ABD’ye Özgü Kavramlar Sözlüğü - “Demolition Derby”
Kenan Erçel

Bu sözlük, ismiyle müsemma, bir ABD’ye özgü kavramlar derlemesi.[1] Haliyle sözlükte yer alan kavramlar ABD toplumuna has bir özellik barındırdıkları, o toplumun ayrıştırıcı bir boyutuna ayna tuttukları için seçiliyorlar. Ne var ki hepsi bu kıstasa göre seçilmiş olsa da bazı kavramlar sanki diğerlerinden daha bir ABD’li, daha bir otantik – “demolition derby” örneğinde olduğu gibi.

“Demolition derby” (ya da kısaca “demo derby”), arabaların eğlence maksadıyla birbirine çarpıştırıldıkları bir müsabaka türü. Bir nevi lunaparktaki çarpışan otoların gerçek taşıtlarla yapılanı. “Demolition” yıkım, tahribat demek; genellikle eski binaların yerle bir edilmesi işlemi için kullanılan bir tabir. “Derby”[2] ise at yarışları için kullanılan (örneğin Kentucky derbisi) ama herkese açık müsabaka manasına da gelen bir kelime. Dolayısıyla, ikisini bir arada “yıkım müsabakası” ya da “kır-dök-parçala oyunları” diye çevirmek mümkün. Ama söz konusu etkinliğin içeriği göz önüne alındığında “araba çarpıştırma müsabakası” diye Türkçede karşılamak daha doğru olsa gerek.

İlk örnekleri 1950’lerde ortaya çıkan ve genellikle panayırlarda gerçekleşen bu etkinlikte, seyirciler için kurulmuş tribünlerle çevrili toprak zemin bir sahada yarım düzine kadar motorlu taşıt birbirini hurdaya çıkarana kadar toslaşıyor. Kamyon, traktör gibi farklı klasmanlarda taşıtlar yarışabiliyor. Sürücülerin can güvenliği için aracın özellikle şoför kısmında sağlamlaştırıcı ilaveler yapılmasına izin veriliyor ve bütün cam parçalar çıkartılıyor. Diğer bir önlem ise doğrudan sürücünün bulunduğu kapıyı hedef alan hamlelerin yasak olması; ihlaller müsabakadan men edilmeyle sonuçlanabiliyor. Çarpışmaların sakatlıkla neticelenmemesi için başvurulan bir diğer yöntem ise toprak zemine bolca su katarak meydana gelen çamur sayesinde araçların hızını yavaşlatmak. Bu ve benzeri güvenlik önlemleri almakla birlikte nihayetinde etkinliğin maksadı arabaların tokuşması olduğundan belirli bir süre boyunca (1-2 dakika) çarpışmayan araçlar diskalifiye ediliyorlar. Haksız rekabeti önlemek için arabaların eşgüdümlü bir şekilde toplu olarak başka bir araca yüklenmesi yasak. Müsabaka, hareket edebilen tek bir araba kalana dek sürüyor.

Epeyi tehlikeli bir “spor” gibi görünse de yukarıda bahis olunan önlemler ve kurallar sayesinde yaralanmalar ve sakatlıklar tahmin edileceği kadar fazla değil. Örneğin, çok sayıda “demo derby”e katılmış 40 sürücü üzerine yapılmış 2005 tarihli tıbbi bir araştırmaya[3] göre deneklerin sadece 3’ü hafif kronik boyun ağrısından şikâyetçi. Kariyerleri boyunca ortalama 30 müsabakaya katılmış ve müsabaka başına saatte 40 ila 70 km hızla 50 küsur çarpışma geçirmiş sürücülerin geri kalanı kalıcı boyun ağrısından mustarip değil. Yani, Amerikan futbolundan daha güvenlikli.  

