Öcalan Meclis’te!
Murat Belge

Devlet Bahçeli’nin Abdullah Öcalan’ı Büyük Millet Meclisi’ne davet ederken aklında nasıl bir plan olduğunu anlamadığımı itiraf edeyim. Başka birçok konuda da “Cumhur İttifakı”nı oluşturan partilerin nereye yöneldiklerini, ne yapmak istediklerini anlamıyorum. Herhalde kafanın sol bir mantığa göre ya da sağ bir mantığa göre çalışması bu anlamama durumuna yol açıyordur.

Amaçları sökemiyorum ya da oyunları okuyamıyorum; okuyamayınca şimdiye kadar olanları düşünüp bu yeni manevralarla neyin sağlanmak istendiğini anlamaya çalışmak kalıyor. Bunları düşününce de, Erdoğan-Bahçeli ikilisinin demokrasiyi bir adım ileri götürecek bir şey yapmayacağı sonucuna varmak güç değil. Nitekim Bahçeli o şaşırtıcı sözlerinden sonra Kürtler’e bahşettiklerinin en az yarısını geri aldı — “Kürt sorunu yoktur” diyerek.

Gene de, tartışmanın geldiği nokta bana anlamlı görünüyor. Çünkü Bahçeli Öcalan’ı Meclis’e çağırırken herhalde kolu bacağı prangalı bir Öcalan imgesinin davete icabet edeceğini düşünmüyordur. Serbest kalmış bir Öcalan imgesinin ise Türkiye toplumunun hangi sinirlerini “irite” ettiği, edeceği belli. Bunun olabilecek bir şey olduğunu (belki de olması gerekli bir şey olduğunu) söylemek epey cesaret ister diye düşünüyorum. Belki ancak Bahçeli söylerse “PKK’nın bir talebi” diye yorumlanmaz. CHP’nin ağzından böyle bir söz çıktığını bir düşünün…

Normal ahvalde –“Barış”ın müzakere sonucu geleceğini kabul ederek masaya oturmuşsak– Kürt tarafının ısrarla talep edeceği, demokrasi cephesinin mahcup bir tavırla “Olsa iyi olabilir” temennisinde bulunduğu, iktidarın ise yoğun bir patırtı kopararak reddedeceği bir şey. Bunu başkası değil, Devlet Bahçeli telaffuz etti!

Demirtaş’ı unutulmaya mahkum etmek, Kandil’i devreden çıkarmak gibi “olmayacak” diyebileceğimiz şeyleri de içeren bir “öneri”. Ama bunun telaffuz edilmesi önemli. Bakalım “ayine-i devran” bize ne gösterecek.