Karadeniz bölgesi son on yılın en gözde turizm merkezlerinden biri haline geldi. Binlerce yıldır çeşitli medeniyetlere ev sahipliği yapmış bölge; ne yazık ki insanların denizle bağlantısını kesen sahil yolu, taş ocakları, çarpık yapılaşma ve neredeyse her vadiye yapılan HES’lerle yeterince yıpranmışken, şimdi de Yeşil Yol denilen bir projeyle tüketilmeye çalışılıyor. İsmine Yeşil Yol demek Karadeniz’in yükseklerini traşlayan bu yollar için oldukça ironik ama yaptıranlara sorarsanız bu yol Karadeniz’de turizm potansiyelini arttıracakmış.
Peki Yeşil Yol nedir? Milliyet gazetesinden Miktad Kadıoğlu Yeşil Yol’a dair yazısında şu bilgilere yer vermiş: “ Kültür ve Turizm Bakanlığı’nca Doğu Karadeniz Turizm Mastır Planı çerçevesinde ‘Yeşil Yol’ projesi hazırlanmış. Bu proje Samsun’dan Artvin’e kadar uzanan yeşil doğa ile baş başa bir yol güzergahını ifade ediyor. Böylece bir yaylayı günübirlik gezmek yerine yöredeki bütün yaylaları gezme ve oralarda konaklama fırsatı bulanacak. Buna bağlı olarak yeni istihdam imkânı doğacak. Eski Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’a göre ‘Karadeniz’de bir havaalanına inen ziyaretçi her yayladan sonra denize inmeden Karadeniz’in tüm yaylalarını gezebilecek.’ Bakana göre bu projeye Sn. Faruk Özak ve Sn. Nusret Bayraktar’ın özel ve yoğun ilgisini de çok büyük ve takdire değer. Doğu Karadeniz’de, Samsun’dan Artvin’e kadar Gümüşhane ve Bayburt’u da kapsayan bir çerçevede gezerken doğayı, havanın temizliğini, doğanın bereketini, lezzetini hissedebileceğiniz bir yeşil yolculuk insanlara sağlık ve dinginlik verecek. Böylece konaklama tesisleri, ticari alanları ve hizmet sektörüyle gelişerek turizm alanında bu bölge de daha büyük bir cazibe merkezi olacak. Bundan sonra gezmek, sağlık bulmak ve biraz da hava atmak adına, birbirine benzeyen demode yerler yerine, doyumsuz yayalarımız tercih edilecektir. Böylece Ege’de nasıl mavi yolculuk varsa, Karadeniz’de de yeşilin içerisinde doğa ile baş başa bir şekilde müthiş bir yeşil yolculuk yapılabilecek!”
Artık dillere pelesenk olmuş “ekoturizmin” yüksek kesimlerden yol açılarak yapılabileceği kestiriliyor besbelli. Ancak en baştan söyleyelim ki, mevcut uygulamalar kazın ayağının pek de öyle olmadığını gösteriyor. Şu anda Karadeniz bölgesinde yolu açılan yaylaların büyük bir kısmının betona teslim olduğunu, turistikleşmenin getirdiği kalabalığı kaldıracak bir altyapıya sahip olmadığı için yaylaların (Uzungöl, Ayder örneklerinde olduğu gibi) hızla yapılaştığını görmemek için hayata tozpembe bakıyor olmak gerekiyor. Ne yazık ki kitle turizmiyle bölgeye daha fazla ziyaretçi çekmeye çalışmak, otantik yayla dokusunun daha da bozulması anlamına geliyor ki, yaylalardaki kirlilik bunun en bariz kanıtı.
Projeye göre, “800 kilometre uzunluğunda yayla yolu yapılacak ve bu yollarla yaylalar birbirine bağlanacak. Ayrıca 'Yeşil yol' güzergâhı boyunca yöresel mimariye uygun yayla evleri yapılacak. Yayla evleri konusunda Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ile özel sektör birlikte çalışacak. Karadeniz'in doğasına uygun olmayan yapılara ise izin verilmeyecek. Karadeniz turizmini canlandırma projesi kapsamında Karadeniz sahil yoluna alternatif bir otoyol yapılması ve Samsun-Sarp arasında bir tren yolunun mümkün olup olmadığı da gündeme geldi. İlgili bakanlar bu konuda çalışma yaptıktan sonra kısa sürede projelendirme aşamasına geçileceği belirtildi” haberleri de gündemde. Ancak tüm bunların uygulanması halinde bırakın Karadeniz’in turizm potansiyelini arttırmayı, Karadeniz’e herhalde bugüne kadar yapılmış kötülüklerin en büyüğü yapılmış olacak. Karadeniz bölgesindeki vadileri HES’lerle kurutmak yetmiyormuş gibi, derelerin ana kaynaklarının bulunduğu buzul gölleri seviyelerine kadar yolları çıkartmak, onları birbirine bağlayarak denetimsiz, kontrolsüz geçişlere zemin hazırlamak olsa turizmi öldürür. Çünkü bölgeye gelen insanların tamamının arabalarıyla gezmek istediğini düşünmek oldukça yanlış. Keşfetmek için alternatif yollar önerilmeli, rehberlik müessesi geliştirilmeli ve coğrafya insanlarıyla gelen misafirlerin teması sağlanmalı, bu hakiki anlamda bir turizm olur. Bu yolların hemen hepsinin tarihi taş döşeli patika ve orman yollarının tam üzerinden geçirilmesi ise ayrı bir handikaptır.
KAÇKARLAR BİTİRİLİYOR MU?
Doğu Karadeniz bölgesinin en önemli turizm merkezlerinden biri haline gelen Kaçkarlar, Fırtına Vadisi için Yeşil Yol projesinde yer alan öneri şöyle: “Çamlıhemşin- Ayder ve Çamlıhemşin- Ardeşen yolları asfalt olup büyük otobüs geçişine müsaittir. Ayrıca Ayder- Çamlıhemşin -Zil kale-Çat yolu asfalt olup Çat köyünden sonra Elevit-Trovit-Polovit-Amlakit-Hazindak- Pokut ve Sal yayla yollarının sanat yapıları yapılmış sağlıklı bir stabilize yol halinde getirilip tekrar Çamlıhemşin Çat köy asfaltına bağlanması ile Ayder çıkışlı günübirlik turlar için ideal bir güzergah temin edilebilecektir. Çat köy- Kale-i Bala bağlantısının da stabilize olarak muhafaza edilmesi önerilmektedir. Ayder- Huser, Avusor, Yukarı Kavrun yolları da sanat yapılı stabilize olarak düzenlenmelidir.” Sanat yapılı yoldan kasıt sanırım şu an Palovit vadisinde uygulanan parke döşeli araç yolları! Bu bakış açısı, Macahel gibi doğal bir yaşam alanı olan Kaçkarlar’ı da tamamen bitirir. Karadeniz bölgesinde turizmin altapısı oluşturulurken, tarihi dokunun korunması, geleneksel mimarinin özendirilmesi ve desteklenmesi, doğal yaşam alanlarında kesinlikle yapılaşmaya izin verilmemesi, gelişigüzel yollar açılmaması, yöre insanını turizmin içine dâhil edecek hamlelerin gerçekleştirilmesi gibi hususlara dikkat edilmesi gerekiyor. Tepeden inme yollar, yükseklerin cazibesini hızla yitirmesine sebep olur, böyle bir coğrafyaya da kimse adım atmak istemez.