ABD'de Köpek Gezdirmenin Irksal Dinamikleri
Kenan Erçel

George Floyd’un sadistçe katlinin videosunun dolaşıma girip ABD’nin dört bir köşesinde isyanların patlak vermesinden bir hafta kadar önce yine sosyal medya üzerinden hızla yayılan bir videoda New York’taki bir parkta köpeğini dolaştıran (beyaz) genç bir kadının panik halinde cep telefonundan polisi arayışına şahit olmuştuk. Acil çağrı hattına bağlanan kadın, kendisini kameraya alan “Afro-Amerikan” adamın canına kastettiğini soluk soluğa anlatıyordu. Söz konusu 57 yaşındaki Christian Cooper isimli adamsa sükûnetini bozmadan ve kadınla arasındaki mesafeyi korumaya özen göstererek hadiseyi kaydediyordu. Sonradan anlaşıldı ki adamın bütün “kabahati” kadına köpeğinin kayışını takması için ikazda bulunmuş olmasıydı. Zira göçmen kuşların uğrak noktası ve Cooper gibi kuş gözlemcilerinin sıklıkla ziyaret ettiği bu parkta kurallar gereği köpeklerin kayışlarının takılı ve kayışların her daim sahiplerinin kontrolünde olması gerekiyordu. Neyse ki bu tür durumlarda siyahların elindeki neredeyse tek savunma mekanizması olan telefon marifetiyle Cooper olup biteni videoya alma soğukkanlılığını göstermiş ve sahnelenen histeri şovunu belgeleyebilmişti. Vaka polis müdahale etmeden sonlandı, takip eden bir iki gün zarfında video sosyal medyada geniş yankı buldu ve söz konusu kadın hem özür dilemek zorunda kaldı hem de çalıştığı yatırım şirketi tarafından işten çıkarıldı.

Siyahlar açısından vaka-i adiyeden bile sayılamayacak denli sıradan bu hadisenin görüntülerinin popüler olmasının temel sebebi ırkçı steorotiplerin beyazlar tarafından manipülasyonunu çarpıcı bir şekilde ifşa edişiydi. Kadının baştaki küstah, saldırgan tavrı 911 operatörüyle konuşurken yerini ağlamaklı bir tona bırakıveriyordu. Biraz önce köpeğinin ayaklarını yerden kesen bir hışımla Cooper’ın üzerine yürüyen bu şahıs telefon bağlanınca hayati tehlikeyle yüz yüze bir mağdura bürünüveriyordu. Videonun “viral” olmasının bir diğer sebebi de bu manipülasyonun ateşle oynamak olduğunun ABD’de herkesçe gayet iyi bilinmesiydi. Şayet olay yerine bir ekip gelse ve ekibin içerisinde George Floyd’u öldüren polis benzeri birileri olsaydı Cooper belki gözaltına alınacak ve hatta belki şiddete maruz kalacaktı. Cooper’la münakaşa eden kadın “bak şimdi polisi arayıp ‘Afro-Amerikan bir adam beni tehdit ediyor’ diyecem” diye gözdağı verirken düzenin kendi ırkından yana olduğunu bilmenin özgüveni ve şımarıklığıyla hareket ediyordu.

Köpek gezdirmenin ırksal dinamiklerini bir de köpek sahibi siyah bir erkek, Shola Richards’dan dinleyelim:[1]

“Günde iki kez, köpeğim Ace’i kızlarımdan biri ya da her ikisiyle birlikte muhitimde yürüyüşe çıkarırım. Bunun kaydadeğer olmadığının farkındayım ama itiraf etmem gereken bir şey var: Kızlarım ve köpeğim olmadan bu yürüyüşlere çıkmaktan ödüm kopuyor. Nitekim bu evde yaşadığım dört sene boyunca muhitimde yanlız başıma yürüyüşe çıkmışlığım yok (ve muhtemelen olmayacak). Elbette bazılarınız bunu okuyup melodrama yaptığımı ya da “ırk kozunu oynadığımı” (ki bunun ne manaya geldiği hakkında hâlâ hiçbir fikrim yok) düşünüyor olabilirsiniz ama bu benim gerçekliğim.

