Geçtiğimiz günlerde Barcelona’nın eski limanında binlerce kişi kavurucu güneşin altında toplanmış, Filistin bayraklarıyla bir gemiyi uğurladı. Geminin güvertesinde, Barcelona’nın eski belediye başkanı (Müşterek Barcelona: BaCu) Ada Colau, diğer aktivistlerle birlikte Gazze’ye doğru yola çıktı. Hedefleri İsrail ablukasını delip insani yardım ulaştırmak. Aynı dünyada, başka bir coğrafyada ise Özlem Çerçioğlu, Türkiye’nin Afrin’e yönelik sınır ötesi harekâtında bir top mermisinin üzerinde kendi lakabını görmenin gururunu yaşamıştı. Askerler, Aydın Büyükşehir Belediye Başkanı Çerçioğlu’nun lakabı “Topuklu Efe”yi Afrin’e atılacak bombanın üzerine yazmış. Çerçioğlu o fotoğrafı görünce “çok duygulandığını” belirtip “Onların bizim manevi desteğimizi yanlarında hissetmeleri mutluluk verici” demişti gururla. Biri ablukanın karşısında bir sivil filonun güvertesinde, diğeri askeri operasyonun cephesinde bir bombanın üzerinde… İki kadın, iki başkan ve iki zıt duruş…
Ada Colau, belediye başkanlığı yaptığı dönemde ve sonrasında sergilediği net tavırlarla anti-emperyalist bir çizgide durdu. İsrail ve ABD’nin her türlü baskısına göğüs gererek onurlu bir duruş sergiledi. Şubat 2023’te, Barcelona’nın Tel Aviv ile “kardeş şehir” ilişkisini askıya alan cesur bir karar aldı. Colau, İsrail Başbakanı’na yazdığı mektupta, İsrail’in Filistin halkına yönelik “sistematik hak ihlallerine” son verene dek İsrail’le resmi ilişkileri dondurduğunu ilan etti. “Sessiz kalamayız” diyordu. Nitekim bu adımı, Filistinlilerin hakları için uluslararası düzeyde bir çağrıydı. Elbette bu karar, İsrail hükümeti ve onun müttefiklerinden sert tepki gördü. İsrail Dışişleri sözcüsü, Barcelona halkının çoğunluğunun bu karara karşı olduğunu öne sürdü. İspanya Yahudi Cemaatleri Federasyonu ise Colau’yu “sofistike anti-semitizm”le suçlayacak kadar ileri gitti. Ancak Colau geri adım atmadı. Batı dünyasındaki egemen söylemin ve baskı gruplarının suçlamalarına rağmen, Filistinlilerin yanında durma kararından vazgeçmedi. İşte anti-emperyalist duruş tam da böyle bir direnç gerektiriyordu.
Colau’nun söz konusu duruşu lafta kalmadı. Nitekim belediye başkanlığını kaybettikten sonra bile mücadelesini sokakta ve uluslararası dayanışma eylemlerinde sürdürdü. 31 Ağustos 2025’te Akdeniz’e açılan Küresel Sumud Filosu’na Barcelona’dan bizzat katıldı. Amaçları, yıllardır Gazze’yi nefessiz bırakan abluka duvarını denizden aşmaktı. Barcelona limanından yola çıkarken binlerce kişi onları alkışlarla uğurladı. Sıcak güneşin altında “umut filosu”nu selamlayan bu kalabalık, Colau’nun şehirde yarattığı halk dayanışmasının bir yansımasıydı. İsrail ordusunun gelecek günlerde bu tekneleri durdurmaya çalışacağı açık. Tıpkı geçmişte Filistin’e gitmeye çalışan diğer sivil filolara yapıldığı gibi bir risk söz konusu. Ama Colau, bu riski göze alacak kadar kararlı biri. Filistin halkıyla dayanışmayı, emperyal politikaların dayattığı sınırları fiilen zorlayarak gösteriyor.
