ABD’ye Özgü Kavramlar Sözlüğü: “Gerrymander”
Kenan Erçel

“Gerrymander”, seçim bölgesinin sınırlarını değiştirerek seçim sonuçlarını etkileme işlemine verilen isim. Okunuşu kulağa İngilizce’de de Türkçe’de olduğu kadar tuhaf geliyor; zira bir özel isim ile bir hayvan isminin melezlenmesinden türetilmiş bir kelime. 1800’lerin başında, seçimleri kendi partisinin adayları lehine yönlendirmek için Massachusetts eyaletindeki bir seçim bölgesinin sınırlarını “semender”i andıran bir şekilde düzenleten vali Elbridge Gerry’nin ismi o gün bugündür bu siyasi kurnazlık yöntemiyle anılagelmiş; valinin soyadıyla semender’in İngilizcesi olan “salamander” lehimlenip “gerrymander” olmuş. Bu kelimeye Türkçe karşılık bulma görevini Ulysses’i çevirme çılgınlığına kalkışmış Nevzat Erkmen’e havale ederek yazıya devam edelim.

“Gerrymander” vasıtasıyla seçimlerin nasıl yönlendirilebileceğinin detaylarına girmeden önce meselenin can alıcı noktasının altını kalınca çizmek gerekiyor: ABD’nin 50 eyaletinde seçilen temsilcilerden müteşekkil 435 sandalyeli Temsilciler Meclisi, eyalet ölçeğinde nispi temsiliyet sistemiyle değil, her bir sandalye için ayrı ayrı yapılan ve “kazanan hepsini alır” prensibiyle işleyen yerel seçimlerle seçiliyor. Bunun niye önemli bir husus ve “gerrymander”in nelere kadir olduğunu görmek üzere aşağıdaki basit örneğe geçelim:[1]

A şeması bir eyaletteki farklı siyasi görüşten iki cenahın coğrafî dağılımını temsil ediyor olsun. Kırmızı ABD’de Cumhuriyetçiler’in, mavi de Demokratlar’ın rengi olduğundan biz de bu parti aidiyetlerini kullanalım. (Siz isterseniz “Evet”çiler ve “Hayır”cılar diye de düşünebilirsiniz.) Renk dağılımından eyaletteki toplam nüfusun %40’ının Cumhuriyetçi, %60’ının Demokrat olduğu anlaşılıyor. Bu eyaletin Temsilciler Meclisi’nde 5 sandalyesi olduğunu varsayarsak kendisini Meclis’te temsil edecek üyeleri seçmek için eyaleti eşit nüfusa sahip 5 seçim bölgesine ayırmak gerekiyor.[2] Bu tasnifin farklı biçimlerini B, C ve D şemalarında görüyoruz.

B’deki tasnifte nispi temsiliyet ile örtüşen bir sonuç çıkıyor ortaya; zira Cumhuriyetçiler’in (kırmızı) 2, Demokratlar’ın (mavi) 3 seçim bölgesinde yüzde yüz hakimiyeti olduğu için Meclis’e aynı oranda temsilci gönderebiliyorlar. Ve fakat C’deki gibi bir tasnif yapıldığında 5 bölgede de Demokratlar (mavi) çoğunluğa sahip olduklarından Meclis’teki 5 sandalyeye de Demokrat adayları yerleştirebiliyorlar. D’de ise (Gerry-vari) bir tasnif sayesinde, toplam nüfusta azınlıkta olmalarına rağmen 5 bölgenin 3’ünde Cumhuriyetçiler (kırmızı) seçimi kazanıyor. Özetle, seçmen aynı seçmen ama nasıl gruplandırıldıklarına bağlı olarak çoğunluğun ya da azınlığın borusu ötebiliyor.

Kuşkusuz gerçek hayatta işler kartografik ve siyasi bakımdan çok daha karışık ama yukarıda resmedilen temel ilke geçerli. Ve tahmin edileceği üzere iki partinin başabaş çekiştiği bir siyaset arenasında seçim bölgelerinin tasnifiyle iktidar mücadelesinde avantaj sağlamak çok cazip ve bir o kadar suistimale açık bir vasıta. Bu yüzden gerek Demokratlar gerek Cumhuriyetçiler fırsatını buldukça “gerrymander”den kendi lehlerine istifade ediyorlar. Meselenin diğer önemli bir boyutu, seçim bölgesini tasnif etme yekisine sahip olan eyalet hükümeti vekillerinin de yine aynı seçimlerle göreve gelmesi. Dolayısıyla bir kere bir parti belirli bir eyalette üstünlüğü kazanınca o bölgenin sınırlarını kendi işine geldiği gibi çizme yetkisini de edindiğinden iyice o makamlara çöreklenebiliyor. Velhasıl 2016 seçimlerinde 435 sandalyeden sadece 6 tanesi (Demokratlar lehine) el değiştirdi; yani, Temsilciler Meclisi için yapılan oylamaların %98.6’sında bir önceki seçimi kazanan parti yine ipi göğüsledi. Benzer şekilde 2012 genel seçimlerinde toplam sadece 8 sandalye iki parti arasında el değiştirmişti. Tabii, parti dağılımı aritmetiğinde seçimden seçime kayda değer değişiklikler olmamasının tek sorumlusu “gerrymander” olgusu değil ama statükonun perçinlenmesinde bunun azımsanmayacak bir rolü var.

