İçinde yaşadığımız coğrafyanın siyasal kültürü hepimizi derinden etkiliyor; tek fark, kimimiz bu kadim kültürün dışında düşünemiyoruz, kimimiz ise tevarüs eden siyasal kültürü sorgulamayı tercih ediyoruz. Gelin birlikte “ittifak” kavramı üzerine düşünelim. “İttifak” bizim için ne anlama geliyor, ittifaktan ne anlıyoruz?
Alyans
Siyasal kültürümüzde “ittifak” düşüncesi üzerine kısa bir sohbet edeceksek ilk durağımızın burası olması gerekiyor: “Nikah” (ve yüzüğü).
Sözlükler “alyans” (allience) kelimesinin Fransızca “allier “bağdaşmak”, “bağdaştırmak”, “ittifak etmek” fiillerinden, “entia”” ön ekinden türediğini söylüyor.
Biz evlilik “ittifakı”nı sembolize eden yüzüğe kısaca “alyans” diyoruz; İngilizlerin “wedding ring” dediklerine Fransızlar “alliances de mariage” diyorlar. Avrupa tarihinin bir “kadın-erkek eşitliği” tarihi olmadığı da aşikâr ama yine de içinde bulunduğumuz toplumumdakinden farklı olarak alyans ve kontrat kavramları “nikah” sözcüğünün içine gömülmüş durumda. Bizde ise nikahın alyans ve kontrat ile bağı çok daha gevşek.
Kelime olarak “nkḥ” kökünden gelen “nikah” kelimesi Orta Farsçada “bakma”, “birine bakma”, “gözetme”, “bakımını üstlenme” anlamlarını taşıyor; Batı’da “alyans” kavramına mündemiç “kontrat” düşüncesi çok daha eşitsiz ilişkileri (bakımını üstlenme, gözetme gibi) ima eden “nikah” kavramında çok yavan; olsa olsa bir “bakımını üstlenme sözleşmesi” manasında bir nikahtan bahsedebiliriz.
Aynı husus alyans kelimesi üzerinden hareket ettiğimizde var. Evlilik “ittifakı”nı, ailenin kuruluş “sözleşmesi”ni sembolize/teşhir eden değerli madenden yapılan yüzüğe, “nikah yüzüğü” ya da “alyans” diyoruz. Alyans nikah yüzüğü eşanlamlı: Bu “bakımını üstlenme” (nikah) ve “ittifak” (alyans) kavramları arasında da kavramsal rabıta tesis etmemizi kolaylaştırıyor sanırım. Kolay yoldan söylersek. İttifak kavramının kültürel açılımında kollama, gözetme, himaye etme iması yok değil. Cumhur İttifakı tam olarak da böylesi bir ittifak, bir “hamilik ve banilik” alyansı değilse ne?
Patronaj, Patron/Reis ve bir “Politik Nikah” Olarak İttifak
Patronage kavramını Türkçede “himâyecilik/kayırmacılık” olarak kullanıyoruz. Hâmî himaye eden anlamında. Himâye edenleri bir grup olarak düşünürsek “humat” oluyor, himayesine girmek, sığınmak ise “perhiz”, “kaçınma” ve “içtinap etme” anlamlarına da gelen “ihtimâ” kavramıyla karşılanıyor.
Patronajın içindeki “patron” bize hiç de yabancı değil. Günümüzde daha çok “işveren” anlamında kullansak da “patron”, Batı dillerindeki “baba” (father) kelimesinin de babası olan Eski Yunancadaki “patēr”den (Latince “pater”) geliyorlar. Siyaset biliminin gözde kavramları paternalizmde bu membadan akıp gelmiş. Farsçadan bize geçen peder/pidar ve Arapçadan geçen baş (r’as) kelimesinden türeyen “reis” ile de patronun komşulukları mevcut. Uzun lafın kısası “patron” himâye eden, kollayan, bânî (bina eden, yapıp eden, pişirip taşıran…), reis anlamında ve Batılı komşusu “patronage” gibi nepotizm (“nephew”cilik, “yeğen/damat”cılık, akraba kollamacılık) ve “favoritizm” (ayrıcalıklı iç grupçuluk, “beşli çetecilik”) ya da “clientalizm” (siyasal otoritenin dağıtım ölçütlerine göre sunulan birtakım hizmetler ya da mallar karşılığında, siyasal destek talebi) kavramlarını da kapsayan simbiyotik ilişkileri ima ediyor. Sözün özü patronaj dediğimizde ister akraba-i taallûkat ile ister ayrıcalıklı iç gruplar ile her ne olursa olsun reis/hâmi ile kurulan bir alyans ilişkisinden, bir “politik-nikah” bir politik kollama, bakımını üstlenme, gözetme ilişkisinden, bir “simbiyotik yaşam”dan (değişik kişi ya da canlı türlerinin birbirlerinden faydalanma biçiminde yürütmüş olduğu birlikte yaşam şeklinin politik imasından) söz ediyoruz.
