Avrupa’nın çeşitli ülkelerinde yıllardır süren tartışmaların bir sonucu olarak ortaya çıkan ve Pierre Bourdieu’nün kaleme aldığı bu bildiri, bütün eleştirel ve ilerici güçlerin biraraya gelebileceği yapısal ve entellektüel koşulları yaratmayı amaçlamaktadır.
Son yıllarda Avrupa’nın bütününde kendini gösteren sosyal hareketlerin kendilerini devam ettirebilmeleri ve genişletebilmeleri için, öncelikle Avrupa ölçeğinde, ilgili toplulukları, sendikaları ve dernekleri örgütlü bir ağ içinde bir araya getirmek, bunu da güçleri birleştirici, fikirleri düzenleyici ve ortak projelere zemin hazırlayıcı bir yöntem bularak yapmak önemlidir. Bu hareketler, bütün farklılıklarına, hattâ uyuşmazlıklarına rağmen, başka şeylerin yanında, yeni-liberal politikanın getirdiği sorunlara ve bu arada fırsat doğmuşken de, bu politikanın geri çevirdiği sorunlara karşı ortak bir cephe almaktadır.
Bu sorunlar sosyal demokrat partiler tarafından görmezden geliniyor ya da gizleniyor. Dolayısıyla bu partiler her şeyden önce devletin yönetimini ellerinde tutmak için kurulu ekonomik düzeni idare etmeye çok önem veriyor; büyüyen eşitsizliklere, işsizliğe ve güvensizliğe uyum sağlıyorlar. Seattle’daki gibi, vatandaşların özlemlerini dile getiren gerçek bir eleştirel karşı iktidar’ın bu sorunları tekrar ve devamlı olarak gündeme getirmesi gereklidir.
Uluslararası güçler, kurumlar ve çokuluslu şirketlerle çatışacağı için, bu karşı iktidarın kendisi de uluslararası olmalıdır ve ilk başta Avrupalı olmalıdır. Uzak geçmişi korumak veya yeniden kurmak isteyen ve bunu özellikle “sosyal devletin” son kalıntılarını da ortadan kaldırarak gerçekleştirmek isteyen güçlere karşı, devletleri, hükümetleri ve uluslararası kuruluşları, malî piyasaları denetleyecek ulusların içindeki ve aralarındaki eşitsizliklerle mücadele edecek etkili önlemler almaya zorlayabilecek ve zorlaması gereken bir hareket gücü olmalıdır.
İşte bu yüzden biz, tüm parti ve hükümetlerden bağımsız olarak, amacı bir sosyal hareket anayasası hazırlamak ve yeni-liberal politikaya direnen bütün örgütsel ve entellektüel biçimleri bir araya getirecek uluslararası bir kurumun temellerini atmak olan Avrupa toplumsal hareketi kurucu halk meclisi’nin 2000 yılı bitmeden toplanmasını öneriyoruz.
Bu halk meclisi ilk olarak şu anda süregelen sosyal ve ekonomik sürece (esnekleşme, belirsizleşme, yoksullaşma, vb.) karşı durmayı hedefleyen farklı sosyal dönüşüm projelerini açık bir şekilde birbirleriyle karşılaştırmaya imkân verecek ortamı hazırlamalı ve bu sürecin etkilerini tesirsiz hale getirmek için Avrupa hükümetlerinin iyice katı bir hale getirdiği “güvenlik” önlemleriyle mücadele etme zeminini sunmalıdır. İkinci olarak, hiçbir merkeziyetçi zorlama oluşturmadan ve geleneklerin ve düşüncelerin çeşitliliğinden hiçbir şey kaybetmeden, bütün birleşen toplulukların ortak hareket edebilmesini sağlayabilmek için hızlı seferberliği mümkün kılacak sürekli bağlar yaratmalıdır. Üçüncü olarak da, sosyal normların birleşmesi ve yükselmesi üzerine kurulu, dayanışma halinde bir toplumun kurulması yönünde, ulusal ve uluslararası etkinlikler için ortak hedeflerin tanımını yapabilecek zemini oluşturmalıdır.
Neo-liberal politikanın en karanlık sonuçlarının içinde taşıdığı düzeni altüst edecek olanaklar hakkında, gündelik mücadelelerinde edindikleri bilgilere sahip olan kişilerin biraraya gelmesiyle, bir karşı hücum ve kolektif yaratıcılık süreci başlayabilir. Bu süreç, var olan dünya içinde kendilerini tanımlayacaklara, aynı hedefe yönelik farklı çaba ve mücadelelerin etrafında örgütlenebileceği gerçekçi ütopyayı sunabilecekti.