Mariano Schuster ve Pablo Stefanoni Arjantin’de yayımlanan Nueva Sociedad dergisinin iki sorumlusu. Pablo Stefanoni 2021’de Arjantin’de yayımlanan İsyan Sağa mı Geçti? [¿ La rebeldía se volvío de derecha?] başlıklı kitabında, 19 Kasım’da Arjantin’de seçimlerde ortaya çıkan tabloyu öngörüp, şu soruyu soruyordu: “Nasıl ilericilik ve siyaseten doğruculuk karşıtlıkları yeni bir sağduyu inşa ediyorlar ve neden sol inisiyatifi kaybediyor ya da neden sol onları ciddiye almalı?” Stefanoni, Arjantin’de Milei vakasına iki yıl öncesinden dikkatimizi çektiği bu kitabında, bununla yetinmeyip, dünyanın çeşitli bölgelerinde giderek büyüyen bu radikal ve “isyankâr” yeni sağ hareketleri ele alıyor. Bu kitapla ilgili bir tanıtım yazısını da yakında yayımlayacağız (Ahmet İnsel).
***
Liberteryen Javier Milei, Peronist Sergio Massa'nın %44,3 oyuna karşılık %55,7 oy alarak Arjantin başkanlık seçimlerini anketlerin öngördüğünden çok daha büyük bir farkla kazandı. Küresel aşırı sağa yakın duran bu aykırı kişilik, eksantrik tarzı ve asi saçlarıyla tanındığı televizyon stüdyolarından iki yıl içinde Casa Rosada'ya [Pembe Ev, Arjantin'de hükümet binasının adıdır] ulaştı. Arjantin birkaç ay önce imkânsız gibi görünen bu duruma nasıl geldi? Ülke tarihinde ilk kez, hiçbir yönetim deneyimi olmayan, belediye başkanı ya da eyalet valiliği yapmamış ve Kongre'de kayda değer bir temsil gücü bulunmayan bir kişi başkan oldu.
I
Hiçbir siyasi deneyimi olmayan, Keynes karşıtı sert çıkışları ve siyasi "kastı" küçümsemesiyle tanınan Javier Milei, Arjantin seçimlerinde bir tür ilericilik karşıtı seçmen isyanını dile getirdi, bunu harekete geçirdi. Bu sürecin elbette yerel özellikleri var, ancak Arjantin’i aşan çok daha geniş bir olguyu ifade ediyor. Yurttaşların bir kısmının Milei'ye oy vermesine yol açan konformizm karşıtlığının ekonomik durumla ilgili birçok nedeni bulunabilir ama liberteryenizmin bu yayılışı, toplumsal rahatsızlığı ve siyasi ve kültürel elitlerin reddini iyi yakalayan statüko karşıtı söylemlere sahip alternatif sağcıların ortaya çıktığı küresel bir fenomenle de bağlantılıdır. Sağın genişlemesi her zaman ekonomik gerekçelere dayanmıyor. Aşırı sağ, yerel somut toplumsal duruma dayanan toplum içi bölünmeler yaratıp, refah düzeyi yüksek ülkelerde de gelişiyor. Milei, iklim değişikliğinin sosyalizmin ya da "kültürel Marksizm"in bir icadı olduğunu öne süren ya da bir tür ilerici neo-totalitarizm altında yaşadığımızı iddia eden söylemler gibi, küresel radikal sağcıların söylemlerinin çoğunu, çoğu zaman sindirilmemiş bir biçimde benimsiyor.
Milei fenomeni büyük ölçüde tabandan gelişti ve uzun süre siyaset bilimciler kadar, siyasal ve iktisadi elitlerin de dikkatinden kaçtı. Böylece Arjantin'de hiçbir geleneği olmayan (arz kendi talebini yaratır) "paleoliberteryen" bir ideolojiyle toplumsal hoşnutsuzluğa rengini vermeyi başardı. "La casta tiene miedo" (Kast korkuyor) ve "Viva la libertad, carajo" (Yaşasın özgürlük, lanet olsun) sloganları, Milei'yi yaşlı liberal-muhafazakârların katılığından uzaklaştıran bir rock estetiğiyle harmanladı.
