Uluslararası Soykırım Araştırmacıları Derneği’nin Gazze’ye İlişkin Kararı

7 Ekim 2023’te Hamas’ın önderliğinde gerçekleştirilen ve kendi başına uluslararası suç teşkil eden dehşet verici saldırının ardından, İsrail hükümeti Gazze’de sivilleri ve sivil altyapıyı (hastaneler, evler, ticari binalar vb.) hedef alan ayrım gözetmeyen ve kasıtlı saldırılar da dâhil olmak üzere sistematik ve yaygın insanlığa karşı suçlar, savaş suçları ve soykırım fiilleri işlemiştir. Bu saldırılar, Birleşmiş Milletler’in resmi verilerine göre bu kararın alındığı tarihe dek Gazze’de 59 binden fazla yetişkinin ve çocuğun ölümüne yol açmıştır.

Bu saldırıların sonucunda, binlerce insanın enkaz altında kaldığı veya ulaşılamaz hale geldiği; bu kişilerin büyük olasılıkla yaşamını yitirdiği tahmin edilmektedir.

Bombardıman ve diğer şiddet biçimleri, 143 binden fazla kişinin yaralanmasına yol açmış, pek çoğu kalıcı olarak sakat kalmıştır.

İsrail hükümetinin Filistinlilere yönelik uygulamaları arasında; işkence, keyfî gözaltılar, cinsel ve üreme temelli şiddet, sağlık çalışanlarına, insani yardım görevlilerine ve gazetecilere yönelik kasıtlı saldırılar ile nüfusun hayatta kalması için zorunlu olan gıda, su, ilaç ve elektriğe erişimin bilinçli biçimde engellenmesi yer almaktadır.

Gazze Şeridi’nde yaşayan 2,3 milyon Filistinlinin neredeyse tamamı birden fazla kez zorla yerinden edilmiş; bölgedeki konut altyapısının %90’ından fazlası yıkılmıştır.

Bu suçlar, bütün ailelerin ve birden fazla kuşağın fiziksel olarak ortadan kaldırılmasını içeren sonuçlara yol açmıştır.

İsrail, Filistinlilerin kolektif refahı ve kimliğinin devamı için yaşamsal öneme sahip okulları, üniversiteleri, kütüphaneleri, müzeleri ve arşivleri yok etmiştir.

İsrail, 50 binden fazla çocuğu öldürmüş ya da yaralamıştır. Altı ülkenin (Kanada, Danimarka, Fransa, Almanya, Hollanda ve Birleşik Krallık) Uluslararası Adalet Divanı nezdinde Gambiya’nın Myanmar’a karşı açtığı davaya sunduğu ortak müdahale beyanında belirtildiği üzere, çocuklar Soykırım Sözleşmesi’nin koruma altına aldığı grupların önemli bir bölümünü oluşturur. Çocukların hedef alınması, bir grubun en azından bir kısmını yok etme niyetinin göstergesidir. Zira bir grup, kendini yeniden üretemediği koşullarda fiziksel olarak ortadan kalkar.

İsrail hükümeti yetkilileri, savaş kabinesi üyeleri ve üst düzey ordu mensupları, Gazze’deki Filistinlileri topluca “düşman” ve “insan hayvanlar” olarak tanımlamış; Gazze’ye “azami zarar verilmesi”, “Gazze’nin dümdüz edilmesi” ve “Gazze’nin cehenneme çevrilmesi” yönünde açık niyet beyanlarında bulunmuştur.

Başbakan Benjamin Netanyahu, mevcut ABD Başkanı’nın, tüm Gazze nüfusunun geri dönüş hakkı olmaksızın zorla sınır dışı edilmesini öngören planını onaylamıştır. Bu plan, BM’nin İşgal Altındaki Filistin Toprakları Soruşturma Komisyonu Başkanı Navi Pillay tarafından “etnik temizlik” olarak tanımlanmıştır.

Tarım arazilerinin, gıda depolarının ve fırınların kasıtlı olarak yok edilmesi; gıda üretimini engelleyen diğer şiddet biçimleri ile birlikte insani yardımın engellenmesi ve kısıtlanması, Gazze halkını açlığa mahkûm edecek yaşanmaz koşulların kasten yaratıldığını göstermektedir.

