Gazze’de devam eden şiddet, tiksinme ve başkaldırı duygularını tetikliyor. İsrail’in hamleleri üzerinde herhangi bir tesiri olmamasına rağmen, işgal altındaki Filistinlilerle dayanışma eylemleri tüm dünyaya yayılmış durumda. Bu eylemler, İsrail’i desteklemeye devam eden Batı hükümetlerinin hamleleri üzerinde de etkili olamıyor. İsrail’e destek, çok büyük bir demokrasi açığından mustarip. Kamuoyu anketlerine göre Batı ülkeleri vatandaşları, hükümetlerinin aksine, İsrail’i dünya barışı için bir tehdit olarak görüyor.
Batılı seçkinlerin umursamazlık ve ikiyüzlülüğünün neden olduğu hüsranın yanı sıra bazı eylemcilerin, İsrail’in temsil ettiği ve yaptığı şeyler için, ülkelerindeki Yahudileri ve sinagogları suçlamaya ve hatta onlara saldırmaya yöneldiği gerçeğiyle karşı karşıyayız. Bu saldırılar, bu Yahudilerin İsrail’in eylemlerinde en ufak bir söz hakkı olmadığı için haksız olmanın da ötesinde, amaçlananın tamamen tersine hizmet ediyor, çünkü sözlü olsun fiziki olsun, böylesi saldırılar Siyonizmin elini güçlendiriyor. İsrail’in eylemleri için Yahudileri suçlayanlar Siyonist ideolojinin zaferine doğrudan katkıda bulunuyor.
Siyonizm nedir? Yahudilere karşı nefretin endemik ve daimi olduğunu öne süren, Avrupaî bir etnik milliyetçilik biçimidir. Siyonistler, Yahudilerin değişik milletler içerisinde barış ve uyum içerisinde yaşayabilecek bir inanç gurubu olduğunu kabul etmezler. Siyonizme göre, bir Yahudi bir ülkede asırlardır yaşıyor olsa da, her zaman oranın yabancısı olarak kalacaktır. Dolayısıyla Yahudilerin, ‘kendi’ devletleri altında yaşayacak münferit bir ulusa ayrıştırılması amaçlanır. Bir asır önce Siyonist hareketi kuranlar, Hıristiyanların süregelen Yahudi reddinden kurtulmaya çalışan, Orta ve Doğu Avrupa’dan Yahudi asıllı entelektüellerdi. Müslüman ülkelerden Yahudiler, bu hareketin yüzde bir buçuğundan bile daha az bir oranla temsil ediliyordu. Siyonizmin burada kök salamamasının çok açık bir nedeni var: Müslümanlar Yahudilere, Hıristiyanların onlara davrandığından, kıyaslanamaz bir biçimde daha iyi davranmıştır. Bunun da ötesinde Yahudiler, Osmanlı İmparatorluğu ve daha sonra Türkiye de dahil olmak üzere birçok Müslüman ülkenin hayatında önemli roller oynamıştır.
Müreffeh Yahudi cemaatleri, Türkiye ve İran’da yaşamlarına devam etse de Siyonizm, Arap ülkelerindeki Yahudileri yerlerinden etmeyi başardı. Filistin’deki Siyonist devletin tek taraflı ilanı, sekiz yüz bine yakın insanın topraklarından kovulmasını ya da kaçmasını tetikledi. Bu insanların çoğu, onlardan sonraki nesillerle birlikte göçmen kamplarında hayatlarını sürdürmeye mahkûm edildi. Siyonist hareketin kurucuları, terk edilmiş Filistin şehir ve köylerinde iskan edecek Yahudiler arıyorlardı ancak oraya göç etmeye gönüllü Avrupalı Yahudi sayısı yetersizdi. Naziler milyonlarca Avrupalı Yahudi’yi katletti. Siyonistler, kendilerine ait bir devleti bu Yahudiler namına savunuyordu. İsrail aracıları, Arap ülkelerinde yaşayan Yahudiler, evlerini terk edip İsrail’e göç etsinler diye bu ülkelerin bazılarında Yahudi karşıtı olayları kışkırtmaktan geri durmadı. Dahası Yahudi komşularını İsrail’in kabahatleri için suçlayan, dolayısıyla da onların Siyonizme kaymasını kolaylaştıracak Müslümanların sayısı da azımsanmamalı.
