Kör Nokta; suçun suçlunun birbirine karıştığı bir trafik kazasından sonra verilecek bir adalet savaşının hikayesidir. Ama bu savaşın galibinin de mağlubunun da tek bir belirleyeni olacaktır; aşk. BeyazPerdeler
Deli Yürek Bumerang; Çevredeki bölücü örgüt tehdidiyle karşı karşıya kalan yerli halk örgütün ürkütücü gölgesi altında her an ölme ihtimaliyle yaşamaktadır. Bu tehlikeli duruma bir son vermek ve huzuru sağlamak adına harekete geçen Yusuf Miroğlu, eski askerlik arkadaşlarından oluşan bir ekiple çevre halkını kurtarmaya çalışacaktır. BeyazPerdeler
Deli Yürek, Ekmek Teknesi ve Kurtlar Vadisi dizisi, bazı zaaflarına rağmen, gerçek sinema tutkusuyla kotarılmış, sinema tadı alabileceğimiz, bu topluma hem ruh üfleyen, hem de bu toplumun ruhunu yeniden üreten öncü çalışmalardır. Ayrıca Osman Sınav, sadece öncü metinler üretmemiş, aynı zamanda, sinema ve televizyon dünyasında öncü işlere imza atacak genç bir sinemacılar ve televizyoncular kuşağı da yetiştirmiştir. O yüzden biraz gündemi değiştirerek, asıl çığır açıcı, dil kurucu ve ruh üfleyici çalışmalara bundan sonra imza atacağından kuşku duymadığım osman sınav'ı hatırlamak, hatırlatmak ve kutlamak istedim. Ruh kapılarımızı açan Osman Sınav'a dikkat diyorum. Yusuf Kaplan
Osman Sınav, 20 Mart 2025 tarihinde, tam da Ekrem İmamoğlu’nun diploması ve tutuklanmasının ardından kopan fırtınanın içinde, yarattığı dizi-sinema dünyasının kaotik ortamına uygun bir dönemde hayata gözlerini yumdu. Bu kaotik ortamdan dolayı, ‘Polat Alemdar cenazeye gelecek mi?’ ‘Polat Alemdar cenazeye geldi’ tarzı magazin haberlerine konu olmakla birlikte, hayatını vakfettiği dizi-sinema-yapımlarının ana gövdesi ve hepsinden önemlisi onun 28 Şubat’tan AKP’ye (Cumhur İttifakı) evrilen süreçte inşa ettiği hegemonya makinası, bu makinanın mimarisi ve söylemi pek de hatırlanmadı.
Osman Sınav, 1956 yılında Burdur-Yeşilova’da doğdu. 1975 yılında, İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi Resim Bölümü’nü bitirdi, ardından tekstil tasarımı ile ilgilendiği için 1977 yılında aynı okulun tekstil dizaynı bölümüne ardından da, gene aynı okulun sinema televizyon bölümüne kayıt oldu ve 1979 yılında mezun oldu. Uzunca bir süre reklam metinleri yazdı, kreatif direktörlük ve reklam filmlerinde yönetmenlik yaptı, 90’larla birlikte reklam sektöründen çekilerek tümüyle kendisini TV-sinema işlerine verdi.
Osman Sınav’ın 90’lı yıllardaki az bilinen işleri, onun içinden geldiği ülkücü Türk-İslamcı dünya görüşüne uygun, deplasmana çıkmış Özel Harp Dairesi’nin psikolojik harp tekniklerine uygun, sofistike olmaya çalışan, sosyalist anarşinin çıkmaz sokaklarında, ‘haklı’ davanın haksız insanlarının sosyal ve psikolojik açmazları etrafında döner (Örneğin, Gerilla). Bu işler, 90’lı yılların savaş konsepti ve bu konseptin kanserojen hali 28 Şubat süreci ve laikçi teokrasi ile tümüyle uyumludur.
Fakat Osman Sınav’ın asıl bilinmeye başlaması, Deli Yürek dizisi ile gerçekleşir.
Deli Yürek dizisi, Osman Sınav’ın, Şehrin Azizleri’ndeki yasadışı olanın, yasaların yetmediği yerde dağıttığı yargılar üzerinden ahlaki olarak meşruluğu ile God Father’ın maskulen-etik kodlarını, Good Fellas’ın erkek kardeşliğini, Türkiye kültürü ve Türkiye’nin içinden geçmekte olduğu özel harp tekniklerini, laikçi kodlarla harmanlaması sonucunda ortaya çıktı. Böylelikle, Osman Sınav’ın en önemli güzergâhı olan (derin) devlet-mafya işbirliği gerilimlerinde ‘racon’ hattı ortaya çıkmış oldu. Burada ortaya konulmuş olan konsept, sonrasında, değişik biçimlerde Kurtlar Vadisi, Eşkıya Dünyaya Hükümdar Olmaz, Ezel, Ben Bu Cihana Sığmazam gibi mafya-devlet dizilerinde çok değişik biçimlerde yeniden ve yeniden üretildi.