Milei’nin söylemi "defolup gitsinler" ruhunu taşıyor. 2001 yılında neoliberal hegemonyaya karşı kullanılan bu sloganı, yeni sağın savaş çığlığı haline getirmeyi başarması dikkat çekici.
II
Matematiksel iktisatçı olan ve başlangıçta klasik liberalizm savunucusu olan Milei, 2013 yılı civarında Avusturya iktisat okulunun en radikal versiyonu olan Amerikalı Murray Rothbard'ın fikirlerini benimsedi. Milei'nin siyasi yükselişi, gösterişli tarzı, siyasi "kast"a karşı mide bulandırıcı söylemi ve anarko-kapitalizmle özdeşleştirilen ve demokrasiye şüpheyle yaklaşan bir dizi ultra-radikal fikirle gerçekleşti.
Milei, 2016'dan bu yana, özellikle televizyondaki konuşmaları, kitap tanıtımları, Youtube videoları veya parklarda düzenlediği halka açık konferanslarla, çeşitli liberter yazarları okumaya başlayan ve birincil destek tabanı haline gelen gençler üstünde güçlü bir cazibe yarattı. Siyasete atıldığı 2021 yılında Temsilciler Meclisi'ne girdikten sonra, işçi sınıfı mahalleleri de dahil sosyal kesimler arasında yatay bir destek de kazandı. Ayn Rand'ın Atlas Silkindi kitabından fırlamış gibi görünen söylemi, popüler girişimcilik ve bu kesimlerin devlete karşı bazen radikal de olabilen ikircikli ilişkisi ile bağlantı kuruyor. Pandemi ve devletin buna karşı aldığı sınırlama önlemleri, Milei'nin temsil ettiği “özgürlük” yanlısı birçok dinamiği besledi.
III
2015-2019 yılları arasında devlet başkanlığı yapan ve Juntos por el Cambio (JxC, Değişim için Birlik) koalisyonunun "sert kanadının" lideri Mauricio Macri'nin desteği Milei'nin ikinci turdaki şansı için belirleyici oldu. Macri ve ilk turdaki adayı Patricia Bullrich'in (ilk turda üçüncü geldi) desteğiyle, Milei'nin birinci turda %30'luk oy oranına ulaşan kast karşıtı söylemi, ikinci tura doğru Bullrich'in sloganı olan "Kirchnerizm ya da özgürlük" söylemine dönüştü. Bundan itibaren stratejisi Kirchner karşıtı oyları ifade etmekten ibaret kaldı. Bu tabana dayanarak Peronizm’e karşı koyabilecek kadar güçlendi. Ancak bu aynı zamanda Milei’yi Macri'ye son derece bağımlı hale getirdi. Macri ise, Milei'nin yapı ve donanım eksikliğini dikkate alıp, onun yönetiminin başarısızlığının ardından kendinin iktidarı yeniden kazanma olasılığını gördü: Macrismo, sadece doğmakta olan Mileizm'e kadro sağlamakla kalmayacak, aynı zamanda Milei de asgari bir yönetilebilirlik elde etmek için Macri'nin milletvekillerine bağımlı kılacak.
IV
İlk turdan sonra Milei, seçmenlerin büyük bir bölümünün eşitlikçi ve kamu hizmeti yanlısı duyarlılıklarıyla çeliştiği için devletin tamamen özelleştirilmesi yönündeki en radikal söylemlerini terk etti. Pazar günü, La Libertad Avanza'nın (LLA, Özgürlük İlerliyor) adayı, Peronizm'in adayına bir puandan biraz fazla yaklaştığı stratejik Buenos Aires eyaletinde etkileyici sonuçlar elde etti. Buenos Aires'in durumu semptomatiktir: Peronizm yıllardır buradaki siyasi ve manevi kalesini korumakla övünüyor. Ama aradaki farkın bu kadar küçük olması, Peronizm’in bu eyaletteki ve özellikle en yoksul bölgelerindeki tarihsel gücünü yeniden değerlendirmeye davet ediyor. Bu tarihsel güç, 2015'te Macrismo tarafından da tehdit edilmişti. Milei aynı zamanda Córdoba, Santa Fe ve Mendoza gibi ülkenin üretim merkezleri olan eyaletleri de silip süpürdü, Arjantin'in neredeyse tüm eyaletlerinde birinci geldi. Şimdi asıl soru, bir türlü açıklayamadığı ekonominin dolarizasyonu ya da Merkez Bankası'nın kapatılması da dahil olmak üzere, en radikal programından geriye ne kaldığıdır.