Siyonizmin en güçlü düşmanlarının her zaman Yahudiler olmuş olduğu göz önünde bulundurulduğunda bu durum gerçekten acıklı. Dindar birçok Yahudi; şiddeti yasaklayan, alçakgönüllülüğü salık veren ve İncil’in harfiyen yorumlanmasına uzak duran bir din olan Yahudilik öğretisiyle uyumsuzluğu nedeniyle Siyonizmi açıkça reddetmiştir. Paris, Londra ve New York’taki Yahudi olmayan ortama iyicene entegre olmuş Yahudiler de Siyonizmi kabul etmemiştir çünkü aynı antisemitler gibi Siyonistler de Yahudilerin, kendilerinin dışındaki toplumda yer almamaları gerektiğini savunurlar. Yakın zamanda Türkçe yayımlanan kitabımda Siyonizme karşı Yahudi muhalefetinin gücünden bir şey kaybetmeksizin devam ettiğini göstermeye çalıştım. Çok değil, daha birkaç ay önce, kendilerini İsrail ordusuna almaya çalışan hükümeti protesto eden yüzbinlerce Yahudi Kudüs sokaklarına dökülmüştü mesela.
İsrail’in Gazze’ye saldırılarının devam ettiği bugünlerde Yahudiler arasındaki ayrımlar da keskinleşiyor. Siyonizmin büyüsüne kapılanlar (ya da basitçe İsrail’in avukatlığına soyunanlar) doğal olarak İsrail’in eylemlerini destekliyor. Öte yandan ahlaki sorumluluk geleneklerine bağlı Yahudiler, İsrail’e karşı eylemlerde en ön sıraları dolduruyor. Bunların çoğu Siyonizme düşmanlıklarını açıkça belirtiyorlar (nkusa.org; ijsn.net; acjna.org/acjna/default.aspx). Bu eylemleri Montreal’den Melbourne’e tüm dünyada görmek mümkün. Jewish Voice for Peace (http://jewishvoiceforpeace.org) üyesi dokuz kişi, İsrail ordusunu destekleyen bir Amerikan kuruluşunun New York’taki ofisinin önünde yaptıkları bir eylem sırasında göz altına alındı. Yahudiler, Kudüs’teki, Yahudilere karşı Nazi vahşetini anma müzesi olan Yad Vaşem kapısının önünde Filistinli kurbanlar için anma etkinliği düzenliyor. Önde gelen Yahudi entelektüeller İsrail’in askeri operasyonunu kınarken birçok Yahudi internet sitesi bu operasyona dair eleştirel bilgiler yayınlıyor (mondoweiss.net; alternativenews.org/english/).
İsrail’in Filistinlilere tavrını kabul etmeyen onlarca Yahudi örgütünün ve sayısız Yahudinin karşısında, Siyonizm ve İsrail’in en azılı destekçileri Evanjelik Hıristiyanlar arasından çıkıyor. Yahudileri mekânsal olarak Filistin’de bir araya getirme fikrinin, bu Hıristiyanların harfi harfine yaptıkları İncil okumasından geldiğini göz önünde bulundurursak bunda şaşırılacak bir şey yok. Günümüzde Hıristiyan Siyonistler, sadece ABD’de elli milyon kişiye ulaştıklarını söylerken Washington’da muazzam bir nüfuza sahip. Mukayese etmek gerekirse Yahudilerin dünyadaki toplam sayıları ise sadece on üç milyon. ABD’de yakın zamanda yapılan bir ankette, katılımcılara, “Tanrı, İsrail topraklarını Yahudilere vermiştir” cümlesine katılıp katılmadıkları sorulduğunda, Protestanların % 82’si buna olumlu cevap verirken, Yahudilerin sadece %48’i bu cümleye katıldıklarını belirtiyor. Yahudileri İsrail konusu kadar bölen başka bir siyasi mesele yok.
Önce Siyonizmin, daha sonra da İsrail Devleti’nin ortaya çıkışı tüm Yahudileri, Siyonistlerle işbirliği yaptıkları konusunda zan altında bırakmıştır. Bir süre sonra Yahudilikle Siyonizmin karıştırılmaya başlandığına tanık olduk. Her ne kadar Siyonistler bu ikisinin aynı şey olduğu konusunda ısrarcı olsalar da tüm Yahudileri saldırgan Siyonistler olarak görmek, tüm Müslümanları saldırgan İslamcılar olarak görmek kadar hatalı olacaktır.
Yazar, Montreal Üniversitesi’nde tarih profesörüdür. Yahudilerin Siyonizm Karşıtlığı başlıklı kitabı, yakın zamanda İletişim’den yayımlandı.