Meksika’dan Türkiye’ye Yargı Reformu ve “Court-Packing”
Işıl Kurnaz

Düşsel romanların, hakikatle kurgu arasındaki sınırı çizerken uğradığı yerlerden biri de kara mizahın hem gerçek hem büyülü iklimi. Bunun coğrafyanın edebiyatıyla muhakkak ilgisi var tabii, aynı hukukun coğrafya ilgisi olduğu kadar. Meksikalı yazar Cristina Rivera Garza’nın Türkçeye ilk kez çevrilen Tayga Sendromu romanı buna örnek olabilir. Aldatılan bir kocanın tuttuğu kadın bir dedektif-noir, bu kaçak kadının peşinden dünyanın bir ucundaki Tayga ormanlarına onu bulmaya gidiyor. Tayga sendromu, adını bu yolculuktan alıyor. Peki tayga sendromu ne? “Görünüşe göre taygada yaşayan kimileri korkunç kaygı ataklarına yakalanıyor ve oradan kaçabilmek için neredeyse intihar sayılabilecek teşebbüslerde bulunuyorlar. Çünkü etrafınız beş bin kilometre boyunca aynı şeyle kaplıyken, kaçmak neredeyse imkânsız.”

Gittiği her yerden izler bırakan bu kadını bulabilmek için yolculuğa çıkan bu kara-kadın dedektif, bir şeyleri arayıp durmanın onu aramak kadar, onu bir şeylere maruz bırakmak olduğunu da biliyordu. Meksikalı bu yazarın, coğrafyayla belirsizliği, muğlak bir çabayı, karda bırakılan izleri yeniden düşündürmesinin sebebi karşılaştırmalı anayasa hukuku ve yargı reformu tarihine kendi parmak izini şimdiden bırakan Meksika’daki yargı değişikliği.

Bu yargı değişikliği anayasa ve seçim hukuku literatürüne şimdiden geçti çünkü demokratik sayılabilecek bir ülkedeki neredeyse en keskin yargısal reform: Günlerdir grev yapan binlerce yargıç ve mahkeme çalışanı, ABD ile yapılan diplomatik tartışmalar,  kendisini eleştirenlere meydan okuyan güçlü Meksika lideri Obrador ve Şubat 2024’ten beri bu yargı reformunu muhakkak geçirmeye çalışan, görev süresi 30 Eylül’de dolacak olan Obrador’un yerine seçilen yeni başkan Sheinbaum’un reform yasasını destekleyeceğine dair verdiği söz. Öte yandan dünyanın önde gelen anayasa hukukçularının hazırladıkları açık mektup, yaptıkları kamuya açık toplantılar. Bu toplantılardan sonuncusu 16 Eylül’de yapıldı, toplantının ismi sorunu tarif ediyordu: “Meksika'da Anayasal Kriz ve Yargıda Revizyon”. Yargısal bir revizyonun, anayasal krize yol açtığı örnekler ilk değildi elbette ama sürecin bütünü izlendiğinde, politikada oyun kurucu olmanın anayasal sonuçlarını göstermesi bakımından önemli bir siyaseti ifşa ediyordu. Bu Türkiye’deki yargı reformu adı altındaki yargının paketlenmesi ve tasfiye edilmesi sürecinin yol açtığı anayasal krizleri de hatırlatıyordu.

Meksika’da 2 Haziran’da hem yerel hem genel seçimlerin yapıldığı günde mevcut Başkan Obrador’un desteklediği Claudia Sheinbaum ve partisi MORENA seçimleri kazandı. Bu süreci tam da o gün Esra Akgemci’nin yazısıyla takip etmiştik. 1 Ekim’de “kartal koltuğuna” geçecek olan başkanın hukukla ilk imtihanı ise aylardır anayasa ve seçim hukukçularının üzerinde tartıştıkları ve takip ettikleri bu yargı reformu.

Yargı reformu, çeşitli revizyonları içeriyor. En çok dikkat çeken Meksika genelindeki tüm yargıçların halk tarafından seçilmesini öngören düzenleme. Dünyada kısmi olarak halk oyuyla seçilen yargıçların olduğu örnekler olsa da, tüm kademedeki yargıçların halk tarafından seçildiği bir örnek yok. Ama süreç ve usul, en az maddi hukuk normları kadar önemli.

