"İl Gider Töre Kalır"
Tanıl Bora

Türk milliyetçilerinin bayıldığı sözlerden, bu: İl gider, töre kalır. Divan-ı Lûgat’it Türk'teki orijinaliyle: “El kaldı, törü kalmas.” Töre'nin, il'den yüksek, daha kalıcı bir değer olduğuna dair bir söz. 19./20. yüzyıl dönümü Tatar şair Derdmend’in “Süt kalır, vatan gider” gibi versiyonları da var.

 ***

Burada il'in ne olduğuna cevap vermek, kolay: Devlettir. Etimolojik kökeni huzur, barış, dostluk anlamına da ulanıyor. Fakat bu 'efsunlu' sözde il dediğiniz, neticede devlettir.

Töre'yi tanımlamak o kadar kolay değil. Tâ Ziya Gökalp onu, hukuku, göreneği, ahlâkı içeren bir büyük Gelenek gibi tanımlamıştı. Hatta “Türk” kelimesinin Töre'den geliyor olabileceğini, Türk'ün "Töreli” anlamına gelebileceğini yazarak, bu mefhumun başının üstüne altından bir taç iliştirmişti.

Geçtiğimiz yüz yılda Türk milliyetçiliği, Töre mefhumundan, Gökalp'in millî romantizmini katmerleyerek derin manâlar çıkarttı. Töre, birincisi, bir “Türk hikmeti,” bir "Türk ontolojisi" gibi tanımlanarak, metafizikleştirildi. Bir nevi 'kültürel içgüdüye,' milliyetçi-muhafazakarların pek sevdiği tabirle "kültürel kod"a veya kültürel genetiğe dönüştürüldü.

İkincisi, Töre'ye atfedilen o hikmet, o metafizik, son kertede devlet kurma, devlet yaşatma kabiliyetine indirgendi. “Töre konuşunca han susar,” gibi 'kadim' vecizeler de vardır gerçi ama töreyi han'ın yani hükümdarın, yani devletin sahibinin iradesine bağlayan yorumlar baskındır. Töre'yi Han'ın koyduğu varsayılır - değil mi ki Orhun Yazıtları'nda da eski hanlar hakkında "ili tutup töre düzenlemiş" deniyordur. Böylece, Töre dediğiniz, bir çeşit devlet tohumu, devlet cevheri demek olur.  Bu bakış açısından, "İl gider Töre kalır" vecizesinin anlamı, 'Devlet yıkılır, bozulursa, yenisini yapacak cevher bizde vardır,' diye sadeleştirilebilir. Zaten İl ile töreyi iyice 'yakınsatan' bu denklemde, Töre'nin ifade ettiği o cevher de, münhasıran, devlet-kurma kabiliyetidir. Velhâsıl, Bilge Kağan üslûbuyla "İl'den öte Töre var mı?" diye soracak olarsak, cevabı hayır'dır.

***

Töre’yi başka türlü anlamak mümkün olabilir mi? 17 Ocak'ta kaybettiğimiz Ümit Hassan gibi tarihsel-materyalist araştırmacılar, farklı bir iz sürmeyi denemişti.[1] Ümit Hassan Hoca, âhiren Yasa/Yasak nizamıyla 'yükselen' Devlet'le yakınsayan Töre mefhumunun; kökeninde, ilkel topluluğun asabiyyesini (iç tutunumunu) temsil eden bir Kutsal'ın ve kolektif eyleme dayanan eşitlikçiliğin ifadesi olduğunu göstermeye çalıştı. Töre mefhumunda, ona Devlet'çe, veya işte İl'ce yüklenen bu devletçi-nizamcı anlam ile kökenindeki kolektivist-tabancı-'halkçı' anlam arasında bir gerilim olduğuna dikkat çekti. Ümit Hoca'nın ilham kaynaklarından Hikmet Kıvılcımlı da, Töre'nin ("Oğuz Töresi"nin) üç ilkesini şöyle ayırt ederdi: Toplu tören-şölen, ortak toprak, seçimle iktidar.[2]

Velhâsıl, bu yorumlarda, İl ile Töre arasında bir açı vardır. Bu yorumda Töre, illâ ilkel-kollektivist 'cevhere' indirgemeyelim, onu süzelim, sağalım; topluluğun Devlet'ten özerk (en azından topyekûn Devlet'te erimemiş) varlığına, toplum olma iradesine, veya taban dinamiğine işaret eder. Demos'a, yurttaşlar topluluğuna, yurttaş-halka, yurttaşlık kapasitesine göz kırpar.[3]

***

Günümüzde, "İl gider töre kalır," iktidar taraftarlarınca, beka söyleminin ve devlet ululamasının sloganlarından biri olarak kullanılıyor. Bu nazarda il, töredir; töre de il, zaten. "Ya devlet başa..."nın bir çeşitlemesi...

