“Beklenen sürpriz” gerçekleşti ve Zohran Kwame Mamdani 111. New York Belediye Başkanı seçildi. “Beklenen” çünkü aylardır kamuoyu yoklamalarında önde gittiği gibi Demokrat Parti ön seçimlerinde galip gelerek yarışta son düzlüğe favori aday olarak girmişti zaten. “Sürpriz” çünkü adaylığını ilan ettiğinde New York’lular arasındaki sıfıra yakın tanınırlığına rağmen Andrew Cuomo gibi on sene boyunca New York eyaleti valiliği yapmış popüler bir rakibi[1] karşısına almış, üstelik “demokratik sosyalist” sıfatını sahiplenmiş, o da yetmezmiş gibi Tel Aviv’den sonra en yoğun Yahudi nüfusunu barındıran bir şehirde İsrail’i soykırımla suçlamaktan geri durmamıştı, Bunlara yaşını (33), dinini (Müslüman), ırkını (Hint), göçmenliğini (Uganda ve Güney Afrika) de ilave edersek Mamdani’nin belediye başkanı seçilmiş olması hayatın olağan akışına aykırı bir netice.
Mamdani kampanyasının başarısı tam da burada, hayatın olağan akışında gitmediğinin farkındalığında yatıyordu. Siyasi yelpazenin sağ kanadında farkındalık çoktan kuvveden fiile geçmiş, 2016’da Trump’ın Beyaz Saray’a yerleşmesiyle birlikte tescillenmişti. Cumhuriyetçiler’deki bu dönüşümün ilk işaret fişeği 2008 seçimlerinde John McCain’in Tea Party hareketine yaranmak için Başkan Yardımcısı adayı olarak Sarah Palin’i seçmesiydi. Demokrat Parti ise değişime ayak diriyor, o değişime öncülük eden Bernie Sanders rüzgârını kesmek için her türlü imkânı seferber ediyordu. Nitekim Mamdani’nin seçim mücadelesinde birincil rakibi Cumhutiyetçiler değil, Demokrat Parti’deki müesses nizam bekçileriydi. Ön seçimi kazanmasına rağmen Mamdani’ye desteklerini açıklamakta direnenler arasında New York’un Demokrat valisi Kathy Hochul, Demokratlar’ın Temsilciler Meclisi sözcüsü Hakeem Jeffries ve Senato sözcüsü Chuck Schumer gibi önemli isimler vardı. Kochul ve Jeffries, Mamdani zaferi neredeyse kaçınılmaz bir hal alınca gönülsüzce de olsa desteklerini beyan ettiler ama 1999’dan beri Senato’da New York’u temsil eden Schumer inadından vazgeçmedi. Oyunu kimden yana kullandığını dahi söylemeyerek ketumluğunu seçim sonrasında da sürdürdü.[2]
Mamdani’ye köstek olan Demokrat Parti’lilerden biri de Michael Bloomberg idi. 2002-2013 arasında üç dönem New York belediye başkanlığı yapmış olan Bloomberg[3] 2020’de Demokratlar’ın başkan adayları arasında yer almıştı. Nasıl o zamanki derdi Sanders’ın liderliğinde Demokrat Parti’de sol popülizmin şahlanışını dizginlemek idiyse 2025 New York belediye seçimlerinde de Cuomo kampanyasına yaptığı $13.3 milyonluk bağıştan maksadı Sanders’ın halefi olmaya namzet Mamdani’nin ayağını kaydırmaktı.
İroniktir ki Mamdani’ye desteğin büyüğü bizzat belediye başkanlığı yarışındaki Cumhuriyetçi rakibi Curtis Sliwa’dan geldi. Cuomo’nun seçilme şansını artırmak için yarıştan çekilmesine yönelik yoğun baskılara maruz kalan Sliwa, kazanma ihtimali olmamasına rağmen adaylığını geri çekmedi. Çekseydi sonuca tesir edebilirdi çünkü Mamdani oyların %50.4’ünü alırken Cuomo %41.6’sını, Sliwa %7.1’ini topladı. Oy pusulasında kendi partilerinden bir aday olmasa normalde Sliwa’ya oy verecek tüm Cumhuriyetçiler Cuomo’dan yana tercih kullanır mıydı; Sliwa yarıştan çekilseydi Cuomo kampanyası ivme kazanıp kesenin ağzını açmış milyarderlerin de yardımıyla daha fazla seçmeni sandığa çekebilir miydi…bilinmez. Ve fakat Mamdani’nin kendi partisinin ağır toplarından görmediği yardımı Cumhuriyetçi rakibinden görmüş olması Demokrat Parti’deki ideolojik ve kuşaksal gerilimi iyice ortaya serdi. Şüphe yok ki Demokrat Parti’nin statükocuları Mamdani’dense Sliwa’nın seçilmesini yeğlerdi.
Mamdani’nin Demokrat Parti’yle çekişmeli, sürtüşmeli ilişkisinin evveliyatı var. Örneğin, 2024 ABD Başkanlık ön seçimlerinde Biden (ve Harris) rakipsiz yarıştığından Demokratlar arasında usulen yapılan oylamada iktidarın İsrail’le suç ortaklığından hoşnutsuz vatandaşlar bu vesileyle Beyaz Saray’a bir ihtar göndermek için örgütlendiler. Filistin meselesinde ayağını denk almazsa Biden’a bağlılık vaad etmeyenler (“uncommitted”) Başkanlık yarışı açısından kritik bazı eyaletlerde oyların %10’undan fazlasını oluşturuyordu.[4] Mamdani söz konusu hareketin sesi gür çıkan sözcülerindendi.
