Medya ombdusmanı unvanının hakkını veren Faruk Bildirici, geçende tarakalı görüntü tekrarlarını yazdı.[1] Televizyon haberlerinde “etkileyici” görüntülerin üç kere, beş kere, altı kere tekrarlanmasının, “haberin ruhunu öldüren, izleyiciyi aptal yerine koyan” kötü bir alışkanlık haline gelmesinden şikâyet etti.
Televizyon yayıncılığı, gerçekten bir tekrar ishalidir. (Safça, acaba Tourette sendromundan muzdarip bir heyetçe mi hazırlandığını merak edebilirsiniz.) Faruk Bildirici’nin dediği gibi, bir haber “görüntüsü,” sanki ancak üç kere tekrarlanınca tamamına ermiş sayılıyor. Bir mülakattaki “vurucu” kabul edilen lâfın vuruculuğu, sanki ancak en az üç kere tekrarlanınca tahakkuk ediyor. Faruk Bildirici futbolla alâkasızlığı sayesinde kendini kurtarmış; futbol programlarındaki gol ve “pozisyon” tekrarları, iki haneli rakamlara yaklaşır.
Aynı kıt içeriği beş defa altı defa çiğneyen bu yayıncılık usulünde, alışkanlıktan fazlasıyla karşı karşıyayız. Tekrar performansına dayanan bir anlatım var burada. Alıklaştırıcı. Bununla beraber, bir saplantıya çekiyor izleyeni. Aynı beyanın, aynı görüntünün defalarca tekrarlanmasındaki ajite edici ısrarın, bazen sunucunun-yorumcunun tabii ki tekrarlı- lâflarıyla da koyultulduğunu görüyoruz. İşi sağlama bağlamak için, aynı lâfı bir de ekranın altına yazıyorlar.
Akıl yürütmeyi ilga eden, vakıayı ve lafı başından sonundan kopartan, zihne “gerisi teferruattır” çivisini çakan bir yordam. (Söyleyecek ikinci bir cümlenin olmamasıyla da ilgili olabiliyor…) Bir tekrar söyleminden söz edebiliriz, kısacası. Tekrar, bir söylem tarzıdır.
Televizyonla, yayıncılıkla sınırlı değil… Müesses siyaset, bilhassa iktidar siyaseti de, tekrar söylemiyle ‘konuşuyor.’
Sadece o da değil… Fark ediyor musunuz, günlük sohbetlerde de bu performatif tekrarlar, ne kadar yaygın! Bilhassa erkek sohbeti, –sarhoş olmaya gerek yoktur–, tekrar performansıyla ilerler. Bir şeyin bir defa söylenip geçilmesi, neredeyse nadirattandır. Üst üste iki kere tekrarlanmış bir ‘tespite’ verilen cevaba verilen karşılık, çoğu zaman o tespitin aynı kelimelerle üçüncü tekrarı olur. Tekrar, diyalogu kaynağında kurutan, dinlemesiz [2] bir konuşmanın nakaratıdır…
***
Dinî söylemde revaç gören Arapça-Türkçe karma deyiş ne der: Et tekrar-ı ahsen velevkâne yüz seksen – yani: Tekrar güzeldir, yüz seksen kere olsa bile! İyi, güzel bir şeyin anlaşılması için, yüz seksen kere bile olsa, tekrar etmek iyidir, anlamında.
Tekrarın, temel bir pedagojik-didaktik yöntem olduğu malûm. Tekrar ettire ettire, ezberletilerek öğretilir.[3] Motor becerileri alışkanlığa dönüştürmenin yolu da tekrardır. Sporcular, sanatçılar, bir hünerin her cüzünü, binlerce defa tekrar ederler. Tekrar, hareketi, icrayı, sözü otomatiğe bağlar.
***
Tekrarın otomatiğe bağlayarak manipüle etme aleti olarak iş gördüğünü de biliyoruz. Hitler Kavgam’da propagandanın esasının “kendini az şeyle sınırlamak ve ebediyen tekrar etmek” olduğunu yazmıştı. Goebbels, propagandanın özünü iki kuralla özetler: “basitlik ve tekrar”.
Reklamcıların –siyasal reklamcılar dahil– Nazilerden öğrendiğini de biliyoruz. Uyaran sağanağı altındaki dikkat ekonomisinden pay almaya çalışırken, tekrar kancası, vazgeçilmezdir. Yüzer gezer dikkatlere, tekrarlarla olta atılır.
