“Oluk oluk kan akacak”!
Ankara’da bu sabah patlatılan bombaların katlettiği yurttaşlarımızın, arkadaşlarımızın yerde yatan cesetlerinin üzeri HDP bayraklarıyla örtülü. Üzerlerinde “İnadına barış, inadına HDP”, “Barış, hemen şimdi” yazıyor...

 

Barıştan korkanlar, savaşı kışkırtarak iktidarlarını sürdürmeyi tasarlayanların bindirilmiş kıtaları ise, daha kaç kişinin öldüğü bile belli olmadığı patlamaları izleyen dakikalarda, sosyal medyada planın ikinci aşamasını uygulamaya koyuyorlar. Bombaların HDP’ye oy sağlamak için patlatıldığını iddia eden mesajlar art arda geliyor. Daha cesetler yerden kaldırılmamışken, herhangi biri değil, AKP’nin bir bakanı, Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu, “Biliyorsunuz daha önce Diyarbakır’da seçimlerden önce sırf barajı aşsın diye, mağdur görünsün diye böyle provokatif eylem yapıldı,” deme cüretini gösteriyor. Almanya’da Nazi iktidarının propaganda sorumlusu Goebbels’in, “yalan ne kadar büyük olursa, o kadar inandırıcı olur” ilkesini uyguluyor. Herhangi bir AKP trolünün değil, AKP’nin önde gelen bir yöneticisinin, bir bakanının ağzından çıkıyor bu sözler. Diyarbakır suikastını yapan IŞİD militanının yakalandığını, halen hapiste tutuklu olduğunu bilmemesi mümkün değil. Ama bu kanlı oyunun bir parçası olmak tam da böyle bir şey. 

Bu küçük örnek, bugün AKP içinde ve esas olarak Tayyip Erdoğan etrafında kenetlenmiş kliğin ellerindeki iktidarı kaybetmemek için her türlü yöntemi kullanmaya hazır olduğunu gösteriyor.

Türkiye toplumsal mücadeleler tarihinde tanık olduğumuz en kanlı saldırılardan biri, belki en kanlısı bu. 10 Ekim sabahı Ankara’da, “Barış, hemen şimdi” diye haykıranların oluk oluk kanı akıtılıyor. 10 Ekim günü akşam üzeri ölü sayısının 86’ya çıktığı, yaralı sayısının 186 olduğunun açıklandığı anda, insan bir gün önce, ağır hapis cezası hükümlüsü bir suç örgütü şefinin, Rize’de, topladığı kalabalık önünde, “Meşru savunma hakkımız hasıl olduğu zaman oluk oluk kan akacak; o zaman bizim kim olduğumuzu görecekler, bizi tanıyacaklar” demesinin anlamını gayet iyi anlıyor. Oluk oluk kan akıtma tehdidini herkesin önünde açıkça dile getirmekten çekinmeyen, bunu söylerken yürürlükteki yasalara göre son derece ağır bir suç daha işleyen ama başı iktidar tarafından okşanan bu tescilli çete başının “Erdoğan’ı sevdiğini” ilan etmesinin ne anlama geldiğini daha iyi anlıyoruz. Türkiye Cumhuriyeti tarihinin kanlı sayfalarından, bu toplumun birlik ve barışına yönelik iktidar merkezli yapılmış kanlı saldırılardan onu gayet iyi tanıyoruz. Bu iktidar artık oluk oluk kan akıtacağıyla övünenlerin eline bakıyor. Onlardan medet umuyor.

Tek başına iktidar olmazsa, ülkeyi kaosla tehdit eden nefret yüklü hırçın ses kulağımızda yankılanıyor. Bu toplumu, bu ülkeyi bu nefret cephesinden, oluk oluk kan akıtmakla tehdit edenlerin başını okşayanlardan, kapıldıkları büyük korku nedeniyle bu yaratıklardan medet umma insani düşüklüğüne inmiş olanlardan kurtarma gereği şimdi, 7 Haziran öncesinden de daha acildir. 1 Kasım’da AKP’ye verilen her oy, yaşadığımız bu kabustan HDP’nin barajı geçmesini sorumlu tutarak kanlı planları uygulamaya koyan veya bunların hayata geçmesi için uygun zemini hazırlayan demokrasi ve insanlık düşmanlarına verilmiş olacaktır.