Uluslararası Ceza Mahkemesi, 21 Kasım 2024’te, 3 Mart 2021’de başlattığı ve 13 Haziran 2014’ten bu yana Filistin topraklarında işlenen suçlara ilişkin soruşturması kapsamında, Başbakan Netanyahu ve eski Savunma Bakanı Yoav Gallant hakkında tutuklama emri çıkarmış; bu kişiler en az 8 Ekim 2023’ten itibaren Gazze Şeridi’nde sivilleri aç bırakma, sivillere yönelik kasıtlı saldırı, cinayet ve zulüm suçlarıyla itham edilmiştir.

İsrail’in 7 Ekim saldırısına ve sonrasındaki rehine krizine verdiği karşılık, sadece bu eylemlerden sorumlu olan Hamas grubunu değil, tüm Gazze halkını hedef almıştır.

Uluslararası Adalet Divanı, Güney Afrika’nın açtığı davada Ocak, Mart ve Mayıs 2024’te aldığı üç ayrı geçici tedbir kararında, İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırılarında soykırım işlendiği yönündeki iddiaların makul olduğu kanaatine varmış ve İsrail’e, soykırımı açıkça teşvik eden eylemleri önleme ve cezalandırma; sivillere insani yardım sağlama yükümlülüğü getirmiştir.

Uluslararası Af Örgütü, İnsan Hakları İzleme Örgütü, Forensic Architecture, DAWN, B’Tselem, Physicians for Human Rights ve BM’nin ilgili özel raportörleri tarafından yürütülen soruşturmalar, İsrail’in Gazze’de soykırım işlediği sonucuna ulaşmıştır.

Holokost ve Soykırım Çalışmaları ile Uluslararası Hukuk alanlarında çalışan çok sayıda İsrailli, Filistinli, Yahudi ve diğer akademisyen de İsrail’in devlet ve ordu düzeyindeki eylemlerinin soykırım teşkil ettiğini belirtmiştir.

Uluslararası sivil toplumun, devletleri Soykırım Sözleşmesi kapsamındaki yükümlülüklerini yerine getirmeleri için teşvik etme ve bu sürece destek olma yoluyla, soykırımı önleme sorumluluğu bulunmaktadır.

Tarihte birçok örnekte olduğu gibi, bu durumda da “güvenlik önlemi” adı altında yapılan uygulamaların, bir gruba yönelik kitlesel katliam ve soykırımı meşrulaştırma amacı taşıdığı açıktır.

Bu nedenle, Uluslararası Soykırım Araştırmacıları Derneği,

İsrail’in Gazze’deki politika ve uygulamalarının, 1948 tarihli Birleşmiş Milletler Soykırım Sözleşmesi’nin II. maddesinde tanımlanan soykırım suçu kapsamına girdiğini ilan eder. Bu eylem ve politikaların, uluslararası insancıl hukuk ve Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin Roma Statüsü uyarınca savaş suçları ve insanlığa karşı suçlar oluşturduğunu ilan eder. İsrail hükümetini, Gazze’deki Filistin halkına yönelik tüm soykırım, savaş suçu ve insanlığa karşı suç teşkil eden eylemleri –çocuklar da dâhil sivillere yönelik kasıtlı saldırılar ve öldürmeler, aç bırakma, insani yardımdan ve yaşamsal kaynaklardan mahrum bırakma, cinsel ve üreme temelli şiddet ile zorla yerinden etmeler– derhal durdurmaya çağırır. İsrail’i, Uluslararası Adalet Divanı’nın aldığı geçici tedbir kararlarına eksiksiz şekilde uymaya çağırır. Uluslararası Ceza Mahkemesi’ne taraf devletleri, Mahkeme’yle işbirliği yapmaya ve hakkında tutuklama emri çıkarılmış kişileri teslim etmeye çağırır. Tüm devletleri, İsrail ve Filistin bağlamında Soykırım Sözleşmesi, Silah Ticareti Antlaşması ve uluslararası insancıl hukuk kapsamındaki yükümlülüklerini yerine getirmek için etkili ve aktif politikalar geliştirmeye çağırır. Ve İsrail ile tüm Birleşmiş Milletler üyelerini, Gazze’deki herkes için demokrasi, özgürlük, onur ve güvenlik sağlayacak bir geçiş dönemi adaleti ve onarım sürecini desteklemeye çağırır.


İngilizceden çeviren: Barış Özkul

* Bu karar, 28 Temmuz 2025'ten itibaren geçerli olmak üzere, 31 Ağustos 2025'te kabul edilmiştir.