Kanunları Paketlemek: Hızlı ve Pratik Yargı

Her gün, her saat yeni yasalar, yeni kararlar. Her şeyin yasası yapılıyor. Hiçbir şey atlanmıyor.

Paket paket, torba torba demokrasi.

İstediğini bir kişinin sözü ile yaptırabilecek konumda olan iktidar yasa yapma gücüne sonuna kadar asılmış görünüyor. Yoğun yasa yapma süreçlerinin iktidarın uygulamalarına meşruiyet kazandırması, toplumu ikna sürecine sokması ve devamla faşizmi kurumsallaştırması ile açıklanabilir.

Tabii ki ikna edilecekler sıralamasında yurttaş, Avrupa Konseyi’nden sonra gelmektedir.

30 Mayıs 2019 tarihinde açıklanan dokuz amaç, altmış üç hedef ve 256 faaliyet içeren "Yargı Reformu Strateji Belgesi" kapsamında şimdiye kadar dört adet yargı paketi yürürlüğe girdi. İlk dört yargı paketini incelediğimizde yargı reformu strateji belgesinde açıklanan insan kaynaklarının nitelik ve niceliğinin, performans ve verimliliğin arttırılması, adalete erişimin kolaylaştırılması, hizmetlerden memnuniyetin arttırılması, hukuk yargılaması ile idari yargılamanın sadeleştirilmesi ve etkinliğinin arttırılması, alternatif uyuşmazlık çözüm yöntemlerinin yaygınlaştırılması hedeflerine dair çalışmaların ağırlık kazandığı görülecektir.

Birinci yargı paketi

24 Ekim 2019 tarihli birinci yargı paketinde soruşturma aşamasındaki tutukluluk sürelerinin adli vakalarda bir yıl, terörle mücadele kapsamındaki davalarda bir yıl altı ay (ek altı ay uzatılabilir) ile sınırlandırılması siyasi yargılamalarda tahliye kararlarına yol açmamış ancak iddianamelerin daha hızlı, özensiz ve delil olmadan hazırlanması sonucunu doğurmuştur.

Ceza yargılamasında basit yargılama ve seri yargılama usulünün getirilmesi ile bazı “basit” olarak kodlanan suçlarda duruşma yapılmaksızın hüküm kurulması, istinaf incelemesinde daha ağır bir ceza verilmeyecek ise duruşma yapılmadan karar verilebilmesi, örgütlü suçlar, cinsel dokunulmazlığa karşı suçlar, kamu görevlilerine karşı görevi nedeni ile işlenen suçlar hariç üç yıl ve altı cezayı gerektiren suçlarda kamu davasının açılmasının beş yıl ertelenmesi mümkün hale getirildi.

Kimilerince, Türkiye Barolar Birliği başkanına iktidara yönelik performansı nedeniyle verilen, rüşvet olarak değerlendirilen avukatlara yeşil pasaport hakkı, uzun yıllardır tartışılan hukuk mesleklerine girişte sınav zorunluluğu, internet erişim yasaklarında sitenin tamamına değil, içeriğe erişim engeli düzenlemeleri getirildi.

5651 sayılı kanun 9 ve 9/A maddesi gereği kişisel itibar zedelenmesi veya özel hayatın gizliliğinin ihlali iddiası ile neredeyse her habere  erişim engeli getirilmekte, özellikle yolsuzluk ve dolandırıcılık haberleri bu yöntemle sansürlenmektedir. Bu kadar yoğun talep ve işlem karşısında sadece ilgili içeriğe erişim engeli düzenlemesi yapılmak zorunda kalınmıştır.

TMK 7/2 maddesi kapsamındaki suçlarda haber verme ve eleştiri amaçlı düşünce açıklamalarının suç oluşturmayacağı vurgusunun eklenmesi basın mensupları hakkında açılan davalarda dahi etkisini göstermedi. Düşünce açıklamaları ve haberler TMK 7/2 kapsamında yargılanma sebebi olmaya, yargı iktidarın yazdığına değil, yaptığına bakmaya devam etti.

İkinci yargı paketi

15 Nisan 2020 tarihinde yürürlüğe giren ikinci yargı paketi, adli mahkûmlar açısından önemli infaz düzenlemeleri ile tahliyelerin yolunu açtı ve kamuoyunda bir nevi af düzenlemesi olarak görüldü. Adli suçlarda infaz süresi yarıya indirildi. Yasa çıkar çıkmaz en hızlı tahliye edilen isim ise suç örgütü lideri Alaattin Çakıcı oldu.

Türkiye’de cezaevleri (sayısı artan politik mahkûmlara yer açmak ve devletin cezaevi yönetme maliyetini düşürmek amaçlı) boşaltılmak isteniyor ve/veya birilerinin cezaevinden çıkartılması gerekiyorsa, mecliste nitelikli çoğunluk gerektiren af kanunun yerine usul saptırması yolu ile infaz kanununda düzenleme yapılması siyasi olarak tercih edilir bir yöntem oldu.

