Meta-modernizm: Kısa Bir Giriş


Meta-modernizm[1], yirminci yüzyılın sonlarındaki post-modern tavrın ötesine geçildiğine şahit olduğu tartışılan (ve kuşağımızın sezgisel olarak bunun farkına vardığı izleniminin uyandığı) günümüze ait kültürel gelişmeleri ifade eden bir araç olarak son yıllarda ilgi gören bir terim. Geçmiş yirmi yılın -iklim değişikliği, ekonomik erime ve küresel çatışmaların kızışması gibi- sayısız buhranından sonra “Tarihin Sonu”nun mevsimsiz ilanının ötesinde olan bir şeyin, elle tutulur kolektif bir değişim arzusunun doğumuna tanıklık ettik.

Bizimkisi 80’ler ve 90’larda “Simpsonlar” ve “South Park” rejimiyle büyümüş bir kuşak, post-modern ironi ve sinizm fabrika ayarlarımızda var, içimize işlemiş şeyler. Her nasılsa, buna rağmen ya da bilakis bu yüzden manaya, -samimi ve yapıcı ilerlemeye ve dışavuruma- duyulan özlem günümüz baskın kültürel tavrını şekillendirir oldu.

Post-modernizm yapısöküm, ironi, pastiş, görelilik, nihilizm ve (bir nebze karikatürize ederek) üst-anlatıların reddiyle nitelenirken meta-modernizmi kuşatan diskur post-modernizmden öğrendiğimiz onca şeyi yabana atmadan samimiyetin, umudun, romantizmin, duygulanımın ve üst-anlatılarla evrensel doğruların potansiyelinin yeniden dirilişiyle ilgilenir.

Nitekim meta-modernizm, naif modernist ideolojik pozisyonlara geri dönüşü imlemekten ziyade çağımızın hem modernizmin hem de post-modernizmin bakış açıları arasındaki salınımla nitelendiği kanaatindedir. Bunun, samimiyetle ironi, yapısökümle yapıcılık, duygusuzlukla duygulanım arasında salınan ve sanki böyle bir şey başarılabilirmiş gibi bir tür aşkın pozisyona erişmeye kalkışan nevden bir bilinçli naiflik, pragmatik idealizm ve ılımlı fanatizm olarak belirdiğini görüyoruz. Meta-modern kuşak, aynı anda hem ironik hem de samimi olabileceğimizi, birinin diğerini ille de eksiltmediğini anlıyor.

Burada meta ön ekinin kullanımı Platon’un, taban tabana zıt kutupların arasında ve ötesine salınımını ve eşanlılığını tarif eden metaxis nosyonundan türetildi. Bu kullanım ilk kez Hollandalı kültür teorisyenleri Timotheus Vermeulen ve Robin van den Akker’in o zamandan itibaren dünya genelinde envaiçeşit akademisyenin, yazarın ve sanatçının fikirleriyle dahil olduğu, aynı isimde bir internet sitesine, bir araştırma projesine, sayısız sempozyuma ve sergiye ön ayak olan 2010 yılındaki “Metamodernizm Notları” adlı denemelerinde önerildi.

Vermeulen ve van den Akker’in ifade ettiği gibi, meta-modenizmin salınımı bir dengeleme olarak düşünülmemeli “bu daha ziyade 2, 3, 5, 10 ve sayısız kutup arasında salınan bir sarkaçtır. Meta-modern coşku fanatikliğe doğru her salındığında yerçekimi onu ironiye doğru; ironisi duygusuzluğa doğru salındığındaysa onu coşkunluğa doğru geri çeker”.