Küçük kızımın elini tutmuş, şirin pofuduk köpeğimle sokakta gezinirken evden eğitimin can sıkıntısına kısa bir ara vermiş sevgi dolu bir baba ve bir evcil hayvan sahibiyim. Fakat onlar yanımda yoksa beyaz ahalinin nazarında, neredeyse anında, bir tehdite dönüşüveriyorum. Ne yazık ki bazı insanların bana bakınca tek gördüğü iki küçük kızın sevgili babası değil de ait olmadığı bir yerde maskesiyle gezinen 1.90 boyunda, kaslı, kuvvetli siyah bir adam (oysaki ben hâlâ sadece muhitinde gezinmek isteyen o adamım.) Hedef gösterilme korkusuyla tek başıma dışarıda dolaşamamak hissi bunaltıcı olduğu kadar moral bozucu.

Bu sizi şaşırtıyorsa şaşırtmasın. Irkçılık diye birşey olmadığına, Beyaz Ayrıcalığı’nın siyaseten-doğruculuk adına uydurulmuş bir fantezi olduğuna hakikaten inanan çok sayıda insanın bulunduğu bir dünyada yaşıyoruz. Evet, George Floyd, Christian Cooper, Ahmaud Arbery ve Breonna Taylor (ve onlardan önce ve onlardan beri vuku bulan sayısız örneğe) rağmen bazıları hâlâ bunu idrak edememişe benziyor… Ben ise, 8 yaşındaki kızımın elini tutarak sokakları dolaşmaya devam edeceğim – onun babasını tehlikelerden koruyamaya devam edeceği umuduyla.”

Richards’ın andığı Ahmaud Arbery, tam da onun bahsettiği önlemleri almadan bir siyah olarak köpeksiz, çocuksuz, tek başına gezinme “cüretkârlığını” gösterdiği için Şubat ayında Georgia eyaletinde cinayete kurban gitmişti. Koşuya çıkan 25 yaşındaki Afro-Amerikan Arbery’yi güya hırsız zanneden bir beyaz emekli polis ve oğlu, önce genç adamın yolunu kesmiş sonra da onu vurarak öldürmüştü. Hemen olay günü kimlikleri tespit edilen katillerin tutuklanması için hadisenin hasbelkader orada bulunan bir araba içinden çekilen videosunun internete düşmesi ve kamuoyu baskısının oluşması gerekmişti – cinayetten 74 gün sonra!

Özetle, köpeği konusunda ikaz ettiği bir beyaz şahıs yüzünden az daha nezarethaneyi boylayacak bir siyah adam; köpeği (ve çocukları) olmadan kendi muhitinde gezinmekten çekinen bir siyah adam; ve belki de yanına bir köpek almış olsa şimdi hayatta olacak bir siyah adam. Ve tabii bir de safaride avladığı antilopla poz veren bir avcı edasıyla dizini boynuna bastıran bir polis yüzünden can veren bir siyah adam. Yıl 1820 değil, 1920 değil, 2020.

Floyd’un uğradığı insanlık dışı muamele Türkiye’de de ilgi gördü. Tayyip Erdoğan’dan spor kulüplerine birçok şahıs ve kurum ırkçılığı kınadı. Ve fakat Erdoğan’ınki özelinde “faşizm”den dahi dem vurulan bu beyanatlarda “polis”ten “polis şiddeti”nden bahis yoktu. Floyd’un katilinin mesleğinin zikredilmeyişi, tabii ki, bilinçli bir tercihti ve maksat suret-i haktan görünürken devletin şiddet aygıtlarını –enternasyonalist bir dayanışma içinde– kollamaktı. Halbuki gerek gizli öznenin polis olduğu gerek ırkçılık hususunda Türkiye Cumhuriyeti’nin sicilinin kabarıklığı herkesin malumuydu ve bu yüzden de söz konusu kınamalar ya alay ya da eleştiri konusu oldu. Bu vesileyle Hrant Dink, Sevag Balıkçı, Festus Okey, Şerzan Kurt, Kemal Kurkut, Kadir ve Burhan Sakçı ve daha niceleri anımsatıldı, anıldı.

Ve tesadüfe bakın ki ABD’de protestoların iyice alevlendiği günlerde Mardin-Dargeçit’teki bir mağarada 90’lı yıllardaki faili meçhul cinayetlerle bağlantılı olduğu tahmin edilen tahminen 40 kişilik bir toplu mezar ortaya çıkarıldı. Kafatasçılığın olmadığı iddia edilen ülkede 40 kafatası bulundu ama henüz resmî makamlardan ya da spor kulüplerinden bir kınama gelmedi.


[1] Shola Richards sade bir vatandaş. Burada bir kısmını aktardığımız Facebook paylaşımı, ABD’de siyah olma tecrübesini yalın ve çarpıcı bir şekilde tasvir ettiği için olsa gerek yüzbinlerce insan tarafından beğeni ve ibretle okundu.