Yeni seçilen Kongre, federal ve eyalet düzeyinde yargıyı sil baştan düzenleyen ve tam teşekküllü “court-packing” diyebileceğimiz anayasa değişikliğini kabul ettirmek için çabalıyordu. İktidar partisi MORENA, gereken nitelikli çoğunluktan sadece bir senatör eksikti ve muhalefet üyelerini değişiklik lehine oy vermeye zorladı. Senato'daki bu ilk sayısal engeli 11 Eylül'ün ilk saatlerinde aştı ve yargı reformu, 24 saatten kısa bir süre içinde 32 Eyalet Yasama Meclisi’nin 17'since onaylandı.

Kararın Resmî Gazete’de yayımlanması ayrı bir tartışma konusu oldu çünkü Mahkeme, usuli sebeplerle kararın Resmi Gazete’de yayınlanmaması yönünde ihtiyati tedbir kararı vermişti ki değişiklik Obrador’un ön almasıyla 15 Eylül 2024 akşamı yayımlanarak resmen yürürlüğe girdi. 1994’teki Meksika yargı reformundaki bütün güvenceleri kaldırarak yargıçların maaş, ekonomik güvence, görev süresi, coğrafi güvence, seçim, atama ve disiplin süreçleriyle ilgili bütün teminatlarını kaldıran bu yeni değişikliğe karşı anayasallık itirazları Yüksek Mahkeme’ye sunuldu ancak tartışmalara rağmen, kalan 15 eyaletin de kabul etmesinin ardından Meksika’daki yargı sistemi tamamıyla değişecek. Değişikliğin ülkedeki tüm yargıçları etkileyecek olmasından ötürü kademeli bir geçiş süreci de öngörülmüş - ki bu da eyaletlerin ya 2025’de seçimleri düzenlemesi ya da 2027’ye kadar beklemesini gerektirecek.

Obrador’un bu yargı reformunun bu kadar ses getirmesinin sebebi Obrador’un sunduğu teklifin Meksika'daki 7,000'den fazla yargıcın neredeyse tamamının atama yerine halkın seçimiyle işbaşına gelmesini öngörmesi. Bunu yaparken mevcut 1600 hâkimin görevden alınacak olması, onların halihazırda baktığı dosyalardaki teminat, süreklilik ve belirlilik ilkelerinin hiçe sayılarak yerlerine halk oyuyla seçilen yargıçların gelecek olması, Yüksek Mahkeme de dahil olmak üzere federal yargıdaki tüm yargıçların sırasıyla her 9 ve 12 yılda bir halk tarafından seçilmesini öngörmesi. Sadece seçim sistemini değiştirmesi değil ayrıca Yüksek Mahkeme üyeliğini 11 yıldan 9 yıla indirirken, diğer hakimlerin görev süresini 6 yıla indirmesi, bunu da yeni seçilen Başkan’ın yemin ederek göreve başlamasından itibaren başlatması ve seçilmiş başkanla seçilmiş hakimler arasında seçim yoluyla bir birlik sağlamaya çalışması. Benzer bir görev süresi çakışması yürütme ve yasamayı tek elde birbirine bağlı kılmaya çalışan, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ni yürürlüğe sokan Türkiye’deki anayasa değişikliğini de çağrıştırıyor. Burada da yasama organı seçimleriyle cumhurbaşkanı seçimlerinin aynı gün yapılması öngörülerek kuvvetler ayrılığına önemli darbelerden biri vurulmuştu.

Reformdaki bir diğer yenilik, Yargı Konseyi'ni kaldırılarak yerine Yargı Disiplin Mahkemesi kurulması ve yargıçların görevden alınmaları dahil disiplin süreçleri ve yaptırımlara karar verecek olan bu organın üyelerini de halkın seçmesi. Ayrıca kurulun kararları kesin olduğu için itiraz edilemeyecek olması. Reformda, “kamu yararına aykırı davranan” yargıçların görevden alınması gibi ne olduğu belli olmayan muğlak düzenlemeler de cabası.

