Sayın Cumhurbaşkanı
“Size bir mektup yazıyorum/ Belki okursunuz/ Vaktiniz olursa”. Siz edebiyata meraklısınızdır, konuya böyle girmem sizde bir çağrışım yapmıştır. Boris Vian’ın 1954’de, Hindiçin savaşıyla Cezayir savaşı arasında yazdığı şarkının, Kaçak’ın başlangıcı bu. Bugün, siz ne söylerseniz söyleyin, savaşta değiliz. Düşman insan değil, benzerimiz değil. Ne aklı ne zarar verme iradesi var. Sınır ve sosyal fark nedir bilmiyor. Bir kişiden diğerine atlayarak kör bir biçimde çoğalıyor. Mademki bu savaşçı söylemi tercih ediyorsunuz, o zaman bu savaşın silahları hastanede yatak, solunum cihazı, maske ve testlerdir. Doktor, bilim insanı, sağlık emekçileri sayısıdır. Ama Fransa’yı yönettiğinizden beri, sağlık dünyasında çalışanların alarm çığlıklarına, geçen kasım ayında bir yürüyüşte pankartın üzerinde yazılı olan “Devlet parasını sayıyor, biz ölüleri sayacağız” haykırışına kulaklarınızı tıkadınız. Devletin yükümlülüklerinin azaltılmasını, kaynakların en uygun şekilde kullanılmasını, harcamaların düzenlenmesini öğütleyen, içinde insanın olmadığı bir teknokrat jargonu içinde gerçeği boğanların sesini dinlemeyi tercih ettiniz. Ama şimdi bakın, esas olarak kamu hizmetleri şu anda ülkenin ayakta kalmasını sağlıyor: hastaneler, milli eğitim ve onun düşük ücretle çalıştırılan öğretmenleri, elektrik idaresi, posta, metro ve devlet demiryolları. Yakın geçmişte, hiçbir şey olmadıklarını söyledikleriniz şimdi her şeyler. Onlar çöpleri topluyor, süpermarkette kasada duruyor, evlere pizza götürüyor ve yaşamın entelektüel boyutu kadar vazgeçilmez olan maddi yaşamı sağlıyorlar.
Bir travmadan sonra yeniden inşa etmek demek olan “esnek dayanıklılık” (résilience) kelimesini kullanmanız şaşırtıcı. Daha o aşamada değiliz. Sayın Cumhurbaşkanı, bu karantina günlerine, hayatın doğal akışının altüst olduğu bu zamana karşı dikkatli olun. Bu her şeyin sorgulanmasının müsait olduğu bir zamandır. Yeni bir dünya arzulamanın zamanıdır. Ama sizin dünyanızı değil! Ne de utanmadan, haftada altmış saate kadar “daha fazla çalışma” nakaratını tekrarlayan karar alıcıların ve finansçıların dünyası bu. Salgının en vahim eşitsizlikleri gözler önüne serdiği bu dünyayı istemeyen çok kişiyiz. Tersine, temel ihtiyaçların, bakımın, sağlıklı beslenmenin, eğitimin, barınmanın, kültürel beslenmenin herkes için güven altında olduğu, şu günlerde hayata geçmeye başlayan dayanışmaların tam da bunun mümkün olduğunu gösterdiği bir dünya istiyoruz. Biliniz ki Sayın Başkan, hayatımızın çalınmasına bundan sonra izin vermeyeceğiz. Elimizde sadece o var ve başka bir şarkıyı, Alain Souchon’un şarkısını hatırlarsanız, “hiçbir şey hayat kadar değerli değil”. Ve bilin ki, Boris Vian’ın radyoda çalınması o zaman yasaklanmış olan şarkısının aksine, bugün benim bu mektubumun bir ulusal radyoda okunmasını sağlayan özgürlüklerimizin, bugün sınırlanan demokratik özgürlüklerimizin kalıcı olarak kısıtlanmasına da izin vermeyeceğiz.
Cergy, 30 Mart 2020
Yazarın Türkçeye çevrilmiş eserleri: Kürtaj (İletişim Yayınları), Babam (İletişim Yayınları), Yalın Tutku (Cem Yayınları), Bir Adam (Cem Yayınları) ve Bir Kadın (Cem Yayınları).