Filistin üzerinden ayrışma Mamdani’nin Demokrat Parti ile ilk imtihanı değildi. Fahiş “sarı madalyon“ (taksi ruhsatı) fiyatları yüzünden aşırı borç (ortalama $600 bin) altına giren ve bazı meslekdaşları intihara sürüklenen taksiciler örgütlenip 2021’de protestolara başladılar. Taksicilerle, onlarla birlikte 15 günlük açlık grevine katılacak, tutuklanmayı göze alacak kadar sıkı bir dayanışmaya girenler arasında o zaman New York Eyalet meclisi üyesi olan Mamdani de vardı. Direniş sonuç verdi ve dönemin Demokrat Belediye Başkanı Bill de Blasio, borçların azami $170 bin’i ve ödemelerin aylık $1,100’ü geçmeyecek şekilde yapılandırılmasına razı geldi.
Bu hadise solcular/sosyalistler ile Demokrat Parti arasındaki memnuniyetsiz ama zaruri ilişkinin, bir nevi mantık izdivacının güzel bir örneği. Bir yandan sol popülist talepler Parti’nin neoliberal, küreselci (ve İsrail yanlısı) politikalara sadık kadroları tarafından sıkı bir dirençle karşılanıyor. Özellikle 2016’dan bu yana Başkanlık seçimlerinde Demokrat Parti kurmayları, neredeyse Cuhmuriyetçilerle didişmek için harcadıkları kadar enerjiyi Parti içindeki solcuları frenlemek, saf dışı etmek için sarf ediyorlar. Öte yandan sol cenah, Parti’yi güdemese de bu diyardan gidemiyor. Daha önceki bir yazıda ele aldığımız üzere,[5] demokratik sosyalist örgütlenmenin Demokratik Parti şemsiyesi altından çıkıldığında şimdiki kitleselliğinin ne kadarını muhafaza edebileceği şüpheli. Bağımsız bir sol parti projesinin dikkate alması gereken bir diğer risk ise devletin yargı sopası ve güvenlik aygıtları. Sistem-karşıtı siyasi programına rağmen Demokrat Parti bünyesinde seçimlere giriyor olması demokratik sosyalist harekete kalkan işlevi görüyor. Özellikle Trump’ın ikinci Başkanlık döneminde bu kalkan çok daha hayati bir hal aldı. Örneğin, her ne kadar Schumer ve şurekası Mamdani’yi sahiplenmese de parti aidiyeti onu Trump’ın tehditlerinden bir ölçüde koruyor. Trump Mamdani’ye karşı vatandaşlıktan çıkarma ya da Erdoǧan’ın İmamoǧlu’na yaptıklarına benzer bir hamleye kalkışırsa en nihayetinde hedefine Demokrat Partili bir belediye başkanını almış olacak - Yeşil Parti ya da ABD Komünist Partisi’ni değil.
Demokrat Parti’nin merkez kanadı için de solcuları dışlamak pek akıl kârı değil. Özellikle 2008 Finansal Krizi’nden beri sol/sosyalist siyasete kulak veren hatırı sayılır bir kitle var. Cumhuriyetçilerle başa baş yarışan Demokratların bu kesimlerde karşılık bulan aktörleri parti bünyesinden atmaları siyasi intihar olur - hele Cumhuriyetçi Parti’de böyle bir bölünme yaşanmazken. O yüzden Sanders, Ocasio-Cortez, Ilhan Omar, Mamdani gibi figürleri sineye çekiyorlar.
Özetle, Demokrat Parti’deki liberal ve solcu gruplar arasındaki zoraki birliktelik daha bir süre devam edeceğe benzer. Ve şimdilik hakimiyet liberal kanatta olsa da sol popülizm bir noktada üstünlüğü ele geçirebilir. Bu ihtimale nicelik biçmek güç ama şurası neredeyse muhakkak ki bu ihtimal gerçekleşmezse Demokrat Parti bundan böyle hayatına ana muhalefet partisi olarak devam eder.

Mamdani, taksici eylemcilerden Richard Chow ile açlık grevinin ilk gününde. Chow’un elindeki pankartta “Derhal borç affı! Sürücüler yaşasın” yazıyor. (Kaynak: Mother Jones)
[1] Andrew Cuomo’nun babası, Mario Matthew Cuomo da 1983-1994 yılları arasında New York eyaleti valiliği yapmıştı. Mamdani “siyasi bir hanedanlığı devirdik” derken Cuomo ailesini kastediyordu.
[2] Mamdani’nin Schumer’ın senatodaki sandalyesine talip olabileceği rivayet ediliyor.
[3] Kendisi o dönem Cumhuriyetçi idi.
[4] https://birikimdergisi.com/haftalik/11649/filistin-meselesi-bidena-secimi-kaybettirir-mi
[5] https://birikimdergisi.com/haftalik/9993/abdde-yeni-sol-bir-partinin-imkanlari-imkansizliklari
