İran Sınırından Türkiye’ye Düzensiz Göçler: Afganlar

Suriye’de 2011 yılında başlayan iç savaşla birlikte Türkiye’nin siyasi ve gündelik mekanizmalarında uluslararası göç ve özelde coğrafi koşullar nedeniyle sınır göçü önemli gündem konuları arasında yer almakta. Bu süreçte Suriyeli “mülteciler” sosyal, ekonomik ve siyasi gündemin başat ilgi alanları arasında yer alsa da transit (geçiş ülkesi) ve hedef ülke konumlarıyla Türkiye, birçok farklı ülkeden zorunlu nedenlerle (iç savaş, işgal, ağır ekonomik koşullar vd.) göç etmek durumunda kalan göçmen gruplara (sığınmacı, mülteci, düzensiz göçmen) ev sahipliği yapmaktadır.

Son aylarda İran sınırı üzerinden Türkiye’ye ulaşan düzensiz göçmen[i] gruplar arasında Afgan göçmenler dikkat çekici oranda basında gündem oldu ve olmaya da devam ediyor. Özellikle mart ayının son haftalarında basında yer alan düzensiz Afgan göçmenlerin bir bölümü, nisan ayının ikinci haftası itibarıyla ülkelerine Göç İdaresi Genel Müdürlüğü tarafından geri gönderilmeye başlandı. Peki, son bir iki aylık yoğun “İran sınırı ve düzensiz Afgan göçmenler” gündemi halihazırda göçün dinamikleri hakkında hangi bilgilerin ve yorumların paylaşılmasına neden oldu? Bu yazının amacı da tanıklık ettiğimiz bu göç akınının nedenleri hakkında Türkiye’de yakın tarihli çeşitli basın yayın mecralarında yer alan haberler ışığında (STK temsilcileri, siyasiler, uzmanlar) sınırlı da olsa bir veri derlemesi sağlamaktır.

Göç İdaresi Genel Müdürlüğü’nün 2017 verilerine göre “Yakalanan Düzensiz Göçmenler” arasındaki ilk dört sıralamada Suriye’den 50.217, Afganistan’dan 45.259, Pakistan’dan 30.337, Irak’tan 18.488 kişi yer alırken; 12 Nisan 2018 tarihli güncel verilerde de (Bkz: Tablo 1) Afganistan’dan 29.899, Suriye’den 12.315, Pakistan’dan 6.871 ve Irak’tan da 4.702 kişinin Türkiye’ye geçiş yaptığı bilgisi paylaşılmakta. 

Tablo 1: Kaynak: Göç İdaresi Genel Müdürlüğü (http://www.goc.gov.tr/icerik6/duzensiz-goc_363_378_4710_icerik )

2017 yılı ile 2018’in ilk üç aylık düzensiz göçmen verilerinin karşılaştırması yapıldığında, son üç ayda geçen yılki rakamların yarısından fazla Afgan göçmenin Türkiye’ye giriş yaptığı görülmekte. Basında yer alan haberlerden son aylarda İran üzerinden Türkiye'ye ulaşan Afgan göçmenlerin çoğu zaman yürüyerek Iğdır, Ağrı ve Van üzerinden ülkeye giriş yaptıklarını, buralardan da yine yürüyerek Erzurum’dan İstanbul’a ulaşmaya çalıştıklarını öğreniyoruz.

Yaşanan bu düzensiz göçmen akınının akıllara getirdiği ilk soru şu: İran sınırından Türkiye’ye geçiş yapan Afgan göçmenler, halihazırda İran’da yaşayan Afgan mülteciler mi yoksa doğrudan Afganistan’dan İran’a gelerek buradan Türkiye’ye geçiş yapanlar mı? Mevcut koşullarda her iki durumun da geçerli olduğunu ifade eden görüşler hâkim[ii][iii][iv]. Diğer bir önemli soru ise, son aylardaki düzensiz Afgan göçmen sayısındaki ani artışın nedenlerinin neler olduğudur. Şüphesiz ilk sorunun yanıtı, ikinci sorunun da yanıtına önemli bir zemin oluşturmaktadır.

İran üzerinden Türkiye’ye düzensiz geçişlerdeki göçü tetikleyen faktörler beş ana başlıkta değerlendirilebilir. Bu faktörler sırası ile şu şekildedir:

- Geçen yıllara oranla Afganistan’da artan ekonomik (temel ihtiyaçları karşılayamama, işsizlik, fakirleşme vd.) ve siyasi güvensizlik ortamı.[v] Ve geçişi zorlaştıran yoğun kış şartlarının sona eriyor olması.

- İran’da yaşayan Afgan mültecilere (2 milyonun üzerinde olduğu söyleniyor) karşı değişen politikalar ve Türkiye’nin İran sınırında güvenlik kaygısıyla 2017 yılında inşa etmeye başladığı ve bugün itibarıyla yarısı tamamlanan sınır duvarının girişi zorlaştıracağı, göçmenler ve insan tacirleri tarafından bu durumun bilinmesi.[vi] Iğdır'da yapımı devam eden duvar inşasında sona yaklaşılırken Ağrı'da yapılan duvarın da bu yıl sonunda bitirilmesi amaçlanıyor.[vii]

- Afgan mültecilerin İran’dan ayrılmaları yönündeki baskıların artması, İran'daki ekonomik koşulların zorluğu, işsizlik ve çeşitli nedenlerle gözaltına alınıp sınırdışı edilmeleri.[viii] Afgan göçmenlerin ifadeleriyle İran güvenlik güçlerinin sınırdan geçen göçmenlere hiçbir engel çıkarmaması ve sınırları açması.[ix]

