Bağdat Caddesi'nin orta yerinde 3 Mart'tan bu yana bir işçi çadırı mahalle sakinlerine, alışveriş için gelenlere, aceleyle koşturanlara, öğrencilere, emeklilere göz kırpıyor. Burası, Adore Oyuncak'tan sendika üyesi oldukları gerekçesiyle işlerine son verilen 6 işçiye destek vermek için şirketin Caddebostan'daki şubesi önüne kurulan direniş çadırı. İşçilerin eylemi, Caddebostan tarihinde bir ilk. Biraz genele yayarsak, daha önceden Bağdat Caddesi'nde gerçekleşen benzer bir eylemi en azından ben hatırlamıyorum. Haftasonları, hele de hava güzelse, iğne atsanız yere düşmeyecek bir konumda bulunan beyaz muşambadan çatılmış çadırı, geçtiğimiz hafta gazeteci olarak ziyaret ettim. Limter-İş Başkanı Kamber Saygılı ile Tuzla Orhanlı'daki depoda çalışırken işsiz bırakılan Ertan Tekin, Umut İnal ve Mehmet Armağan ile görüştüm. O güne kadar gelen başka gazeteci olmamasına içerlemişlerdi. Orta sınıfın kalelerinden biri olan Bağdat Caddesi'nde sürdürdükleri direniş için Çalışma Bakanlığı'na göndermek üzere yaklaşık 10 bin imza toplamış, binlerce bildiri dağıtmış ancak emekçi dostu alternatif basın dışında ne bir gazete ne de bir televizyonda haber olmuşlardı.
Günlerdir dağıttıkları bildiride yer verilen açıklamadan bazı ifadeleri paylaşalım:
"Bizler Adore Oyuncak firmasının Tuzla Orhanlı'daki deposunda çalışan ve hamallığını yapan Limter-İş Sendikası üyesi işçileriz. Çocuklarınızı sevindirdiğiniz oyuncakları bu mağazalara getiren bizleriz. 19 Şubat'ta anayasal hakkımızı kullanıp sendikalı olduktan sonra türlü bahanelerle işten atıldık. Hem de iş kanunundan doğan ihbar, kıdem tazminatı ve hak ettiğimiz mesai ücretlerimiz ödenmeden sokağa atıldık. Mesailerimiz her defasında yok sayıldı. Ne zaman ki haklarımızı istemeye başladık, sendikaya üye olduk, her şey birden tersine döndü. Bir anda 'nankör işçiler' olduk. Hakaret ve tehditler gelmeye başladı. Bilinmeli ki, işçilerden çalınan çocukları güldürmez."
Adore Oyuncak işçileri, işte bu açıklamanın yer aldığı bildiriler ile bir megafonla günlerdir Bağdat Caddesi'ne sesleniyor. Mağazadan alışveriş etmeye davranan potansiyel müşterileri, kendilerine reva görüleni anlatarak vazgeçirmeye çalışıyorlar. Kapıdan dönen de var, içeri giren de.
İçeride daimi tüten bir çaydanlık var. Çadıra buyur edildiğimde ilk soru; "Çay içer misin?"
Yastıklar, battaniyeler, ısıtıcılar, Gezi direnişi sonrası kurulan Göztepe ve Kozyatağı dayanışmasından gelmiş.
Sendika Başkanı Kamber Saygılı, bugüne kadar katıldığı direnişler arasında en etkili olanın Caddebostan direnişi olduğunu, halkın oldukça ilgi gösterdiğini söylüyor. Biz konuşurken iki şık mimar kadın, imza atıp kahve içmeye gidiyor. Bir gazeteci, "Ne yer ne içerler" deyip işçilerin durumu karşısında içini çekerek imzasını atıyor. Kimisi adres sorup yoluna devam ediyor. Kırmızı ışıkta arabalarında bekleyenler, meraklı gözlerle çadırı ve kırmızı yelekli işçileri süzüyor. Açlık grevindeki Kamber bey, bir ara yan sokaktaki eczaneye giderek tansiyonunu ölçtürüyor. O gün güneş tepemizde, üşümek mümkün değil. Ertan Tekin, "Hava bugün güzel de, çok üşüdük geceleri" diyor. O sırada bir beyefendi, çadırı teğet geçmek üzereyken görevini yerine getirmeyi unutmuş gibi, "İmza mı atalım" deyip, ne olduğunu bile sorgulamadan imza atıp gidiyor.
Şu anda çadıra yönelik bir müdahale olmasa da, polis ilk başta çadır kurulmasına karşı çıkmış. Adore Oyuncak yetkilileri, işçilerin iddiasına göre, çevredeki esnafı örgütleyerek Kadıköy Belediyesi'ne "Gürültü yapıyorlar" diyerek şikayette bulunmuş. Öte yandan, Kadıköy Yeldeğirmeni'nde yaşanan Nuh Köklü olayına benzer bir durum da yaşanmış. Bir ensaf, direnişteki işçilere bıçakla saldırmış ama şans eseri yaralanan olmamış.
Bir de, oldukça manidar şekilde, "Bunlar PKK'li" söylentisi yayılmış. Anlaşılan o ki, bu dedikoduyu yayanlar, Kadıköy halkının milliyetçi duydularla galeyana gelerek işçilere tepki göstermesini beklemiş.
Bağdat Caddesi bugünlerde tarihi bir ana tanıklık ediyor. Destek vermek isterseniz, çadır halen Caddebostan'da. Çadırın önündeki masada, "Dayanışma halkların inceliğidir" yazılı bir kutu da sizi bekliyor.
Che Guevara, ne kadar güzel ve net ifade etmiş.
Evet, dayanışma bir inceliktir ve işçilerden çalınan çocukları güldürmez.