İsrail Maliye Bakanı Bezalel Smotrich [Dinî Ulusal Parti (MAFDAL), dindar Siyonizm savunucusu], anketlere göre partisinin kazanması beklenen sandalye sayısının azlığına rağmen, Filistinlilere boyun eğdirme planını uygulamaya koymuş ve hatta kendisinin kamuoyuna açıkladığı çizgi ve sınırların ötesine geçmiştir. Smotrich'in "kararlı plan" olarak tanımladığı bu plan, yargı reformunun ikiz kardeşidir. Bu planları hazırlayanlar ve bunların destekçileri ve savunucuları giderek güçlenen dindar Siyonist yerleşimciler çevresinden geliyor.
İsraillilerin çoğunluğu, özü hükümete sınırsız siyasi güç vermek ve sosyal hizmetlerin sağlanmasındaki müdahalesini daha da azaltmak olan yargı darbesine karşı çıkmışlardı. Buna karşılık İsrailli Yahudilerin daha büyük bir çoğunluğu, bu darbeci hükümetin tüm Filistinlilere uyguladığı politikayı, pratikte zımnen ve TikTok'ta açıkça onaylıyor. 7 Ekim katliamı bunun doğrudan nedeni. Ancak bu politika, esasen İsrail'in en az on beş yıldır sürdürdüğü boyun eğdirme politikasının aynısıdır. Açık sözlü olan Bezalel Smotrich, bunu tam olarak ifade etmekten başka bir şey yapmadı.
Yedi yıl önce, 2017 baharında, o zamanlar Habayit Hayehudi (Yahudi Evi) partisinde milletvekili olan Smotrich, dışa kapalı dinî Siyonist çevrelerde nehirden denize tek bir halk, Yahudi halkı için, bir devlet planı sunmuştu (bkz. Haaretz, 22 Mayıs 2023). Bazıları Filistinli çocuk ve kadınların katledilmesinin planın üçüncü seçeneğine dahil olduğu sonucuna varmıştı: göç etmeyi reddeden ya da kalıp, bu ülkede ulusal haklarının yerine getirilmemesini kabul etmeyen Filistinlilere karşı topyekûn bir savaş.
Bu planına yönelik Haaretz'de yayımlanan eleştirilere verdiği yanıtta, Smotrich sözlerine getirilen aşırı yorumları ve sözlerinin bir İncil tefsirine göre, fethetmek üzere olduğu toprakların sakinlerine Yeşu bin Nun [Musa'nın halefi olarak Vaat Edilmiş Topraklara giden peygamber Yeşu] tarafından gönderilen mesajlara dayandığı gerçeğini tamamen reddetti (Haaretz, "I didn't call for the wholesale killing of all Palestinians" - "Tüm Filistinlilerin katledilmesi çağrısında bulunmadım", 4 Haziran 2017).
Halbuki yedi yıldan uzun bir süre önce Ravit Hecht'e verdiği samimi bir röportajda (Haaretz, 3 Aralık 2016) Smotrich Yeşu'dan ve mektuplarından bahsetmişti. Ravit Hecht'e "[Çatışmaya] biz karar veririz: Ben onların [Filistinlilerin] devlet kurma umutlarını yok ederim," demişti. "Nasıl?" diye sorulduğunda ise şu yanıtı vermişti: "Yeşu topraklara girdiğinde, orada yaşayanlara üç mektup gönderdi: [bizim yönetimimizi] kabul etmek isteyenler kabul edecek; ayrılmak isteyenler ayrılacak; savaşmak isteyenler savaşacak... Ayrılmak isteyenlere, ki olacaktır, yardım edeceğim. Artık umutları ya da beklentileri kalmadığında, tıpkı 1948'de ayrıldıkları gibi ayrılacaklardır."
Smotrich'in savaşın başlangıcından bu yana Gazze'deki savaşçı olmayanlar için “insani” bir çözüm olan gönüllü nüfus transferini heyecanla savunan hükümet üyeleri ve siyasetçilerden biri olması tesadüf değildir. Hava saldırıları da buna katkıda bulunuyor. Gerçekten de her gün Gazze'deki en cesur yurtseverler bile, eğer paraları ya da doğru bağlantıları varsa, yıkım ve ölümün dehşetinden kaçarak bölgeyi terk ediyorlar.