- İnsan kaçakçılarının “Artık Türkiye üzerinden Avrupa’ya geçebilirsiniz, Avrupa Afganlara sınır kapılarını açtı,” gibi söylemler yayması.[x] Kaçakçıların da teşvikiyle Avrupa'ya yasadışı yollarla geçme arayışı.[xi]

- Sınır hattının “yolgeçen hanı”na ve “kevgir”e dönüşmesiyle göçmenlerin yasadışı yollarla da olsa rahat geçişlerine imkân sağlanması.[xii]

Sözü edilen nedenler çerçevesinde yaşanan düzensiz göç akınının göçmen kaynağı ülkelerdeki (İran ve Afganistan) siyasi, ekonomik ve güvenlik politikaları ile Türkiye’nin sınır güvenliği bağlamında attığı adımlarla ilgili olduğu anlaşılmakta. Bu süreçte İran ve Türkiye yetkilileri arasında “sınır güvenliği ve işbirliği” temelinde bazı görüşmeler gerçekleştirilmiş ve iki ülkenin “göç yönetimi”ne ilişkin konular konuşulmuştur[xiii][xiv]. İçişleri Bakanlığı Göç İdaresi genel müdür vekili ise yakın zamanda gerçekleştirilen ziyaret hakkında şunları söylemiştir:

“İran Göç Genel Müdürü, Genel Müdürlüğümüze bir ziyarette bulundu. Genel olarak göçle ilgili konuları konuştuk. Önümüzdeki dönemde göçteki son durumu konuşmak için İran'a bir ziyaret gerçekleştireceğiz. Genel Müdürlük olarak düzensiz göç konusunu İranlı mevkidaşlarımızla değerlendireceğiz. Ayrıca yine Bakanlığımızdaki farklı heyetler İran'daki muhataplarıyla da yoğun olarak görüşüyor. Biz şuna inanıyoruz; Afganistan'da yaşananlar ve Afganistan'dan ülkemize gerçekleşen göç, Afganistan, İran ve Türkiye'nin bir krizi değil, bir insanlık krizidir. Esas sorumluluk Afganistan'da 40 yıldır devam eden iç savaşa sebep olan ülkelerdir.”[xv]

Yapılan bu açıklamaların öncesinde de geçtiğimiz yılın mart ayında dönemin başbakan yardımcısı sınırda yaşanan bu düzensiz göç hareketine “tehlike” nitelendirmesiyle dikkat çekmişti. Kamuoyuyla ilk defa paylaşılan bilgi de İran’daki yaklaşık 3 milyon mültecinin Türkiye’ye gelme yönünde bir hareketlenme içerisinde olduğu ve bu mülteciler arasında da daha çok Afganistanlı göçmenlerin yer aldığı ifade edilmişti. Başbakan yardımcısı ayrıca Türkiye'ye doğru göçlere İran devletinin “göz yumduğu” yönünde bir eğilimin varlığı üzerinde dururken sınır güvenliğine yönelik duvar inşasına da başlandığını belirtmişti.[xvi]

Türkiye, ‘80’lerin sonu ve ‘90’lı yıllardan itibaren sınır komşuları arasındaki göç sirkülasyonlarında geçiş ve hedef ülke olarak dikkat çeken bir konumunda. Son üç aydır yoğun olarak Doğu illeri sınırlarında yaşayanların ve yaklaşık son bir aydır da ülke gündeminde yer alan “İran sınırı ve düzensiz Afgan göçmenler” konusunu da yakın tarihsel konjonktür ve pek çok farklı değişkenle birlikte değerlendirmek gerekir. Bu kısa derlemenin de işaret ettiği üzere, İran sınırı üzerinden yaşanan düzensiz göçmen akınını salt siyasi bir mesele olarak değil, göç kaynağı ülkelerin ulusal ekonomi ve güvenlik yaptırımları, İran ve Türkiye arasındaki sınır sorumlulukları ile (düzensiz) göçmen politikaları, coğrafi yapı ve küresel ölçekte diğer düzensiz göç güzergâhlarındaki “engelleyici önlemler” gibi bir dizi analiz birimini de göz önünde bulundurarak ele alma gerekliliği ortaya çıkmakta.



[i] Düzensiz göçmen, geldiği ülkede kalmak için yasal hakkı bulunmayan kişiler için kullanılır. Ancak bu, tüm düzensiz göçmenlerin bulundukları ülkede resmî olmayan bir şekilde veya belgeleri olmadan kaldıkları anlamına gelmemektedir. Örneğin, bir ülkeye çalışmak amacıyla insan tacirleri tarafından getirilen kişilere genellikle kaçakçılar tarafından sahte belgeler sağlanmaktadır. Bir göçmenin statüsü birkaç şekilde düzensiz hale gelebilir. Bu bazen dikkatsizlik nedeniyle yaşanabilirken; bazen keyfî ve adil olmayan nedenlerle de bir kişi düzensiz göçmen durumuna düşebilir. Tek bir yolculuk sırasında dahi, bir göçmen, hükümetlerin yürüttüğü politikalara veya vize düzenlemelerine göre düzensiz göçmen statüsüne girip çıkabilmektedir. Belgesiz göçmen terimi ise bir ülkeye yasal yollarla giriş yapmak veya o ülkede kalmak için gerekli belgelerden yoksun kişiler için kullanılır. http://www.madde14.org/index.php?title=D%C3%BCzensiz_G%C3%B6%C3%A7men (Erişim tarihi: 19.04.2018).