Lex Batasuna, Lex HDP
Tanıl Bora

Halkların Demokratik Partisi’nin (HDP) kapatılması talebiyle açılan davada Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, İspanya devletinin Bask ülkesindeki Batasuna partisini kapatması hakkındaki Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararını emsal gösterdi. Muhtemelen, bu kapatmanın “Avrupa hukukuna” dahi uygun olduğunu gösterme maksadıyla. Özellikle de, Batasuna kararındaki, şiddeti kınamayı reddetmenin terörizm delili sayılması yorumuna ‘güvenildiği’ anlaşılıyor. Oysa 2009’da Demokratik Toplum Partisi’nin (DTP) kapatılmasına da AİHM’in Batasuna kararı emsal gösterilmiş, ancak AİHM buna rağmen kapatma kararını yersiz bularak Türkiye aleyhine karar vermişti. (AİHM Batasuna kararı.) Ayrıca Murat Sevinç’in Batasuna kararına ilişkin incelemelere de pas atan yazısı: Murat Sevinç)

***

Neydi o Batasuna kararı?

Arka planında, Bask ülkesinin bağımsızlığını savunan ETA örgütünün (Euskadi Ta Askatasuna – Bask Yurdu ve Özgürlük) silahlı hareketi ile İspanya devleti arasında 1960’lara kadar uzanan şedit mücadele var. 2000’lerin başında İspanya hükümeti, ETA’nın soluğunu kesmek maksadıyla saldırgan bir “anti-terör” siyasetine yönelirken, Bask’ın bağımsızlığını savunan legal siyasî parti Batasuna’yı kapatmayı da gözüne kestirdi. Batasuna, Baskça birlik demek; bu parti, 1978’de kurulan ve ETA’yla bağlantılı olduğuna dair suçlamalar sonucu 2001’de adını değiştiren Herri Batasuna’nın (Halkın Birliği) devamı idi.

2002’de, tek başına iktidar olan muhafazakâr Halk Partisi’nin oluşturduğu hükümet, Batasuna’yı ‘daha iyi kapatabilmek için,’ siyasî partiler yasasını değiştirmeye hamle etti. Yasayı çıkaracak meclis çoğunluğuna sahip olmasına rağmen, ezelî rakibi olan sosyal demokrat çizgideki Sosyalist Parti’yi de ortak etmeye uğraştı ve bunu başardı. 2002 Haziran sonunda yeni siyasi partiler yasası parlamentodan geçti. Aşağı yukarı bir ay sonra, Ağustos ayı başında Batasuna’ya dava açıldı. Ana gerekçe, partinin bazı milletvekili ve adaylarının geçmişte terör suçlarından hüküm giymesi vb. dışında, ETA’nın 4 Ağustos’ta gerçekleştirdiği bir suikastın Batasuna yönetimince kınamaması idi. Zira yeni yasaya göre, “terör eylemini açıkça kınamamak,” terörle bağlantılı sayılmayı getiriyordu. (2010’da yasaya eklenen bir düzenlemeyle, ETA’yla bağlantılı bulunarak kapatılmış bir partinin milletvekillerinin, iki haftalık mühlet içinde ETA terörünü kınamamaları halinde milletvekilliklerinin düşeceği hükme bağlanacaktı.) 2003 Mart’ında Batasuna kapatıldı.

Akabinde “Batasuna’nın devamı” gerekçesiyle başka Bask partileri de kapatıldı, hatta 2009’da “Enternasyonal Girişim – Halkların Dayanışması” adıyla Avrupa Parlamentosu seçimlerine aday olan Madrid merkezli bir liste de ‘terörle iltisaklı’ görünerek yasaklandı.

İspanya devleti bu tutumunu, “kendini savunan demokrasi” olmanın gereği olarak meşrulaştırdı. Bu çizginin, memleketimizde de 28 Şubat’tan 2000’lerin başlarına kadar “militan demokrasi” adıyla savunulduğunu biliyoruz. İspanya, 11 Eylül 2001 hadisesinden sonra da, kendi “millî hassasiyetlerine” atıfta bulunarak, ABD’nin global anti-terör atağına Avrupa’da en hararetli desteği veren ülke oldu.

