TBMM Tutanaklarında Bilinmeyen Bir Dil: Kürtçe

Seçim döneminin çalışmaları ve kaosu başladı. Bir yandan ekonomi, bir yandan Altılı Masa adayı gündemi meşgul eden öncelikli sorunlardan. Bu noktada Kürtlerin oyları her iki taraf için de oldukça cazip fakat yürütülen süreç saman altından talepkar olsa da su yüzünde bir o kadar dillendirilmemeye özen gösteriliyor. Kürtlerden oy bekleyen bu partilerin Kürt realitesi ve Kürt dili üzerinde ne kadar samimi olduğu yine Meclis üzerinden ekranlara yansıdı. Bir vekilin “Kürtçe resmi dil olacak” demesi mecliste tam zıt gruptan başka bir vekilin “Kim neyi ne şekilde yapmak istiyorsa biz buradayız. Zorla yapmaya çalışanların sarı torbaların içerisinde nereye gömüldüğü belli değil. Aynı son herkesi bekler," demesi ile ölüm tehdidi altında devam ederken, bu tepkinin basına yansıması bu beyanatı destekler nitelikteydi.

Bugün Kürtlerin yaşadığı coğrafya 4 farklı ülke içerisinde yer alıyor. Bu ülkeler Irak, İran, Suriye ve Türkiye’dir. Kürtler bu ülkelerin dışında eski SSCB ülkelerinde bu ülkelere nazaran daha az sayıda toplulukla yaşıyorlar. Göçler ile birlikte Avrupa’da da yaşam sürdürmeye devam ederken, bulundukları Avrupa ülkelerinin demokrasi çatıları altında hak arıyorlar. Paris Kürt Enstitüsü’ne göre Türkiye’de yaklaşık 20 milyon Kürt yaşıyor, (Fondation Institut Kurde de Paris, 2017). Kürtlerin gerçek sayısını bilmek bu noktada hayli zor. Türkiye siyasal tarih geçmişine bakıldığında asimile olan veya dilini unutan pek çok Kürt görmek son derece mümkün. Bunca yaşanan olumsuz koşullara rağmen bugün Kürtçe Türkiye’de Türkçe’den sonra en çok konuşulan dil. Hatta günümüzde Türkçe bilmeyip sadece Kürtçe konuşan pek çok sayıda insan var ve yaşanan çeşitli zorlukları sık sık duyuyoruz. Türkiye'de “dil” meselesi siyasetin üzerinde bir mevzu olması gerekirken siyasetin tam da göbeğinde bir manevra alanı olarak kullanılmaya devam ediyor.

Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde bugün resmi dil Türkçe dışında konuşulan diller Meclis tutanaklarında “…”, “(x)” olarak geçmekte, alt metinde açıklama olarak ise “(x) bu bölümde hatip tarafından Türkçe olmayan kelimeler ifade edildi...” şeklinde yer verilmektedir.

Bu konu hakkında yakın tarihimizde yer alan en önemli olay 1991 yılında yaşanan “Yemin Krizi”dir. 6 Kasım 1991 TBMM 19. Dönem milletvekilliği yemini sırasında Demokrasi Partisi (DEP) Diyarbakır vekilleri Hatip Dicle ve Leyla Zana, TBMM tarihinde ilk defa yaşanan bir olayın baş aktörleri oldular. Hatip Dicle yemin kürsüsüne çıktığı sırada “Ben ve arkadaşlarım, bu metni, Anayasa'nın baskısı altında okuyoruz” demiş ve sözlerine “Anayasanın 81. maddesi gereğince” diyerek devam etmiştir. Bu durum karşısında Meclis'teki vekiller Dicle’yi sıralara vurarak yuhalamış ve Meclis Başkanı'na yönelik sözünü geri alması ve özür dilemesi yönünde tepkiler göstermişlerdir. Bir diğer Diyarbakır vekili Leyla Zana ise yeminini Kürtçe “Min ev sond ji bo biratîya gelê tirk û kurd xwend” (Bu yemini Türk ve Kürt halkının kardeşliği için okudum) diyerek bitirmiştir (32. Gün, 2020). Bu konuşma tutanaklara “(Hatip tarafından, bilinmeyen bir dille, birtakım kelimeler ifade edildi) (DYP ve ANAP sıralarından sıralara vurmalar, gürültüler)” şeklinde geçmiş; devamında ise tutanaklarda vekillerden Yücel Seçkiner'in (Ankara Mv) “Bize küfretti,”, Kamer Genç'in (Tunceli Mv.) “Başkanlığınızı kullanın Sayın Başkan”, Recep Ercüment Konukman'ın (İstanbul Milletvekili) “Stenograflar Kürtçe bilmiyorlarsa bunu nasıl zapt edebilirler. Bu, yemin olmaktan çıkmıştır...” dedikleri aktarılmış ve devam eden oturuma Doğru Yol Partisi (DYP) Elazığ Milletvekili Meclis Başkanı Ali Rıza Septioğlu tarafından ara verilmiş, sonrasında Zana’nın tekrar yemini ile oturum kapanmıştır (Türkiye Büyük Millet Meclisi, 1991). Bu yeminler sırasında görüntülere geçen Meclis'teki tartışmalar ve bağrışmaların kayıtları mevcut. “Türkiye Cumhuriyeti bölünemez”, “Burası Türkiye Cumhuriyeti, burada Türkçe yemin edeceksin”  yükselen sesler arasındadır. Burada trajik olan diğer konu da Meclis Başkanı Ali Rıza Septioğlu'nun aile büyükleri arasında Şeyh Said'in de yer aldığı Elazığ Palulu Kürt bir aileye mensup olmasıdır.

