1997 Temmuz’uydu; iki Devlet Başkanının, Yeltsin ve Maşhadov’un bir daha asla aralarındaki sorunların çözümü için şiddete başvurmayacaklarını belgeleyen bir “barış antlaşması” imzalamalarından iki ay sonraydı. Dönemin ünlü “oligark”ı Rus Güvenlik Konseyi sekreter yardımcısı Boris Berozovsky düzenlediği basın toplantısında Çeçen yöneticilerle gümrük ve malî konularda uzlaşma sağlandığını duyurmuştu. “Her şey iyiye gidiyor”, diyordu: yakında, siyah altını Hazar’dan Karadeniz’e taşıyan petrol boru hattı Çeçenistan’a işletme hakkı ücreti kazandıracaktı ve Moskova’yla ekonomik çıkarların bölüşülmesiyle iki ülke arasındaki ilişkiler güçlenecekti. Kulislerde ise böyle bir paylaşımın öncelikle Berozovsky’nin kendi şahsi çıkarına olduğu alttan alta konuşuluyordu. Ama o, gayet soğukkanlı bir rahatlıkla Rus ordusunun 1994-1996 yıllarında gerçekleştirdiği kıyım ve baskıcı ilişkiler sayfasının tamamen kapandığını heyecanla açıklamaya devam ediyordu. Ancak mantıklı bir soruyla karşı karşıya kaldı: Çeçen yöneticilerinin de kabul ettiği gibi “ortak” ekonomik ve askerî “alanlar” öngörüldüğü halde neden bu şartlarda Çeçenistan’ın bağımsızlığı tanınmıyordu? “Çünkü” dedi uzun bir duraksamadan sonra, “2000 yılında Çeçen sorunu kaçınılmaz olarak Devlet Başkanlığı seçimlerinin merkezine gelip oturacak”
Kimse o sırada bu lafları dikkate almadı. Günü gününe skandalları havada yakalayan medya ufuktaki 2000 yılıyla ilgilenmedi, daha o zamanlar Kremlin’in “Rasputin”i olarak adlandırılan kişinin aksine. Üç yıl sonra, yeni savaş çoktan başlamışken, Aslan Maşhadov ziyaretçilerine savaşın Rus gizli servisleri ve Berozovsky gibi adamlar tarafından, yenik düşen ordularının Çeçenistan’dan çekildiği günden itibaren titizlikle hazırlandığını iddia etti. Böylesi bir itiraf onun için ıstıraplıydı: Üç yıl boyunca, bu ılımlı başkan, barış şansı olduğunu, Yeltsin’in kendisini kabul edeceğini, Rusya’nın ülkesinin yeniden inşâ edilmesi için söz verdiği ödemeleri yapacağını, ve Batı’nın bu sözlerin tutulması için Rusya’yı zorlayacağını iddia ederek düşmanlarını silâh bırakma konusunda ikna etmeye çalıştı. Bütünüyle yanılmıştı.
Çeçenler, harabe halindeki ülkelerinde, ilk ayağını kazanmış oldukları “Haber Savaşı”nı kaybettirmek üzere kurulmuş Rus tuzaklarına kaptırdılar kendilerini. İşte böylelikle eski Kafkas savaş geleneği olan rehin almalar teşvik edildi. Bunların çoğu, Selad Abdürazzakov gibi 1997’de birçok yabancının kaçırılmasında aracılık etmiş Moskova’nın ajanları tarafından baştan sona organize edildi. Aslan Maşhadov’un antiterör timi tarafından yakalanmasından üç gün sonra, Güvenlik Konseyi Sekreteri Ivan Rybkine’nin ısrarları sonucunda Abdürazzakov serbest bırakıldı. Rybkine’in yardımcısı Berozovsky’den başkası değildi. Zaten Abdürazzakov’a, daha sonra diğer adam kaçıranlarla paylaşılan fidye parasını da o ulaştırıyordu…
Bugün, Svoboda radyosunun gazetecisi Andrei Babitski olayı, Rus servislerinin Çeçenistan’a adam kaçırma rolünü oynayacak ajanlar yerleştirdiğini, zaten aşikâr olsa da, doğruladı. Ocak ayında, Maşhadov Grozni çıkışında Ruslar tarafından yakalanıp, söylendiğine göre, Çeçen bağımsızlıkçılarının elinde bulunan tutsaklarla değiş tokuş edilmişti. Ama bu tutsaklardan biri bir mizansene katıldığını itiraf ederken, Babitski, kendisinin Moskova’da Rus servisleri için çalıştığı bilinen Çeçen Deniev aşiretine teslim edildiğini açıkladı.
