gibi, güçlü ve otoriter devlet aygıtının karşısına örgütlü ve kolektif bir mücadelenin meydana getireceği bir sivil toplum alanı çıkmadığı sürece de yalnızca çeşitli hak ihlalleri ya da bu tür zorbalıklar gerçekleşmeyecek, keza aynı anda devlet ve yurttaş/birey arasındaki ilişki de hep bir ergenlik seviyesinde takılı kalacaktır.

* Çeçenistan Özerk Cumhuriyeti Başkanı Ramzan Kadirov

** Bu olayda adı geçen iki isim: Kadirov’un yakın dostu ve Çeçenistan Cumhuriyeti Parlamento Başkanı Magomed Daudov (“Lord”) ve OMVD’nin (Çeçenistan Özerk Cumhuriyeti Rus İçişleri Bakanlığı Birimi) başı Ayub Katayev.



[[1]] Çeçenistan Özerk Cumhuriyeti Başkanı Ramzan Kadirov’un basın sözcüsü Alvi Karimov’un İnterfax’a verdiği demeçten: “В Грозном назвали ложью сообщения о задержаниях гомосексуалистов в Чечне,” Interfax, 1 Nisan 2017, http://www.interfax.ru/russia/556385.

[[2]] “%87 of Russians Oppose Gay Parades,” The Moscow Times, 11 Mart 2013, https://themoscowtimes.com/articles/87-of-russians-oppose-gay-parades-22236.

[[3]] Yelena Milaşina, “Убийство чести,” Novaya Gazeta, 1 Nisan 2017, https://www.novayagazeta.ru/articles/2017/04/01/71983-ubiystvo-chesti.

[[4]] “Глава СПЧ призвал проверить данные о преследовании гомосексуалов в Чечне,” Novaya Gazeta, 03.04.2017, https://www.novayagazeta.ru/news/2017/04/03/130382-glava-spch-prizval-proverit-dannye-o-presledovanii-gomoseksualistov-v-chechne.  Yelena Milaşina & İrina Gordienko, “Расправы над чеченскими геями,” Novaya Gazeta, 4 Nisan 2017, https://www.novayagazeta.ru/articles/2017/04/04/72027-raspravy-nad-chechenskimi-geyami-publikuem-svidetelstva.  “Amnesty International потребовала расследовать случаи притеснения геев в Чечне,” Novaya Gazeta, 5 Nisan 2017, https://www.novayagazeta.ru/news/2017/04/05/130469-amnesty-international-potrebovala-rassledovat-sluchai-pritesneniya-geev-v-chechne. “«Российская ЛГБТ-сеть» обратится в СК из-за информации об убийстве гомосексуалов в Чечне,” Novaya Gazeta, 3 Nisan 2017, https://www.novayagazeta.ru/news/2017/04/03/130380-rossiyskaya-lgbt-set-obratitsya-v-sk-iz-za-informatsii-ob-ubiystve-gomoseksualov-v-chechne,

[[5]] Milaşina, “Убийство чести.” “Помощник Кадырова оправдал убийство геев,” Radio Svoboda, 1 Nisan 2017, http://www.svoboda.org/a/28404890.html.

[[6]] Yelena Milaşina & İrina Gordienko, “Расправы над чеченскими геями.”

[[7]] Ayrıca, 77’sinde hak ihlali olduğu kabul edilen 88 dosya ile Türkiye ise ikinci sıradadır. Bkz. “Analysis of Statistics 2016,” European Court of Human Rights, http://www.echr.coe.int/Documents/Stats_violation_2016_ENG.pdf & “Analysis of Statistics 2016: Russian Federation,” European Court of Human Rights, Ocak 2017, s. 49, http://www.echr.coe.int/Documents/Stats_analysis_2016_ENG.pdf.