On yıl ve üzeri ceza alanlar ile terör suçları, cinsel dokunulmazlığa karşı suçlar, uyuşturucu suçlarında idare ve gözlem kurulu kararlarının infaz hâkimliği onayına sunulması zorunluluğu getirildi. Açık ceza infaz kurumunda (CİK) olup çalıştırılan mahkûmun, çalıştığı kamu kurum ve kuruluşunun iş alanında gece de barındırılması sağlanarak ucuz emek gücünün yoğun mesai ile ve devlete en az maliyetle çalıştırılması sağlandı.

Reklam ilan ve reklam yayımlama hakkı bulunmayan gazetelerin CİK’e alınması yasaklandı. İnfaz sisteminde altı aylık iyi hal değerlendirilmesine “duyduğu pişmanlık” kriteri getirildikten sonra birçok politik mahkûmdan pişmanlık beyanı alınmaya çalışıldı, bu beyanı vermeyenlerin koşullu salıverilme hakları tanınmadı.

İnfaz düzenlemelerinde (pandemi nedeni ile getirilen düzenlemelerde dahi), ayrımcılık ve eşitsizlik içeren hükümlerin iptali için yapılan başvurular Anayasa Mahkemesi (AYM) nezdinde de kabul görmedi. Tıpkı etkin pişmanlık hükümlerinin IŞİD ve benzeri örgüt yönetici ve üyelerini tahliyesi için kılıf olarak kullanılmasında olduğu gibi, tıpkı heyette askerî hâkim bulunmasının yeniden yargılama nedeni olmasına dair AYM kararının Hizbullah yönetici ve üyelerini tahliyesi için kullanmasında olduğu gibi. Bu konuda AYM’ye yapılan başvurularda da AYM, eşitlik ilkesi ve ayrımcılık yasağını gözeten kararlar vermedi. Hâlâ bekleyen birçok başvuru bulunuyor.

Üçüncü yargı paketi

28 Temmuz 2020 tarihli üçüncü yargı paketinde ise, yargısal işlevin önemli bir kısmını kaplamaya başlayan arabuluculuğun kapsamı ve işlevini genişleten düzenlemeler getirildi. Hızlı ve seri yargılamaya dair düzenlemeler ağırlık kazandı.[1]

Tüketici mahkemesi konusu olan uyuşmazlıklarda da arabuluculuk şartı getirildi.

Hâkime hukuk davalarında, duruşmalara katılımın SEGBİS yolu ile yapılmasına resen karar verme yetkisi getiren düzenleme, yargısal işleyişi pratikleştiren yetkiler, avukatları, hak arayanları mekânsal olarak adalet hizmetinden uzaklaştırma yönü ile tartışılmaya değerdi.

Hukuk yargılamasında korunmaya değer üstün yararın varlığının tespiti halinde aleniyet ilkesinin ihlal edilebileceği, duruşmaların gizli yapılabileceği hükmü, siyasetçilerin taraf olduğu dava dosyalarında gizlilik ve yayın yasağı kararları alınmasında işlevli olabilecektir.

Üçüncü yargı paketi düzenlemesinde yargılamaların hızlandırılması ve pratikleştirilmesi amacı ağırlık kazandı. Paket hazırlanırken, adaletin gerçekleşmesinde çelişmeli yargılama ve yargılamanın diyalektiği konularının hiç tartışılmadığı anlaşılıyor, yargılama mercilerinden herhangi bir sonuca, hedeflenen en kısa sürede ulaşması bekleniyor.

Dördüncü yargı paketi

14 Temmuz 2021 tarihinde yürürlüğe giren, muhalefetin olumlu ama yetersiz gördüğü dördüncü yargı paketinde ise adli kontrol hükümlerine dair düzenlemeler dikkat çekti. Adli kontrol kararlarına dört ayda bir inceleme şartı ile adli kontrol kararı süresinin ağır ceza kapsamındaki suçlarda üç yıl, TMK kapsamındaki suçlarda dört yılı geçemeyeceğine ilişkin düzenleme getirildi. AYM, AİHM kararları ile içtihat haline gelmiş olmasına rağmen siyasi davalarda uygulanmayan, tutuklama yerine adli kontrol kararının neden yetersiz kalacağının somut delillerle gösterilmesi gerektiğine dair düzenleme getirildi.

HDP eski MYK üyeleri ve yöneticilerinin yargılandığı Kobanê duruşmasında, tutuklu yargılananlar açısından adli kontrolün yetersiz kalacağına dair temel gerekçe, somut delil, henüz soruşturmanın devam ettiği herhangi bir yakalama/tutuklama kararının olmadığı dönemde yurtdışına gidip bir daha dönmeyenlerin varlığı olmuştur. Somut delil olmadan devam eden yüzlerce tutuklama kararı bu hüküm ile yeniden gözden geçirilecek midir? Zor!

Pandemi, cezaevlerinin yoğunluğu, toplumsal mücadele alanındaki kişileri cezalandırmada daha iyi sonuç verdiğine dair tespitlerle birlikte, konutu terk etmeme (ev hapsi), adli kontrol kararları daha sık verilmeye başlandı. Bu cezanın iki gününün hapis cezası hesabında bir gün olarak mahsup edilmesi düzenlemesi ile ev hapsi kararlarının da artacağı anlaşılıyor. Rasyonel infaz sistemi!

