Gerçeklikten Kopmak
Tanıl Bora

Göçmenlere saldırıların sökün ettiği günlerde, Sedat Peker ‘kurduğu’ bir tweet serisini, linç güruhları ‘kurmaya’ yönelik provokasyonlarda uyarıcıların rolüne ayırdı. “Met isminde bir uyuşturucu”dan söz açtı. (“Uyuşturucu” dediği, aslında uyarıcı.) Emsallerinden daha zararlıydı ona göre, birkaç yılda vücudu çürütüyordu. ‘Faydasını’ ise, “insana enerji vermesi… korku denen şeyin beyinlerinden çıkması… ve merhamet duygusunu tamamen ortadan kaldırması” diye tarif ediyordu. Kullananlar, adeta zombiye dönüşüyorlardı. “Fiyatı kokainden çok ucuz olduğu ve kafası uzun olduğu için” rağbet gören bu maddenin Türkiye’de yaygın kullanımına ‘ilgili makamlarca’ bilerek yol verildiğine dikkat çekti ve bir uyarıda bulundu: “Benim kafamda beliren tek düşünce bu uyarıcının (bu defa doğru kullanım! – T.B.) kullanılması çoğaltılarak ülkemizde yapılmak istenen sokak hareketlerinde bu maddeleri de kullananların kullanılmak istenebileceğidir.”

İçerden konuşuyor olduğunu hep söylüyor… Ehlivukuf birikimi ve güveniyle söylenmiş şeyler…

***

Bir yerde de diyor ki, piyasadaki met hapları için: “Hitler’in askerlerinin dayanıklılığını artırmak için yaptırmış olduğu uyarıcıdan en az 10 kat daha güçlü bir uyarıcı.” Şu “Hitler’in askerlerine yaptırdığı uyarıcı” bahsine eğilelim.

Tarihçi-yazar Norman Ohler’in 2015’te yayımladığı, Nazi Almanya’sında uyarıcı kullanımını ele alan incelemesi,[1] dünya çapında yankı uyandırdı. Kendisi o terminolojiye başvurmuyor ama biz söyleyebiliriz, Nazizm’in biyopolitikasına ışık tutan bir çalışma.

Aslında Nazilerden önce de, Almanya’da metamfetamin müthiş yaygın kullanılıyor. Reçetesiz satılan metamfetamin hapı Pervitin, bu kaotik dönemin endişeleriyle ve depresyonuyla baş etmek ve “yükselmek” için gayet popüler bir destek olmuş. Dünyada da (Türkiye’de de) kokainin ve eroinin popüler ilaç olarak ‘tüketildiği’ zamanlar. Naziler, bir yandan uyarıcı-uyuşturucu kullananları azarlarken, bir yandan da ahalinin kendini iyi hissetmesi için pekâlâ göz yumuyorlar. Bilinen faşist riyakârlığı.

Daha önemlisi, metamfetaminin askerî-stratejik kullanımı. Bunun ilk çarpıcı örneği, Fransa’ya savaş açtıktan sonra, Maginot hattının kuzeyinden, Ardenler üzerinden dolaşarak bir yay çizerek gerçekleştirdikleri istilâ harekâtı. Taarruzun gafil avlayıcı işlevini yerine getirmesi için olağanüstü sür’atli yürütülmesi, bunun için de zırhlı birliklerin üç gün durmadan, uyumadan ilerlemesi gerekiyor. Ordu karargâhı, bu harekât için 35 milyon Pervitin hapı sipariş ediyor. Tabur hekimlerine, er ve erbaş için ayrıntılı kullanma talimatı yollanıyor: Günlük bir tablet, geceleyin ihtiyaten kısa arayla 2 tablet, zorunluluk halinde 1-2 tablet daha… gibisinden. Ordu, Fransa içlerine zombi cevvaliyetiyle baskın veriyor. Ohler ve bazı askerî tarih uzmanları, meşhur “yıldırım savaşı”nın öteki adının, “metamfetamin savaşı” olması gerektiği kanısındalar.

Sonrasında da, Pervitin hapı kulanımının rutinleştiğini öğreniyoruz. Erat, özellikle batağa sürüklenen Rusya seferinde, kendi kendine de kullanıyor. 1972’de Nobel edebiyat ödülünü alacak olan Heinrich Böll mesela, o sıralar cephede er, ailesine yazdığı mektuplarda sürekli Pervitin göndermelerini istiyor.

Normandiya Çıkartması sonrasında, savaşın geri dönülmez biçimde kaybedildiğinin belli olduğu son safhasında, bir metamfetamin hamlesi daha yaptı Nazi ordusu. Toplama kamplarındaki tutuklular üzerinde çarçabuk denenmiş, etkisi tam olarak bilinmeyen daha sert metamfematin kokteylleri çırpıştırdılar. 14-15 yaşındaki delikanlıları cep denizaltılarına tıkıp Müttefik donanmasını vurmak üzere Manş Denizi’ne saldılar. Yüzlerce genç, ‘kafa bin beş yüz,’ talihli olan bazıları bir yerlerde karaya vurdu, çoğu deniz altında oradan oraya savrularak mahvolup gittiler.