Meta-modern hassasiyet örnek olarak Spike Jonze’un, Miranda July’ın, Wes Anderson’ın, Leos Carax’ın ve Alejandor González Iñárritu filmlerinde; Donald Glover’ın, Bill Callahan’ın, Janelle Monáe’in ve Future Islands’ın müziğinde; Parks and Recreation, Breaking Bad, BoJack Horseman ve Last Week Tonight gibi televizyon şovlarında; David Foster Wallace’in, Zadie Smith’in ve Roberto Bolaño’nun romanlarında; Jasmine Dreame Wagner’ın, Sophie Collins’in ve Melissa Broder’ın sözde-mistik çoklu-ortamlı NewHive sunularında görülebilir. Görsel sanatlarda, YBA’nın maddesiz, kavramsal tek cümlelik işlerinden yahut Jeff Koon’un anlamsız, aşırı şişirilmiş ironik incik boncuklarından[2] uzaklaşıldığını, Olafur Eliasson, Morehshin Allahyari ve Guido van der Werve gibi sanatçıların işlerinde, Cybertwee ve Afrofütürizm gibi akımlarda ve LaBeouf, Rönkkö ve Turner olarak devam ettirdiğim pratikte de görüldüğü üzere maddesellikle, duygulanımla ve yücelikle yeniden bir bağın kuruluşuna yönelik bir değişimi müşahede ettik.

Bizimkisi aynı zamanda spekülatif gerçekçilik ve nesne yönelimli ontoloji gibi felsefelerle, Occupy[3] ve Black Lives Matter[4] gibi hareketlerle ve (sözümona “alternatif sağ” örneğinde olduğu gibi iyisiyle kötüsüyle) internet kültüründen aldığı yetkiyle yükselişe geçen aşırıcı siyasi fraksiyonlarla spekülatif düşünce tarzlarının gitgide artarak geliştiği bir çağ. Gelgelelim meta-modernizmin kendisi, bir kapalı düşünce sistemini betimlemediği ve tanımlamadığından veya belirli bir estetik değerler ve yöntemler takımını dikte etmediğinden dolayı bir felsefe veya sanat akımı olarak tasarlanmadı. Yani bir manifesto değil -gerçi ben de bir sanatçıyım, o yüzden meta-modern ruhu, aynı anda tutarlı ve abes, hevesinde samimi ama kendi kendine çalım atan ve yine de günün sonunda umudunu ve iyimserliğini koruyan bir ruh olarak hem tanımlamak hem de cisimleştirmek amacıyla 2011 yılında yazdığım Metamodernist Manifesto’dan da çıkarılacağı üzere meta-modernizmin bir manifesto olduğunu hayal etmenin cazibesine karşı direnemedim.

O halde, beyhude mahiyetlerine rağmen ütopyalara olan özlemin gündeme geldiği bir iklimi her ne kadar tarif ediyor olsa da meta-modernizmin hiçbir türden ütopyacı tasavvuru ileri sürdüğü yoktur. Bu nedenle meta-modernizm diskuru kuralcı olmaktan ziyade betimleyicidir; post-modern eleştiri lügatinin artık karşılayamadığı fakat müstakbel yolları henüz imar edilmemiş olan bir duygu yapısıyla ilişkilendirilen gelişmeleri ifade etmenin kapsayıcı bir aracıdır.

Çeviren: Sef Sung


Notlar

-Yazının görseli Childish Gambino’nun “This is America”sından.

-Bu makale 2014’ün Kasım’ında Royal College of Art’ta gerçekleştirilen bir konuşmadan uyarlanarak ilk kez 2015’in Ocak’ında Queen Mob’s Teahouse ve Berfrois dergilerinde yayımlanmıştır.


[1] Beşinci paragrafta yazarın da belirttiği gibi “meta” ön ekinin atfı Platon’un iki kutup arasında ve ötesine taşan durumu tarif eden “metaxy” kavramınadır, o yüzden “üst” veya “öte”yle karşılanamaz, “aradalık” ve “arafta olmak” gibi ifadelerden yola çıkarak belki “ara-modernizm” denebilir, “metaxy”ye yaptığı referans hatırlarda kalsın diye “meta” ekini korumayı tercih ettim –ç.n.

[2] Yazar “bauble” kelimesini kullanarak galiba Koon’un “balon”larıyla (bubble) ilgili bir kelime oyunu yapıyor –ç.n.

[3] Türkiye’de de Gezi Parkı Eylemleri formunda hayat bulan işgal hareketleri –ç.n.

[4] Siyah vatandaşların günden güne polis terörüne kurban gittiği ABD’de ortaya çıkan “Siyahların Yaşamları Değerlidir” hareketi –ç.n.