Yargıtay'daki Seçim ve Anayasa
Işıl Kurnaz

Yargıtay Başkanlığı seçimi 1 aydır sürüyor, seçimin 30. turunda da seçilen olmadı. Bir sonraki tur, 6 Mayıs'ta yapılacak. Yargıtay Kanunu’nun 31. maddesine Yargıtay Başkanı’nın seçilebilmesi için üye tam sayısının salt çoğunluğu olan 175 oy arandığı için seçimler bir kördüğüm haline geldi. Ama bu kördüğüm, bir hukuk kördüğümünden fazlası. Çünkü Yargıtay Başkanı’nın seçimini hukukun dışında bir yerden izliyoruz. Adaylardan biri Yargıtay 3. Ceza Dairesi Başkanı. Yani Anayasa Mahkemesi’nin Can Atalay kararını uygulamayan, teknik anlamda mümkün olmaması gereken AYM kararına “uyulmaması” yönünde karar verebilmiş olan, hak ihlali tespiti yapan bir AYM kararının “hukuki değerden yoksun” olduğunu ifade ederek ihlal yönünde oy kullanan Anayasa Mahkemesi üyeleri hakkında Anayasa Mahkemesi’nde yargılama yapılabilmesi için suç duyurusunda bulunan dairenin başkanı. Bu daire aynı zamanda 30 Nisan’da ÇHD davasında Selçuk Kozağaçlı’nın örgüt üyeliğinden cezalandırılmasını düzelterek onayan daire.

Bu adaylık profilinin bir diğer ayağı, vaatler. Alican Uludağ’ın haberine göre Yargıtay Başkanı seçilebilmek için adaylar birtakım vaatleri sıralıyorlar. Bunlar arasında Yargıtay ile AYM arasındaki büyük ve süreğen krizin son damlası niteliğindeki Yargıtay üyelerinin maaşının AYM üyeleriyle eşit olmaması meselesi başat, bunun dışında Yargıtay üyelerinin 12 yıllık görev sürelerinin Yargıtay’ın hafızasını silmeye dönük bir çaba olduğunu söyleyen adaylardan biri, süresiz görev süresi vaadinde de bulunuyor.

Yargıtay Başkanlığı seçimleri süredursun, aynı zamanda Meclis Başkanı Numan Kurtulmuş, yeni Anayasa görüşmelerine başlıyor. Sivil anayasa perdesi arkasında aslında aksak bir sistem olan Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin arazlarını giderme, Cumhurbaşkanı seçimi için gereken yüzde %50+1 nisabını azaltma, Cumhurbaşkanı’nın 2 dönemle sınırlandırılmış dönem sınırına yönelik müdahalelerin yapılacağını siyasal tartışma hatlarından takip ettiğimiz bu görüşmelerin çok daha riskli olan bir diğer ayağı yine AYM. Kararlarına alenen uyulmayan, ilk derece mahkemelerinin bile “AYM kararına direnme” gibi hukuk tekniği bakımından imkânsız kararlar verdiği bu iklimde, yapının değiştirileceği ve bireysel başvuru hakkının kapsamının daraltılacağı söylenenler arasında.

Mümtaz Soysal’ın 1960 yılında zamanın Forum Dergisi’nde yayımlanan bir yazısının başlığı şöyledir: “Suçsuz Anayasa” Soysal burada, bir anayasayı aklama çabasından farklı bir şey yapar. Onu tüm toplumsal sorunların tedavi edilebileceği bir acil servis olarak kurgulayan siyasal aklın handikaplarını ifşa eder:

“Durumun gerçek sorumlularından olan karakter zayıflıkları, sorumsuz önderlikler ve aslında bütün millete maledilebilecek kusurlar, Anayasadan doğmuş değildir; karanlık unsurlara yaranıp koca meydanlarda kurban kesme yarışına girişenleri, devletin en sorumlu makamlarında akla, bilgiye, çalışkanlığa yüz çevirenleri ve nihayet bütün bunlar olurken susanları, küçülenleri 1924 Anayasası yaratmamıştır. […] Niçin, suçluluk aynasında kendi hayalimizi geriye itip, 1924 Anayasasını öne sürüyoruz?”

