İstanbul Büyükşehir Belediye’ye bağlı Kültür A.Ş. bir zamandır Şerefiye-Theodosius Sarnıcı’nda klasik Batı müziği konserleri düzenliyor. Restorasyonu 2019’da tamamlanan, şehrin en eski sarnıçlarından Şerefiye’nin bu amaçla kullanılması İstanbul için bulunmaz nimet. Sarnıçtaki Oda Müziği ve Resital Serisi’nde dün (15 Şubat) İtalyan sanatçı Maddalena del Gobbo yüzyıllardır popüler olmayan viola da gambayla bir konser verdi.
Maddalena del Gobbo; piyanoyla başladığı müzik kariyerine çello ve şanla devam edip 2014’te viola da gamba ve klavsen için 18. yüzyıl Alman eserlerinden bir seçki olan ilk albümü “Viola D’Emozione”yi yayınlamış. Bunu 2016’da Deutsche Grammophon için ikinci albümü “Henriette-The Princess of the Viol” ile 2019’da üçüncü albümü “Maddalena and the Prince” izlemiş. Gobbo aynı zamanda viola da gamba için yazılmış oda müziği eserlerini yorumlayan “Ad Cor” topluluğunun kurucusu.
Gobbo, konserde çaldığı her eserden sonra kusursuz bir İngilizceyle dinleyicilere viola da gamba hakkında bilgiler verdi. Bu tabii anlaşılır bir durum: Batı’da en parlak dönemini Barok çağda yaşayan viola da gamba 18. yüzyıl sonundan itibaren sıradışı icracılar ve müzikologlar dışında bilinmez ve çalınmaz oldu. Avrupa’da Carl Friedrich Abel’in ölümü (1787) ve Fransız İhtilali’nin başlangıcı viola da gambanın sonu kabul edilir. İhtilal, viola da gamba geleneğini bir anlamda bitirmiştir. Fransızların meşhur viola da gamba ustası Sainte-Colombe’un hayatını anlatan Tous les Matin du Monde (Dünyanın Tüm Sabahları) filminde Saint-Colombe’un Kraliyet Meclisi tarafından majesteleri huzurunda viola da gamba çalmaya davet edilmesine bozulup kraliyet ulağını kovaladığını görürüz. Ancak Saint Colombe’un filmdeki bu temperemental tepkisi yanıltıcıdır: Viola da gamba Avrupa’da asıl olarak saraylarda çalınmıştır ve bunun repertuara dolaylı katkıları olmuştur: XV. Louis’in kızlarından biri başarılı bir viola da gamba icracısı olduğundan sırf onun için yapılmış birçok beste vardır. Müzik tarihçileri bugün yalnızca müzelerde ve koleksiyonlarda rastlanan viola da gambanın kimler tarafından sipariş edildiğini, satın alınıp çalındığını anlamak için arşivlerde yaptıkları araştırmalarda bol miktarda kont, kontes, prens ve prenses ismiyle karşılaşmışlardır: Medici ailesinden Ferdinando de Medici’nin Floransa yakınlarındaki Villa Pratolino’da düzenlediği “viola da gamba akşamları” gibi. Viola da gambayı icra amacıyla değil yatırım olarak satın alan müzisyenlerin varlığı da enstrümanın modern-öncesi sınıfsal yazgısıyla ilgili anlamlı bir ayrıntı.
Viola da gamba enstrümantal değerini 18. yüzyıl sonunda kaybetse de bugün Maddalena del Gobbo gibi başarılı bir icracıyla karşılaşabiliyoruz ve Del Gobbo anakronik ya da tekrarcı görünmüyor. Bunun önemli bir nedeni müzik tarihinin belirli bir aşamasında atıl hale gelmiş enstrümanlar için yazılmış bestelerin keşfinin daima devam etmesidir: Gobbo’nun repertuarındaki eserlerden birinin bestekârı olan G. Ph. Telemann’ın Fantazyaları’ndan bazıları Telemann’ın ölümünden yüzyıllar sonra 2018’de keşfedildi. Bir yanda eski ve bilinen öte yanda yeni keşfedilmiş eserlerden oluşan bu umman müzik tarihinin enstrümantal sürekliliğini sağlıyor.
Viola da gambanın Şerefiye-Theodosius Sarnıcı’nda çalınmasının bir anlamı daha var: Enstrümanın tarih öncesi 10. yüzyıla, Ortadoğu ve Bizans’a dek uzanıyor. İkonografik kanıtlar viola da gambanın Bizans ve İslâm coğrafyasından ilkin İspanya’ya, oradan İtalya ve Fransa’ya yayıldığını gösteriyor. Bu tabii yedi telli, dört akortlu tek bir enstrümanın tarih boyunca hiç biçim değiştirmeksizin ülkeler arasında dolaşması gibi bir durum değil. Daha ziyade, belirli bir ses üretim tekniğinin bir coğrafyadan öbürüne yayılmasıyla vuku bulan bir enstrümantal evrim. Bugün viola da gamba adıyla bildiğimiz enstrüman bu adı İtalya’da almıştı (gamba, İtalyanca diz anlamına gelir) ama enstrümandan yayılan sesin ve bu sesin teknik üretim imkânlarının ilkin Bizans’ta ve Ortadoğu’da keşfedilmiş olması muhtemeldir.
Maddalena del Gobbo gibi sanatçıların hâlâ varolduğu bir dünyada bu köken tartışmasından ziyade viola da gambanın tarih içindeki uzun yolculuğu sonucunda bugün hâlâ onu dinlemekten alabildiğimiz müzikal zevk önemli oluyor.