Kuzey Irak'a ilk “nokta operasyonu”nun gazete sürmanşetlerinden play-station tarzında kutlanmasından (ki haber uyduruk çıktı) bir gün sonra Milliyet'ten Abbas Güçlü'nün “Genç Bakış” adlı televizyon programı Ankara'da, Başkent Üniversitesi'ndeymiş. (“Miş” diyorum, çünkü programı izlemedim, bundan sonraki bilgileri de Güçlü'nün 16 Kasım tarihli Milliyet'te yer alan “Medyaya tam not, iktidara kırık karne” başlıklı yazısından aktaracağım.)
“Haberin göbeğindeki medya temsilcileri”nin konuk olduğu programda SMS marifetiyle izleyicilere iktidarın son üç aylık icraatının başarılı olup olmadığı sorulmuş, öğrencilerden de “programdaki performansları çerçevesinde medyaya karne vermeleri” istenmiş. Sonuç “medya açısından ne kadar sevindirici ise hükümet açısından o kadar sinir bozucu” çıkmış: Hükümeti başarısız bulanların oranı programın sonunda yüzde 22'ye kadar gerilemiş, fakat “Temsilci arkadaşların karnesi...” Abbas Güçlü anlatıyor:
“... Son aylarda verdiğimiz en başarılı karne oldu. Konuya Hakimiyet'ten Vizyon'a, İnandırıcılık'tan Samimiyet'e kadar tüm notlar Pekiyi'ydi. Hatta içlerinde Yıldızlı Pekiyi alanlar bile vardı.”
Öğrenciler de bir âlem yani...“Gazetecileri coşkuyla alkışlarken, eleştiriyi de elden bırakmadıkları” ve dahi “Genelkurmay sınır ötesi harekât yok derken, siz jetlerimize nasıl bombardıman yaptırıyorsunuz?” sorusunu sordukları halde nasıl oluyor da “not”ta bu kadar bonkör olabiliyorlar acaba? Hocalarına mesaj veriyor, ya da düpedüz dalga geçiyor olabilirler mi?
Bu son eleştiri karşısında “haberin göbeğindeki medya temsilcileri”nin ne yaptığını da merak ediyorsunuzdur... Şöyle: “Onlar da aynı durumdan şikâyet edip zaman zaman yanlış anlamaların olduğunu ve böylesi nahoş durumların yaşandığını söylediler.”
Dikkat edin, bütün bunlar büyük bir medya rezaletinin açığa çıktığı günün gecesinde oluyor.
Ben ne zamandır şöyle düşünüyorum: Bizim gazeteciliğimizde hakiki bir hicap duygusu yok. Bu olmadığı için zaman zaman karşılaştığımız özeleştiriler ve itiraflar, hatayı tekrar etmeme yönünde hiçbir sonuç doğurmuyor. Çünkü ruhu yok bu özeleştiri ve itiraf faaliyetinin, kuru bir kabuktan ibaret...
Utanmasını bilmeyen, hatasını tekrar eder; o hatayı kabul etmiş görünse de...
Taraf, 21.12.2007