1997’den itibaren bu rehin almaların artması en radikal ve yeri gelince İslâmcı Çeçen şeflerine, güçlerini Cumhurbaşkanı Maşhadov’un üzerinde yoğunlaştırma imkânı tanıdı. Böylelikle her şey Batı’yı, Rusya’nın Çeçenistan’a saldırmasına, İslâm karşıtı ortak bir savaşa girmesine ikna etmek için hazırdı. Vakit gelmişti.
1999 İlkbaharında, Yeltsin’in yakın çevresi veya Rusya’da dendiği gibi “ailesi”, çok güç bir duruma düştü. Ağustos ayındaki malî çöküş parlamentoda Başbakan Yevgeni Primakov’a karşı muhalefeti canlandırdı ve Rus Başsavcı Yuri Skuratov da sonunda Kremlin’in etrafında dolaşan bu öndegelenlere ve özellikle bu çevrenin idare amiri Pavel Borodin ve gizli eli Boris Berozovsky’ye karşı bir soruşturma başlattı. İsviçreli Savcılar Kurulu’nun yardımıyla Moskova’da ve Lugano’da aramalar başlatıldı. Skandallar git gide daha belirgin bir hızla birbirini izler oldu. Rus Merkez Bankasını ve bilinmeyen kişilere off-shore uygulamasını kapsayan Fimaco Vakası, AVVA Vakası (İsviçreli çok güçlü işadamı André ve Berozovsky tarafından kurulan AVVA grubunun bir bileşimi: Ortaklıkları Aeroflot’nun dövizlerini ele geçirmeyi hedefliyordu) ve sonunda Borodin üzerinden, ilk defa doğrudan Yeltsin ailesini bağlayan Mabetex vakası...
Duma’daki muhalifleri birçok suçlama getirerek ve özellikle Sovyetler Birliğinin dağılması ve Çeçenistan’daki (ilk) savaştaki sorumluluğunu vurgulayarak Cumhurbaşkanını görevden alma sürecini başlattılar. Çok açık olmamakla birlikte, suçlama savaşla ilgiliydi, ama yüz binlerce kişiyi katletmesi nedeniyle mi yoksa, savaşın kaybedilmesi yüzünden mi, belli değildi. İlk defa böyle bir süreç, milletvekillerinin hiçbir zaman ulaşamadığı mesafeleri başarıyla aştı. “Aile” 2000 yılı için devlet başkanı adayı çıkaramayacak kadar tehlikeli bir durumdaydı. KGB’nin eski alışkanlığı, artık KGB’nin resmî mirasçısı olan FSB’nin ya da oligarkların özel güvenlik kuruluşlarından birinin adamları tarafından modaya uydurulmuş bir yöntemle, acil bir çare olarak Başsavcı Skuratov’a karşı bir saldırıya girişildi. Skuratov’u gizlice, yatakta iki fahişeyle görüntüleyen bir video kaset RTR kanalında yayımlandı. Görünenin Başsavcı olup olmadığı hakkında şüpheler vardı ama, FSB müdürü televizyonda o olduğunu iddia etti. Bu müdür, 1998 Temmuz’unda atanan Vladimir Putin’di ve bu kurumun tarihinde ilk defa bir yarbay müdür olarak atanıyordu
Böylesine iğrenç bir iş için sorumluluk almak kurumsal hiyerarşiye karşı büyük bir sadakat işaretidir. Putin’in zor duruma düşmüş eski patronuna gösterdiği sadakat yüksek kesimlerce de fark edildi: Gerçekten de Anatoly Sobchak 1996 bölgesel seçimlerini kaybettiğinde, Saint-Petersburg Belediye Başkanına ihanet etmeye razı olmamıştı. Bu olay onun Kremlin’in en hassas mevkilerinden birine, Mabetex’le iyi işler yapan Borodin’in yardımcılığına çağırılmasını sağladı. Küçüklüğünden beri bir “KGB”ci olmayı düşlediğini itiraf eden Putin’e, Kremlin’in malî imparatorluğunun yabancı sektörünü, yani devletin zirvesinin çürümesiyle ortaya çıkanların beslendiği sektörü korumakla görevlendirildi.
Bu arada, Boris Yeltsin’e fazla çalışkan savcısının ipini çekme imkânı veren kurtarıcı edepsiz kaset hikâyesi Putin’in işi değildi, tastamam Berozovsky’nin işiydi.
Bu çok güçlü adam hangi şartlarda Putin’i tanıdığını anlattı: 1990-1991’de, Alfa grubunun oligarkı, zamanın Ticaret Bakanı Piotr Aven tarafından tanıştırılmıştı. Aven bu sıfatıyla, o dönemde ilk Putin’in karanlık kişilerle organize ettiği bol kârlı hammadde ihracatı yolsuzluklarını gizlemişti. Bu konudaki soruşturma, diğer birçokları gibi, sonuçlanmadı.