V
Milei başkanlık tartışmasındaki hezimetini kendi lehine çevirmeyi başardı. O tartışmada rakibi Massa onu neredeyse nakavtla yenmişti. Devletin içini dışını mükemmelen tanıyan, hangi odaya bakacağını bilen ve yıllık enflasyon oranı %140'ın üzerindeyken Ekonomi Bakanlığı yapmış olmasına rağmen "kurşun yemeyecek" bir adamdı Massa. Karşısında ise polemiğe girme kapasitesi olmayan, neredeyse depresif bir Milei vardı; seçim mitinglerinde elinde elektrikli testereyle ortaya çıkıp "yoksullaştıran politikacıların kıçlarına tekmenin basılması" çağrısında bulunan karizmasından çok farklıydı. Ancak Massa'nın zaferinin Pirus zaferi olduğu ortaya çıktı. Massa, seçmenlerin büyük bir kısmı tarafından reddedilen aşırı profesyonelleşmiş politikacı tipini de temsil ediyordu. Arjantin’in en eski partisi olan Radikal Yurttaş Birliği (Uníon Cívica Radical) liderlerinin ve Buenos Aires'in eski belediye başkanı Horacio Rodríguez Larreta gibi merkez sağın ılımlı kesimlerinin az ya da çok açık desteğiyle kampanyada bir tür kast cephesi oluşturdu. Bunun karşısında Milei eninde sonunda ilerici karşıtı trollüğü bir başkanlık projesine dönüştürmeyi başardı.
Milei'nin 19 Kasım'daki zaferinin ardından kalabalıklar sanki bir futbol zaferiymiş gibi kendiliğinden sokaklara döküldüler. Milei'ye verilen oylar, öfke oylarının, son derece ütopik ve mesihçi bir söylem ve birkaç reaksiyoner ifadeyle ilişkilendiren yeni bir umut biçiminin birleşimiydi: Milei, kendini Musa ile bile karşılaştırarak, Arjantin halkını "devletçilik" ve "çöküşten" kurtaracak kişi olarak sundu. İki yıl içinde Gotham City'de isyan çağrısı yapan bir tür Joker'den beklenmedik bir yeni başkana dönüştü.
"Milei'nin stratejisi bir kasırgaydı, birçok açıdan nereye gittiği belli değildi ve dağınıktı ama etkiliydi ve kışkırtılmaya zorlayan bir güçtü. İnsanlar Milei'nin başrolde olduğu yeni bir gösterinin girişini oylarıyla ödediler," diye yazdı yorumcu Mario Riorda bir yazısında.
Şimdi asıl soru, bu ütopyanın bir hükümet programına nasıl dahil edileceğidir: Mileismo "Macrismo 2.0"dan başka bir şey olacak mı? Kabinesinin Mileístas ve Macristas'ın bir karışımı olacağını ve Patricia Bullrich'in merkezî bir rol oynayacağını zaten biliyoruz. Diktatörlüğün eski askerleri de dahil olmak üzere, radikal sağla ilişkili bir avukat olan ve İtalya'da Başbakan Giorgia Meloni için bir referans olan Başkan Yardımcısı Victoria Villarruel'in rolünün ne olacağını da göreceğiz.