2016'ya geri dönelim. Smotrich, Ravit Hecht'e şunları söylemişti: "Gitmeyenler Yahudi devletinin yönetimini kabul edecekler, bu durumda kalabilirler. Kabul etmeyenlere gelince, onlarla savaşıp yok edeceğiz." O dönemde Knesset'in genç üyesi Batı Şeria'ya odaklanmış ve buranın ilhakını, yerleşim yerlerinin genişletilmesini ve yerleşimcilerin sayısının arttırılmasını boyun eğdirme sürecinin ana silahı olarak sunmuştu. Bugün, yenilgi ve boyun eğdirme tüm bölgeler için geçerli paroladır.
Zaten ikiye bölünmüş olan Batı Şeria, köy ve kasabaların çıkışlarındaki barikatlar, kontrol noktaları ve kapısı kilitli duvarların yanı sıra, yerleşimcilerin açtığı yeni yollarla daha da parçalanmıştır. Sivil idare, ordu ve görünürde örgütlü yerleşimciler Filistinlileri topraklarından sürmeye devam ediyor. Smotrich tarafından organize edilen ekonomik intikam önlemleri, bölge sakinlerini uzun yıllardır görülmemiş ölçüde yoksullaştırdı. Aynı zamanda hükümet, Yahudiler için giderek daha fazla konut yapılmasını onayladı. Gazze Şeridi'ndeki bu kanlı savaşın görünürde bir sonu yok.
Bezalel Smotrich, savaştan önce bile Arap nüfusa verilen devlet ödeneklerini kesmeyi ihmal etmemişti. Ve arkadaşı/rakibi Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir'in liderliğindeki polis güçleri ve yangına körükle giden kamuoyu, Filistinli İsrail vatandaşlarının Gazze Şeridi'nde yaşayan halklarının kötü durumu karşısında acı ve şok duygularını bile ifade edememelerini sağlıyor.
Yargı reformuna karşı savaşın öncüsü olan Silah Arkadaşları [yargı reformuna karşı gösterilerde yer alan çeşitli ordu birliklerinden kadın ve erkeklerden oluşan bir örgüt], Gazze'nin ezilmesinin ve sivillerin katledilmesinin öncüleri [bu yedek askerler şimdi seferber edildi]. Yaklaşık bir yıl önce, reforma karşı çıkan yüz binlerce İsrailli gösterici, meslekî beceriksizliği ve bakanlıktaki başarısızlığı 7 Ekim olaylarıyla ortaya çıkan Savunma Bakanı Yoav Gallant'ın görevden alınmasını engellediler. Bugün ise rehinelerin serbest bırakılması için düzenlenen gösterilerde yoklar.
Mevcut maliye bakanı ve savunma bakanının İngilizcesi ve ekonomi bilgisiyle alay edenler bile hükümetin Filistinlilere karşı Gazze Şeridi'nde, Batı Şeria'da ve İsrail'in kendi içinde uyguladığı ezici güç kullanımına katılıyor ya da yüksek sesle veya sessiz kalarak destekliyorlar. İsraillilerin çoğu Smotrich'in yalın açıklamaları karşısında şok oldu. Bu açıklamalar, hükümetin 7 Ekim'de Hamas tarafından kaçırılan İsraillilerin serbest bırakılmasının en önemli mesele olmadığı yönündeki görüşünü açıkça yansıtıyor. Ancak çoğu Yahudi İsrailli, Gazze Şeridi'nde 20 binden fazla kadın ve çocuğun öldürülmesi, artan kıtlık ve bölge sakinlerinin ölüm ve susuzluk tehlikesiyle karşı karşıya kalması karşısında şok olmuş değil.
Bu korkunç savaş sona erdiğinde -kimbilir ne zaman?- yargı reformuna karşı çıkan çoğunluk, bu reformun neredeyse bütünüyle uygulandığını görecek. Yargı kontrolü her zamankinden daha zayıf ve rejime daha bağımlı, okul sistemi tamamen oydaşmaya dayalı ve her zamankinden daha gevşek, medya dizginlenemez bir coşkuyla ordu adına konuşuyor olacak. Gerçek bir zafer.
Çeviren: Ahmet İnsel
Not: 2009 Uluslararası Hrant Dink ödülü sahibi İsrailli gazeteci Amira Hass’ın bu yazısı 12 Mart 2024’te Haaretz’de yayımlandı.
Fotoğraf: Darren England/AAP