Ama bugün gazeteciler, tehditlere de marûz kalsalar, bu olayın peşinden gidiyorlar. Berozovsky bundan bahsetmiyor, ama Boris Yeltsin’in mirasçısını ve arkadaşı Aven’i o zamanlardan beri tanıdığını açıklama şekli, geçmişteki işlerden haberdar olduğu ve bunlardan yarar sağladığı izlenimini uyandırıyor: “Daha sonra defalarca görüştük. Bende iyi bir izlenim bıraktı, dikkat çeken bir tarafı yoktu, normal bir insandı.” diyordu Yeltsin.
Ona ilk “ciddi” gözle bakması, Sobchak’a ihanet etmeyi reddettiği zaman olmuştu. İkincisi, 22 Şubat 1999’da Vladimir Putin’in onu karısının doğum gününde tebrik etmeye gelmesi ve bunun getireceği tehlikeyi hiçe sayması olmuştu: Amansız düşmanı Başbakan Primakov, Boris Yeltsin’i FSB müdüründen kurtulmaya ikna etmişti, “o sırada beni hapse tıkmaya hazırlanıyordu” diyordu Putin, bu yüzden hükümetten kimseyi davet etmemeye dikkat ettiğini belirten Berozovsky’yi buldu. Ama üç ay sonra, kovulan Primakov oldu. Yine de, Moskova’daki adli sorgulamalar ne kadar örtbas edilse de, İsviçre’dekiler devam ediyordu. Yeni bir skandal, Bank of NewYork ve IMF’den çalınan krediler skandalı yabancı gazetelere manşet oldu ve tüm Rus oligarkları Batı’da hedef olmaya başladılar. Savunma bu sefer bir kasetle gelmedi, ama Çeçen Başkanı Şamil Basayev’in, söylendiğine göre kendini finanse eden Berozovsky’yle gizli temasları sonucu, komşusu Dağıstan’a tam zamanında askerî bir sefer düzenlemesiyle, Kafkasya’dan geldi.
Aynı anda, Primakov’un halefi Sergei Stepashin de kovuldu ve onun yerine, bu defa, Vladimir Putin, Boris Yeltsin tarafından mirasçı sıfatıyla resmî olarak ödüllendirilerek getirildi. Kamuoyu tarafından hiç tanınmayan bir “KGB”ciye bahşedilen bu onur sadece iğneli laflarla ve eleştirilerle karşılanabilirdi. Kremlin medyası yeni Başbakanın “İslâmî saldırganlığı” durdurmak için savaşı sürdürdüğünün altını çizmek için büyük çaba harcadılar. Boşuna! Kremlin’in başka bir azılı düşmanıyla, Moskova Belediye Başkanı’yla birlik olan Primakov karşısında saygınlığı acı bir biçimde azalıyordu. Bir hafta aralıkla Moskova’da iki binanın havaya uçması, peşinden bir üçüncüsünün de Rostov’da ardında 300 ölü bırakarak havaya uçmasına kadar... Korkunç bir şoka uğrayan halk, Berozovsky’nin televizyon kanalları sayesinde Çeçen karşıtı bir histeri krizine tutuldu, ve “kara götlüler”e karşı girişilen ikinci savaşı alkışlayarak Putin’i göklere çıkardı. Özellikle Moskova medyasının, saldırıları Çeçenler’in değil, Kremlin’dekilerin, hattâ Berozovsky’nin düzenlediği yönündeki telkinler de rakip medyanın akıttığı pisliğin içinde boğulup gitti. Valilere yapılan şantajlarla, satın alınan adaylarla ve Putin’in kahramanı olduğu “Rus iktidarının yeniden doğuşu” simgesi altında savaşın ideolojik pazarlamasıyla, aralık seçimlerini rakip klan kaybetti. Ama Kremlin kulislerinde Putin’in “galip” imajının kırılgan olduğu biliniyordu: Altı ay içinde Ruslar’ın Çeçenistan’daki ordularında verecekleri kayıplarla yüzleşmeleri mümkündü.
26 Mart’taki başkanlık seçimlerinden önce “aile” 31 Aralık’ta Boris Yeltsin’i istifa etmeye ikna etti. Vekâleten atanan Devlet Başkanı Vladimir Putin, Boris Yeltsin’in dokunulmazlığını garanti altına alan ilk kararnamesini imzaladı ve gerçek Devlet Başkanlığına doğru yol almaya başladı.
Savaşın onbinlerce Çeçen kurbanı, Rusya’daki suikastlerde ölen 300 kişi, Makyavelci bir plan etrafında toplanmış Rus oligarklarına, yeni global dünyaya katılmaları için gerekli olduğu varsayılan “demokratik dönüşüm” etabını sağ salim atlatma imkânı tanıyordu.