Cumhur Alyansı, Politik-Nikah, Simbiyotik İttifak
Kavramlar üzerindeki üstünkörü “sözlük turu”nun akabinde rahatlıkla, Cumhur İttifakı’nın “ittifakı”nın bir kontrat/sözleşme/anlaşma ittifakı değil, Türkçede alyans ile ifade ettiğiniz nikah ittifakına; bakımını üstlenme, gözetme ittifakına daha yakın olduğunu söyleyebilirim. Cumhur İttifakı içindeki sessizlik, ketumiyet; bu alyansın hâmi ve bânisi Reis’in “tartışma ötesiliği” ve AKP ile MHP/BBB/Hüda-Par (ve alyansın müstakbel simbiyoz-ortaklarının) arasındaki nikah (bakımını üstlenme, gözetme, himaye etme) ilişkisinin de bu hususun altını çizdiğini not etmekte fayda var. Buraya Ruşen Çakır’ın Medyascope’da tanımladığı türden bir “Torba İttifak”[1] yakıştırması da iyi gider düşüncesindeyim.
Diyalojik ve Kırılgan Bir İttifak: Millet İttifakı
Cumhur İttifakı ne kadar Reis-merkezli, simbiyotik ve monolojik -monoloğa, tek sesliliğe varan- bir ittifak ise, Millet İttifakı da o kadar diyalojik -hatta bazen de “horozu çok olan köyün sabahı geç olur” kabilinden cacophonic- bir ittifak olarak tanımlanabilir.
Şöyle ifade edeyim: “İttifak” adını verdiğimiz ve bugün siyasi literatürümüzün en çok “tüketilen” kavramlarından biri olan “ittifak”a nikah/alyans kavramlarını eklediğimizde Cumhur İttifakı’nın simbiyotik ittifakına; ittifak kavramına diyaloji ve müzakere kavramlarını eklediğimizde ise Millet İttifakı’nın kırılgan/problemli ittifakına ulaşıyoruz.
Diyaloji, “diyalog” kelimesinde de olduğu gibi, karşılıklı konuşmaya dayanan anlamında, “deliberative/müzakereci” ise siyaset bilimi derslerinin demokrasi teorileri mevzusunda top çevirmeye en müsait ve şık kavramlarından biri.
Seyla Benhabib Demokratik Moment ve Farklılık Sorunu’nda[2] ve The Claims of Culture: Equality and Diversity in the Global Era’da[3] müzakereci demokrasiyi temel olarak gruplara özgü farklılıkların kamusal alanda müzakere ve temsil edilmesi “siyasal söylemin” grup farklılıklarını tanıması anlamında kullanıyor.
Jurgen Habermas siyasal katılımı, katılan insanların kendi yaşamlarını belirleyen “norm”lara birlikte karar vermelerini mümkün kılacak bir katılım olarak tanımlıyor. Zaten müzakereci demokraside, ona göre, “pragmatik kaygıları, uzlaşmaları, benlik kavrayışı söylemlerini ve adaleti birbiriyle kaynaştıran bu demokratik usul, makul ya da adil sonuçların alınabileceği varsayımına temel oluşturur. Bu usulcü görüşe göre pratik akıl … söylem kurallarına ve tartışma biçimlerine dönüşür”.[4]
Elbette müzakereci demokrasi kavramı Millet İttfakı’nın “ittifak” düşüncesinden çok ama çok daha geniş bir toplumsal düzen/ilişkiyi ima ediyor. Ben Millet İttifakı’nı bir “deliberative/dialogic” demokrasi pratiği olarak tanımlama niyetinde değilim; sadece diyaloji ve müzakere kavramlarını ödünç alarak Millet İttifakı’nın “ittifak”ı ile Cumhur İttifakı’nın “ittifakı” arasındaki farkı çizebilecek taşları topluyorum.