Söz konusu müsabakaların yaygınlığına dair güvenilir bir rakam bulmak zor. Los Angeles Times gazetesine göre 2001 yılında ABD çapında 65 ila 70 bin sürücünün katıldığı toplam 2.000 etkinlik düzenlenmiş. Takipçileri ve yarışmacıları “demo derby”lerin azalmasından şikâyetçi. Bunda, kültürel değişimlerden kaynaklı popülerlik kaybı ve müsabakanın format itibarıyla televizyonda yayınlanmaya elverişli olmayışının yanı sıra arabaların zaman içerisinde giderek dayanıksızlaşması da bir etken olarak gösteriliyor.[4] Eski, sağlam kasalı araçlar hurdaya çıktıkça yeni modelleri müsabakalara hazır hale getirmek çok daha fazla emek ve masraf gerektirmeye başlamış. Organizatörler çareyi, araçları sağlamlaştırmaya yönelik takviyelerin yasak olduğu “hobo” denilen yeni klasmanda bulmuşlar. Büyük masraflara girmeden araba çarpıştırmanın zevkini tatmak isteyen amatörlere hitap eden bu kategori sayesinde etkinliklere katılım seviyesindeki düşüşün bir nebze önünü alabilmişler.

“Demolition derby” ağırlıklı olarak ABD’nin kıyı şeridinden uzak iç kırsal bölgelerinde rağbet gören bir etkinlik. “County fair” denilen taşra panayırları kapsamında düzenlenen bu gösteriye yarışmacı ya da seyirci olarak katılanlar siyaseten muhafazakâr seçmenlerden müteşekkil bir kitle. Bu konuda yapılmış herhangi bir sosyolojik araştırmaya dayandırmadan ve dolayısıyla biraz spekülatif bir şekilde olsa da “demo derby” severlerin büyük bir çoğunluğunun geçtiğimiz başkanlık seçimlerinde Trump’a oy verdiğini varsayabiliriz. Bu yazı dizisinde başlı başına ayrı bir sözlük maddesi olmayı hak eden “red neck” sıfatıyla anılan bu beyaz topluluk için “demo derby” ABD’nin müreffeh zamanlarından yadigâr, hızla değişen dünya karşısında çarpışan arabalar misali hurdaya çıkmaya yüz tutmuş bir gelenek. Dolayısıyla, eğlence için olduğu kadar nostaljik bir aidiyet duygusuyla da katılınan, yaşatılmaya çalışılan bir etkinlik. ABD’nin otomotiv endüstrisinde açık ara dünya lideri olduğu, o endüstrinin milyonlarca çalışanı dolgun ücretlerle istihdam ettiği günlere, Trump’ın geri getirmeyi vaat ettiği “altın çağa” mekanik kurbanların adandığı bir merasim bir nevi.

“Demolition derby” aynı zamanda ABD’lilerin (ve belki de tüm insanların) arabalarla arasındaki sevgi-nefret ilişkisinin bir dışavurumu. Bir yandan ayağımızı yerden kesen, düzinelerce beygirin gücünü emrimize amade eden bu mekanik harikaları, öte yandan sebep oldukları kazalarla, bakım ve onarım masraflarıyla, doymak bilmez benzin iştahlarıyla bizlere hayatı zehredebilmekte. Onların çarpışmasını seyretmekten alınan hazda bu sevgi-nefret ilişkisinin yansıması var sanki. Zira arabalarla, onların kudretiyle özdeşleşme ile onların hınç objesi olarak nesneleştirilmesi iç içe geçiyor “demo derby”de.[5]



[1] Bu Sözlük’ün maksadına dair bir giriş yazısı için bkz.

[2] Türkçedeki ezeli rakiplerin karşılaşması manası kelimenin İngilizcesinde yok.

[5] Arabalarla özdeşleşme demişken, insanlık tarihi açısından bakınca “demolition derby” gladyatörler ile robotlar arasındaki geçiş dönemine tekabül ediyor sanki: Etten kemikten insanların dövüştüğü amfitiyatrolardan yapay zekâlı robotların kapıştığı arenalara uzanan geçmiş ve gelecek arasındaki yolda bir durak noktası.