***
Tekrarın, psikanalizin temel kavramlarından ve meselelerinden biri olduğunu da biliyoruz.[4] Çocukların hep aynı hikâyeyi kelimesi kelimesine aynen dinlemek istemesi, tekrar ritüelleriyle kendini güvende hissetmesi, tekrardan haz duyması… ‘Büyüklerde,’ travma geçmişinin dönüp dönüp tekrar etmesi; nahoş tecrübeleri tekrarlama dürtüsü… Freud, hafızayla tekrarı karşı karşıya koymuştu. Hafıza, olmuş olana belirli bir mesafe koyabilirken; tekrar, o mesafeyi koyamamanın ifadesidir. Üzerinde düşünüp işleyebileceğimizi hatırlıyoruzdur; bastırdığımızı, onunla ne yapacağımızı bilemediğimiz için hatırlamaktan kaçındığımızı ise, otomatik tekrarlarla ‘idare ederiz.’ Tekrar, hafızadaki bir boşluğun sinyalidir. Gilles Deleuze’ün takdimiyle, tekrar, bilinç dışıyla, alt-benle ilgili içsel ‘anlayışsızlıklarımızın’ ifadesidir bir bakıma; anlamadığımız için tekrarlıyoruzdur. Deleuze, bu ilişkiyi tersinden da düşünür: “Bastırdığım için tekrar etmem. Tekrar ettiğim için bastırır, tekrar ettiğim için unuturum,” Psikanaliz de tersinden düşünür; tekrarı, geçmişle baş edebilmenin, bir hafıza inşasının imkânına dönüştürmeyi arar. Bunun için, aynı gibi görünen tekrarlar arasındaki küçük farklara da kulak kesilir. – Yine, dinlemenin hikmeti.
Ruhun, bilinçdışının tekrarla meselesi bundan ibaret değil. Ritüel halinde tekrar, obsesif-kompulsif bir problemin, saplantı-zorlantı bozukluğunun alâmeti olabilir. Narsistik bozukluğun alâmeti olabilir. Narsisist vurgu, tam da odur zaten – her neyi tekrarlıyorsa, alt metninde BenDedimBenDedimBenDedim’i tekrarlıyordur…
***
AKP & Erdoğan iktidarı, biri apaçık skandal niteliğinde, seçim tekrarlarıyla da yer alacak tarihte. 2015’te sonucu “tehlikeli” bulununca beş ay sonrasında tertip edilen harpli darplı tekrar-seçim ve 2019’da İstanbul Büyükşehir seçim tekrarı... Recep Tayyip Erdoğan’ın mükerrer adaylığı da var: iki cumhurbaşkanlığı döneminin bir sayılarak adaylığına cevaz verilmesindeki tekrar…
Siyasi reklam kliplerinde, “Haydi bir daha” nakaratını tekrarlıyorlar – 2011 kampanyasındaki şarkılarını tekrar ederek…
Bu iktidar, sözcüleri ve medyasıyla, alıklaştırıcılığından ve ajite ediciliğinden söz ettiğimiz, aklı durduran, diyalogu kaynağında kurutan etkilerinden söz ettiğimiz tekrar söyleminin de mütehassısıdır. Toplamda, “Allah tekrarından saklasın” dedirtecek bir ihtisasın mütehassısı…
Edip Cansever’in Gidemeyiş’inden –‘sadece’ mevsimlere dair– bir dize: “Hepsi tekrar tekrar geçtiler/ Bu bana uzun geldi.”
Evet, çok uzun geldi. Bu boğucu, yıkıcı, ölümcül tekrar, artık tekrar etmesin…
[1] https://www.gazeteduvar.com.tr/1-goruntu-6-kez-niye-tekrarlanir-makale-1606785
[2] https://birikimdergisi.com/haftalik/11029/dinlemek
[3] https://birikimdergisi.com/haftalik/11194/ezber
[4] Mladen Dolar: “Automatismen der Wiederholung. Aristoteles, Kierkegaard und Lacan.” Hannelore Bublitz, Roman Marek, Christina L. Steinmann vd. (ed.): Automatismen. Paderborn, Fink 2013, s. 129–152; Gilles Deleuze: Differenz und Wiederholung, çev. Joseph Vogl, Wilhelm Fink Verlag, Münih 1992. Türkçesi: Fark ve Tekrar. Çev. Burcu Yalım-Emre Koyuncu. Norgunk, 2021 (2. baskı).