1991 yılında yaşanan bu krizi yasaklanan, göz ardı edilen ve üzeri kapatılan bir gerçeğin ilk defa yasal bir statüde, yasal haklar dairesinde protesto edilişi olarak görmek oldukça mümkün. Bu yaşananlar sonrası vekillerin vekilliğinin düşürülmesi ve hapisle cezalandırılmış olmaları ise demokrasi açısından ise son derece yanlıştır. Biriken öfke ve veryansınlar, konuşulan dilin tutanaklara geçmemesine karşı bir yakınma değil bir tehdit olarak algılanmış, dil adeta bir silah niteliğiyle değerlendirilip terörize edilmiştir. Bu dönem sonrasında da TBMM’de yine dil krizi yaşanmaya devam etmiştir. Bazı kesimler tarafından değerlendirildiğinde resmi dil kapsamında yer almayan tüm dillere benzer uygulama ile eşit yaklaşıldığı görüşü ifade edilebilmiş ve kimi vekiller tarafından etnik kökenlere dair bir ayrımcılık olmadığı görüşü savunulmuştur.

Örnek olarak 7 Ekim 2019 tarihinde TBMM 15. Birleşim 3. Oturumu'nda Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) vekili benzer bir savunma yaparak “Şimdi, göreceksiniz tutanaklara bilinmeyen bir dil olarak geçecek. Şimdi, siz buradan Rusça konuşsanız da bilinmeyen bir dil olarak algılanacak, İngilizce konuşulsa bu aynı şekilde kayıt altına alınacak çünkü buranın resmî dili Türkçedir. Dolayısıyla, buradan hareketle insanlar sanki bir dile karşıymış gibi, bir dile düşmanlıkları varmış gibi bir algı oluşturmak, bu tip ifadeler kullanmak doğru değil. Bu, Türkiye’de iç içe geçmiş insanların arasına nifak tohumu ekmekten başka bir şey değildir, bunu doğru bulmuyoruz," demiştir. Fakat TBMM'de bu tutanakları görüntülü izlediğimizde o sırada oluşan tepkiler Türkçe’nin öneminden çok diğer dillere karşı sergilenen sert ve tepkisel tavırdır. Konuşmanın öncesinde Halkların Demokrat Partisi (HDP) vekili Erdal Aydemir Türkiye'de ana-akım medyada yayınlanan Müge Anlı programında sunucu Müge Anlı’nın anadili Zazaca olan ve Türkçe bilmeyen bir kadına “Burası Birleşmiş Milletler'in halklar meclisi değil, anlaşılmayan bir dil” diyerek yayını kesmesi sonrasında konunun Meclis sıralarına taşınmasına Anlı da tıpkı vekil gibi “Teyzem Arnavut, yayında birden Arnavutça konuşmaya başlasa yine reji tarafından yayından sesi alınırdı,” diye bir savunma yapmıştır. Konuyu Meclis gündemine taşıyan vekil Aydemir’in ise konuşmasına Zazaca başladığı satırlar yine “x” şeklinde yer almıştır.