Ada Colau, yeni belediyecilik hareketlerinin platform belediyeciliği çizgisini uluslararası adalet duyarlılığıyla birleştiren bir lider. Zaten daha belediye başkanı olmadan önce de ezilenlerin yanındaydı. 2013’te İspanya Parlamentosu’nda konut krizine dair konuşurken bir bankacılık lobisi temsilcisine “Bu adam bir suçludur, öyle muamele görmeli” diye çıkış yapıp ortalığı sarsmış, komisyon başkanının sözlerini geri çekme uyarısına rağmen sakin bir tavırla özrü reddetmişti. İpotek mağdurları platformunun sözcüsü olarak insanların evlerinden atılmasına karşı mücadele ederken polis zoruyla sürüklenmeyi bile göze alan bu aktivist, aynı cesareti belediye başkanlığı koltuğunda da sergiledi.
Barcelona’yı “korkusuz şehir” haline getirme vizyonuyla 2015’te belediye başkanı seçilen Colau, sekiz yıllık görev süresinde kentsel adalet adına pek çok ilke imza attı. Örneğin yoksul halkı korumak için sosyal harcamaları %50 oranında artırdı, dar gelirliler için konut üretimini belediye politikalarının merkezine koydu. Onun yönetiminde Barcelona Belediyesi, sosyal konut bütçesini dört katına çıkardı ve 2.100 adet yeni sosyal konut inşa etti. Büyük şirketlerin vergi kaçakçılığına karşı sıkı tedbirler alarak 150 milyon avroyu kamu kaynaklarına geri kazandırdı. Yeri geldi kendi maaşında büyük kesintiler yapıp sosyal fona aktardı. Kentte kontrolsüz turizm ve emlak spekülasyonuna savaş açtı. Aşırı turistikleşmeye karşı yüzlerce izinsiz kiralık daireyi kapattı, yeni otel inşaatlarına yıllarca moratoryum uyguladı. Kente dair kararları birkaç zenginin insafına bırakmamak için cesur adımlar attı. Airbnb lobisinin yoğun baskısına direnerek kenti adeta geri almaya çalıştı.
Colau yönetimi, enerji ve sağlık gibi alanlarda da kamucu projeler geliştirdi. Belediyeye ait sürdürülebilir bir elektrik şirketi kurdu, uygun fiyatlı hizmet veren bir halk diş kliniğini faaliyete geçirdi ve Barcelona’nın ilk belediye LGBTİ+ merkezini açtı. Yeni imar projelerinde %30 oranında sosyal konut ayrılmasını şart koşarak özel sektörü kamusal fayda için regüle etmeye çalıştı. Göçmenlere ve mültecilere kapılarını açan Barcelona, Colau sayesinde “mülteci şehir” kimliği kazandı. Şehir yönetimi, merkezi hükümetin katı tutumuna rağmen sığınmacılara yerel imkânlar sunmakta öncü rol oynadı. “Süper bloklar” projesini ileri taşıyarak, taşıt trafiğini yavaşlattı ve konut adalarındaki yaya ve bisiklet alanlarını artırdı. Dahası, iklim krizine karşı 2020’de iklim acil durumu ilan edip yüz milyonlarca avroluk yeşil yatırım planlarıyla kenti daha sürdürülebilir kılmaya soyundu. Tüm bu somut icraatlar, Colau’nun belediyecilik anlayışının halk yararına ve ilerici niteliğini ortaya koyuyordu. O, daha adil, daha demokratik ve daha eşitlikçi bir şehir yönetimi modeli benimsediğini söylüyordu ve icraatları da bunu doğrular nitelikteydi.
