Birkaç gün içinde İsrailliler Filistinlilerin on yıllardır deneyimlediği ve hâlâ deneyimlemeye devam ettiği şeyleri yaşadılar – askerî baskınlar, ölüm, zulüm, katledilen çocuklar, yollara yığılan cesetler, abluka, korku, sevdiklerinin akıbetinden endişe etme, esaret, intikam hedefi olma, savaşçılarla siviller arasında ayrım gözetmeyen ölümcül ateşe maruz kalma, aşağılanma konumu, binaların tahrip edilmesi, tatil veya kutlamaların mahvolması, güçlü ve silahlı adamlar karşısında zayıflık ve çaresizlik, yakıcı bir aşağılama.
Bunu bir kez daha hatırlatmak gerekiyordu – ve öyle yaptık. Devam eden zulüm ve adaletsizlikler beklenmedik yerlerde ve zamanlarda patlak verir. Kan dökme sınır tanımaz.
Dünya aniden tersine döndü ve Filistinlilerin günlük kâbusu İsrail’deki yaşamı on yıllardır karakterize eden normallik görüntüsünü paramparça etti. Hamas askerî dehasını, planlar yapma yeteneğini, onları gizli tutma ve oyalama taktiklerine başvurma becerisini gösteren sürpriz bir operasyonla onu paramparça etti.
Operasyona katılan Hamas militanları İsrail’in iki milyon insanı tıkıştırdığı dünyanın en büyük hapishanesinin duvarlarını delmek için çeşitli yöntemler kullanarak yaratıcılıklarını sergiledi. Silahlı militanlar canlarını feda etmeye kararlı şekilde bu harekâta giriştiler ve öldürülme ihtimallerinin kuvvetli olduğunu kesinlikle biliyorlardı. Bazıları intikam orjileri gibi görünen olaylarda yüzlerce İsrailli sivili öldürdüler ki komutanlarının bunu engelleyecek kadar akıllı olmadığı ya da katliamlar yapılmasını taktik nedenlerle de olsa pek önemsemedikleri anlaşılıyor.
Üç gün sonra Filistin infialinin yol açtığı bu kitlesel eylemlerin büyüklüğü açığa çıkmaya devam ederken İsrail’in Gazze’deki yoğun hava saldırıları halihazırda çoğu sivil 560’tan fazla kişinin ölümüne, 120 bininin yerinden edilmesine ve binlercesinin yaralanmasına sebep oldu.
İsrail’in Gazze Şeridi’ne yönelik olarak başlattığı ve Hamas’ın da karıştığı her savaşta özellikle sivillerin öldürülmesi göz önüne alındığında şu soru sorulmalıdır: Bu örgütün gerçekçi bir eylem planı ve siyasi hedefi var mı yoksa niyeti esasen Gazze sakinlerinin gözündeki itibarını düzeltmek mi? Başlattığı askerî operasyona bu sefer saldırı altındaki Gazzeli sivillere yardım etme ve onları kurtarmaya yönelik bir lojistik plan eşlik ediyor mu? Yoksa görev yine uluslararası yardım kuruluşlarına mı düşecek?
Filistinlilerin Hamas’ın mevcut başarısına sevinçle tepki vermesi kimseyi şaşırtmamalı. Sonuçta, güçlü düşmanın zayıflığı tüm çıplaklığıyla ortaya çıkarıldı – Batı Şeria’daki Havara kasabasında dua eden yerleşimcileri ve Filistinlilere ait pınarları ele geçiren Yahudileri korumakla meşgul hazırlıksız bir ordu. Savaşın çocukları tüfeklerinin ucuyla dürterek uykularından uyandırmak veya zırhlı bir ciple bir mülteci kampını basmak olduğunu düşünmeye alıştığından kafası karışmış askerler ve polis memurları. Kendi başarılarından çok emin oldukları için insan faktörünü (başka deyişle her insanın paylaştığı özgürlük arzusunu) ihmal eden casus yazılım mucitleri ve işbirlikçilerle çalışan Şin Bet ajanları.
Esir alınan İsraillilerin sayısı netleşince Gazzeliler Şabat gününde “Siderot’un nüfusunun yarısı Gazze’de, Gazze’nin nüfusunun yarısı ise Siderot’ta” diye şakalaştılar. Bunlar ömür boyu hapse mahkûm olmuş; Jiyya, Burayr, Hamam, Najd, Dimra, Simsim ve Gazze Şeridi çevresindeki diğer tahrip edilmiş köylerin (saldırılan kibbutzların ve İsrail şehirlerinin bugün bulunduğu yerlerin) neye benzediğini ancak göçmen büyükannelerinin anlattığı hikâyelerden bilen insanların şakalarıdır. Ama bu sevinç ve başarı hissinin arkasından ne gelir?
Daha önce normal yaşamının biraz sarsıldığı durumlarda olduğu gibi İsrail’in vardığı otomatik sonuç şimdiye kadar ölüm ve yıkımla hedeflerine ulaşamadıysa daha fazla Filistinliyi havadan bombalayarak öldürmek, daha fazla yıkım ve intikamdır. Hükümet ve ordunun yanı sıra çok sayda İsraillinin de vardığı sonuç budur. Ayrıca İsrail’in yapısal şiddeti ve zalimliğini, Filistin halkının kendi topraklarından devamlı olarak mahrum edildiğini görmezden gelirken, İsrail’e destek için yarışan Batılı hükümetlerin vardığı sonuç da bu görünüyor.
Not: Bu yazı, 10 Ekim 2023'te Haaretz'te yayımlanmıştır.
Fotoğraf: Mahmud Hams / AFP
İngilizceden çeviren: Barış Özkul