Kovuşturmaya yer olmadığı kararları sonrası tespit ve dinlemeye ilişkin kayıtların yok edileceğine ilişkin hükmün beraat kararı verilmesi halinde de uygulanacağı düzenlendi. Somut suç şüphesi olmadan yapılan sayısız dinleme ve izleme kararları olsa da mühim değil, delil bulamazsak imha ediyoruz zaten deniyor! Beraat kararları akabinde aynı gerekçeler ile yeniden alınan dinleme ve izleme kararları, örgüt üyesi olduğuna dair hâlâ delil bulunamayıp yeniden alınan beraat kararları, yakın dönem yargı pratiği tarihimizde kayıt altındadır.

Talep ve başvurularda idarenin cevap verme süresi altmış günden otuz güne indirildi. İdari davalarda kararların gerekçesinin otuz günde yazılması zorunluğu getirildi.

Öldürme, yaralama ve eziyet suçlarının boşanmış eşe karşı işlenmesi de cezayı arttırıcı sebepler arasına eklendi. Evlilik birliği dışındaki birlikteliklerde, kadına yönelik şiddet vakaları düzenlemenin dışında bırakılarak “kutsal aile” politikasından da geri adım atılmamış oldu.

Hızlandırılmış ve pratik yargılama hedefine uygun olarak zorla getirme kararlarının, resmî tebligat dışında SMS, telgraf, faks, elektronik posta gibi araçlarla da yapılması, mesai dışı ifade amaçlı yakalama işlemlerinde gelip ifade verme taahhüdü ile kişinin savcı kararı ile serbest bırakılması düzenlemesi, siyasi dava iddianamelerindeki mantık sınırlarını zorlayan hatalara karşı da suçla ve suçun delilleri ile ilgisiz bilgilere yer verilmeyeceğine ilişkin düzenleme, sulh ceza hâkimliği kararlarına karşı asliye ceza hâkimliğine müracaat edileceğine ilişkin düzenlemeler yer aldı. Dostlar alışverişte görsün!

En çok eleştiri alan düzenleme ise tutuklamada kuvvetli suç şüphesi için somut delil aranacağına ilişkin düzenleme oldu. Kadın örgütleri, son derece haklı olarak, özellikle çocuğa ve kadına yönelik şiddet ve cinsel istismar suçlarında ispat zorluğu, delil elde etme zorluğu dikkate alındığında bu suçlardan yargılananlar açısından tutuklamanın daha da zorlaşacağı, bu maddenin buna yönelik kullanılacağını dile getirdiler.

HDP üyesi olmanın, LBGTİ hareketi içinde olmanın, iktidara muhalif söz kurmanın somut delil olarak kabul edildiği yargılama pratiğinde, bu hükmün iktidarın yargısının politik tercihlerine göre uygulanacağı kaygısı hiç temelsiz değildir.

İkinci yargı paketi ile getirilen, açık ceza infaz kurumlarında bulunan veya ayrılmaya hak kazanan hükümlülere (devletin güvenliğine karşı suçlar, anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlar, milli savunmaya karşı suçlar, devlet sırlarına karşı suçlar ve casusluk, suç işlemek amacıyla örgüt kurma, TMK kapsamındaki suçlar, cinsel dokunulmazlığa karşı suçlar hariç) 30 Mayıs 2020’ye kadar tanınan izin 30 Kasım 2021’e kadar uzatıldı. Kaynaklarını muhaliflerin yargılanması üzerinden düzenleyen iktidar, elindeki kaynakları adli suçluların yargılanması ve cezalandırılmasında kullanmak istemiyor.

Konuyla ilgili CHP’nin "pakete olumlu bakıyoruz ancak yeterli değil" açıklamasına da haklı olarak çok eleştiri geldi.

Yasalar, meşruluk zemininde tartışılmadığında geriye pozitivizm güzellemesi kalır ki bu faşizan yönetimlerin en sevdiğidir. Meşru temeli olmayan yasaların uygulanabilmesi denetimsiz, sınırsız ve ölçüsüz şiddet gücü gerektirir.

Mevcut toplumsal düzenin ihtiyaçlarından ziyade mevcut iktidar güçlerinin ihtiyaçlarına hizmet eden yasaların içeriklerinden bağımsız olarak meşruiyet sorunu her zaman vardır.

Yasaların temel insan haklarına saygı ve demokratik hukuk düzenine uygunluğu temin kapasitesi meşruiyetin ölçüsü olarak alınabilir. Ancak bu düzenlemelerin uygulanmasındaki ayrımcılık meşruiyet krizini doruk noktasına ulaştırır.

Egemen olağanüstü hale karar verendir ifadesine ek olarak, egemen aynı zamanda çıkardığı yasalara uymak zorunda olmayan, uymadığında herhangi bir denetime tabi olmayandır desek, yeridir.


[1] 20 Mart 2021 tarihinde İstanbul Sözleşmesi'nden çekilmeyle aile uyuşmazlıklarında arabuluculuğun yasaklanmasına dair kuralın da iç hukukta geçerliliği kalmadı. https://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2021/03/20210320-49.pdf