Bugün bakıldığında 12 Eylül'ün en önemli ve etkisini sürdüren sonuçları neler?
- En önemli sonucu Türkiye toplumunun depolitizasyonudur. Bunu 12 Eylül rejimi gayet sert tedbirlerle yaptı. Fakat tedbirlerinin sertliğinden daha önemlisi darbe arifesinde Türkiye toplumunun da bir tür apolitikleşmeye meyletmesiydi. Bu meyil gözüktüğü içindir ki, darbeciler darbeyi gerçekleştirdi. İç kavga, çatışma falan yüzeydeki bahaneler. Asıl gerekçe Türkiye toplumunun politikleşmesiydi. Tarihinde ilk defa Türkiye toplumu modern yurttaşlar gibi siyasal tavır alabiliyor, partileri yönlendirebiliyordu. Partilerin direktifine uyan bir kalabalık olmaktan çıkıp talepleriyle partilerin istikametini belirleyebilir hale gelmişti. Toplumun bu ölçüde inisyatif kazanmış olması askeri darbenin temel nedenidir.
Bu politikleşmenin silahlı çatışmalara dönüşmesi, cepheleşme yaratması darbeye bahane teşkil etti. Çünkü asker-sivil bürokrasi Türkiye toplumunu elleriyle şekil verebilecekleri bir hamur olarak görmekteydi. Toplum ise özellikle 1970'lerde böyle bir hamur olmaktan çıkmak istediğini bildirdi. Öncesinde asker-sivil bürokrasi, modernleşme ideali adı altında Türkiye toplumunu şekillendiriyordu. Ama '70'lerde hatta '60'ların ortalarından itibaren Türkiye toplumu daha farklı modernleşme alternatiflerinin de olabileceğini ve bunların arkasında daha candan ve daha geniş bir kitlesel destek oluşturabileceğini gösterdi. Ordunun kendini tek başına, tek temsilcisi ilan ettiği modernleşme rotasından çıktı. Türkiye'ye empoze ettiği bu modernleşme rotası da garipti. Cumhuriyetleri oluşturan modern toplumların 19. yüzyıldan beri temel birkaç özelliğinden biri yurttaşların birer siyasal özne olmasıdır. Fakat askerlerin ve bürokrasimizin nezdinde bu denli özerk, yani devlet yetkisini kullananların iradelerinden bağımsız hareket edebilecek bireyler ve toplum bir anarşi nedenidir. Onun için temelde böyle bir gelişmeye karşı çıkarlar.
12 Eylül'ün bugüne yansıyan sosyal kültürel sonuçları neler?
- Apolitikleşmenin dışında, insanlar '80'li yıllarda hem 12 Eylül rejimi hem de onun icazetiyle iktidara gelmiş olan ANAP Hükümeti'nin yönlendirdiği yeni ideolojik şekillendirme sürecine girdi ve bunu benimsedi. 1980'lerde ve 1990'larda Türkiye'de dini hareketin yükselişinde bu toplumsal bozulmanın ve çürümenin ve buna karşı duyulan tepkinin de büyük bir aktör olarak etkisi var. Tabii ki kolu kanadı kırılmış olan, örgütlenme olanakları ya da dile getirebilecekleri görüşlerin pek çoğu yasaklanmış olan sol hareketlerin de etkisiz kalması, önemli kadrolarının yok edilmesi veya fiilen siyaset dışına itilmesinin bıraktığı boşluk da daha organize olan, toplumsal bir temele dayanan dini hareketlerin yükselmesinde güçlü bir faktör olarak tesir etmiştir.
Yeni Aktüel'in 9-13 Eylül 2005 tarihli sayısında yayımlanmıştır.