Mümtaz Soysal’ın suçluluk aynasında kendi hayalimizi geriye itip siyasal süreçlere kendimizin yansıması olmayan bir aynadan bakabilme çağrısı bu yüzden bugün geçerliliğini koruyor. Yaşadığımız sürecin ne Yargıtay Kanunu ne de yeni Anayasa tartışmalarıyla ilgisi var. Çünkü yeni Anayasa tartışmalarından çok önce bağlantılar ve ilişkisellikler arasındaki mesafelerin kat edilebilmesi gerekiyor. Yargı adaylarının neyi ne kadar vaat edebilecekleri, yargısal pozisyonlara aday olan kişilerin söyleyebilecekleri ve vaat edebilecekleri şeylerin sınırları anayasal bir meseledir. Çünkü bu, yargı süreçlerinin ilkesel değerleriyle ilgili bir meseledir. Bu tartışmanın kökeni Amerika Birleşik Devletleri’nde Amerikan Anayasası’nın 1.Değişiklik metni ile de ilgiliydi. İfade özgürlüğünü düzenleyen bu 1. Değişiklik, yargı pozisyonlarına aday olan yargıçların ifade özgürlüklerinin sınırlarına yönelik temel anayasal ölçü normdu. Republican Party of Minnesota v. White davasında ABD Yüksek Mahkemesi, yargıçların seçilebilmek için güncel siyasi ve hukuki konularda görüş beyan etmesini yasaklayan hükmün, ifade özgürlüğü yönünden anayasaya aykırı olduğuna karar vermişti. Yüksek Mahkeme, yargıçların ifade özgürlüklerini kısıtlayan hükmün, yargının bağımsızlığı ekseninde özel ve dar kapsamlı düzenlenmediğini ve bu geniş haliyle ifade özgürlüğüne ağır bir yük getirdiğini söylemişti. Bu karar sonrasında kamuoyundaki ciddi tartışmalar sırasında yargıçların yüksek yargı pozisyonlarına adaylıklarının politik süreçler olduğu sıklıkla söylendi. Hatta burada temel eleştirinin kümelendiği yerlerden biri şu oldu: Hiçbir anayasal değişiklik devlete, siyaseti siyasi süreçlerden çekip çıkarmak için izin vermez.

Yargıtay Başkanlığı seçimleriyle yeni Anayasa görüşmelerinin başlaması arasındaki tarihsel çakışma bu yüzden aslında sadece bir zaman çakışması değil. Çünkü iki paralel husus da devletin ve siyasal iktidarın, siyasi süreçlerden siyaseti çekip çıkarmak ve meseleyi teknik birer hukuk tartışmasına hapsetmesi anlamına geliyor. Halbuki ne Yargıtay için bugün yaşanılan Başkanlık seçimi krizi, Yargıtay-AYM çekişmesinden bağımsız; ne de Anayasa görüşmeleri sadece sistemin aksaklıklarını düzeltmek için gerekli bir tadilat.

Anayasa Mahkemesi kararlarına ilk derece mahkemelerinin direndiği, siyasal iktidarın denetlenmesi imkanlarının törpülendiği bir iklimde bu tartışmalar, kendisinden büyük siyasal süreçlerin imleyicileri.

Anayasa aykırı anayasa değişiklikleri kadim bir meseledir. Yani temel soru şudur, yasama organı anayasaya aykırı olan bir anayasa değişikliği yaparsa, son sözü kim söyler? Bugün Anayasa görüşmeleri yapılırken temel soru şudur: Siyasal sistemde, siyasal iktidarın Anayasa’ya aykırı eylem ve davranışlarını, anayasaya aykırı nitelikteki anayasa değişikliklerini denetleyebilecek bir organ bırakılmış mıdır? Yargıtay’ın meselesi, üyelerinin maaş ve özlük hakları mı olmalıdır yoksa hukukun siyaset, siyasetin hukuk eliyle karşılıklı olarak delinmeye çalıştığı bir iklimde temel tartışmasını kurumsal düzeyde mi yapması gerekir?