Reform sadece yargının ele geçirilmesine yönelik değil çünkü düzenleme ayrıca bağımsız idari otorite diyebileceğimiz ve aralarında Ulusal Şeffaflık, Bilgiye Erişim ve Veri Koruma Enstitüsü (INAI) ve Federal Ekonomik Rekabet Komisyonu'nun (COFECE) da bulunduğu kurumların lağvedilmesini öngörüyor. Yargıyı ve yürütmenin bağımsız kurullarını tamamen iktidar partisinin egemenliğindeki yasama organının inisiyatifine bırakacak olan bu reform, 5 Şubat 2024’te Obrador tarafından sunuldu. Süreç ilginçti çünkü ülkedeki tüm hakimlerin genel halk oyuyla seçilmesi, görev sürelerinin azaltılması ve başkanın yeminiyle başlatılması, maaş ve özlük haklarının tamamen yürütme organının takdirine bırakılması ve görev sırasında da düşürülebilmesi, üyeleri yine halk tarafından seçilen bir Disiplin Mahkemesi eliyle tüm yargıçların kararları kesin olan ve kararlarına itiraz edilemeyen bir disiplin organının takdirine bırakılması yargı reformları tarihinde hayal gücünü zorlayabilecek kadar demir leblebi bir düzenlemeydi.

Uluslararası raporlarda Obrador’un bu ısrarının, hükümetin bazı yasa tekliflerinin Yüksek Mahkeme tarafından anayasaya aykırı bulunup reddedilmesi olduğu söyleniyor. Reformun gerekçesinde, yargıçların halk tarafından seçildiği Bolivya ve Amerika Birleşik Devletleri örnekleri verilse de her iki ülkede de yargıçların tamamı halk tarafından seçilmediği gibi, ikisinde de bu uygulamanın yarattığı bağımsızlık sorunları göz ardı ediliyor. Örneğin, Bolivya’da 2011 ve 2017’deki seçimlerde çok sayıda boş ve geçersiz oyun atılmış olması, halkın yargıya olan güvensizliğini ortaya koyuyor. Disiplinlerarası Bağımsız Uzmanlar Grubu (GIEI), Bolivya’daki yargıç seçimlerinde liyakat ve hukukun değil, milyarlarca dolarlık network ağlarına yakın olmaya çalışan, yeniden seçilmek için ölüm cezası dahil halkın hoşuna gidebilecek her türlü popülist hukuki kuruma sahip çıkan yargıçlardan bahsediyor. Dünyada iyi örnek olarak gösterilen Amerika Birleşik Devletleri’nde bile Amerikan Barolar Birliği (ABA) yargıçların halk tarafından seçilmesindeki yıpratıcı etki konusunda uyarılarda bulunuyor ve adli seçim kampanyalarında paranın ve dolayısıyla siyasal partilerin güdümüne giren, yeniden seçilebilmek için davaların sonuçlarıyla ilgili güvenceler verebilen yargıçlardan bahsediyor.

Bütün bir yargı sistemini, siyasal ajandanın bir uzantısı haline getiren bu yargı reformu, yargıya güvenin azaldığı ve yolsuzlukla mücadele edilmesi gerektiği savıyla savunuluyor. Çıkışsız ve kaçışsız bir Tayga sendromuna benzer şekilde, yeniden seçilebilmek için belli ağlara, finansal çıkar gruplarına, çoğunluğa, siyasal partilere yakın olacak yargıçlar eliyle siyasal sistemin altına dinamit döşeyen bu yargı reformu, hukuki güvencelerin, hukuk sistemini ve çoğunluğu değil, gerektiğinde yerleşik ve egemen hukuk karşısında bile azınlığı korumak için olduğuna dair kadim kuralı işlemez kılıyor. Bunu yaparken Obrador’un yani Başkan’ın yargıyla olan savaşındaki satır aralarına bakmak gerekiyor. Bu Türkiye’de de yürütme ve yargı arasındaki serencamı, kararları uygulanmayan yüksek mahkemeleri, yüksek yargıçların atanması sırasında olanları anlamak bakımından da karşılaştırmalı bir perspektif sunuyor.

