Firketenin Öyküsü

Firketemi takarım, kavgamı veririm.

Firkete istemiş. Ziyarete geldiğinde firkete getirsin demiş.

Dava dosyasından evrak istememiş, kanun, emsal karar vesaire istememiş, firkete istemiş.

Kavga büyüyecek demek ki! Saçlara firkete lazım demek ki...

Asmayalım da besleyelim mi diyen devlet, yemeğin miktarı ve kalitesini her geçen gün azalttığından cezaevi kantin alışverişi önemlidir.

Bir kantinde sadece siyah ve kahve renk saç boyası mı olurmuş!

Müebbet hapislik kadın tutsak, cezaevi kantininde istediği renk saç boyasını bulamayıp şikâyet dilekçesi vermiş ama cevap alamamıştır.

Bir kadın daha yeni bir kavgaya hazırlanıyordur. Çünkü açlık grevleri başlamıştır veya başlayacaktır.

Derlenip toplanmak lazım.

Bellidir ki hak verilmeyecek, hak alınacaktır. Güzellikler kurtaracak ise insanlığı, en güzel olmak lazım o vakit.

Saçlar, en güzel renkler ile en güzel firkete ile yargı arenasına çıkmalı.

Sadece üç kişiyi görebildikleri ve adına yaşam birimi denen hücrelerinde kalırken, yaşamaya dair, kadınlığa dair hiçbir şeyden vazgeçmemenin aynı zamanda hayatta kalmak demek olduğunu bilen kadınlar.

Kolektif Yargılamalar Ülkesi

Mesele Kürtler olduğunda kolektif yargılamalar işin doğası oldu.

HDP Kobanê dosyası amacı ve muhtemel sonuçları itibarıyla AKP döneminin ve Türkiye’nin tarihî yargılamalarından birisi olmaya aday.

Duruşmalı tutuklama incelemesi için duruşma salonundayız. Tüm tutsaklar SEGBİS (Sesli ve Görüntülü Bilişim Sistemi) ile duruşma salonuna bağlanmış. Yine HDP’liler, yine toplu yargılama. Ama bu seferki en toplusundan...

Herkes farkında, bu gerçek anlamda bir tutukluluk değerlendirme duruşması değil. Tüm taraflar için 26 Nisan duruşmasına hazırlık.

Kandıra Cezaevi SEGBİS odası. Kadın vekiller, belediye başkanları, siyasetçiler. Sıfır mesafe, sonsuz kahkaha. Beş yıla yaklaştı tutuklulukları. O küçük SEGBİS ekranından ışık saçıyorlar. Bayram günü gibi giyinmişler. Kiminin örgülü, kiminin hücre arkadaşlarının kestiği havalı kesimli saçları. Mahkeme için değil, dava arkadaşlarına, dostlarına, sevdiklerine, “güzeliz, iyiyiz” demek için.

Konuştukları anda her şey renk oluyor. Aynı anda diğer yargılananlar da bulundukları cezaevindeki SEGBİS odasında bilgisayar ekranında. Bir şenlik havası. Yıllardır görmedikleri yol arkadaşlarını ekrandan ekrana görmenin aşkın sevinci.

SEGBİS, SEGBİS olalı böyle şamata görmedi. O ekran hiç bu kadar büyümedi.

Tutsak kadınların kahkahaları duruşma salonunda yankılanıyor. Duruşma hâkiminin uyarıları havada asılı kalıyor. Biraz da kendilerini tahliye edecek kişilerin duruşma salonunda olmadığını bilme hali.

Bulaşıcı bir neşe, kadın kahkahaları eşliğinde ekrandan ekrana dağılıyor. Neşeyi susturmanın öfkeyi susturmaktan zor olduğu anlar...

“Kilo vermişsin, diyet mi yaptın cezaevinde hahaha”; “Saçlarını kim kesti, modeli güzelmiş”; “En güzel bilekliği ben kaptım renklerine bak”.

Sesler kahkahalar birbirine karışıyor.

Duruşma salonundakilerde, bizlerde, hem tebessüm hem açıklanamayan bir ağırlık. Kimdi içeride olan!