Türk milliyetçilerinin AKP iktidarına muhalif veya ondan hoşnutsuz olanları ise, -ki malûm, onlara dana ziyade İYİ Parti'de veya onun mücavir alanında rastlanıyor-, "İl gider töre kalır"ı, İl'in 'elden çıkmasını' anlatmak üzere kullanıyorlar. İllâ bu terminolojiyi kullanmasalar da, muhalif milliyetçilerin meselesi, devletin bozulması, yozlaşmasıdır. Bu vahamete karşı bu Töre'li vecizeye 'sığınanlar,' –son olarak depremde de depreşti-, yine öncelikle milletin devlet-kurma veya devleti-kurtarma hasletini hatırlatmaya manevî yatırım yapıyorlar. Yani, onların Töre'si de, İl'le yakınsayan Töre'den çok uzak değildir. Bu bakışta Töre'nin, yurttaşlar-topluluğuna, ahalinin toplum olma kabiliyetine açılan penceresi, davlumbaz mesabesindedir.

Bu muhalif-milliyetçiler arasında, bir de “İl de gidiyor, Töre de!”diye özetlenebilecek bir tavrı gözlüyoruz. Onlar, sadece İl'in değil, Töre'nin de kaybından endişe ediyorlar. Metafiziğinden biraz soyunmuş bir Töre mefhumuna dayanarak; Millet'in büyük kısmının medenî hayatın basit icaplarına, sözgelimi trafik kurallarına riayetsizliği itiyat haline getirmesinde, yurttaşlık bilincinden uzaklığında vs., Töre'nin yozlaşmasını görüyorlar. (Bunun ulusalcı-Kemalist versiyonunu da bilirsiniz.) Bu anlayışta olanlar, Töre'nin namusunu, (Leninist öncü misali!), “Töreli Türkler” şiârıyla kurtarıyorlar. Onlara göre İl'in elden çıkması karşısında Töre'yi kurtaracak olanlar, Töre bilincini ve cevherini taşıyan bir seçkin azınlıktır. Burada da, demos'a, yurttaş-halka pek yer yoktur.

***

Milliyetçiliğin 'fıtrî' çelişkisinin bir tezahürüdür bu. Büyük harfli Millet’le yaşayan millet arasındaki geniş açı... Metafizikleştirilen, yüceltilen, ezelî-ebedî soyut Millet ile, halk suretindeki, yurttaşlar topluluğu sıfatındaki somut millet arasındaki geniş boşluk... Basitçe: Milliyetçilikle demokratlık arasındaki geniş boşluk.

***

İYİ Parti’nin ve Meral Akşener’in il-töre denklemi nedir peki? Akşener, bir ay önceki afişleme kampanyasında devlete liyakat, ciddiyet, şefkat, cesaret, samimiyet… ve millet yakıştırıyordu. Millet, devlette aranan vasıflardan biridir – ya da onların cem’idir; resmî bildirilerden alıştığımız formülle, “devletin milleti”dir. İl’den öte Töre, orada da yok...


[1] https://birikimdergisi.com/haftalik/11239/umit-hassan-saman

[2] Osmanlı Tarihi Maddesi (1974), Köxüz Yayınları, s. 120. https://radikalhareket.files.wordpress.com/2015/12/hikmet-kivilcimli-osmanli-tarihinin-maddesi.pdf

Tören kelimesi de Töre'den gelir; Kıvılcımlı'nın zikrettiği tören-şölen'deki potlaçı, yani artı ürünün üleşilmesini anlatır.

[3] Yine devlet dersindeki kamuya geliyoruz: https://birikimdergisi.com/haftalik/11266/nerede-bu-devlet-devlet-dersi-ve-kamu