***

“Hitler’in askerlerinden” öte, Hitler’in kendisinin haplanma tecrübesi, önemli. Ohler çalışmasının yaklaşık üçte birini buna ayırmış. 1941’den sonra, diktatörün metamfetamin menüsünü yöneten özel hekimi Theo Morell’in, nasıl dokunulmaz bir mevki işgal eder hale geldiğini anlatıyor. Zira Hitler, tam anlamıyla bir uyarıcı bağımlısı. En kapsamlı Hitler biyografisinin yazarı Ian Kershaw,[2] Nazi Führer’inin günlük hap kullanımının günde 28’e kadar çıktığını saptamıştı. Ohler, doktor Morell’in 1941 Ağustos’undan 1945 Nisan’ına kadar, 1349 günün 885’inde tuttuğu ayrıntılı notları inceleyerek, diktatörün yaklaşık 1100 doz hap aldığını, üstüne yaklaşık 800 iğne vurulduğunu tespit ediyor. Seksene yakın çeşit hap kullanmış; hormon preparatları, steroidler, muhtelif metamfetamin karışımları. Doktor Morell, doz ayarlarını değiştirip farklı kokteyller tertip ederek, psikolojik etkiyi artırmayı da gözetmiş.

Nitekim, incelemenin bu bölümü “High Hitler” başlığını taşıyor: “Heil Hitler” yerine, “High Hitler”! Nazi Almanya’sının resmî ve millî selâmı “Heil Hitler”di biliyorsunuz, aşağı yukarı “Hitler sağolsun, varolsun!” anlamına geliyor – Abdülhak Adnan Adıvar zamanında “Hitler’e maşallah!” diye karşılamıştı! “High Hitler”e de “kafası iyi Hitler” diyelim.

Bitkin ve depresif vaziyette kararıp duran Nazi diktatörü, görüşmelere, toplantılara metamfetamin dopingleriyle silkelenip katılıyormuş. Maiyetinin de, önemli müzakerelerde onla aynı dalga boyunda olabilmek için, haplandığını öğreniyoruz. Norbert Ohler “kimyalarının uyuşması için,” teşbihini kullanıyor – teşbihti, gerçek oldu, diyebiliriz. Ki zaten birçok Nazi uluları da bizzat metamfetamin bağımlısı.

***

Bu metamfetamin yüklemesinin neticesi: gerçeklik duygusunu yitirmek, diye özetleniyor. Ama dikkat: Kendi gerçekliğine halel getirmeyen bir yitim, bu. Norbert Ohler’den aktaralım:

“Hedefleri ve saikleri, ideolojik cinnet dünyası, aldığı uyarıcıların sonucu değildi, zaten çok öncesinde şekillenmişti. Hitler cinayetlerini zihni sislendiği için işlemedi, aksine son ana kadar, yaptıklarının sonuçlarını hesaplama kabiliyetine, cezai ehliyete sahipti. Duygu ve düşüncelerine daima hâkimdi, ne yaptığını biliyor, soğukkanlılıkla, uyanık zihinle eyliyordu. Başında itibaren cinnet ve gerçeklikten kaçan bir mahiyet taşıyan düşünce sistemi içinde,[3] çılgınca değil dehşet verici bir tutarlılıkla davrandı. O kadar çok uyarıcıyı almasının sebebi, eylemlerini işlemeye devam edebilecek durumda kalmak içindi. [Metamfetamin etkisinde oluşunun] Canavarca suçlarını hafifletici bir yanı yoktur.”[4]

Biraz ileride tekrar altını çiziyor, Nazi döneminde hem diktatörün ve maiyetinin hem de ordunun sistematik biçimde kullandığı uyarıcıların, onları rayından çıkartmış olmadığını vurguluyor; raylar zaten döşenmişti, uyarıcılar tam da o raylar üzerinde yol almalarını, sür’at yaparak yol almalarını sağlıyordu.

İktidar sahiplerinin gerçeklikten kopmasından, gerçeklik duygusunu yitirmesinden söz ediliyor ya… Metamfetaminsiz de oluyor, olur. Kendi ‘kurduğu’ gerçekliği sürdüren bir kopuş, o. Gerçeklik kuran bir kopuş.


[1] Der totale Rausch- Drogen im Dritten Reich (Kiepenheuer&Witsch, Köln 2015.

[2] Türkçesi iki cilt halinde İthaki Yayınları tarafından yayımlandı (ilk cildin çevirmeni Zarife Biliz, ikincisinin Yavuz Alogan.)

[3] Başka bir yerde şöyle yazıyor Ohler: “Kendi yarattığı cinnet sistemi içinde, ayık bir önderlik zaten öngörülmemişti.” agk., s. 234.

[4] agk, s. 248-249.