Öte yanda, Colau’nun antiemperyalist değerlerine ve toplumcu siyasetine taban tabana zıt bir hikâye, Türkiye’nin Aydın ilinde yazıldı. Uzun yıllar Aydın Büyükşehir Belediye Başkanlığı yapan Özlem Çerçioğlu, başlangıçta muhalefette, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) saflarında siyaset yapmasına rağmen, zamanla faşizan hamleleriyle anılmaya başladı. Öyle ki, Afrin’e atılacak obüs mermilerinden birine askerler tarafından kendi isminin yazılması, onun için bir övünç vesilesiydi. Sosyal medyada paylaşılan, üzerine “Topuklu Efe” yazılı bombayı gördüğünde ne hissettiğini soranlara Çerçioğlu, tereddütsüz “çok duygulandığını” ifade etti. Cephedeki askerlere manevi destek verdiğini vurgulayıp “Onların bizim manevi desteğimizi yanlarında hissetmeleri mutluluk verici” diyerek militarist bir gurur sergiledi. Hatta bu desteğini ölümsüzleştirmek istercesine, Aydın’da bir meydan ile bulvara resmi olarak “Zeytin Dalı” adını vererek halkların ortak barış duygusuna hançer sapladı.

Çerçioğlu’nun bu pragmatik milliyetçi hamleleri Afrin olayıyla da sınırlı kalmadı. Dört dönemdir belediye başkanlığı yapan Çerçioğlu, iktidar cenahıyla iyi geçinmeyi önceleyen bir çizgi izledi. 2015’te Cumhurbaşkanı Aydın’a mitinge geldiğinde, belediyeyi ziyaret eden Erdoğan’ı makamında ağırlayıp kendi koltuğunu ona devredecek kadar protokolde uyumlu davrandı. 2016’da, Türk Lirası’ndaki değer kaybına karşı Erdoğan’ın yaptığı “dolar bozdurma” çağrısına coşkuyla katıldı. Sembolik bir jestle tam 1071 dolar bozdurduğunu açıkladı (Malazgirt zaferinin yılı olan 1071 sayısını özellikle vurgulayarak). “Döviz kuruna bir tokat da ben atıyorum” diyerek dolar bozdurma kampanyasına katılması, iktidarın milliyetçi söylemlerine uygun adımlar attığının bir göstergesiydi. Yine 2019’da AKP’li eski Başbakan Binali Yıldırım Aydın’a geldiğinde, üniversitenin akademik yılı açılış töreninde Çerçioğlu onu karşılayanlar arasındaydı. Yıldırım’la tokalaşıp tebriklerini alırken, iktidar partisi milletvekilleri bile bu yakınlığa şaşırmış olacak ki içlerinden biri Çerçioğlu’na omuz atarak tepki göstermişti. Tüm bu örnekler, Çerçioğlu’nun yerel bir efeden ziyade merkezi iktidarla uyum arayan, milliyetçi-muhafazakâr değerlere yakın durmaya özen gösteren pespaye bir siyasete yöneldiğini ortaya koyuyor.
Yine de Çerçioğlu uzun süre CHP içinde kalmayı başardı, ta ki 2025 yılına gelene kadar. Son yıllarda hakkında çıkan yolsuzluk ve usulsüzlük iddiaları, parti içi tartışmalar derken, Çerçioğlu beklenmedik bir adımla 23 yıllık partisi CHP’den istifa etti ve AKP saflarına katıldı. 14 Ağustos 2025’te AKP’nin kuruluş yıldönümü töreninde sahneye çıkarak rozetini bizzat Erdoğan’ın elinden aldı. Kürsüde yaptığı konuşmada, “Önceden Aydın’a nasıl hizmet ettiysem, bundan sonra da Sayın Cumhurbaşkanımın himayelerinde daha fazla hizmet edeceğim” diyerek iktidar partisine sadakatini ilan etti. Bir zamanlar muhalefetin parçası olan bu yerel “efe”, artık “Cumhurbaşkanının himayesinde” çalışacağını duyuruyordu.
