250 bin üyesi ile Türkiye’nin en büyük sendika konfederasyonlarından biri olan Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu’nun (KESK) Kadın Sekreteri Songül Morsümbül, Eğitim-Sen eski ve yeni Merkez Kadın Sekreterleri Elif Akgül Ateş ile Gülçin İsbert'in de aralarında bulunduğu çok sayıda kadın, 28 Mayıs 2009’da İzmir Jandarma Komutanlığı tarafından başlatılan bir operasyonla, hiçbir makul gerekçe gösterilmeden tutuklandılar.
Hem kadın üye, hem de karar ve yönetim organlarında yer alan kadın sayısı bakımından en zengin sendikaların bağlı olduğu KESK, sağlık ve eğitim başta olmak üzere, özelleştirmeye karşı mücadelede öne çıkan kurumlardan biri. Dolayısıyla, açıkça dile getirilmese de, tutuklamaların asıl gerekçesi konfederasyonun bu mücadeledeki etkin rolü.
Yasadışı bir faaliyet içindeymiş gibi gösterilmeye çalışılarak tutuklanan kadınlar, tutuklanmadan birkaç gün önce bürokrasinin üst düzey yöneticileriyle, çalışan kadınların, kadın olmaktan kaynaklanan özgül sorunlarını (annelik izninden kreş sorununa kadar pek çok meseleyi) çözüme bağlamak üzere resmi görüşmelerde bulunmuşlardı.
Kadınların çalışma hayatı içinde yer almaları, bununla yetinmeyip, siyasi mücadelede de faal olmaları ataerkil kültürün hakim olduğu, siyasi iktidarın ve egemen söylemin erkek diliyle biçimlendiği bir toplumda hiçbir zaman onay görmedi. Son dönemde mevcut hükümetin gerçekleştirmeye giriştiği neoliberal dönüşümlere, yeni sosyal politika anlayışına karşı bir hareketi örgütlemeye çalışan kadın sendikacıların, geleneksel kadın rollerine ters düşen birer figür olarak rahatsızlık yaratmaları da şaşırtıcı değil.
Yakın zamanda, benzer bir biçimde gözaltına alınarak, bir buçuk yıllarını cezaevinde geçiren ve beraat etmelerine rağmen işlerinden olan SES yöneticilerinin kötü deneyimleri hatıra getirildiğinde, 13 kadın sendikacının bir an önce mahkemeye çıkarılmaları büyük önem taşıyor. Duruşmalar neticesinde beraat etseler bile, uzun süre cezaevinde kalmalarının tutukluların duygusal ve zihinsel sağlıklarını, mücadeleyi sürdürme konusundaki kararlılıklarını sekteye uğratma ihtimali yüksek olduğundan, tutukluluk süresinin uzaması iktidar aygıtı tarafından caydırıcı güç olarak kullanılıyor. Aileleri, işleri ve sendikal mücadelelerinden uzak olarak iki aya yakın bir süredir Bergama Kapalı Cezaevi’nde tutuklu bulunan sendikacıların tutukluluk sürelerinin uzamaması, kötü muameleye maruz kalmamaları ve en önemlisi de yalnız olmadıklarını hissetmeleri gerek. Özgürlük, demokrasi ve adalet gibi kavramlar vazgeçilmezdir. Bir gün herkes bunların eksikliğini hissedebilir. Bunun için, her zaman hak talebinde bulunanların yanında yer almak gerek.
Tutuklu KESK’li kadın sendikacılar:
Songül Morsümbül KESK Kadın Sekreteri
Gülçin İsbert Eğitim Sen Merkez Kadın Sekreteri
Elif Akgül Ateş Eğitim Sen Eski Merkez Kadın Sekreteri
Mine Çetinkaya Eğitim Sen İzmir 4 No’lu Şube Kadın Sekreteri
Şermin Güneş Eğitim Sen İzmir 4 No’lu Şube Kadın Üyesi
Sakine Esen Eğitim Sen İzmir 1 No’lu Şube Üyesi
Yüksel Özmen SES İzmir Şubesi Hukuk Sekreteri
Meryem Çağ BES İzmir Şubesi İşyeri Temsilcisi
Süheda Demir Eğitim Sen İzmir Şubesi Üyesi
Yüksel Mutlu KESK Eski Üyesi, Türkiye Barış Meclisi Üyesi
Olcay Kanlıbaş SES Eski MYK Üyesi
Seher Tümer SES Ankara Şube Yönetim Kurulu Üyesi
Selma Aslan Tüm Bel Sen Van Şubesi Üyesi