Başkan Obrador, Ulusal Seçim Enstitüsü’ne (INE)  basın toplantılarında açıkça saldırmaya başlamıştı. Bunun sebebi, Seçim Enstitüsü’nün özerkliğini kaldırarak ve memur sayısını azaltarak seçimleri izlemesini etkisiz kılmaya çalışmaktı ancak bu yasa, Kongre’de nitelikli çoğunluğu alamadığı için geçemedi. Bunun üzerine bir B Planı ile ikincil düzenlemeler eliyle aynı sonuca ulaşılmak istendi. Bu da muhalif vekillerin itirazıyla engellendi ve Yüksek Mahkeme tarafından önemli yasama usulsüzlükleri sebebiyle iptal edildi. Tüm girişimlerin akamete uğraması sonucunda 5 Şubat 2024’teki teklifte, bu kurumun lağvedilmesi ve kemer sıkma politikaları gereği tek bir kurumla denetim işleminin gerçekleştirilmesi öngörüldü.

Meksika’da tartışılan bu yargı reformu, siyasal süreçlerin yargısal denetiminin seçimler yoluyla halka havale edilmesinin yaratacağı çatlaklar kadar, lağvettiği kurumlarla kurum-kırımı da işaret ediyor. Öte yandan halk oyuyla yargıç seçiminin, yargıyı demokratikleştirmekle değil, yargıyı ona en çok ihtiyacı olan insanlar için erişilemez ama satın alınabilir kılmakla bir ilgisi var. Meksikalı yazarın Tayga sendromu, kaçışın olmadığı bir  çıkışsızlık sendromuydu. Ama bir başka şey daha söylüyordu kitaptaki o kara-dedektif: “Gördüğümüz her şeyi bir çatlağın içinden gördüğümüzü hatırlıyorum.”

Anayasa Mahkemesi’nin kapatılmasını grup toplantılarında söyleyen liderleri; bu kararların bağlayıcı olmadığını söyleyen, kararı asıl uygulaması gereken yasama organı üyelerini; kemer sıkma ve tasarruf politikalarını personel ve öğrenci servislerinde arayan bürokratları… Hepsini bir çatlağın içinden gördüğümüz gibi. Meksika’daki yargı reformu, yargıçları halk oyuyla seçmek konusunda önemli bir tartışmayı araladı, bu tartışmanın kendisi kadar önemli olan bir başka şey ise halk oyu ve hukuki güvenlik arasındaki mesafeyi yeniden düşünebilecek olmamıza dair sunduğu fırsat olacak.


Kaynaklar

https://www.nytimes.com/2024/08/30/world/americas/mexico-judicial-overhaul-comparison.html

https://constitutionnet.org/news/voices/mexico-2024-battle-constitution

https://verfassungsblog.de/mexicos-constitutional-democracy-under-threat/

https://animalpolitico.com/politica/reforma-judicial-tribunal-suspender-publicacion?fbclid=IwY2xjawFRY7FleHRuA2FlbQIxMQABHXd1_QDWyZQV8jNU3EB4XGx1xQdwfpGUQbSUc7R7iV-z_pgK3UQCvlZhqQ_aem_ZdUVcJDefsv3Wd7Ij8hYlg

https://www.demoptimism.org/crisis-in-mexico

https://blog-iacl-aidc.org/2024-posts/2024/9/12/mexicos-constitutional-democracy-in-crisis-the-judicial-overhaul-is-only-the-beginning

https://www.youtube.com/watch?v=vi35Qp8tPTE

https://t24.com.tr/yazarlar/esra-akgemci-america-invertida/meksika-da-secim-gunu-kartal-koltugu-nda-bir-kadin,45079

https://birikimdergisi.com/haftalik/11550/kurumkirim

A THREAT TO JUDICIAL INDEPENDENCE, Constitutional Reform Proposals in Mexico by Rule of Law, Impact Lab

 ICON-S-IL @icon_il &  @IberICONnect, an online international symposium on Constitutional Crisis & The Judicial Overhaul in Mexico. Monday, September 16, 2024

Cristina Rivera Garza, Tayga Sendromu, Yüz Kitap, Çev. Banu Karakaş