ABD seçimleri dünyanın dört bir tarafında olduğu gibi Türkiye’de de büyük ilgi gördü. Bir iki haftalığına da olsa Wisconsin, Michigan, Arizona’dan Ankara, Mersin, Diyarbakır’dan bahsedermişcesine bir aşinalıkla söz edildi. Sosyal medyada dolanan bir kıraathane fotoğrafında konuşma balonlarıyla seslendirilen “yurdum insanları” arasında geçen şu diyalog durumu çok güzel özetliyordu: “Demogratlar, Georgia’yı 18 yıl aradan sonra gazanırsa ne gülerik ha!”…”Gardaşım, Biden Michigan’ı aldı mı iş bitti; ya napacan Georgia’yı?”[1]
Bu paylaşımda hicvedilen yakın alaka, kuşkusuz, ABD’nin —düşüşe geçmişliğine rağmen— bir süper güç olmasıyla yakinen alakalı. Türkiye’de iktidar Trump’tan, muhalefet Biden’dan medet umuyor, anlaşılan. ABD seçim sisteminin bir azizliği[2] olarak Demokrat adayın ülke genelinde rakibinden milyonlarca daha fazla oy almasına karşın yine de kıran kırana geçen mücadelenin fotofiniş heyecanı da ilgiyi katmerledi. Trump’ın “renkli” şahsiyeti, mızıkçılığı ve öngörülemezliği de merakın dozunu artırdı. Sosyal medya üzerinden küresel gelişmelere erişimin kolaylaşması da bu ilgide bir rol oynamış olsa gerek. İlaveten, Türkiye’de bir türlü gelmek bilmeyen erken seçim beklentisinin yarattığı siyasal enerji birikimine geçici bir mecra olmuşa benzer ABD seçimleri: Donald Erdoğan versus Ekrem Biden.
Hal böyleyken Türkiye’de ABD seçimleri üzerine edilmemiş kelam kalmış mıdır, bilemiyorum. Bizzat bu köşede meselenin Demokrat Parti içi çekişme boyutunu birkaç defa ele almıştık.[3] O yüzden bu yazıda seçimlerin üzerinde pek durulmayan, tali ama kanımca önemli bir yönüne değinmek istedim: Oy Pusulası İnisiyatifleri (Ballot Initiatives).
Bu inisiyatiflerin “doğrudan demokrasi” diye nitelendirilmesinin sebebi yasa koyucuların aracılığına gerek kalmadan vatandaşlar tarafından yürütülmeleri. Diğer bir deyişle, vatandaş yasal düzenlemeyi yapacak temsilcileri seçmek yerine doğrudan yasa değişikliğini oyluyor. Bir nevi referandum. Ve fakat bu uygulamanın, örneğin, T.C.’deki 2017 Anayasa referandumundan temel farkı, referanduma konu olan değişikliğin bizzat kendisinin vatandaşlar tarafından tayin edilmesi.[4] Diğer temel bir fark ise ABD’deki bu doğrudan demokrasi girişimlerinin ülke çapında değil, eyalet ölçeğinde olması. Belirli sayıda imza toplamayı başaran inisiyatifler o eyaletteki oy pusulalarında yerini alabiliyor. Bu seneki seçimlerden birkaç örneğe bakalım.
Florida eyaletindeki oy pusulası iniyasitiflerinden biri asgari ücrete ilişkindi. Asgari ücret ABD’de federal hükümet ile eyaletler arasındaki güç dengesine, bu dengede eyaletlerin sahip olduğu özerkliğe sarih bir örnek teşkil ediyor.[5] Zira taban ücreti federal hükümet belirliyor ama eyaletlere bunun üzerine çıkma özgürlüğü tanınıyor. Söz konusu federal ücret 2009’dan bu yana saat başına 7.25$’de sabitlenmiş durumda; Florida’da daysa 8.56$. 3 Kasım’da yapılan seçimlerde Florida’lılar bir oy pusulası inisiyatifi olarak eyalet asgari ücretinin seneye 10$’a çıkarılıp takip eden her yıl 1$ daha artırılmak suretiyle 2026 yılında 15$’a kadar yükseltilmesini oyladılar ve kabul ettiler.
Kaliforniya eyaletindeki yaklaşık bir düzine oy pusulası inisiyatifinden biri akıllı telefon uygulamaları üzerinden ulaşım ya da yemek dağıtım hizmeti veren Über, Lyft gibi şirketlerle çalışan sürücülerin çalışma hukuku bakımından statüleriyle ilgiliydi. 2018’de Kaliforniya Yüksek Mahkemesi’nde görülen bir davada, bu tür şirketlerin kendi hesabına çalışan sürücü muamelesi yaptığı şahısların aslında birer şirket çalışanı olarak sınıflandırılması gerektiğine hükmedilmişti. Bu değişiklik sürücüler için sağlık sigortası, ücretli izin, fazla mesai ücreti gibi kazanımlar demekti; şirketler içinse büyük bir maliyet. Yasal yaptırımla karşılaşan şirketler çareyi oy pusulası inisiyatifinde buldular ve sürücülerin birer çalışan değil, serbest meslek erbabı olarak sınıflandırılması önerisini Kaliforniya’lıların takdirine sundular. Neticede Prop 22 diye bilinen bu öneri %58 çoğunlukla kabul edildi.