Birçok hukukçu ve insan hakları savunucuları, İspanya’nın yeni siyasi partiler yasasını ve uygulamasını berbat buldular. Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Özel Temsilcisi Martin Scheinin, yasada istendiğinde her partiyi terörle bağlantılı göstermeye müsait “son derece “muğlak, süngersi tanımlamalar” yer aldığını söyledi. Bazı hukukçular, Batasuna’ya karşı soruşturmayı yürüten savcının (ki Pinochet’nin tutuklanmasını sağlayan, Franco döneminde kaybedilenleri soruşturan, 2010’da Hrant Dink Ödülü alan Baltasar Garzón’du), yeni bir siyasi parti yasası dizayn etmeye gerek olmadan da, Batasuna’nun silahlı şiddetle bağlantılarını ortaya çıkartılmasını, belki de kapatılmasını sağlayacak bir davayı açabileceği kanısındaydılar. Bunun yerine, Batasuna’yı “ebediyen yasaklamaya” adanmış bir siyasi parti yasası tertip etmek, toplamda demokratik hakların altını oymuştu.

***

Mukayesenin ‘bizde’ hemen benzerlik aramaya dönmesinden, benzerlikler yeterli bulunmaz veya beğenilmezse de ‘ama o başka’yla mukayeseli düşünmenin önünün kesilmesinden daha önce şikâyet etmiştim (Mukayese). Batasuna kararının çağırdığı mukayeseden, tam tekmil bir benzeştirme çıkartmaya kalkmıyorum. İki ülke, iki “mesele” ve iki bağlam arasında farklar çok. ETA’nın 2018’de kendini feshetmesi, mesela… Batasunagillerin, HDP gibi bir “Türkiye partisi” –yani “İspanya partisi”- perspektifine ve ‘yayılımına’ sahip olmaması, mesela… Daha çok farklar sıralanabilir.

İnce misinayla “terör”e bağlayarak parti kapatıvermenin Avrupa’daki emsalidir diye Batasuna kararına ve Bask tecrübesine tutunanların ‘ilgisini çekebilecek’ bir dizi farka özellikle dikkat edelim. Bask’ta (bütün İspanya’da) özerk bölge yönetiminin varlığı gibi… Bask resmî binalarında AB ve İspanya bayrakları yanında Bask bayrağının asılı olması gibi… Baskçanın İspanyolcanın yanı sıra resmî dil ve eğitim dili olarak tanınması gibi; bu bölgede çalışan memurların Baskça bilme zorunluluğu gibi… “Batasuna kararı”nı, geniş bağlamı içinde, bunlarsız düşünmek mümkün mü?

***

HDP’yi kapatma teşebbüsüne paralel olarak, siyasal partiler yasasında onun “devamını” engelleyecek düzenlemelerden söz ediliyor. Yine mukayese cetvelimize bakalım: İspanya’da 2002’de yapılan Siyasal Partiler Yasası, hukuk ve siyaset bilimi literatüründe Latince “Lex Batasuna” adıyla anılmıştı: yani Batasuna yasası. Yani Batasuna’yı kapatmak, engellemek için yapılmış yasa. Siyasi partiler rejimini düzenleme adı altında, derdi gücü Batasuna olan yasa… Batasuna’yı mahvetmeye adanmış yasa. Mukayesenin püf noktası burada değil mi? Siyasi partiler alanının, siyasi parti faaliyetinin, bir “Lex HDP” vasıtasıyla tanzim edilmesi… Ki “Lex HDP” tabirini, kesinlikle bir yeni yasa ihtimalinden bağımsız kullanıyorum; süregiden ‘enterne edici’ muamele, kriminalizasyon, zaten bir nizamdır, bir rejimdir, bir “Lex”tir. Diğer partiler, -diğer muhalif partiler-, böyle bir siyasal partiler nizamına rıza göstermekle, ona tabi olmayı kabul etmekle, kendi demokratik iddialarından ve bizzat siyasi parti olma haysiyetlerinden kaybetmiyorlar mı?