Osman Sınav’ın ikinci önemli açılımı ise mahalle oldu. Aslında, Bizimkiler, Mahallenin Muhtarları, Yuva, Çiçek Taksi, Perihan Abla gibi dizilerde mahalle meselesi epey didiklenmişti. Ne var ki, tüm bu mahalle dizileri içinde gene 28 Şubat konsepti ile uyumlu bir dizi olan Süper Baba, mahallelinin klişe değil, sosyal tip olarak görüldüğü bir dizidir, mahallenin bir bütün olarak sete dönüştürülmesi, müzikleri, cast’ı ve senaryosu ile Türkiye’nin dizi tarihinin önemli bir dizisi haline gelir.
Osman Sınav, 2000’lerden sonra televizyon dünyasına damga vuracak işler yapmaya başlar ama devir değişmektedir. Onun kurduğu televizyon dünyası ile Türkiye’nin girmekte olduğu yol arasındaki makas yavaştan açılmaya başlar. Zira, AKP’nin iktidarı ele aldıktan sonra, medya-televizyon dünyasına karşı başlatmış olduğu ilhak hareketinde önemli başlıklardan birisi de dönemin en fazla izlenen yapımlarının sahibi (yapımcı, senarist ya da yönetmen olarak) olan Osman Sınav’ın işleridir. Sınav açısından bakıldığında ise, 90’lı yılların iç savaş ve 28 Şubat konseptini sinema-TV yapımlarına başarılı bir şekilde aktarmış önemli bir izleyici kitlesine ulaşmış olmasına rağmen, yarattığı sinematografik dilin ait olduğu dünya ve bu dünyanın izleyicileri AKP rejiminde büyük bir hızla 90’ların parantezine sıkıştırılmakta; 2000’lerin Türkiye’sinde bunlara yer bırakılmamaktadır. Örneğin, 28 Şubat Türkiyesi ile tam uyumlu Koçum Benim’in yalnızca retoriği ve sanatı değil, oyuncu kadrosu (cast) da outcast haline getirilir (Tarık Akan, Ebru Cündibeyoğlu), Süper Baba’nın retoriği ve oyuncu kadrosu da benzer şeyleri yaşar.
Bundan sonra, Osman Sınav iki önemli işe, yapımcı-yönetmen-senarist olarak, imza atar: Ekmek Teknesi ve Kurtlar Vadisi. Kurtlar Vadisi, Deli Yürek ile oluşturulan konsepte 1. MİT Raporu ve 2. Mit Raporu ile uyumlu bir söylem ve gene devletin darbelerden sonra yaptığı Babalar Operasyonları ve sonrasında sürdürülen müzakereler gibi gerçek hayatın gerçek olayları ve gerçek tiplerinden esinlenmiş ‘hakikat’leri giydirir. Dizi tüm zamanların en fazla izlenen, en kült dizilerinden birisi haline gelir. Senaryo ekibinde Ömer Lütfü Mete vardır ve Soner Yalçın da, dizinin konsept danışmanıdır.
Özellikle Soner Yalçın’ın yaptığı müdahaleler sayesinde, Kurtlar Vadisi’nde (ya da Türkiye’de) post-truth’un galası yapılmış olur.
Osman Sınav’ın aynı yıllarda imza attığı ikinci iş ise Ekmek Teknesi’dir. Ekmek Teknesi’nde, artık Süper Baba’nın mahallesi biraz daha muhafazakâr, biraz daha milliyetçi, biraz daha absürttür.
Böylelikle, Osman Sınav’ın sinema-dizi dünyasını baştan başa kat edecek mekânlar olarak varoşlar, mahalle ve lüks semtler, sekülerler-muhafazakârlar, milliyetçiler-müstevliler ve Dede Korkut kitabının arketiplerinden yaratılmış efsane tipler ortaya çıkar: Kentli Müslüman, Muhafazakâr Mahalle(li), Kabadayı Bilge, Bilge Deli, Aksiyoner Milliyetçi, İhtiyat Kuvvet Taşra(lı), Münzevi Meczup, Mecnun Aşık, Canfeda Yoksul, İffetli Seküler Kadın, Derin Devlet Silahşörleri, Derin Devlet Aksaçlıları… Bu gerilimler, tipolojiler, mekânlar Osman Sınav’ın dizi-film dünyasının temel evreni olmakla birlikte, 2010’lardan sonra buraya savaş coğrafyası ve muvazzaf askerler ile onlara karşı mutlak kötü ‘teröristler’ de eklenir (Sakarya Fırat).