Bir diyalojik/deliberative ittifak olarak Millet İttifakı ne kadar, farklılıkların temsiline, ittifaka katılan partilerin ve o partilere üye insanların kendi yaşamlarını belirleyen “norm”lara birlikte karar vermelerini mümkün kılacak bir katılıma dayanıyorsa, o kadar da kırılgan ve problemli bir ittifaktır.
Millet İttifakı’nın SWOT’unda onu güçlü (S) kılan ve önüne imkânlar (O) açan yönü (diyalog ve müzakere) aynı zamanda Millet İttifakı’nın zayıf (W) yönü ve ittifak için de bir tehdittir (T). Farklılıkların müzakeresinin, diyalojinin ne tür sorunlara yol açabileceğini 2-6 Mart arasında Millet İttifakı içinde yaşanan krizde de hep birlikte gördük. Bu kriz çözüldü; ama aşılmadı. Zaten diyalog ve müzakere “kriz”i içselleştirmek zorundadır. Krizin çözülmesi değil, “aşıl”ması müzakere ve diyalojinin de bitmesi/tükenmesi anlamına geleceğinden mümkün değildir. Farklı bir ifade ile Millet İttifakı içinde yeni bir krizin çıkmayacağının garantisi hiçbir zaman yok ve bu tam da onu güçlü kılan müzakereci yönünün doğasına mündemiç.
Cumhur İttifakı’nın simbiyotik doğası, bu ittifakın “politik nikah” (bakımını üstlenme) karakteri de onu stabil hale getiriyor; krizlerden koruyor. Millet İttifakı’ndakine benzer şekilde Cumhur İttifakı’nın güçlü yönleri ile zayıf yönleri de aynı membadan geliyor: Cumhur İttifakı’nın, nikah/ittifakın bakanı, gözeteni, hâmisi, bânisi patron (Reis) etrafında şekillenen bir monoloğa dayanması onun güçsüz yönü; lakin bu güçsüzlük onu krizlere karşı dayanıklı hale getiren güçlü de bir kalkan.
Seçimlere yaklaşık iki ay var. Daha önce de belirtmeye çalıştığım gibi bu süre “Türkiye Cumhuriyeti’nin en uzun iki ayı olacak”[5] ve ittifaklardan hangisinin ipi göğüsleyeceği sadece hangisinin içinde kriz çıkmayacağı ile değil, hangisinin farklılıkları/toplumsal muhalefeti ve renkliliği başarıyla temsil ettiğiyle de belirlenecek.
[1] Ruşen Çakır “Erdoğan’ın Torba İttifakı”, Medyasope, 12 Mart 2023, https://medyascope.tv/2023/03/12/erdoganin-torba-ittifaki/
[2] Benhabib, S. (1999). “Demokratik Moment ve Farklılık Sorunu” (çev. Z. Gürata ve C. Gürsel), Demokrasi ve Farklılık: Siyasal Düzenin Sınırlarının Tartışmaya Açılması (ed. S. Benhabib), s. 11-35, İstanbul: Demokrasi Kitaplığı.
[3] Benhabib, S. (2002). The Claims of Culture: Equality and Diversity in the Global Era, New Jersey: Princeton University Press.
[4] Habermas, J. (1999). “Demokrasinin Üç Normatif Modeli” (çev. Z. Gürata ve C. Gürsel), Demokrasi ve Farklılık: Siyasal Düzenin Sınırlarının Tartışmaya Açılması (ed. S. Benhabib), s. 37-51, İstanbul: Demokrasi Kitaplığı, s. 44.
[5] Mete Kaan Kaynar, “Cumhuriyet’in en uzun iki ayı“, Gazete Duvar, 13 Mart 2023, https://www.gazeteduvar.com.tr/cumhuriyetin-en-uzun-iki-ayi-makale-1607889