Bu örnek kapsamında Birleşmiş Milletler’e bakıldığında 193 farklı dil konuşulurken aynı ortamda eşzamanlı (simultane) çeviri ile insanlar birbirini anlamakta ve kayıt altına alınmaktadır. TBMM’de hemen hemen bütün siyasi partilerde Kürt vekiller, belediye başkanları veya il başkanlıkları vardır.  Aynı zamanda siyasi partiler seçim dönemlerinde Kürtlerin yoğun olarak yaşadığı illerde Kürtçe afişlerini seçim çalışmalarında kullanmaktadır.

Türkiye'de nufüsun %20'sinin konuştuğu bir dilin bilinmeyen bir dil olarak yer alması dilin yok sayılması anlamına gelmektedir. Bir ülkede konuşulan tüm diller için Meclis'te gerekli sayıda çalışan bulundurulması günümüz koşullarında zor değildir. Teknolojinin bu kadar üst sınırlarda hayatımızın içinde yer aldığı bir dönemde stenografların tek bir dil dışında başka bir dili kaydedememeleri gibi bir durum oldukça basit bir savunmadır.

TBMM 1. Dönem 30.11.1920 tarihli 106. Birleşim kayıtlarında Muş Mebusu Hacı Ahmet Hamdi Bey’in 157. sayfada Kürtçe bir ifadesi yer almakta, kendisine cevaben Erzurum Mebusu Salih Efendi'nin “Türkçesini söyle yazamazlar” demesine karşın Yozgat Mebusu Süleyman Sırrı Bey’in “Dinleye dinleye alışırlar demesi” kayıtlara geçmiştir. Dönemin koşullarına bakıldığında kayda geçen bu Kürtkçe ifadeler 2022 yılı koşullarında hâlâ sorgulanmaktadır.

Türkiye birçok etnik kökenin bir arada yer aldığı topraklarda kurulmuş olduğunu 1921 Anayasası'nda ifade ederken 1923 yılında bunu değiştirerek” Madde 2.- (Değişik: 29.10.1339 (1923) - 364 S. Kanun) Türkiye Devleti'nin dini  İslâm'dır. Resmi lisanı Türkçedir," ibaresini anayasaya eklemiştir. 1924 Anayasası'nda ise din kısmı kaldırılmış, devletin resmi dili Türkçe olarak ifade edilmiştir. 1982 Anayasası'nda ise “Madde 3- Türkiye Devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür. Dili Türkçedir,” ifadesiyle Türkçe dışındaki tüm diller ve etnik unsurlar yok sayılarak, diğer diller suç ve ceza kapsamına alınabilecek bir düzleme taşınmıştır.

Dünyaya baktığımızda çeşitli ülkeler toplumsal birliklerini tek resmi dil üzerinden kurmuyor; bu durum da bu ülkeler açısından bir tehdit oluşturmuyor. Örneğin siyasi olarak zorlu süreçlerden geçen Belçika bugün federal bir parlamento ile üç dili de resmi dil olarak kullanmaktadır. Yerel yönetimler de kendi dillerini kullanırlarken parlamentolarında  çeviri imkanından yararlanmaktadırlar. Aynı şekilde siyasi gerginliklerin ve dini gerginliklerin had safhada olduğu İsrail’deki Knesset meclisinde Yahudi ve İbranice konuşan vekillerin yanı sıra Arapça konuşan vekiller de yer almaktadır. Hatta simultane çeviri olmamasının radikal kesimi rahatsız etmesi dolayısıyla 2022 yılında Arapça kitapçık yayınlanması gazetelere konu olmuştur. Arap vekiller İbranice yanı sıra Arap halkına mesaj vermek için Arapça da konuştukları gibi, Yahudi vekillerin bazıları da Arapça konuşmalar yapmaktadırlar (Şarkul Avsat, 2022).

Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi olan IKB meclisinde, 4 Mart 2022'de Independent Türkçe gazetesinde yer alan habere göre, Türkmen vekil Azad Küreci’nin Türkçe yapmak istediği konuşma bir milliyetçi vekil tarafından engellenmek istense de Parlemento Başkanı Rewaz Faik tarafından sert bir uyarıyla özgürlük ve kendi dilinde konuşma hakkının önemi vurgulanmıştır (Demir, 2022). IKB’de Türkmenler kendilerini Türkçe ifade edebilmektedir.