VI
Seçimden önceki son birkaç günün ilerici "mikro-militanları" -toplu taşıma araçlarında ve diğer kamusal alanlarda söz alan sıradan insanlar- beklenenden daha güçlü bir dalgayı tersine çevirmeye yetmediler. Milei'nin, son diktatörlüğün işlediği suçların yanı sıra, iklim değişikliğinin de inkârına ve (bir canavarlık olarak gördüğü) sosyal adalete karşı önerilerine odaklanan bu mikro-militanlar, bir uyarı sesi olarak tasarlanmıştı. Ancak Massa'nın projesinin neden çekici olabileceğini açıklamadılar, sadece elde edilmiş hakları kaybetmemek için bir baraj oyu verilmesi gerektiğini söylediler.
Bu ilerici mikro-militanların birçoğu, Milei'nin "kast karşıtı" söylemine dayanak yaptığı siyasi sistemin, Massa'nın "ulusal birlik" önerisiyle desteklenen savunusuna sarıldı. Öte yandan, mikro-militanlar Peronist adayın (çoğu zaman inanmadıkları) niteliklerini vurgulamak yerine, rakibinin "faşist" tehlikesi konusunda uyarıda bulundular. Kirchnerizm'in kendisinin çok zayıflaması, bu konuşmaların genellikle duyulmamasına ya da "yeni adama" -her ne kadar bu yeni adam boşluğa atlamak anlamına gelse de- oy vermeye kararlı bir kesim tarafından vaaz olarak algılanmasına yol açtı. Ayrıca Mileizm’in de Y kuşağı içinde çoğu dijital olan kendi mikro-militanları vardı.
Seçim sonucu, Brezilya’da Jair Bolsonaro'nun 2018'de Fernando Hadad'a karşı aldığı sonuçla neredeyse aynı oldu. Massa'nın kampanyasının merkezinde olan "korku", Milei'nin kampanyasını besleyen "bıkkınlık" ile çatıştı. Arjantin ilericiliği şimdi bu yılların muhasebesini yapma ve içinde potansiyel bir gerici dalga barındıran yeni politik-kültürel ortamda kendini yeniden keşfetme ihtiyacıyla karşı karşıya.
"Bu seçimler sadece Kirchnerizm, Unión por la Patria (Vatan için Birlik) ya da genel olarak Peronizm için bir yenilgi değildir. Her şeyden önce sol için bir yenilgidir. Sol için, değerleri, gelenekleri, kazandığı haklar ve güvenilirliği için siyasi, sosyal ve kültürel bir yenilgidir," diye yazıyor tarihçi Horacio Tarcus.
VII
Milei'nin zaferi ülkede kendi ultra-kapitalist ideolojisi doğrultusunda kültürel bir değişim yaratacak mı? Bu seçmen desteğini etkin bir kurumsal güce dönüştürebilecek mi? Liberteryenler ve Macricilerin birleşiminin ürünü olan bu yeni sağ, "normal" bir şekilde yönetebilecek mi?
Milei, Değişim için Birlik’i yendi ama şimdi ikinci turda aldığı oy desteğinin devamı Macri ve Bullrich'e bağlı olacak. Sonuçta Milei başkanlığı, Macri ise siyasi gücü kazandı. Milei söz verdiği radikal düzenlemeleri yapabilecek mi? Macri'ninkinden (2015-2019) çok daha sağda olacak ve şok terapisi vaat eden bir hükümete karşı sendikaların ve toplumsal hareketlerin direnişi ne kadar güçlü olacak? Milei, reformlarını destekleyecek bir toplumsal taban oluşturmayı başarabilecek mi?
19 Kasım akşamı saat 10’dan sonra seçilmiş başkan destekçilerinin önünde barikat söylemine ve geleneksel tonuna geri döndü. Kendisini "insanlık tarihinin ilk liberal-liberter cumhurbaşkanı" olarak takdim etti. 19. yüzyılın liberalizmine atıfta bulundu ve projesinde "ılıklara" yer olmadığını tekrarladı. Destekçileri ise "Hepsinden kurtulduk, bir tane bile kalmadı" sloganı atarak tepki gösterdi.
Not: Bu yazı Nueva Sociedad’da yayımlanmıştır.
Çeviren: Ahmet İnsel