Bu iki diziyle birlikte, TV dizilerinde yeni tipolojiler ve bu tipolojiye uygun bir cast gelişir. Necati Şaşmaz, Hasan Kaçan, Kadir Çöpdemir, Şafak Sezer, Oktay Kaynarca, Selçuk Yöntem, Gökhan Uygun, Kenan Çoban, Yüksel Arıcı…
Osman Sınav, her ne kadar daha muhafazakâr ve daha milliyetçi mahalleler yaratsa da, AKP’nin henüz üç lider triumvirası tarafından daha liberal-İslamcı-demokrat saiklerle yönetildiği bir dönemdir bu ve Sınav’ın AKP yönetimine sinema-TV evrenini muhafazakârlaştırarak göz kırpması yeterli olmaz ve AKP yönetimi onun gönlünün o yıllarda Ergenekonculuk olarak bilinen genelkurmay blokundan yana olduğuna vehmeder ve Osman Sınav’ın iki büyük işi Kurtlar Vadisi ve Ekmek Teknesi’ni AKP’nin yeniçeri ocağına devşirir, kolonize eder. Böylelikle, Osman Sınav’ın 90’ların özel harp teknikleri üzerinden geliştirmiş olduğu süper babalığı, AKP rejiminin süt annesi olmaya dönüştürülür. Kurtlar Vadisi’ne ‘Taraf’ güncellemesi, Ekmek Teknesi’ne de cemaat uzantıları gelir…
Bu sürtüşmenin iki önemli örneği, 28 Şubat’tan AKP’ye miras kalan Derin Devlet bakiyesinin bir süre müstakil devam ettikten sonra, AKP tarafından içerilmesi olarak Kurtlar Vadisi’nin Osman Sınav’dan alınıp, Pana Film ve Şaşmaz kardeşlere verilmesidir. Benzer bir şekilde, Ekmek Teknesi de Osman Sınav’dan Pana Film ve Hasan Kaçan ekibine kalır.
Okullar-dershaneler üzerinden cemaat ile başlayan kavga ve ardından, AKP’nin yavaş yavaş MHP’leştiği yıllar (kabaca post-Gezi) sonrasında, AKP rejimi Osman Sınav’ın genel konsepti ile tam uyumlu hale gelir. 2009-2013 arasında Sakarya-Fırat, 2014 yılında Kızıl Elma dizileri Osman Sınav imzası ile TRT’de yayınlanır.
***
Türkiye’de sağ muhafazakâr kültürün kültürel hegemonyası olmadığına dair yanlış kanının herhalde en büyük sebeplerinden birisi, Osman Sınav’dır.
Bu yanlış inanıştan daha büyük yanlışlık, daha trajikomik inanış ise Osman Sınav’ın muhalif olduğunun düşünülmesidir. Buradan devam edersek bu iki büyük yanlışlık bir başka yanlışlık olan nasyonal sosyalizmin rejim içi bir çatışma alanı olmaktan ziyade, bir muhalif odak olarak görülmesini büyütür ve pekiştirir.
Osman Sınav, kendisi bir geçiş dönemi öznelliği olarak, 28 Şubat ile AKP’nin ortasında durur. Durduğu noktadan da, geniş kitlelerin kanaatlerini, Türk milliyetçiliğine tahvil eder ve bu havaleyi de ‘muhalif’ göstergelerle süsler. Aslında, rejim açısından baktığımızda, Osman Sınav’ın işleri bir cepten diğer cebe, cepte işler, çantada keklik işler olsa da, milliyetçiliğin anti-emperyalizm, yabancı düşmanlığının anti-kapitalizm, nasyonal sosyalizmin ulusalcılık olarak inceltilmesi sonucunda, muhalifleştiğini düşünen kitleler rejimin içinde kalırken; rejimin kültürel hegemonyasının belkemiğini oluşturan Osman Sınav işleri de, tıpkı Soner Yalçın ve OdaTV deneyimi gibi ‘muhalif’ alanın içinde ve rejimin dışında görülebilmiştir.
Dolayısıyla, AKP’nin erken yılları Osman Sınav’ın olgunluk-ustalık dönemine denk gelir ve onun yeşerttiği işler, meyveye durduğunda rejim tarafında müsadere edilmiştir; 2010’lardan sonra ise AKP’nin Cemaat ile arayı açıp, ülkücü-milliyetçi cephenin meşruiyet sistemini de müsadere etmesinin ardından, Osman Sınav’ın yapımları da rejimin merkezî söylemi içinde yer bulabilmiştir.