Dünya siyasi tarihi değişimlere uğrar ve her dönemde farklı gerilimlere sahne olurken daha medeni ve insani doğrultuda, çözüm odaklı bir yönetimle ilerlemek zorundadır. Bu anlayış sosyal refah, kalkınma açısından da oldukça önemlidir. Huzur ve barış ortamında yaşayan her ülke adalet açısından da gelişmişlik göstermektedir. Türkiye de farklı etnik grupların bir arada yaşadığı bir ülke olması açısından 2022 yılında kimlikleri yok saymak, dilleri yok saymaktan vazgeçmeli ve dönemin teknolojik koşulları ile birlikte parlamentosunu diğer etnik grupların aidiyetlerine değer vererek göstermelidir. 2009 yılında Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Barack Obama'nın TBMM'de İngilizce konuşması metinlere yine “x” diye geçmiş fakat tutanakta “(x) Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Barack Obama 'nın konuşmasının İngilizce metni tutanağa eklidir,” şeklinde yer verilmiştir. Bu yapılan doğru olandır ve tüm dillere bu şekilde yaklaşılmalıdır.

Diller aidiyetin, kültürün ve tarihin yansımasıdır. Ülkesinin rakamlarla %20'sini oluşturan bir dili görmezden görmek demokrasiyi ve insan haklarını yok saymaktır. Kürt ve Kürtçe meselesinin bir partinin ve bir örgütün meselesi gibi gösterilmeye çalışılması oldukça basit görünse de zekice bir siyasal taktiktir. Böyle ele aldığında baskılamak ve ötekileştirmek hatta suç unsuru haline getirmek son derece elverişli görünüyor. Oysa bir halkın dili ve etnik aidiyeti için hak arayışına geçmesi en doğal insani hak, hatta toplumsal varoluş hakkıdır. Kürt dili ve edebiyatı bugün her ne kadar yeni gelişmeler yaşayan bir durumda görülse de yüz yılları deviren sözlü ve yazılı edebiyatıyla bu coğrafyanın kendi suyundan kendi toprağından beslenerek doğmuş, büyümüş ve ömrünü sürdürmektedir. Bu topraklarda pek çok dilin tarihi yakın zamanda yer alıp yankılanırken Kürtçe bu dillere “Ti xeyr ameyî, Hûn bi xêr hatin”, “Hoşgeldiniz” demiştir. Bu nedenle Kürtçe de bu topraklar da ev sahibidir ve her alanda resmi bir hak dairesi içinde yer almalıdır.

Kaynakça

32.Gün. (2020, Kasım 6). Meclis'te Kürtçe Yemin Krizi | 6 Kasım 1991 | 32.Gün Arşivi. Youtube: https://www.youtube.com/watch?v=uGY99RAQ1ns adresinden alındı

Central Intelligence Agency. (2021, Ocak 10). https://web.archive.org/web/20210110073821/https://www.cia.gov/the-world-factbook/countries/turkey/ adresinden alındı

Demir, A. (2022, Mart 4). Independent Türkçe. https://www.indyturk.com/node/480286/siyaset/t%C3%BCrkmen-vekil-ikb-parlamentosunda-ya%C5%9Fananlar%C4%B1-anlatt%C4%B1-t%C3%BCrk%C3%A7e-konu%C5%9Fmam adresinden alındı

European Union. (2022). Aralık 1, 2022 tarihinde https://european-union.europa.eu/principles-countries-history/country-profiles/belgium_en adresinden alındı

Fondation Institut Kurde de Paris. (2017, Ocak 12). The Kurdish population. https://www.institutkurde.org/en/info/the-kurdish-population-1232551004 adresinden alındı

Şarkul Avsat. (2022, Şubat 2). https://turkish.aawsat.com/home/article/3451451/i%CC%87srail-meclisi-knesset%E2%80%99-g%C3%BCndemi-arap%C3%A7a adresinden alındı

Türkiye Büyük Millet Meclisi. (1991, Kasım 6). TBMM Fihrist: https://www5.tbmm.gov.tr/tutanaklar/TUTANAK/TBMM/d19/c001/tbmm19001001.pdf adresinden alındı.