Cumhurbaşkanı’nın dönem sınırına ilişkin anayasal pazarlıkları izleme ihtimalimizin gün geçtikçe arttığı bir siyasal sahnede, belki de hatırlamamız gereken başka bir şey var: El Salvador Anayasa Mahkemesi, El Salvador Anayasası’nda açıkça başkanların üst üste seçilmesi yasaklanmasına rağmen, Anayasa’ya aykırı olarak tüm denge ve denetleme mekanizmalarını kişisel iktidarı için kendisinde tahkim eden mevcut başkanları Nayib Bukele için bu yasağı delmiş, tekrar aday olabileceğini söylemiş ve 4 Şubat’taki seçimlerde Bukele %80’in üzerinde bir oyla yeniden seçilmişti. Ama örneğin Bolivya’da 2006’dan 2019’a kadar görevde kalan Morales tekrar aday olmak istemiş ancak Bolivya Anayasa Mahkemesi, önümüzdeki seçimlere katılmasının hukuken mümkün olmadığını söyleyerek onu 2025 seçimleri için engellemişti. Latin Amerika’da Honduras’tan Bolivya, El Salvador ve Nikaragua’ya kadar liderlerin yeniden seçilebilmek için anayasaların satır aralarından sızmaya çalıştığı gidişat bu yöndeyken, Bolivya Anayasa Mahkemesi kararının altında bir başka yüksek mahkeme kararı yatıyordu: Amerikalılar-Arası İnsan Hakları Mahkemesi, 2021 yılında verdiği bir danışma görüşünde siyasetçiler için yeniden seçilebilmenin bir insan hakkı olmadığını, dönem kısıtların liderlerin siyasi katılım haklarını kısıtlayan ölçüsüz bir düzenleme olduğu fikrine karşı çıkıyor, başkanların dönem sınırlamasını incelerken, o ülkelerin anayasal sistemini de göz önünde bulunmak gerektiğini söylüyordu. Bu yüzden de aslında ne yüksek yargıçların adaylıklarında, ne yeni anayasa görüşmelerinde tartışmamız gereken şey tekil olan bu durumlardı. Önemli olan bir mekanizma olarak anayasaların ve siyasetin karşılıklı ilişkisi, birbirini dizayn etme biçimleriydi. Öte taraftan bir başka soru tüm bu tartışmaların üzerinde asılı duruyor: Türkiye’de, devlet başkanlarının yetkilerini ya da dönemlerini kısıtlayacak, siyasal iktidarı hukuki zemine çekebilecek Bolivya Anayasa Mahkemesi ya da Amerikalılar-Arası İnsan Hakları Mahkemesi gibi bir yargısal mekanizma kalmış mıdır?

Eski adı Divan-ı Ahkâm-ı Adliye olan Yargıtay’ın kuruluş tarihçesinde bir ifade vardır: “Divan-ı Ahkâm-ı Adliye; şer'i, ruhani ve ticari mahkemelerin görev alanına giren davaların dışındaki hukuki ve cezai uyuşmazlıkları çözümlerdi. Görülen davanın sonucu kişilerle hükümet arasındaki uyuşmazlığa değinmekte ise o davayı şurâ-yı devlete sevkederdi.”

Peki bugün görülen davaların sonucu kişilerle hükümet arası bir uyuşmazlık haline geldiğinde, Yargıtay o davayı nereye sevk edecek? Yahut o uyuşmazlığın bizatihi tarafı olmakla mı kendisini yükümlü sayacak? Yargıtay’ın hafızasını, aslında vaatlerdeki gibi üyelerinin görev süresinin süresiz hale getirilmesinde değil de, tarihçesinde yazdığı gibi kişilerle hükümet arasında kaldığında ne yapacağında aramız gerekir bu yüzden. Hukukun hafıza meselesi orada saklıdır. Çünkü devlete, siyasal süreçlerden siyaseti çıkarabilme kudretinin verilmemesi gerekir, zaten hukukun hafızası da en çok o süreçlerde belirir.


Notlar ve Kaynaklar

Bu yazının Yargıtay seçimleri kısmına dikkatimi çeken değerli Av. Çiğdem Hacısoftaoğlu’na teşekkürlerimle.

Paul E. McGreal & James J. Alfini, Debate, First Amendment Limits on the Regulation of Judicial Campaign Speech: Defining the Government’s Interest, 157 U. PA. L. REV. PENNUMBRA 76 (2008)

Advisory Opinion Oc-28/21 On Presidentıal Re-Election Without Term Limits (Inter-Am. Ct. H.R.

Nicola Tommasini, Judicial self-empowerment and unconstitutional constitutional amendments, I•CON (2024), 1–30.

Mümtaz Soysal (2019). Suçsuz Anayasa. Mülkiye Dergisi, 43 (4), 829-833. 833

STEPHEN GILLERS, “IF ELECTED, I PROMISE [________]”— WHAT SHOULD JUDICIAL CANDIDATES BE ALLOWED TO SAY?, Symposium on Judicial Campaign Conduct and the First Amendment.

Binder, Christina; Morales Antoniazzi, Mariela: Towards Institutional Guarantees for Democratic Rotation: The Inter-American Court’s Advisory Opinion OC-28/21 on Presidential Re-election, VerfBlog, 2021/10/06, https://verfassungsblog.de/towards-institutional-guarantees-for-democratic-rotation/, DOI: 10.17176/20211007-014026-0.

https://www.yargitay.gov.tr/tarihce

https://www.statista.com/statistics/1448778/distribution-votes-cast-presidential-elections-el-salvador/