Bosna-Hersek’in başkenti Saraybosna’da kitleler, faşizm ve faşizm anmalarını protesto etmek için 16 Mayıs’ta sokaklara akın etti. Sosyalist Yugoslavya döneminde farklı etnik grupların barış içinde bir arada yaşadığı Saraybosna, yakın tarihinde yaşadığı katliamları ve etnik kökenli düşmanlıkları affetmemeye kararlı olmakla beraber, faşizme karşı duruşunu protestolar aracılığıyla gösterdi.
Saraybosnalıları sokaklara çıkartmaya motive eden temel olay İkinci Dünya Savaşı yıllarına dairdir. 1941’de faşist Ustaşa (Ustaša) rejiminin bölgede kurduğu kukla devlet aracılığıyla Sırp, Yahudi ve Roman kökenlileri katletmesi, 1945’e gelindiğinde sosyalist partizanların bölgeyi faşist güçlerden arındırmasıyla son bulmuştur. Ardından sosyalist partizanların lideri Jozip Broz Tito, Antifaşist Meclis’in kararı ile sosyalist Yugoslavya’nın kurulduğunu ilan etmiştir. Tito dönemi sosyalist Yugoslavya’sı farklı etnik gruplardan oluşan partizanları modern tarihlerinin en gurur verici isimleri olarak ansa da sosyalist Yugoslavya’nın dağılma savaşları çok-kültürlülüğe ve sosyalist mirasa ciddi oranda zarar vermiştir. Günümüzde Avusturya ve Hırvatistan’da neo-faşistler, partizanların öldürdüğü Ustaşa birliklerini de anmak için düzenli olarak bir araya geliyor. Bleiburg anması ise bunlardan sadece biri. Bleiburg’de öldürülen Ustaşalar anılırken, bu durum günümüzde faşizme dair gözlemlenen nostaljinin örneklerindendir.
Koronavirüs nedeniyle Bleiburg anmalarının adresinin değişmesi ve bu yıl Saraybosna’da yapılacak olması Saraybosnalıların tepkisini çekti. Bosna’nın Katolik kilisesi bu yılki anmaların Saraybosna’nın kalbinde yer alan Srca Isusova Katedrali’nde yapılmasını onaylaması ile kitleler tarihsel anmaların ve hafıza alanlarının faşizmden arındırılması zorunluluğuna inanarak sokakları planlanan anma günü olan 16 Mayıs 2020’de doldurdu.
Saraybosnalılar 1992-1995 yılları arasında yaşadıkları savaşın ve kuşatmanın anıları ile faşizmin ne kadar kanlı sonuçlar doğurduğunu deneyimlemiştir. Partizan tarihleriyle gurur duyan farklı etnik gruplar olarak “I ja sam antifašista” (“ben de anti-faşistim”) sloganları ile sokaklara yönelmişlerdir.
İkinci Dünya Savaşı gazilerinin oluşturduğu Antifaşist Birlik’in Saraybosna biriminin (SABNOR-BiH-a) başkanı Ibrahim Čomić’in yerel gazetelerden olan Žurnal’a verdiği röportajda Saraybosna’nın hâlâ çok-kültürlüğünün merkezlerinden biri olduğunu ve günümüzdeki ruhban sınıfının desteklediği etnik milliyetçilikten ve faşizmden utanç duyduğunu söyler. Her ne kadar neo-faşistlerin sayısı az da olsa bunun günümüz Saraybosna’sı ve Avrupa’sı için çok üzücü olduğunu vurgular.
Saraybosna, 1990larda etnik nefretin devlet elitleri tarafından alevlendirildiği sosyalist Yugoslavya’nın kültürel başkenti olarak bütün felaketlerden sonra da “Avrupa’nın Kudüs’ü”[1] olmak için direnirken, sosyalist tarihlerinin başlatıcıları olan partizanların mücadelesine gereken değeri vermek için protestolara katılmıştır. Koronavirüs nedeniyle resmî ve yarı resmî kanallarla toplanmanın ve sokağa çıkmanın zorlaştığı günlerde dahi istisna haline başkaldırıp; nefrete, faşizme ve faşizmin hatırlarına karşı birlik olmuşlardır.
[1] Nijazija Kostovic. (2001) Sarajevo: Evropski Jeruzalem, Sarajevo: Bravo Public Team.