Biri Florida öteki Kaliforniya’da oylanan bu doğrudan demokrasi inisiyatiflerinden çıkarılabilecek önemli dersler var. Ilk olarak, ilginçtir, Başkanlık’ta tercihini hem 2016’da hem 2020’de Trump’tan yana kullanmış olan Florida seçmenleri %60 çoğunlukla asgari ücret artırımına onay verdiler. Buna karşın Demokratlar’ın kalesi olarak bilinen eyaletlerden biri olan ve Biden’ın 3 oydan 2’sini aldığı Kaliforniya’da alenen çalışan hakları aleyhine bir öneri kabul gördü. Görünen o ki seçmenlerin siyasi tercihleri yekpare değil, parçalı. Başkan ya da senatör seçimine gelince muhafazakâr cenahta yer alanlar bir mevzu özelinde daha Demokrat bir yönelim gösterebiliyor. Ya da Kaliforniya’da olduğu gibi parti aidiyeti bakımından Demokrat olanlar somut meseleler özelinde muhafazakâr refleksler sergileyebiliyorlar.
Bu da gösteriyor ki gittikçe keskinleşen toplumsal kutuplaşmaya rağmen o fay hattını aşan bir siyasetin imkânları mevcut. Nitekim Sanders hareketinin başlıca iddiası tam da merkez Demokratların ihmal ettiği bu imkânları değerlendirerek saflaşmayı Cumhuriyetçiler-Demokratlar zıtlaşmasından —merhum David Graeber’ın ifadesiyle— “%1’e karşı %99” hattına kaydırmak. Sağ popülizmin panzehrinin Clinton-Obama-Biden tipi Üçüncü Yolculuk değil, sol popülizm olduğunu kavramış olan bu harekette bayrağı, başını Alexandria Ocasio Cortez’in çektiği “the Squad” devralmış görünüyor.
Kaliforniya’daki Prop 22 deneyiminden hareketle oy pusulası inisiyatiflerine dair çıkarılabilecek ikinci ders ise bu doğrudan demokrasi yönteminin, geniş maddi kaynaklara sahip çıkar grupları tarafından suistimal edilebildiği. Über, Lyft gibi şirketler kaz gelecek yerden tavuğu esirgemeyip Prop 22 kampanyası uğruna 200 milyon dolar harcadılar. Rakiplerinin bütçesiyse 20 milyon dolar kadardı. Neticede, parayı veren düdüğü çaldı, Eyalet Yüksek Mahkeme’sinin kararının hilafına sürücüler şirket çalışanı statüsünden çıkarıldı ve seçim sonuçlarının kesinleştiği gün Über ve Lyft’in hisse senetleri %15-%18 değer kazandı.[6] Benzer şekilde, yine Kaliforniya’da oylanan ve yerel idarelere konut kiralarını sınırlandırma yetkisi veren yasa değişikliği teklifi eyalet seçmenlerince reddedildi. Büyük emlak şirketleri teklifin geçmesini önlemek için 100 milyon dolarlık bir kampanya yürütmüştü.[7] Özetle, kulağa hoş gelse de “doğrudan demokrasi” de siyasetin her alanında olduğu gibi sermayenin manipülasyonundan azade değil.
Bu tür çarpıklıklarına rağmen oy pusulası inisiyatifleri yine de önemli bir demokrasi tecrübesi, kültürü. Sırf 3 Kasım 2020 seçimlerinde ABD’de 32 eyalette vatandaşlar yaşamlarını doğrudan ilgilendiren 120 hususa dair iradelerini beyan ettiler. On milyonlarca seçmen yukarıda bahsolunan örneklere ilaveten vergi oranları, kürtaj ve cinsel sağlık eğitimine erişim, seçim kuralları, ırksal adalet, ceza hukuku, marihuana’nın yasallaştırılması gibi başlıklara dair ellerine tutuşturulan, evlerine postalanan broşürleri okudular, imza toplamak için peşlerine takılan, kapılarını çalan aktivistlerle çene çaldılar, televizyonda, radyoda, sosyal medyada maruz kaldıkları kampanya reklamlarından gına getirdiler, eş, dost, akrabayla meseleleri hararetle tartıştılar. Bazıları bu kampanyalarda bizzat görev aldı. Özetle, öbür türlü seçilmişlerin takdirine havale edecekleri mevzulara daha dolayımsız müdahil oldular.
Türkiye’deyse gittikçe merkezileşen temsili “demokrasi”, belediyeler, muhtarlıklar derken sırada apartman yönetimlerine el atacak galiba.
[1] Mizahi bir paylaşım olduğu için bilgilerin doğru olmasını beklemek abes belki ama yine de düzeltmiş olalım: Georgia’da bir Demokrat Parti Başkan adayı en son 1992’de, yani 28 sene önce, çoğunluğun oyunu almıştı.
[2] https://birikimdergisi.com/haftalik/9592/abdye-ozgu-kavramlar-sozlugu-electoral-college-seciciler-meclisi
[3] https://birikimdergisi.com/haftalik/9958/abdde-ucuncu-buyuk-bir-parti-mi-ortaya-cikiyor ve https://birikimdergisi.com/haftalik/9993/abdde-yeni-sol-bir-partinin-imkanlari-imkansizliklari
[4] Oy pusulası inisiyatiflerinin eyalet yasama organları tarafından tertiplenenleri de var.
[5] https://birikimdergisi.com/haftalik/9295/abdye-ozgu-kavramlar-sozlugu-eyalet-state
[6] https://www.washingtonpost.com/technology/2020/11/03/uber-prop22-results-california/
[7] https://www.latimes.com/homeless-housing/story/2020-11-03/2020-california-election-tracking-prop-21