Bu dramatik dönüş, elbette pek çok tartışmayı da beraberinde getirdi. CHP cephesi, Çerçioğlu’nun AKP’ye geçişinin ardında iktidar baskısı ve şantaj olduğunu öne sürdü. Parti kulislerinde, Çerçioğlu’na AKP’ye katılması halinde aile şirketinin karşı karşıya olduğu mali sorunların çözüleceği yönünde söz verildiği, ayrıca belediyedeki bazı soruşturma dosyalarında adının geçmesi nedeniyle kendisine şantaj yapıldığı iddiaları dile getirildi. İronik olan, daha iki yıl önce bir başka muhalefet belediye başkanı AKP’ye geçtiğinde Çerçioğlu’nun onu çok sert eleştirmiş olmasıydı. 2022’de İYİ Partili Nazilli Belediye Başkanı AKP’ye katılınca, Çerçioğlu meclis kürsüsünden “Hakkımı helal etmiyorum” diyerek tepki göstermişti. Dün parti değiştirenleri “ahlaksızlıkla” suçlayan Çerçioğlu, bugün aynı yolu izleyerek eleştirdiği iktidarın safına geçmiş bulunuyor.
İki kadın, iki başkan… Biri, yerel yönetimi toplumsal adalet için bir araç kılmış, koltuğunu halkın emaneti sayıp emperyalizme karşı ses çıkarabilmiş bir isim. Diğeri, koltuğunu korumak uğruna önce milliyetçiliğe sarılan, sonra da muktedirin himayesine “topuklayan efe”. Ada Colau, yoksulların konut hakkı için bankerlere “suçlu” diye haykıran cesaretini Filistinli çocuklar için ortaya koyuyor, gemilerle ablukanın üstüne giderken insanlık onuruna omuz veriyor. Özlem Çerçioğlu ise kendi adını bir bombaya yazdırıp güce biat etmeyi seçiyor. Dün karşısında durduğunu söylediği iktidara bugün yanaşıyor ve ezenin kudretine boyun eğiyor.
Barselona limanında binlerce kişi, ellerinde Filistin bayraklarıyla Colau’yu uğurlarken, Aydın’da Çerçioğlu’nun düzenlediği konserlerde sandalyeler boş kalıyor, sahneler sessizlikle sökülüyor. Bir tarafta onurun uğurlandığı kalabalıklar, diğer tarafta utancın yankılandığı boşluklar… Aynı günlerde, Colau’nun adı Akdeniz’in dalgalarında umutla anılırken, Çerçioğlu’nun adı borsada spekülatif grafiklere ve boş meydanlara sıkışıyor. Biri gururun simgesi, diğeri utancın hatırlatması olarak tarihe düşüyor.
KAYNAKÇA
Barcelona City Council. (2023, February 8). Barcelona suspends relations with Israel due to systematic violation of Palestinian human rights. https://ajuntament.barcelona.cat
BBC News. (2013, February 6). Ada Colau calls Spanish bank lobbyist a criminal in parliament. Retrieved from https://www.bbc.com/news/world-europe-21355628 (2025a, 14 Ağustos).
CHP’den istifa eden Aydın Belediye Başkanı Özlem Çerçioğlu AKP’ye katıldı. https://bianet.org (2025b, 15 Ağustos).
CHP’den AKP’ye geçen Çerçioğlu için kulislerde şantaj iddiaları. https://bianet.org BirGün. (2016, 3 Aralık). Çerçioğlu 1071 dolar bozdurdu.
https://www.birgun.net BirGün. (2018, 25 Ocak). Afrin’e atılacak obüs mermisine ‘Topuklu Efe’ yazdılar.
https://www.birgun.net BirGün. (2019, 2 Ekim). Binali Yıldırım Aydın’da akademik yıl açılışında konuştu.
Democracy Now. (2025, 30 Ağustos). Greta Thunberg sails with Gaza solidarity flotilla from Barcelona. https://www.democracynow.org/El País.