Nitekim “gerrymander” meselesi son son Demokratlar’ın daha çok ilgisine mazhar olmaya başladı. Her ne kadar bu yönteme her iki parti de sıklıkla başvursa da Cumhuriyetçiler özellikle son senelerde atağa geçmiş durumda. Obama’nın başkan seçilmesinden sonra dizginleri tekrar ele geçirmeye çalışan Cumhuriyetçi Parti lider kadrosu, sınırlarının değiştirilme sırası gelmiş eyalet hükümetlerine odaklanarak önce o yerel yasama organlarında çoğunluğu ele geçirip sonra da seçim bölgelerini kendi işlerine geldiğince şekillendirmeye başladılar.[3] Bu stratejinin başarısının kanıtlarından biri 2016 seçim sonuçlarıydı: ülke genelinde Demokratlar’ın başkan adayı Hillary Clinton, Cumhuriyetçi rakibi Donald Trump’tan 3 milyon daha fazla oy almış olsa da Demokratlar Temsilciler Meclisi’nde toplam sandalyelerin sadece %44’ünü kazanabildi. Cumhuriyetçiler’in başarısına geç uyanan Demokratlar Obama hükümetinin eski Adalet Bakanı Eric H. Holder’in liderliğinde şimdi karşı atağa hazırlanıyorlar. Belli ki önümüzdeki günlerde "gerrymander" kavramı ABD gündeminde daha sıklıkla yer almaya başlayacak. Seyreyleyelim Ali Gerry oyunlarını…[4]


[1] Kaynak: Washington Post (www.washingtonpost.com/news/wonk/wp/2015/03/01/this-is-the-best-explanation-of-gerrymandering-you-will-ever-see/?utm_term=.e7062347ff41)

[2] Siyasi bölgeler çizilirken uyulması gereken bir diğer kural da uzamsal süreklilik. Yani, bölgeyi oluşturan haneler, yukarıdaki şemalarda resmedildiği gibi, birbirine komşu olmak zorunda. Diğer bir deyişle, birbirinden kopuk adacıklar şeklinde öbeklenmiş hanelerden bir seçim bölgesi olamıyor. Ama iki öbeği çok ince bir hat ile birbirine teğellemek mümkün ve örnekleri var.

[3] David Daley’in bu stratejiyi derinlemesine ele aldığı “Ratf**ked” (2016) isimli kitabının altbaşlığı durumu özetliyor: “Amerika’nın Demokrasisini Çalmak için Gizli Planın ardındaki Gerçek Hikaye”. Hem bu kitabın temel argümanlarını özetleyen hem de Daley’i biraz mübalağa ile itham eden faydalı bir değerlendirme yazısı için bkz. www.washingtonpost.com/opinions/the-power-that-gerrymandering-has-brought-to-republicans/2016/06/17/045264ae-2903-11e6-ae4a 3cdd5fe74204_story.html?utm_term=.bc5c89f226de

[4] Dipnot bolluğundan da anlaşılacağı üzere böylesi kısa bir yazıda “gerrymander” gibi çetrefilli bir mevzunun hakkını vermek imkânsız. Ve fakat son olarak şöyle bir şerh düşerek noktalayalım: Her ne kadar yukarıda “gerrymander” (biraz da etimolojisi yüzünden) siyasi bir hinlik, katakuli ekseninde ele alınmış olsa da seçim bölgesi sınırlarının düzenlenmesinin bir siyasi mücadele zemini olmasının kendi içerisinde çarpık bir durum olup olmadığı tartışmalı. Seçim bölgelerinin partiler-üstü, bağımsız kıstaslar uyarınca nesnel bir biçimde çizilebileceğine inananlar oldugu gibi bölgelerin tasnifinin, eşyanın tabiatı gereği, siyasi ikilemlerden, etik tercihlerden azade olmayacağını iddia edenler de var. Ilk cenahta yer alanlara yeni ve ilginç bir örnek Tufts Üniversitesi Matematik Bölümü’nden.  Söz konusu bölüm, “gerrymander”ın görüşüldüğü davalarda uzman görüş belirtebilecek donanıma sahip olmak isteyenlere geometri temelli bedava bir yaz kursu vermeye başlıyor: http://www.chronicle.com/article/Meet-the-Math-Professor/239260