Ceylan’ın geçlik emareleri ya da en başta ifade edilen o “sanatsal uyumsuzluk”; geleneksel yapıyı onaylayan genel eğilimi zaman zaman (bilinçli) ihlal etmesiyle ve(ya) mecralar arası dolaştığı bir anda filmin konvansiyonel yapısına sadık kalışıyla rahatlıkla görülüyor. İhlaller kendine kapanan bir gelenekle çakışıyor. Ceylan’ın erken dönem (ilk) filmi Koza’daki fotoğrafik öykücülüğü, olgunluk dönemi başlangıcı diyebileceğimiz Kuru Otlar Üstüne filminde maddi bir eleştiri ve ihlal edici bir unsura dönüşüyor.
Felsefinin temelinde dogmalardan uzak, doğruyu ve güzeli bulmayı amaçlayan (arayan) bir spekülasyon vardır. Platon için bilmek bir hatırlama sürecidir, bu açıdan bakarsak bildiklerimiz büyük ölçüde hatırladıklarımızdır. Hatırlama sürecinin kökeninde illa idealar dünyasının olması gerekmez, tam aksine içine doğduğumuz dünyada duyduklarımızı, okuduklarımızı, izlediklerimizi vb. hatırladığımız ölçüde bildiğimizi sanırız. Felsefi bir bakış kazanabilmek, doğruyu ve güzeli arayan bir spekülasyona girişebilmek, daha doğrusu aramaya başlayabilmek için ilk yapmamız gereken bildiklerimizi (hatırladıklarımızı) unutmaktır.
Bilinmezlik perdesinin gölgesi sadece kamusal alana değil, siyasetsiz alan olarak refere edilen özel alana da sirayet eder. “Herkesi kucaklayan’’ yönetici-lider, örneğin, ekonomik durumu kötü olduğu için omzunda Kürtçe ağlayan bir teyzenin ne dediğini anlamasa da üzüntüsünü hissettiğini söyler ve epistemolojik anlaşılmazlık durumunu “hislenerek’’ geçiştirir, ötekini günlük hayatta bu anlaşılmazlığın içine hapseder.
Artık kabul edelim ki sağlık ortamının geldiği noktada hekimleri, kendisine yatırım yaparak girişimciliğini arttırmayı hedefleyen bir iktidar ilişkisine göre tabakalamak da gerekiyor. Bu bağlamda dünün sağlık ortamının var ettiği alturistik/hümanistik değerler değişmemiş gibi farz edip nostaljik ama gerçekçi olmayan bir analiz yapmamak hayati. Çok açık ki, sağlık kurumlarıyla, akademisiyle, basamaklandırılmamış sağlık hizmet sunumuyla, tüketime indirgenmiş sağlık algısıyla ve kontrolsüz bir hızla sağlık ortamına dahil olan dijitalizasyonla şekillenmiş Yeni Türkiye’nin yeni hekimlerini bilmeye ve onları anlamaya ihtiyacımız var.
Başka herhangi bir ülkede rahatlıkla cezalandırılabilecek söylemler yargı tarafından ifade hürriyeti olarak nitelendirilirken, bahsi geçen ülkelerde bırakın bir davanın konusunu oluşturmayı hakkında soruşturma dahi açılmayacak ifadeler yargılama konusu olmaktadır. Buradan çıkarılacak sonuç kullanılan ifadelerin suç teşkil edip etmediğinden ziyade kimin tarafından edildiğine göre bir pozisyon alındığıdır ki uygulamada karşılaşılan örnekler de bu sonucu doğrular niteliktedir.